ben ali ağaoğlu. burası internet bilgi sözlük. burada 3 milyonluk yeni bir sosyal ortam kuruyoruz. %87si hatun olacak, içinde sarışınlar bile olacak. hep hayal ederdim sanal alemdeki sözlüğüm moderasyonu olur mu? yaptım olacak! çünkü bu internette herkes karılı, kızlı sözlüğü hak ediyor burada binlerce entrylik bir sözlük kuruyoruz. burada bilgiçler var, bitanesin şeyi tam 2.5 metre. burada yemekler var, içkiler var, herşey var burda bi yaşam var. burası bit ini kendi üretecek, internet %20 daha ucuz olacak. bu yeni sözlük projemizde 10 entry giren herkes bilgiç olacak. çömezleri aldık bile.
bir rumuz pilis tiray egen şiiri.
kalem dans ediyordu adeta parmaklarımda
yaz yaz bitmeyecek bir sevdayı
bir kıtaya sığdırmaya çalışıyordu
işte öyle kelimeler var ki
yazmakla olmuyordu.
kalem dans ediyordu adeta parmaklarımda
yaz yaz bitmeyecek bir sevdayı
bir kıtaya sığdırmaya çalışıyordu
işte öyle kelimeler var ki
yazmakla olmuyordu.
indy: sofrayı kim kurcak
mutan: ben kurarım siz yemekleri yapın
mitili: ekmekleri ben getiririm
tasarım: yemeği ben yaparım
rumuz pilis: ben çok güzel yerim
goshenit: ben sofrayı toplarım
nys:ben çayları koyarım
kartalkalkar: kurabiyeler benden
orqn: sessiz film oynayalım mı
bütün aile: oynayalım
epikuros: nerdesniz lan iki saattir niye telefonu açmıyosunuz
atacamadesert: yanlış evi aradın lan onlar istanbul da evdeler
sipsi:eyy beni çağıran muminler geldim ve iki kere tıkladım
biskuvit: bi ses duydum sanki
isyankarmuhabir: kapıyı açsın biri
lauthres:hoşgeldiniz
okaryot:hoşbulduk
oksit:hoşbulduk...
edit: esrakesh:ya hadi açın şu ps3 de tozumuzu atalım...
mutan: ben kurarım siz yemekleri yapın
mitili: ekmekleri ben getiririm
tasarım: yemeği ben yaparım
rumuz pilis: ben çok güzel yerim
goshenit: ben sofrayı toplarım
nys:ben çayları koyarım
kartalkalkar: kurabiyeler benden
orqn: sessiz film oynayalım mı
bütün aile: oynayalım
epikuros: nerdesniz lan iki saattir niye telefonu açmıyosunuz
atacamadesert: yanlış evi aradın lan onlar istanbul da evdeler
sipsi:eyy beni çağıran muminler geldim ve iki kere tıkladım
biskuvit: bi ses duydum sanki
isyankarmuhabir: kapıyı açsın biri
lauthres:hoşgeldiniz
okaryot:hoşbulduk
oksit:hoşbulduk...
edit: esrakesh:ya hadi açın şu ps3 de tozumuzu atalım...
bilgiç arkadaşlarımızın başına gelebilecek her hangi bir hadise karşısında, gerilla usulü saldırı, pusu, çapraz koşu v.b. şekillerde operasyon düzenleyebilen özel birim.
işte italyan işi filmindeki gibi yetenekli adamlarımızın görev dağılımı.
reis: independence
tetikçi:isyankarmuhabir
heykır:greyfurt
bomba uzmanı:mutant
karambolcü:rumuz pilis tiray egen
zırhlı araç şoförü:kasım demirkaya
keskin nişancı:mitili
erketeci:orqn
uluslararası istihbarat ajanımız:nerobianco
helikopter şoförümüz:epikuros
not: bildiğim ve aklıma gelen erkekler bunlar. sizde erkekseniz ve birimimize katılmak istiyorsanız çok zorlu bir testten geçtikten sonra biz sizi buluruz ve alındınız falan deriz. oh ye.
