confessions

ozee

- Yazar -

  1. toplam entry 1065
  2. takipçi 1
  3. puan 23452

barış akarsu

ozee
prim yapmak için abidik şekillere girmemiş,magazinin gereksiz bürünüşlerine girmemiş, sesini güzel bulduğum sağlam,temiz,her daim genç kalacak insan.takip etmezdim ama çok üzüldüm.ölüm hiç kimseye yakışmaz ama bu yaşta bu cevherdeyken gitmesini hiç mi hiç yakıştıramadığım yarışma furyasından çıkan kuşaktan tek sevdiğim insan,müzisyen. ölümü bile sömürebilecek basınımız olduğunu görmek ayrı bir utanca vesile olmuştur.ayrıca o trafik kazasında yiten diğer canların ailesi,sevdikleri yok mudur?acıyı bu kadar yoğurmak daha da katlanılmaz kılmaz mı?hergün onlarca 20 li yaşlarda memleketinden uzakta vatani görevini yapan şehidimizin basında yeri yok mu?diye sorgulatan ve komadayken o haliyle fotoğrafını yayınlayan medyanın içgüzarlığına,sömürüsüne maruz kalmış gencecik yiten güzel insan.

sakızım düştü

ozee
umut sarıkaya’nın bir çok kez okumama vesile olan güldürüp hüzne bulandıran mükemmel yazısı.247 sayılı penguen dergisindeki yazısıdır ve tamamen el emeğidir.

’’basarsan alırsın’’lı,’’koşu yoluma at’’lı klasik bir maçtı.terden saçlarım birbirine yapışmış,boynumda kir çizgileri,güneşin altında başım zonklaya zonklaya oynuyordum.takım olarak ise gerçekten rezil durmdaydık ki kalecimiz kendini bilmez bir şekilde sanki bi sol açık gibi topu alıp karşı takımın kalesine doğru artistik çalımlar eşliğinde ilerlediği bi anda topu kaptırmıştı ve onların ceza alanına doluşmuş tam kadro olarak o bittiğimizi resmileştiren golü izlemiştik.karşı takımın oyuncusu bizim bomboş ceza alanımızı geçip boş kalemizin önünde topu yavaşcça sürdü kalemize doğru.böyle bir gol, siz sevgili okurlarımın da bildiği gibi normal bi mahalle takımının dağılmasına, golü yiyen takımın kaptanının topu tutup havaya rastgele degaj çekip uzaylamasına sebebiyet vermesine, ardından dikilen topun sahibinin aşağıdaki bayırda topun peşinden küfür ederek koşmasına ve maçın bitmesini sağlamasına rağmen biz maçı bitirmedik.kaleye doğru gidip’’ver lan eldivenleri ben geçicem kaleye.sen bas!kıran kırana oynuycaz’’diyerek ittim denyo kalecimizi.tecrübeli bir file bekçisi gibi direğe yaslanarak taktikler veriyordum takımıma.ama kimse vebi dinlemiyordu.umursamadım bağırmaya devam ettim.yavaş gelen bir aşırtmayı çift yumrukla bertaraf etmek isterken yanlışlıkla içeri aldım.eski kalecimizle göz göze geldikçabuk hareket edip topu alıp sanki daha deminki salak ben değilmişim gibi millete ileri gitmesi için bağırarak degaj çektim ama ileri gitmesi gereken top,aytağımın dışına gelerek gelerek sağ ayağıma doğru düştü.zalim top rakip takımın santroforunun önce göğsünde yumuşamış sonra da ayağının içinde yerini bulmuştu.üzerime doğru şut çekmek için geliyordur.her şey boka sarmıştı.belli ki bir mermi kıvamında gelecek şut.tırstım...top resmen tusubasanın yamuk topu gibi geliyordu üzerime zıplayarak kaçılmaya çalışırken.götümün yanı ile baldırım arasına çarparak zıbarttı beni.sanki topu tutmuş gibi oldum.ama refleksel olarak hareket ettiğim için biraz da benden başka kimse olmadğı için topu ayağıma alarak şık hareketlerle ilerledim.orta sahayı geçince ’oluyo lan’ diye düşünüp iyiden iyiye gaza geldim.diziyordum resmen lavukları.ama birden iki kişi gelince dengemi kaybettim yan taraftaki tellere tutunup çalıma öyle devam ettim.mücadele uzayınca yere düştüm yerde oturarak çalıma giriştim.yine siz sevgili okurlarımın bildiği üzre yere oturarak yapılan mücadele mücadelelerin en rezilidir,futbol tarihinin yüz karasıdır.tam o sırada çocukluk arkdaşım,can yoldaşım,hemşerim,biricik dostum namık ı gördüm.ben ağzm açık oturduğum yerden bakarken top ayağımdan alındı ve yine golü yedik.gol tanıdık,rezillik tanıdık ama namık farklıydı.adam çıkarıp hemen oyuna dahil olması ve takımı kurtarması gerekirdi normal şartlarda ama öyle yapmadı.elleri cebinde öylece bizi büyük bir ciddiyetle izledi.oyun en sonunda havaya dikilen degajla bitti,top bayıra doğru gitti.top sahibi bayıra ben namık ın yanına koştum.yolunda gitmeyen birşeyler vardı.ne güzel kir pas içiçnde itişe kakışa oynuyorduk,neydi butemizlik neydi bu mesafe tam anlayamamıştım.garip birşeyler oluyordu.bana cebindeki kutudan bi sakız verdi.karşılıklı konuşmadan çiğnedik bir müddet.’biz bugün köye gidiyoruz üç ay yokuz’.dedi.sevgili dostlarım şimdi anlatabilir miyim bilemiyorum ama o gün ilk defa birşeylerin değişmesinin beni ne kadar korkuttuğunu anladım.sen hep öyle devam edecek sanarken insanların birtakım kararlar alması birden ciddi bi mesafe takınması çok koydu bana.en yakın arkadaşım çok yabancı geliyordu.’lan iyiydik lan’nerden çıktı bu köy’demek isredim.sonra anne baba ve kardeşi geldi.bavulun bi ucundan tutup bayırdan aşşağı doğru yürüdü gitti tertemiz yeni yıkanmış namık.arkasından bakakaldım.boğazımda bir şeyler düğümlendi.ağzımdaki sakızı biraz önüme tükürüp sakıza bir şut çektim.sonra geriye doğru koşarak topa vurup düşürüp elime aldım,uzayladımtop bayıra doğru gitsin istedim ama namıkların terkedlmiş balkonuna düştü.bayıra son bir jez baktım,arkasına bakmadan gidiyordu.sikeyşn böyle hayatı dedim..çok sonraları dört yıl önce,yine böyle bi yaz,mühandisliği anlamsız bir şekilde,ortada hiçbir neden yokken bırakıp zağar gibi sokaklarda gezddiğim sıralarda aynı duyguyu gene hissettim.kız arkadaşımla beşiktaş’ta çay bahçesinde oturuyoduk, namık ciddiyeti vardı suratında. ben bir çay daha içer misin diye soracakken söze girdi "ben gelecegimi düşünmek zorundayım umut kusura bakma" dedi. "iyiydik lan " demek istedim diyemedim. gidişini izledim. artık kaşar oldum hissetmem derken bu sefer de asker ocagında sigarayı bırakmaya çalışırken yakaladı beni bu duygu. telefondaki sesi çok ciddiydi bu sefer. "iyiydik lan" diyebildim ama bu sefer. telefonu kapattım . ağladım , cok ağladım . ağlarken sakızım ağzımdan düştü. ben hiç çok ciddi kararlar alamadım, karar alanlara arkadan baktım.

