kurak zamanlar ritüeli. yağmur yağması için köyün büyüklerince çocuklara yaptırılan bu gelenekte ilk önce bir kukla yapılıyor kadın kıyafetleriyle. sonra kalabalıkça bir çocuk grubu toplanıp bunu alıyorlar (bir sopaya bağlı bu kukla) ve devamlı tekrarladıkları bir dörtlükle köylülerin evlerine bir bir uğrayıp, evlerden pilav yapmak için pirinç, bulgur, yağ artık ne verirlerse onları topluyorlar. bu arada, ev sakini bu kuklanın kafasından aşağı bir tas su boca etmeyi de ihmal etmiyor.
koro:
ekin ektim evlek evlek,
yedi bitirdi hacı leylek,
gök kuzuyu kurban ettim,
göbeklice harman ettim,
diyelim allah allah allah allah!
mersin/silifke/gündüzler köyünden:
•http://vimeo.com/34752415 (derin kökler)
sivas/çallıköy yöresinden geleneksel bir evlilik öncesi ritüeli.
damadın daha önceden tüm köy halkının toplandığı bir evi ziyaretiyle başlayan bu törende damat, ilk önce herkesle merhabalaşıyor, daha sonra da ahalinin karşısına dikilip kendisine hediye edilecek takıların, paraların verilmesini bekliyor. eskiden bağ, bahçe, tarla verilen bu törenlerde artık bahsedildiği üzere altın ve para verilir olmuş, bunu da ekleyelim. ayrıca, bir de anonsçu var orada, hani düğünlerde takı takanları söyleyen gibi ama burada sadece parayı/takıyı verenin adını söylüyor, takılanın niteliğini ya da niceliğini değil. görmemişlik yok bu törende anlayacağınız:
•http://vimeo.com/33478209 (derin kökler)
damadın daha önceden tüm köy halkının toplandığı bir evi ziyaretiyle başlayan bu törende damat, ilk önce herkesle merhabalaşıyor, daha sonra da ahalinin karşısına dikilip kendisine hediye edilecek takıların, paraların verilmesini bekliyor. eskiden bağ, bahçe, tarla verilen bu törenlerde artık bahsedildiği üzere altın ve para verilir olmuş, bunu da ekleyelim. ayrıca, bir de anonsçu var orada, hani düğünlerde takı takanları söyleyen gibi ama burada sadece parayı/takıyı verenin adını söylüyor, takılanın niteliğini ya da niceliğini değil. görmemişlik yok bu törende anlayacağınız:
•http://vimeo.com/33478209 (derin kökler)
karamanda da oynanan bir halk geleneği. düğün eğlencesi olarak yapılan bu ritüelde iki kişi deveyi, yaşlı bir kişi sahibini, iki kişi (erkek) genç kızları, dört kişi de bu genç kızları korumakla mükellef kervan gözcülerini canlandırırlar. deve bir yandan seyir için dizilmiş köylülerin önünde durarak onlardan para ister, bir yandan da köylüler kervandaki kızları gözcülere rağmen kaçırmaya yeltenirler ve böyle devam eder oyun:
•http://vimeo.com/34521396 (derin kökler)
•http://vimeo.com/34521396 (derin kökler)
kendisini sevdiğim pek söylenemez.
siyasetçi tipi değişti türkiyede; puşt olacaksın, halkın gözünün içine baka baka yalan söyleyeceksin, götoğlanı olacaksın, dahası badem bıyıklı olacaksın, her karış toprağını satacaksın memleketin ve bütün bunları dini kullanarak yapacaksın.
bunlardan biri değil kesici. işte sırf bu sebepten saygıyı hak ediyor.
siyasetçi tipi değişti türkiyede; puşt olacaksın, halkın gözünün içine baka baka yalan söyleyeceksin, götoğlanı olacaksın, dahası badem bıyıklı olacaksın, her karış toprağını satacaksın memleketin ve bütün bunları dini kullanarak yapacaksın.
bunlardan biri değil kesici. işte sırf bu sebepten saygıyı hak ediyor.
bursa/iznikin elmalı köyünde, baştan ayağa ahşap bir cami. 1884 yılından beridir faaliyetini sürdüren caminin bir başka özelliği ise tamamıyla çivi kullanılmadan yapılmış olması (sonraki yıllarda çatıyı desteklemek için kullanılan tahtalarda kullanılmış, yanlış olmasın).
[trt turizm ve belgesel kanalında da bir programda (dünden bugüne ahşap camiler) tanıtıldı ama henüz videosu eklenmemiş, eklenince buraya da koyalım]
[trt turizm ve belgesel kanalında da bir programda (dünden bugüne ahşap camiler) tanıtıldı ama henüz videosu eklenmemiş, eklenince buraya da koyalım]
"yoğunlaştı"
"bunu sınırlarından içeri bir adım sokan ülkenin gelmişine geçmişine de ben sokayım"
[guatemala hariç/dördüncü baskı-s.45/cucumis sativus yayınevi/1998]
[guatemala hariç/dördüncü baskı-s.45/cucumis sativus yayınevi/1998]
oğuzhan akay şiiri. okuyucusundan bu kadar uzak bir dille ve ruh haliyle sanki ortaçağda yaşıyormuş da bir taraftan korsanların saldırdığı bir deniz kenarı kasabası sakini gibi davranıp diğer yandan içine günümüzden müslümanlık ögeleri serpiştirerek bir ona bir buna mavi boncuklar dağıtma şeklinde geniş bir yelpazeye hitap eden şiirler yazmak, sanırım "anlaşılmıyor, o zaman güzeldir" temalı günümüz türk şairinin şiarı olmuş. bu da onlardan biri işte, efil efil bir postmodern kavağa çıkış öyküsü.
adamın 1999 şiir yıllığından elle:
ben kendime, dündüm
resmi tarihçilere benziyordu kaçarken
güneş
yüzünü gösteren, içini gizleyen
tepe ise ayakları suya
karışıyordu ve benzemiyordu kendisine
güneş tepenin ardında batıyordu
gözüme
kumsalda birkaç köpek gözü pek
bitleriyle oynuyordu yani hisleriyle
rüzgar tepeyi, müzik geceyi arıyordu
hepsi tuvalin üzerine yapışıp kalmalıydı
oysa ressam ölü taklidi yapmaya gitmişti camiye
işlenen suçların fiilleriydi hepsi failatün
tek dişi eksik filler fiil olsun diye
gümüşlük tepsiye kondu korsan kellesi
parmağıma yüzük oldu, kallavi
23 eylül 97/gümüşlük
(adam sanat 146, ocak 1998)
adamın 1999 şiir yıllığından elle:
ben kendime, dündüm
resmi tarihçilere benziyordu kaçarken
güneş
yüzünü gösteren, içini gizleyen
tepe ise ayakları suya
karışıyordu ve benzemiyordu kendisine
güneş tepenin ardında batıyordu
gözüme
kumsalda birkaç köpek gözü pek
bitleriyle oynuyordu yani hisleriyle
rüzgar tepeyi, müzik geceyi arıyordu
hepsi tuvalin üzerine yapışıp kalmalıydı
oysa ressam ölü taklidi yapmaya gitmişti camiye
işlenen suçların fiilleriydi hepsi failatün
tek dişi eksik filler fiil olsun diye
gümüşlük tepsiye kondu korsan kellesi
parmağıma yüzük oldu, kallavi
23 eylül 97/gümüşlük
(adam sanat 146, ocak 1998)
(bkz: fuzuli)
atv böyle tanıtıyor `müge anlı`yı. her önüne geleni azarlayan, ona buna gider yapan müge anlıyı.
müge anlı araştırmacı gazeteciyse uğur mumcu neydi?
müge anlı araştırmacı gazeteciyse uğur mumcu neydi?
kadıköyde, şimdiki ido iskelesi (eski kadıköy evlendirme dairesi) tarafındaki çıkıntı. kegmnin fahrettin aksu kılavuzluk istasyonunun da üzerinde bulunduğu bir mendirek, bir de mendireğin ucunda fener vardır burada ayrıca.
buradan (fenerden) ahırkapı fenerine olan hayali hat, istanbul boğazının resmi güney sınırını oluşturuyor.
eskiden iyi balık tutulurdu mendirek üzerinde ama şimdilerde pek rağbet görmüyor burası çünkü kayalar çoğaldı. daha çok demlenmeye gidiyor gençler. güneş güzel batar buradan. bir de gene mendirek duvarlarında, henüz yeni sayılabilecek bir yazı var kocaman, siyah zemin üzerine beyazla yazılmış, bir şey "boys" ama unuttum. hatırlayan olursa ya da tekrar geçersem eklerim tam adını.
bir de:
(bkz: inciburnu feneri)
buradan (fenerden) ahırkapı fenerine olan hayali hat, istanbul boğazının resmi güney sınırını oluşturuyor.
eskiden iyi balık tutulurdu mendirek üzerinde ama şimdilerde pek rağbet görmüyor burası çünkü kayalar çoğaldı. daha çok demlenmeye gidiyor gençler. güneş güzel batar buradan. bir de gene mendirek duvarlarında, henüz yeni sayılabilecek bir yazı var kocaman, siyah zemin üzerine beyazla yazılmış, bir şey "boys" ama unuttum. hatırlayan olursa ya da tekrar geçersem eklerim tam adını.
bir de:
(bkz: inciburnu feneri)
yalan söylemeyi meşru kılmanın, son dönem postmodern (biraz ondan biraz bundan) müslümancılık oyuncularına göre bir başka yolu. nasıl allah için insan öldürebiliyor, allah için zengin olunabiliyor, allah için ağlanabiliyorsa allah için yalan söylemek de mübah bu görüşe göre. bir amaçları var, bu amaçları uğrunda değil yalan söylemek, her şeyi yapmak serbest; yalan ne ki?
hangi konuda yalan söylemek peki? fark etmez, işine geldiği gibi herhangi bir konuda söyle işte:
- yalan söyledim ama bir sor, neden söyledim?
işte bu soruya "allah için" diyebiliyorsanız siz de iyi bir müslüman olup cennette yeni tomurcuklanmış memeleri ellemeye hak kazandınız demektir. allah kabul etsin.
hangi konuda yalan söylemek peki? fark etmez, işine geldiği gibi herhangi bir konuda söyle işte:
- yalan söyledim ama bir sor, neden söyledim?
işte bu soruya "allah için" diyebiliyorsanız siz de iyi bir müslüman olup cennette yeni tomurcuklanmış memeleri ellemeye hak kazandınız demektir. allah kabul etsin.
(bkz: herge)
deli fişek filminin finalinde cüneyt arkın tarafından üç kez beyninden vuruldu gene de zor öldü. o zamanki yönetmenlerin pohpohlaması tabii:
"kıvran biraz, hemen ölme, saniye alalım"
erol taş türk sinemasının en iyi dayak yiyen, en inandırıcı ölen karakter oyuncularındandı elbette. ona kalsa daha ilk kurşunda ölürdü ama ekmek parası işte, ne yapsın?
"kıvran biraz, hemen ölme, saniye alalım"
erol taş türk sinemasının en iyi dayak yiyen, en inandırıcı ölen karakter oyuncularındandı elbette. ona kalsa daha ilk kurşunda ölürdü ama ekmek parası işte, ne yapsın?
dinden para kazananların, dini para kazanmak için bir araç olarak görenlerin en çok kullandıkları tabirlerden. bu şekilde birbirlerini ayırıyorlar kalabalıklardan. "namaz kılan, beş vakit namazı aksatmayan ya da en az bir kere namaz kılmış bile olabilir" demeye geliyor.
eski bölümlerden:
(nezarethanedeler, karşı komşuları da orada, zeynep kadına sorar)
- sığır mı kullanıyorsunuz?
+ evet.
- ben öküz kullanıyorum ama sığır da iyiymiş.
(nezarethanedeler, karşı komşuları da orada, zeynep kadına sorar)
- sığır mı kullanıyorsunuz?
+ evet.
- ben öküz kullanıyorum ama sığır da iyiymiş.
rüzgarlı havalarda bunların altından yürümek kafada nefis delikler açılmasına sebep olabilir. eylül aynıdaki bir pazar günü yaptığım zincirlikuyu-beşiktaş-arnavutköy yürüyüşü esnasında, yıldız yokuşunda bolca bulunan bu ağaçların artık tam kıvama geldiğini gördüm. şanslı insanları bekliyorlar kafalarına düşmek için, size de çıkabilir.
70lerin istanbul/yeşilköyünde bir sinemaydı bu. yazlık reks sinemasının alternatifi olarak açılmıştı. şimdiki adını unuttum, eski adıyla istanbul caddesinde, deniz saunanın tam karşısındaki bir apartmanın bodrum katındaydı. "kışlık sinema" da derlerdi yerli yeşilköylüler.
anneannemle bir seks filmine gitmiştik burada yanlışlıkla. kadının okuma yazması yoktu, ben de beş ya da altı yaşlarında bir şeydim. para boşa gitmesin diye de sonuna kadar izlemiştik. tutumlu olurlar bu eskiler, takdir edersiniz.
anneannemle bir seks filmine gitmiştik burada yanlışlıkla. kadının okuma yazması yoktu, ben de beş ya da altı yaşlarında bir şeydim. para boşa gitmesin diye de sonuna kadar izlemiştik. tutumlu olurlar bu eskiler, takdir edersiniz.
esk. peygamberler. (rusûl ya da rüsül olarak da kullanımı var)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?