işte italyan işi filmindeki gibi yetenekli adamlarımızın görev dağılımı.
reis: independence
tetikçi:isyankarmuhabir
heykır:greyfurt
bomba uzmanı:mutant
karambolcü:rumuz pilis tiray egen
zırhlı araç şoförü:kasım demirkaya
keskin nişancı:mitili
erketeci:orqn
uluslararası istihbarat ajanımız:nerobianco
helikopter şoförümüz:epikuros
not: bildiğim ve aklıma gelen erkekler bunlar. sizde erkekseniz ve birimimize katılmak istiyorsanız çok zorlu bir testten geçtikten sonra biz sizi buluruz ve alındınız falan deriz. oh ye.
bana da atın lan. bana niye kimse msj atmıyo. ben yok muyum yoksa lan? diyesi durum.
ayrıldığınız sevgilinizin kullandığı facebook hesabıdır.
ne yazık ki bir zaman sonra o sayfada yeni sevgilisi ile resimlerini görürsünüz. ne yazık ki çok acıdır. ne yazık ki arkadaş bile değilsinizdir facebookta. ve ne yazık ki o aramalarda fotoğraflarıda göstermektedir. ve ne yazık ki acı çekiceğinizi bile bile iki de bir açıp bakarsınız o sayfaya... zaten yakışıklıda değildir ibne.
ne yazık ki bir zaman sonra o sayfada yeni sevgilisi ile resimlerini görürsünüz. ne yazık ki çok acıdır. ne yazık ki arkadaş bile değilsinizdir facebookta. ve ne yazık ki o aramalarda fotoğraflarıda göstermektedir. ve ne yazık ki acı çekiceğinizi bile bile iki de bir açıp bakarsınız o sayfaya... zaten yakışıklıda değildir ibne.
sevgili tarafından sevilmediğini anladığın an dır.
alt başlık: menemen olayı.
yıl 2007
[aylardan kasım hatta, kasımın son günleri, beşiktaş’tan otobüse binmiş, fatih’te oturan sevgilinin evine doğru gitmektedir genç. çok hünerli bi kız arkadaşı vardır, anaçtır, kalbe giden yolları bilir. otobüs kabataş civarlarındayken genci arar...]
o:aç mısın bitanem? bişeyler hazırlıyım mı?
[gencinde canı menemen çekmiştir, hem mütevazi bir yemektir hem sevgiliyi yormaz falan filan diye ince ince düşünürekten]
genç: menemen yap bitanem ya, ekmek yoksa ben alıyım gelirken...
o: bitane al canım. sucuklu mu yapıyım peynirli mi?
genç: sucuklu yap hayatım ya ohh burnumda tüttü...
o: öptüm canım görüşürüz...
[genç eve gelir menemenini afiyetle yer, sevişilir v.s.]
yıl 2009
[aylardan ekim, galata’da bir cafe de oturmaktadırlar. 1.5 senelik bir ayrılık girmiştir araya, araya başkaları bile girmiştir hatta... bunun üzerine uzunca konuştuktan sonra barışıp tekrar başlamaya karar verirler. kolay mı 7 senedir beraberler...]
[genç, kız’a ilişkiye tekrar başlamadan önce sorar...]
genç: şimdi biz 1.5 senedir ayrıyız canım, hani araya başkaları girdi falan ya. hani benim salaklığım yüzünden ayrılmıştık ya...
o: off hani bi daha bu konuyu konuşmıycaktık...
genç: ya tamam konuşmıycaz söz. son bir soru sorucam ve bir daha biticek bu mevzu...
o: tamam ama bak son soru bu. söz verdin.
genç: tamam... bak sen tam benden vazgeçtiğin bir zamanda ben geri döndüm ve ben geri dönerken sana olan sevdamın farkında olarak kilolarca tonlarca pişmanlıklarla döndüm... korkum o ki artık beni sevmiyor olman. lütfen tek bi kere ve dürüstçe cevap ver. beni seviyo musun?
(kız ezbere bir dille)
o: evet evet evet. seni seviyorum. ve bu konuda hiç bir şüphem yok lütfen artık seninde olmasın...
genç: seni çok seviyorum...
o: bende...
[aylardan kasım hatta, kasımın son günleri, beşiktaş’tan otobüse binmiş, fatih’te oturan sevgilinin evine doğru gitmektedir genç. otobüs kabataş civarlarındayken çocuk telefonuna bakar arayan yoktur, otobüs karaköy’de dir yine arayan yoktur, unkapanına gelir, yine arayan yoktur, yavuz selim’de iken bu sefer genç kendi arar.]
genç: canım geldim ben bi durak kaldı. bişey lazım mı?
o: yok canım.
genç: yiycek bişey var mı evde kahvaltıyla duruyorum...
o: pek yok canım ya gel sipariş veririz olmadı.
genç: e menemen yapsan ya özledim hem...
o: ya canım bu mevsimde domatesler güzel olmaz ki boşver sen menemeni gel pizza falan söyleriz...
genç:_____________
[telefonu kapadıktan sonra durakta iner, melun melun etrafa bakıp...]
genç: vay be!
[...der ve zaten bir hafta sonra bir daha görüşmemek üzere ayrılırlar...]
bu kısa hikayenin anlatılış amacı sadece basit bir "bitiş"i göstermekti. gösterebildiysek ne ala.
alt başlık: menemen olayı.
yıl 2007
[aylardan kasım hatta, kasımın son günleri, beşiktaş’tan otobüse binmiş, fatih’te oturan sevgilinin evine doğru gitmektedir genç. çok hünerli bi kız arkadaşı vardır, anaçtır, kalbe giden yolları bilir. otobüs kabataş civarlarındayken genci arar...]
o:aç mısın bitanem? bişeyler hazırlıyım mı?
[gencinde canı menemen çekmiştir, hem mütevazi bir yemektir hem sevgiliyi yormaz falan filan diye ince ince düşünürekten]
genç: menemen yap bitanem ya, ekmek yoksa ben alıyım gelirken...
o: bitane al canım. sucuklu mu yapıyım peynirli mi?
genç: sucuklu yap hayatım ya ohh burnumda tüttü...
o: öptüm canım görüşürüz...
[genç eve gelir menemenini afiyetle yer, sevişilir v.s.]
yıl 2009
[aylardan ekim, galata’da bir cafe de oturmaktadırlar. 1.5 senelik bir ayrılık girmiştir araya, araya başkaları bile girmiştir hatta... bunun üzerine uzunca konuştuktan sonra barışıp tekrar başlamaya karar verirler. kolay mı 7 senedir beraberler...]
[genç, kız’a ilişkiye tekrar başlamadan önce sorar...]
genç: şimdi biz 1.5 senedir ayrıyız canım, hani araya başkaları girdi falan ya. hani benim salaklığım yüzünden ayrılmıştık ya...
o: off hani bi daha bu konuyu konuşmıycaktık...
genç: ya tamam konuşmıycaz söz. son bir soru sorucam ve bir daha biticek bu mevzu...
o: tamam ama bak son soru bu. söz verdin.
genç: tamam... bak sen tam benden vazgeçtiğin bir zamanda ben geri döndüm ve ben geri dönerken sana olan sevdamın farkında olarak kilolarca tonlarca pişmanlıklarla döndüm... korkum o ki artık beni sevmiyor olman. lütfen tek bi kere ve dürüstçe cevap ver. beni seviyo musun?
(kız ezbere bir dille)
o: evet evet evet. seni seviyorum. ve bu konuda hiç bir şüphem yok lütfen artık seninde olmasın...
genç: seni çok seviyorum...
o: bende...
[aylardan kasım hatta, kasımın son günleri, beşiktaş’tan otobüse binmiş, fatih’te oturan sevgilinin evine doğru gitmektedir genç. otobüs kabataş civarlarındayken çocuk telefonuna bakar arayan yoktur, otobüs karaköy’de dir yine arayan yoktur, unkapanına gelir, yine arayan yoktur, yavuz selim’de iken bu sefer genç kendi arar.]
genç: canım geldim ben bi durak kaldı. bişey lazım mı?
o: yok canım.
genç: yiycek bişey var mı evde kahvaltıyla duruyorum...
o: pek yok canım ya gel sipariş veririz olmadı.
genç: e menemen yapsan ya özledim hem...
o: ya canım bu mevsimde domatesler güzel olmaz ki boşver sen menemeni gel pizza falan söyleriz...
genç:_____________
[telefonu kapadıktan sonra durakta iner, melun melun etrafa bakıp...]
genç: vay be!
[...der ve zaten bir hafta sonra bir daha görüşmemek üzere ayrılırlar...]
bu kısa hikayenin anlatılış amacı sadece basit bir "bitiş"i göstermekti. gösterebildiysek ne ala.
bir kız var
burada istanbulda
esmer hanım hanımcık bir kız
şöyle bir yürüse deprem olur
bir baksa dağlar erir gözünde
hani o derece güzel bir kız
hep banyodan yeni çıkmış gibi
pırıl pırıl tenli, esmer bir kız
şiirler yazdırmış kendine
vakti zamanında sevmiş bile
herkes gibiymiş sevdası
kumaşına bakmadan
yün fiyatına alınan sevdalardan
yandı bitti kül oldu diyor kendi
o derece yanmış yani.
geçti benden böyle sevdalar kız
sustu boynunu büktü belki de küstü kız
esmer kız kimseye kanma dedim gece gece
şöyle bi baktı
güldü
gitti kız.
burada istanbulda
esmer hanım hanımcık bir kız
şöyle bir yürüse deprem olur
bir baksa dağlar erir gözünde
hani o derece güzel bir kız
hep banyodan yeni çıkmış gibi
pırıl pırıl tenli, esmer bir kız
şiirler yazdırmış kendine
vakti zamanında sevmiş bile
herkes gibiymiş sevdası
kumaşına bakmadan
yün fiyatına alınan sevdalardan
yandı bitti kül oldu diyor kendi
o derece yanmış yani.
geçti benden böyle sevdalar kız
sustu boynunu büktü belki de küstü kız
esmer kız kimseye kanma dedim gece gece
şöyle bi baktı
güldü
gitti kız.
çiçeklerimle konuşuyorum sabahları
sabah makamında şarkılar dinliyorum
öyle güzel vuruyor ki pencereme güneş
seni özlemeyi unutuyorum.
sabah makamında şarkılar dinliyorum
öyle güzel vuruyor ki pencereme güneş
seni özlemeyi unutuyorum.
günlerden pazartesiydi yani ilk iş günü. otobüste çişim gelmiş ofise kadar tutmuştum. o kadar sıkışmıştım ki adete penisim 3 katı fazla büyümüştü. hatta bi ara böyle kalmayı ömür boyu işememeyi düşünmeye başlamıştım. bir hışımla girdiğim ofiste masama çantamı koyup kendimi tuvalete atmam sanırım 1 saniyemi almıştır. fakat sonrasında yaşadığım acıyı hiç unutamam...
yaklaşık iki sene önce şirkette işe başlayan ölçüleri 89-60-91 olan esmer güzeli taş hatuna ilk gördüğüm andan itibaren hasta olmuştum. kendisi için ne şiirler, ne şarkılar yazmışımdır da bi kere yüzüne karşı okuma cesareti bulamamışımdır. onun her gün sürdüğü parfümü adeta bünyemde afrodizyak etkisi yaratıyor, kendimi sürekli erekte olarak gezen bir ergen gibi hissediyordum. hatta bir keresinde fotokopi makinasının başında kalçalarına yanlışlıkla dokunmuştum da bir hafta kendime gelemeiştim. o kadar güzeldi ki tanrının yarattığı en özel varlık en harikulade kadındı. onun değil sıçtığını düşünmek, işediğini bile aklımdan geçirmezdim. o başkaydı. o bu dünyadan değildi. işte hayatımın en lüks ve özel kadının benim için bitiş hikayesidir bu...
tuvalete vardığımda tuvalet doluydu. ofis küçük olduğu için tek bir tuvaletimiz vardı. yani kadın erkek herkes burayı kullanıyordu. bir kaç dakika bekledikten sonra. kapı açıldı. aman allahım ateş parçası kadınım tuvaletten çıkıyordu. yüzü kızarmış (kasmaktan sanırım) masumca bana günaydın diyordu. masumca kandım bu duruşuna ve o gittikten sonra kendimi tuvalete attım. aman allahım bu koku. evet evet taze bok kokusu. inanamıyordum. işemeyi bırakıp ağlamaya başlamıştım. tanrım bu bir kabustu ve kendimi çimdikleyince biticekti. çimdikledim bitmedi. utancımdan tuvaletten çıkamadım. kapıda 4 kişi sıra bekliyordu biliyordum ama insan içine çıkacak yüzüm yoktu. artık ateş parçası hatunumun yüzüne nasıl bakardım. ya kazara benimle konuşursa? nasıl kaldıracaktım bu durumu... intihar etmeyi düşündüm ama sonra vazgeçtim. yapmam gereken tek bir şey vardı o da işi bırakmak. tuvaletten çıkar çıkmaz sıra bekleyenlerin yüzüne bile bakmadan masamdaki eşyaları toplamaya koşmuştum. toparlanmam bir kaç dakika mı aldı. sornasında kendimi ofisin dışına attım. sokaklar, binalar üstüme üstüme geliyordu. telefonu elime aldım ve patronu aradım. ben artık yokum dedim. nedenini sordu. cevap veremedim. nasıl cevap verilirdi ki.
yaklaşık iki sene önce şirkette işe başlayan ölçüleri 89-60-91 olan esmer güzeli taş hatuna ilk gördüğüm andan itibaren hasta olmuştum. kendisi için ne şiirler, ne şarkılar yazmışımdır da bi kere yüzüne karşı okuma cesareti bulamamışımdır. onun her gün sürdüğü parfümü adeta bünyemde afrodizyak etkisi yaratıyor, kendimi sürekli erekte olarak gezen bir ergen gibi hissediyordum. hatta bir keresinde fotokopi makinasının başında kalçalarına yanlışlıkla dokunmuştum da bir hafta kendime gelemeiştim. o kadar güzeldi ki tanrının yarattığı en özel varlık en harikulade kadındı. onun değil sıçtığını düşünmek, işediğini bile aklımdan geçirmezdim. o başkaydı. o bu dünyadan değildi. işte hayatımın en lüks ve özel kadının benim için bitiş hikayesidir bu...
tuvalete vardığımda tuvalet doluydu. ofis küçük olduğu için tek bir tuvaletimiz vardı. yani kadın erkek herkes burayı kullanıyordu. bir kaç dakika bekledikten sonra. kapı açıldı. aman allahım ateş parçası kadınım tuvaletten çıkıyordu. yüzü kızarmış (kasmaktan sanırım) masumca bana günaydın diyordu. masumca kandım bu duruşuna ve o gittikten sonra kendimi tuvalete attım. aman allahım bu koku. evet evet taze bok kokusu. inanamıyordum. işemeyi bırakıp ağlamaya başlamıştım. tanrım bu bir kabustu ve kendimi çimdikleyince biticekti. çimdikledim bitmedi. utancımdan tuvaletten çıkamadım. kapıda 4 kişi sıra bekliyordu biliyordum ama insan içine çıkacak yüzüm yoktu. artık ateş parçası hatunumun yüzüne nasıl bakardım. ya kazara benimle konuşursa? nasıl kaldıracaktım bu durumu... intihar etmeyi düşündüm ama sonra vazgeçtim. yapmam gereken tek bir şey vardı o da işi bırakmak. tuvaletten çıkar çıkmaz sıra bekleyenlerin yüzüne bile bakmadan masamdaki eşyaları toplamaya koşmuştum. toparlanmam bir kaç dakika mı aldı. sornasında kendimi ofisin dışına attım. sokaklar, binalar üstüme üstüme geliyordu. telefonu elime aldım ve patronu aradım. ben artık yokum dedim. nedenini sordu. cevap veremedim. nasıl cevap verilirdi ki.
-hanııım
+hııı
-uyudun mu
+şunu kıçımdan çekersen uyuycam
-hanımcım ya canım çok istiyo
+başım dahil her yanım ağrıyo desem
-kredi kartımı versem sana
+post cihazı mı sandın lan popomu
-uvv güzel gidiyosun devam et süper fantezi
+allah belanı versin ilhami
-küfür et bana daha çok küfür et
+imdaaaat....
+hııı
-uyudun mu
+şunu kıçımdan çekersen uyuycam
-hanımcım ya canım çok istiyo
+başım dahil her yanım ağrıyo desem
-kredi kartımı versem sana
+post cihazı mı sandın lan popomu
-uvv güzel gidiyosun devam et süper fantezi
+allah belanı versin ilhami
-küfür et bana daha çok küfür et
+imdaaaat....
yeni nesil genç ve orta yaş grubunun, sözüm ona entellektüel, farklı, beyaz türk, (halk arasında ekşici) diye adlandırabileceğimiz tiplerine bir kaç sözüm var.
sizin için, kimsenin bilmediği müzikleri dinlemek, cihangir de fiskos sonrası (ay şurda şunun partisi var amanın çok farklı ve farklıyız hadi gidelim) tasarlanan bar/house partilere gitmek, ay bak bu bize özel diyerek o partilerin tadını çıkartmak, hande yener kliplerindeki erkekler gibi giyinen yine sözüm ona farklı tiplerle takılmak, galata ve tünel kültürünü piç edip popülerize etmekten öteye gitmeyen, tünel ve asmalımescit takılmacaları, ortam yapmacaları... vs. vs. vs. ne kadar güzelse, benim için o kadar alay konusu...
evet önyargı gibi gözükse de uzaktan, bende zaman zaman böyle ortamlar da bulunmuş ve gözlemlemiş biriyim en nihayetinde. inanın bana dalga geçtikleri, alt sınıf, üst sınıf diye ayırdıkları insanlardan tek farkları, sadece ingilizce biliyor olmaları. (yine bilmeyen de vardır içlerinde elbet) bana göre apaçi dedikleri neyse, onların dünyasındaki insanlarda o.
kısacası, her şeyi tüketme çılgını bu kadınlar, gerçek entellektüelleri taklit ettiklerinin ne yazık ki farkında da değiller. bu kızcağızlarımız yüzünden, garip duygulara kapılır olduysam ben, cihangirde, tünelde bokta püsürde kendimi dışlanmış hissetmeye başladıysam, emin olun ki bir "çingeneler zamanı" resitali başlıyor demektir. korkuyorum sözlük. beni de tüketmeye, bir yanımı sürekli eksik göstermeye çalışan bu güruhtan korkuyorum. onlara verecek tek bir tavsiyem yok. mümkün mertebe, ezber bilgileriyle, (duymuş bi yerden, okumuş, tüketmiş, üstüne kendi yorumunu katmamış) benimle laf yarışına girmesinler, yan masamdaysalar bana bakmasınlar ve alçak sesle konuşsunlar. gerçekten boş konuşuyorlar. he ben çok mu iyiyim? tabi ki hayır ama normal bi adamım en azından...
sizin için, kimsenin bilmediği müzikleri dinlemek, cihangir de fiskos sonrası (ay şurda şunun partisi var amanın çok farklı ve farklıyız hadi gidelim) tasarlanan bar/house partilere gitmek, ay bak bu bize özel diyerek o partilerin tadını çıkartmak, hande yener kliplerindeki erkekler gibi giyinen yine sözüm ona farklı tiplerle takılmak, galata ve tünel kültürünü piç edip popülerize etmekten öteye gitmeyen, tünel ve asmalımescit takılmacaları, ortam yapmacaları... vs. vs. vs. ne kadar güzelse, benim için o kadar alay konusu...
evet önyargı gibi gözükse de uzaktan, bende zaman zaman böyle ortamlar da bulunmuş ve gözlemlemiş biriyim en nihayetinde. inanın bana dalga geçtikleri, alt sınıf, üst sınıf diye ayırdıkları insanlardan tek farkları, sadece ingilizce biliyor olmaları. (yine bilmeyen de vardır içlerinde elbet) bana göre apaçi dedikleri neyse, onların dünyasındaki insanlarda o.
kısacası, her şeyi tüketme çılgını bu kadınlar, gerçek entellektüelleri taklit ettiklerinin ne yazık ki farkında da değiller. bu kızcağızlarımız yüzünden, garip duygulara kapılır olduysam ben, cihangirde, tünelde bokta püsürde kendimi dışlanmış hissetmeye başladıysam, emin olun ki bir "çingeneler zamanı" resitali başlıyor demektir. korkuyorum sözlük. beni de tüketmeye, bir yanımı sürekli eksik göstermeye çalışan bu güruhtan korkuyorum. onlara verecek tek bir tavsiyem yok. mümkün mertebe, ezber bilgileriyle, (duymuş bi yerden, okumuş, tüketmiş, üstüne kendi yorumunu katmamış) benimle laf yarışına girmesinler, yan masamdaysalar bana bakmasınlar ve alçak sesle konuşsunlar. gerçekten boş konuşuyorlar. he ben çok mu iyiyim? tabi ki hayır ama normal bi adamım en azından...
süperman müslüman olsaydı, süper kahraman değil, terörist ilan ederlerdi...
oylamayı sevmeyen yazarlarımız sayesinde bir çok bilgiçin yaşayamayacağı durum.
-bakire misin?
+evet
-ama anal seks yapıyosun
+annem anal seks yap ama verme dedi
-çok anaç bi yaklaşım
+bence de. anal gibi yar olmaz.
+evet
-ama anal seks yapıyosun
+annem anal seks yap ama verme dedi
-çok anaç bi yaklaşım
+bence de. anal gibi yar olmaz.
topbaş şöle esprilere maruz kalıyo mudur acab?
-ooo başgan gene çadırı dikmişin
+edepsiz.
-ooo başgan gene çadırı dikmişin
+edepsiz.
#1004154 nolu entry e binayen açılmış başlık.
bugün doğalgazı bağlanmamış bir bilgicimiz varsa, bu sözlüğün suçudur. neden mi? çünkü sen yazarın ısınmasını sağlamazsan yazar da buraya bi şey yazmaz. kim üşürken bi şey yazar ki. ben yazmam mesela. o yüzden kendisine böyle işlerde yardımcı olabilmek adına böyle bir kampanya başlatıp bu duruma el koyuyoruz.
bugün bu sözlüğün jedisi anadolu yakasında lüks bir malikanede ikamet etmekte. kendi 125 kiloluk bedeninin 65 kiloluk butlu kısmını harıl harıl ısıtmaktayken, bir bilgiçi orda üşümekte. kınıyoruz.
bugün doğalgazı bağlanmamış bir bilgicimiz varsa, bu sözlüğün suçudur. neden mi? çünkü sen yazarın ısınmasını sağlamazsan yazar da buraya bi şey yazmaz. kim üşürken bi şey yazar ki. ben yazmam mesela. o yüzden kendisine böyle işlerde yardımcı olabilmek adına böyle bir kampanya başlatıp bu duruma el koyuyoruz.
bugün bu sözlüğün jedisi anadolu yakasında lüks bir malikanede ikamet etmekte. kendi 125 kiloluk bedeninin 65 kiloluk butlu kısmını harıl harıl ısıtmaktayken, bir bilgiçi orda üşümekte. kınıyoruz.
yalnızlık tanır beni, her ayrılık sonu buluşma mekanlarımız vardır kendisiyle. öyle çok lüksü sevmez. rutubetli bir odada veya 3 liraya bira satan mekanlarda buluşuruz genelde. o iyi bir dosttur, ben nankörümdür. zira her sevda da acımasızca terk ederim onu...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?