muque

(bkz: leonardo dicaprio)

doğum: 29 nisan 1970 boston, amerika.

gerçek adı : uma karuna thurman

aile : kızkardeşi dechen thurman oyunculuk yapıyor. babası robert thurman tibet’te budist rahipliğine kabul edilen ilk batılıydı. annesi isvaç asıllı olan thurman, 1998’de ethan hawke ile evlendi. maya ray adlı bir kızları var.

ilişkiler : 1990-92 arasında gary oldman ile evli kaldı. 1998’den beri aktör ethan hawke ile evli ve bir çocukları var. daha önce bir süre robert de niro ile birlikteliği oldu.

eğitim: uma thurman 15 yaşında okulu bıraktı ve oyuncu olmak için new york’a geldi. burada bir süre bulaşıkçılık ve modellik yaptı. aynı şekilde annesi de isveç’tem amerika’ya geldiğinde bu işleri yapmıştı.

ilk filmi: 1987’de "kiss daddy good night"da erkekleri baştan çıkarıp soyan bir kızı oynadı.

ünlü sahne: "pulp fiction" filminde john travolta ile yaptığı dans sahnesi, thurman’ın en ünlü sahnesi oldu.

(bkz: titanic)

doğum: 11 kasım 1974

tam ismi : leonardo wilhelm dicaprio

hamile olan annesi irmelin dicaprio, uffizi müzesinde bir leonardo da vinci resmine bakarken bir tekmeleme hisseder. böylece doğacak çocuğunun adını leonardo koymaya karar verir.

henüz bir yaşına gelmeden annesi ve babası ayrıldılar fakat görüşmeye devam ettiler. bugüne kadar parasal konularla annesi ilgilendi. babası da gelen bütün senaryoları okuyor.

televizyon: leonardo ilk tv oyunculuğunu 4 yaşında romper room adlı dizide yaptı. daha sonra santa barbara dizisinde mason capwell karakterini canlandırdı.

"critters 3" ve "poison ivy" gibi filmlerde oynadıktan sonra robert de niro’un yanında oynadığı "this boy’s life" filmindeki rolüyle dikkatleri üzerine çekti. "what’s eating gilbert grape" filmindeki zihinsel özürlü tiplemesiyle oscar’a aday oldu. "the basketball diaries"le tanınmaya başladı.

2.5 milyon dolara oynadığı "titanic" filmindeki rolüyle tüm dünyada tanınan bir isim oldu.

leonardo dicaprio’nun başrolünü oynadığı 1995 yapımı bir filmdir.filmde bir grup gencin uyuşturu kullanmaya başlaması sonrasında da zincirleme olarak suç işlemeleri konu edilmiş.en sonunda filmdeki karakter uyuşturucudan kurtulup günlüğünü kitap haline getiriyor.bir requiem for a dream denemesi

orjinal adı;

"the basketball diaries"

farkinda misin biraz daha yaslandin, ama olsun sen tanidigim en tatli ihtiyarsin
(bkz: doğum günün kutlu olsun)

not:mavi orman’ın büyücüsü muque, sana ömür boyu mutluluk büyüsü yapar...

"dişçiye git", "doktora git" telkinlerine son vermek isteyen ama dişçiden inanılmaz korkan bünyenin ağrılara katlanamaz hale geldiğinde başvuracağı son kampanyadır.aynı bokun laciverti bir durum olsada en azından kendi koltuğunuzda , kendi çöplüğünüzde tedavi işkencesine iştirak eylemek bir nebze olsun rahatlatabilir.

(bkz: dis agrisiyla yasamaya alismak)

(bkz: organize işler bunlar)

(bkz: hergun ayni saatte baslayan dis agrisi)

hemen hemen her insan evladının dönem dönem başına gelen diş ağrısı felaketini bir doktorla gidermek yerine başvurduğu eylemdir.zonklamaya başlayan diş artık sizin atan kalbiniz gibi olmuştur.gardınız günden güne sağlamlaşır.yokmuş gibi davranmaya başlarsınız.

saatlerine iştirak eden dakik ağrı çeşitidir.bu dişlerin muhtemelen "en dayanılmaz ağrı" şeklinde anıldıkları için götleri kalkmıştır ve gecenin bir yarısını periyodik olarak sizin mahfolmanızı ele alırlar.o anlarda elinizde sadece yanlızlığınız,ağrınız,acıdan ettiğiniz kısık küfür seslerini duymasını istemediğiniz uyuyan ebeveynleriniz vardır.ağrı dişte başlar, çeneye doğru iner,daha sonra bütününüzü ele geçirir. saate bakarsınız işte vakit gelmiştir.an bu andır...her nöbet vaktinde dişçiye gitme hayaleri kurulur, "ne kadar acırsa acısın bundan kötü olamaz" telkinleri verilir bünyeye.dakikalar arttıkça dayanılmaz hale minosetle geçici bir süre ara verilir.bünye uykuya gömülür.ertesi gün tekrar...tekrar...

(bkz: diş ağrısıyla yaşamaya alışmak)

#275326

?! kitap sevmiyor galiba..

yuvarlak ve ortası şişkince olan şekillere verilen isimdir.genelde "boğum boğum" şeklinde tekrarlanarak kullanılır.

(bkz: geçti bor un pazarı sür eşeğini niğde ye)

(bkz: darklordun actigi basliklari 100m oteden tanimak)

mümin sekman’ın kişisel potansiyeli tam olarak kullanabilme,beynin nasıl çalıştığını gösterebilmek amaçlı hazırlanmış kitabı.amacı telkin vermek değil, teknik öğretmek.

argoda: canım,ciğerim,sevdiğim insan manasında kullanılan kelimedir.

(bkz: hoşcakalın gözüm)

s e r g i d e k i r e s i m l e r

müzedesiniz. bir resmin önünde, elleriniz arkanızda kenetlenmiş duruyorsunuz. hayran hayran resme bakıyorsunuz. yanınıza hiç tanımadığınız biri geliyor ve size bir şey söylüyor. yabancı, aşağıdakilerden hangisini söylüyor?

1. çok güzel bir resim değil mi?

2. bu resim hakkında ne düşünüyorsunuz?

3. özür dilerim, saatiniz kaç?

4. biliyor musunuz, ben de bir ressamım!

meal,sonuç,vs.;


bir yabancı aniden sizinle konuştuğu zaman, korku ve beklenti karmaşası yaşanır. bu hayali senaryoda yabancının konuştukları, aslında sizin yabancılarla karşılaştığınızda nasıl tepki verdiğinizi gösterir. cevabınızsa, birisiyle ilk karşılaştığınızda bıraktığınız etkinin nasıl olduğunu açıklar.

1. çok güzel bir resim değil mi: arkadaş canlısı ve olumlu karakteriniz, karşılaştığınız hemen herkeste harika bir ilk izlenim bırakıyor. tek düşünmeniz gereken insanların sizi ilk başta ciddiye almaması olabilir.

2. bu resim hakkında ne düşünüyorsunuz: herhangi bir taahhütte bulunmadan önce, karşınızdaki insanın huyunu suyunu iyice bilmek isteyenlerdensiniz. insanlar bunu seziyorlar. bu da size olan davranışlarını etkiliyor. bu kadar temkinli olmanın tek dezavantajı, başkalarının kurallarına göre yaşamak zorunda kalabilirsiniz.

3. özür dilerim, saatiniz kaç: dünyada yaşayanların yarısı için tamamen ‘normal’siniz ama diğer yarısı sizin biraz garip olduğunuzu düşünüyor! ilk yarattığınız izlenim, kendi dünyasında, kendi kurallarına göre yaşayan biri olduğunuz. başkalarının ne düşündüğüne ya da ne hissettiğine fazla önem vermiyorsunuz.

4. biliyor musunuz, ben de bir ressamım: biriyle ilk kez karşılaştığınızda fazla hevesli davranıyorsunuz. beğenilmek için gereksiz çaba sarf ediyorsunuz. bu arada ne kadar çok uğraşırsanız, o kadar batıyorsunuz. başkalarının hakkınızda neler düşündüğüne bu kadar takmayın. eğer biraz rahatlar ve doğallaşırsanız sizi daha çok severler.