her türlü özgürlüğün kısıtlandığı, hiçbir şeyin doğru işlenmediği,yürümediği, sınavların bile hileli olduğu 19 mayıstayız bu gün. evet adı atatürkü anma gençlik ve spor bayramı. atatürkü anıyoruz evet, ama nasıl ve neden belli değil. stadlarda dans ederek olmuyor malesef ki.
taa anaokulundan başlayarak okuduğumuz o şiirler, şarkılar her gün okuduğumuz o andımız var ya, aslında hiçbirimiz bir şey anlamıyoruz. biz böyle yetiştiriliyoruz. aslında atatürkü hiçbirimiz anlamıyoruz. eğer anladıysak, böyle olmazdı değil mi ? neyse hepimize kutlu olsun, umarım daha aydınlık günler bizi bekler.
kitabın en sevdiğim bölümü, hatta c.ye ilk sempati duymamı sağlayan kısımdır bu diyalog;
-----------------------------spoiler----------------------------
- ben daha sizinkini bilmiyorum.
- öğreneceksiniz. bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. ama yapışıp kalıyor ona. onsuz olamıyor.( sustu, bir sigara yaktı.) bakın, şimdi adımdan daha önemli şeyler biliyorsunuz: sigara içtiğimi. işte bir başkası: bütün bu "siz"ler, "iz"ler, "uz"lardan sıkılırım ben. yapmacık, fazlalık gibi gelirler bana. ikinci konuşmamda sen diyemeyeceğim biriyle bir daha konuşmam. ne dersin(iz)?
- galiba sizi anlıyorum.
- yanılıyorsun. " siz" anlanmaz "sen" anlanır. bazı kitaplarda "sizi seviyorum"u okuyunca gülüyorum. sanki "siz" sevilirmiş! "sen" sevilir, değil mi?
- seni anlıyorum.
-----------------------------spoiler----------------------------
-----------------------------spoiler----------------------------
- ben daha sizinkini bilmiyorum.
- öğreneceksiniz. bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. ama yapışıp kalıyor ona. onsuz olamıyor.( sustu, bir sigara yaktı.) bakın, şimdi adımdan daha önemli şeyler biliyorsunuz: sigara içtiğimi. işte bir başkası: bütün bu "siz"ler, "iz"ler, "uz"lardan sıkılırım ben. yapmacık, fazlalık gibi gelirler bana. ikinci konuşmamda sen diyemeyeceğim biriyle bir daha konuşmam. ne dersin(iz)?
- galiba sizi anlıyorum.
- yanılıyorsun. " siz" anlanmaz "sen" anlanır. bazı kitaplarda "sizi seviyorum"u okuyunca gülüyorum. sanki "siz" sevilirmiş! "sen" sevilir, değil mi?
- seni anlıyorum.
-----------------------------spoiler----------------------------
garip bir şekilde seviyorum bu maviyi, hatta bence günün en güzel vakti. ne bir ses, ne bir hareket olur çevrede. kendimle başbaşa kalabildiğim yegane zaman dilimi diyebilirim.
he tabi proje zamanları çok çekici değildir, stresi arttırır, kahveye abandırır adamı.ama olsun onu görüp öyle uyumak da pek bir zevkli. (bkz: gececi)
he tabi proje zamanları çok çekici değildir, stresi arttırır, kahveye abandırır adamı.ama olsun onu görüp öyle uyumak da pek bir zevkli. (bkz: gececi)
çalışılacak ders ne kadar basit ve kısaysa, gerçekleştirilmesi bir o kadar geciken eylemdir bence. mesela ben 2 saattir bekliyorum, hala modum gelmedi. gökten zembille inmiyor ki bu meret.
sosyoloji bölümünün öğrencisi olduğum, sosyal bilimler alanında iyi olan üniversite(!). bünyesinde murat belge, ali nesin, ferda keskin ve mete tunçay gibi isimleri barındırır. 2010 yılında mühendislik fakültesinin açılmasıyla, bilgisayar bilimleri ve ekonomi politik ve toplum felsefesi gibi bölümlerinin kapatılmasıyla, asistanlarının çıkartılmasıyla ve porno olayıyla kendine olan güvenini sarsmıştır. en son olarak fen-edebiyat fakültesini santralden kovmaya çalışıyorlar. çünkü mühendislik fakültesi daha çok para getiriyor ve santral gibi güzel bir ortamda olmaya ihtiyaçları var (!).
an itibariyle 10. entrymi girdim. bu baskıya karşı dimdik ayaktayım, pes etmiyorum ve yazmaya devam ediyorum. ama sanki önce onaylanmam gerek. haydi bakalım.
beş güncellemenin üçü "püskevit"i içerince insan sıkılıyor, içi daralıyor. yeter yahu. ona bakılırsa, şemşiye, veleybol, süpriz, arabeks gibi sıkça yanlış telaffuz edilen kelimeler de mevcut. neden bunlarla dalga geçilmiyor da, devlet bahçeli bir kelimeyi yanlış söyleyince uzadıkça uzuyor? anlaması gerçekten güç.
küçükken, kareli zeminlerde çizgilere basmadan yürümeye çalışmak. derdim neyse artık.
senaryosunu gerçek bir olaydan almasına rağmen, 83. oscar ödül töreninde "en iyi orijinal senaryo" ödülünü kapmıştır.
21. yüzyılda tüm hizmetlerin ve nesnelerin maddi-manevi bir değeri vardır. bu değerleri, dönemin ekonomik,hukuksal, sosyolojik, psikolojik vb. durumları belirler. bu doğrultuda piyasa koşullarını belirleyen unsurun tüketim olması kaçınılmazdır. tüketimin olması için müşteri, müşterilerin de bu metaları satın alabilmeleri için belli bir gelire sahip olmaları şarttır. elde edilen nesneler toplumda “statü, ayrım” gibi farkları belirler. bu tüketim toplumunun en belirgin özelliğidir. metalar piyasaya sunulurken, onların satın alınmasını sağlayacak stratejiler de onlarla birlikte üretilir. bu işi en iyi reklam sektörü yapar. gayet sıradan olan bir mal/ meta, parlak ambalajlı kutusunda sunulur ve daha sonra talebe ya da arzulanma oranına göre etiketlenir. bu sırada devreye reklamlar girer ve size en iyisini vadeder. buna sahip olmanız gerektiğini, hayatınızdaki tek eksikliğin bu olduğunu aşılar. insanların sahip olmak için birbirleriyle yarışmasını, rekabet etmesini tetikler. çünkü reklamcının işi budur ve o metalara alıcı bulmak zorundadır. biz fark etmesek dahi kullanılan binlerce parçamız vardır. önce moda adı altında giydiklerimize değer yüklerler, sonra bedenimizi inceltmeye çalışırlar, dişlerimizi daha beyaz, dudaklarımızı daha dolgun yapmaya çalışırlar. bu metalar aracılığı ile de toplumsal konumumuzu güçlendirmeyi hedeflerler. yani reklam, kendi kendine değerler, idealler yaratarak bizi de o kalıba sokmaya çalışır. çünkü, onlar için hepimiz potansiyel tüketicilerizdir.
türkiyede kadına yönelik şiddet konusunda erkek ve kadın olmak üzere iki taraf var. biri güçlü biri güçsüz. biri hakim diğeri muhtaç. peki bunun nedenleri neler? psikolojik boyutundan çok sosyolojik boyutunu ele alırsak, elbette ki ataerkil toplum yapısı ve erkeği yücelten politikalar bunun tek nedeni. hiçbir şeyi anlamlandıramayan küçücük çocuğa sen - göster amcana pipini diyip gurur duyacağı bir organı olduğu mesajını verirsen, elbette ki o çocuk büyüdüğünde kadın üzerinde hakimiyeti olduğunu, onu kullanması gerektiğini düşünür. her ne kadar kadına yönelik şiddet abartılıyor dense de bana göre çözülmesi gereken en büyük problemlerden biri.
yasmin levyin sanırım me voy ile birlikte en can yakan parçası. şarkıyı da erroristgirl ile canlı canlı dinleme şerefine nail olmuş bulunmaktayız. buyrun bu da sözleri :
yo bebo y bebo y bebo para olvidarte
yo duermo y duermo y duermo para no pensar
maldito mundo
vivir para pagar por el pecado de amarte
maldita tu
sueltame
te digo que vida no tengo
y es por tu culpa
las noches igual que los días
de soledad
oh dio mio
ayúdame para matar este amor
que está en mi corazón
bendito dio sálvame
solo caminando en el camino de este mundo
y no tengo más fuerza para luchar
pensaba que amarte fue el remedio del dolor
pero el dolor se hizo grande más y más
te dejo para siempre vida mia no te olvides
que soy hombre que existe para ti
y el cante de mi vida te regalo para siempre
hasta que llegue el día del morir
yo bebo y bebo y bebo para olvidarte
yo duermo y duermo y duermo para no pensar
maldito mundo
vivir para pagar por el pecado de amarte
maldita tu
sueltame
te digo que vida no tengo
y es por tu culpa
las noches igual que los días
de soledad
oh dio mio
ayúdame para matar este amor
que está en mi corazón
bendito dio sálvame
solo caminando en el camino de este mundo
y no tengo más fuerza para luchar
pensaba que amarte fue el remedio del dolor
pero el dolor se hizo grande más y más
te dejo para siempre vida mia no te olvides
que soy hombre que existe para ti
y el cante de mi vida te regalo para siempre
hasta que llegue el día del morir
nicklerde boşluk kullanılabildiğini bilmeyen yazar olup, nickinin bitişik yazınca daha şirin olduğu kanısındadır.
arkadaşımın yanlışlıkla bilgi sözlüğe üye olmasıyla başlayan bu mecra nasıl gelişecek merak içindeyim. içerik olarak iyi gibi duruyor. biraz alışayım, tez zamanda bu entryi editleyeceğim.
edit: 4 ay oldu iyisiyle, kötüsüyle. hala bir şey anlamadım
edit: 4 ay oldu iyisiyle, kötüsüyle. hala bir şey anlamadım
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?