fade into you

ozee
ilk defa denedim,basit bir çeviri ayrıca ’fade into you’ kelime öbeğine sanırım herkesin kendi anlamını yüklemesi yerinde olacak çünkü pek çevrilesi bi öbek değil.

içindeki eli tutmak istiyorum
aslında bir nefes almak istiyorum
sana bakıyorum ve hiçbir şey göremiyorum
sana bakıyorum ve gerçeği görüyorum
kendi hayatını yaşarsın gölgeye doğru gidersin
ayrılacaksın ve siyaha döneceksin
bazı geceler kendi karanlığına
orda olmayan gözlerinin rengine


seninle soldum
garip ama bunu hiç bilmedin
seninle soldum
bence hiç bilmemen garip

yabancının ışığı usulca süzülüyor
bir yabancının evsiz kalbi
ellerini başına koyarsın
milyonlarca gülücük yüreğini kaplar

seninle soldum
garip bunu hiç bilmedin
seninle soldum
bence bu garip,hiç bilmedin.

fade into you

ozee
defalarca dinlenilsede bırakılmayacak her seferinde bağımsız şekillerde artan bir ivmeyle dumur dozajında hüzün bırakabilecek şarkı ayrıca mazzy star’ın yorumuyla dinlenilmesi bambaşkadır.

bal

ozee
dumanın her dinlediğimde beni benden alan,oha lan böyle de sevilir işte dedirten,melankolik feci yakan şarkı.içkiyle alınmamalı,yalnızken denenmemeli.
25 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol