confessions

redcrow

- Yazar -

  1. toplam entry 1776
  2. takipçi 2
  3. puan 44281

greyfurt

redcrow
bomba adamdır greyfurt..

sene 1998. kafalar gene güzel..ama bu sefer öyle böyle değil..

bu güzel kardeşimiz -nerden bulduysa artık- çocukların patlattığı torpilerden bir adet edinmiş ve cebine saklamıştır. alayı yakın güdümden eş/dost tiplerle, sürekli takıldığımız dernekte rahatça şımarıp eğlendiğimiz bir sırada, greyfurt, ortamdan bir kaç metre uzaklaşarak zulaladığı torpili cebinden çıkarır ve elindeki yanan sigarayı torpile tutarak, filmlerde sıkça rastladığımız "yaklaşmayın yoksa burayı havaya uçururum" geyiğine başlar. şahsım, "lan adama bak ya, neeeerden ne çıkarı gene" diye düşünürken, içimizden biri sigaranın fitile fazlasıyla yaklaştığını görür ve "oha olum çek lan sigarayı" diye uyarırıda bulunur. fakat iş işten geçmiştir. sigaranın ateşi fitile değer ve geri sayım başlar. durumun farkında olmayan adamımız greyfurt, şehla bakan gözleriyle millete gülücükler saçarak tehditlerine devam eder. tüm tayfa, bir yandan alkolün etkisiyle kahkaha atmaya devam ederken, bir yandan da bu canlı bombaya, "lan at laaaannn at, yandı oğlum, patlıycakkkkkkk" diye haykırarak, götü koruyacak uygun siper aramaktadır.

..................

yaklaşık 60-70 metrekare alanda gerçekleşen patlamanın ardından etraf büyük bir sessizliğe bürünür. mekandaki herkes kısmi şok yaşamaktadır ve greyfurt’un bu duruma ne tepki vereceğini merak etmektedir. adamımız etrafa şöyle bir baktıktan sonra, gayet soğukkanlı bir tavırla, hala torpili tuttuğunu sandığı bitişik parmaklarına bakar ve, "patladı lan" şeklinde bir cümlecik kurar.

bu son cümle herkesin derin bir oh çekmesine olanak sağlamıştır. parmakları yerindedir ve hala net cümle kurmaktadır.daha ne olsun? olayı elindeki ufak yanık ve kulaklarındaki çınlamayla atlatan gazimize birası teslim edilir ve kahkahalar eşliğinde durum değerlendirilmesine geçilir.

bunu başka biri yapsa salak derdim ama söz konusu kişi greyfurt olunca ben buna durum komedisi diyorum..

sevmekteyim seni efendi.

kara çarşaflı kadınlar

redcrow
kimin siyah, kimin beyaz giyinmesi gerektiğine karar verecek kadar cürretkar bir insan olmadığımdan ötürü, üstelik görsel olarak asla hoşuma gitmeyen bu giyim şeklini savunacak değilim.

bu ülkede öyle ya da böyle, kara çarşafı giymiş ya da giymek zorunda kalmış binlerce kadına, ufak noktacıkların içinde bela okumak kimsenin hakkı değildir. ayrıca bu rejimi korumak falan değil, sokak ortasına işemekten ibarettir.kendinize gelin.

yalova’da bulunan ufak bir köye düğüne gittiğimde, tüm köy kadınlarının çarşaflı olduğunu görmüş ve çok şaşırmıştım. yanımızdaki gençlerden birine sorduğum, "hocam ne iş böyle, tüm kadınlar simsiyah?" soruma verdiği yanıt," valla abi biz de bilmiyuruz, onlar da. kendimi bildim bileli bu köyde kadınlar çarşaf giyiyor, gelenek gibi bir şey bu bizim köyde." olmuştu. şimdi o kadınların hepsinin allah belasını versin demenin insanlığı nerde sorarım size. kadınların ne cumhuriyetten ne de şeriatan haberi var. ezelden geleni görmüş devam ettirmişler o kadar. içinde şeriata karşı beslediğin büyük bir kin ve hakaret duygun varsa en azından nokta atışı yapmaya çalış ki, arada masumlar da kaynamasın. karşı gelmekle, hakaret etmek arasındaki farkı bilmeyen birinin bu konuda sağlıklı yorum yapması da zaten imkansız.

#768073

hakaretlerden ötürü bu entrye eksi oyu ben vermiştim. allah belamı verdi.

bu adamlar üniversite öğrencisi. yazık.

7 mart 2008 gençlerbirliği beşiktaş maçı

redcrow
asıl beşiktaş’ın şampiyon olma ihtimalinin olmadığı bir lig, lig değildir.

beşiktaşın sike sike galip geldiği maçtır. son dakikaya kadar mücade etmenin sonucunda kazanılan bir maç olmuştur. zor bir deplasman galibiyeti daha üç puan olarak hanemize yazılmıştır. çirkeflik yapmanın manası yoktur..

ayrıca holosko, kezman’a "türkiye süper liginin en iyi golcüsü" diyen birinin yorum yapabileceği bir futbolcu değildir.

şebeke olmadigi için avrupa ile görüşemiyoruz

redcrow
50 harf ile sınrılı şebeke olmasaydı başlık, cep telefonları çekmediği için avrupa daki yakınlarımızla görüşemiyoruz olacaktı, olmadı.

van’da bulunan bir köyün halkının yetkililere seslenişi. çok garip hissettim kendimi haberi görünce. düşünsenize bi, adamların amcaları, dayıları vs, uzun yıllar önce avrupanın birer parçası olmuş, oraların nimetlerininde faydalanırken, buradaki emmioğulları neredeyse 20 yıla yaklaşmış bir teknolojiden yararlanmak için devletten yardım bekliyorlar. 5. nesil gurbetçiler, 5. nesil gsm teknolojisini yaşarken, burdakilerin derdi hala daha yakalayacakları tek sinyalden ibaret.

daha dün okuduğum diğer bir haber ise şöyleydi; türkcell in sahibi mehmet emin karamehmet, servetini ikiye katlayarak 4.3 milyar dolarlık servete ulaştı.

alsın o tavuğu doğu ilerine baz istasyonu yumurtlatsın.

- gardaşlarım, montreal’de yaşayan emmioğlumla görüşmek istiyorum fakat köyümüzde bu ne mümkün.

allah kahretsin falan olmak

redcrow
bu akşam babam, fb nin sikimde olmayan cl haberlerini izlerken, ben koltuğa gömülmüş vaziyette, çeneme kadar götürdüğüm çerez tabağından, baş ve serçe parmağımın arasında tuttuğum fıstıkları ayıklayıp kemiriyordum ki, [nasıl bi sıkıntı bastığını siz düşünün artık] muhabirin röportaj yaptığı yirmili yaşlarda hatun kızımız aynen bu cümleyi kurdu.

3. golü yediğimizde allah kahretsiz falan oldum.

bu damağın üst kısmı var ya, geniz mi ne diyorlar? şu an orda çeyrek büyüklükte bir fıstık parçası duruyor. gülerken nasıl bir tazyikle gönderdiysem parçayı üç saattir çıkartamadım, mehmet ali birant gibi hırlıyorum valla.

öyle rahat ve kendinden emin kurdu ki cümleyi, sanki milletçe yüzyıllardır kullandığımız bir atasözü ya da vecize gibi. benim gibi türkçe katili bir tipeleği bile hakkı devrim kıvamına getirdin ya ta allah iyiliğini versin bacım.

sonracımaaa, çeyrek finale kalınca allahım sana sonsuz şükürler olsun falan oldum

caner gibi ağlamak

redcrow
en önemli kural ağlarken düşünmeyeceksin..!

bak yineliyorum, en önemli kuralı budur caner ağlamasının.

kafan öyle boş, hareketlerin öyle tutarız olacak ki hiçbir şey düşünmediğin gözlerinden belli olacak. ben napıyorum yaaa, çirkin görünüyor muyum acaba, kanal paramı hemen verir mi, sümkürsem mi, biraz daha içten ağlasam tülün’i dilleyebili miyim, evde yemek var mı? gibi düşüncelere gark olursan o ağlayış caner ağlayışı olamaz. gamsız bir yitik olmaktan çıkar, insani duyguları ve acabaları olan sıradan bir homo sapiens olursun.

ne yapmak lazım peki?

kafadan ağlamaya başla. ar, haya, namus, karizma, izzet i nefs, duygu, insanlık gibi meseleleri kafana takmadan boş bir dilimin içine bırak kendini. gerçekten tüm bunlardan nefsini uzaklaştırır, tam anlamıyla bir hiç olmayı başarırsan bil ki caner gibi ağlıyorsun.

yok olmadı yapamadım dersen, o ağlama başka bir katagoride değerlendirilir. ibrahim tatlıses olursun, best model ohhh the word güzeli gibi muamele görürsün. adam gibi ağlama sakın.

hastaneye mescit yaptırmak

redcrow
arz talep meseldir, haktır.

en fazla 10 metrekare bir odaya döşenecek halıdan ibarettir. öyle fazla bir masfafı da sevabı da yoktur. en fazla ibadetini yapanlar, "allah yaptıranlardan razı olsun" der. bundan önce yapılmıştır, bundan sonra da yapılacaktır. tıpkı yüzyıllardır ülkenin çoğu yerinde ihtiyaç olduğu için yapılan şapel, havra, vs, vs, gibi..

hıncal uluç

redcrow
yediği yemeğin, ruhunu ve bünyesini dinlendirdiği masaj koltuğunun, içtiği içkinin parasını ödemeyip, bi de üstüne utanıp/sıkılmadan, "evet öyle yapıyorum" diyebilecek kadar babacan bir yazardır kendisi.
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol