yuvarlanıp gitmeyi marifet edinmemektir ve yaşam belirtisinden daha fazlasını göstermektir.
gündüzleri gece etmiş, geceleri gündüz etmiş, kafası karışmış ve bu durumu seven insan modeli.
ister biri itsin ister salak salak yürürken ayakları birbirine dolanıp düşsün herkesin ağlama hakkı vardır; fakat kendi düşenin başkasına "ben düştüm! ah nasıl düştüm?, vah nasıl düştüm?, ben bu hallere düşecek adam mıydım? " deme hakkı yoktur. işte kendi düşen ağlamaz böyle birşeydir.
adan zye kafa karışıklığı.
"kendime bile itiraf edemezken gerçekleri, cümleleri seçip almak özenle, kendimi daha fazla yaralamadan anlatmaya çalışmak... bu işkence gibi" anlamını taşır.
her gece sarılıp uyuduğun sevgilinin aslında sana hiç sarılmadığını anlamaktır.
yıllar önce ekilen bir tohumun kötü bir oduncu tarafından kesilip atılmasıdır bir hiç uğruna.
onu görmek uğruna çıktığın bir yolculuğun sonunda ölüm haberini almaktır.
çok sevdiğin bardağının yıkarken elinden düşüp kırılmasıdır.
güne, aç bir sabahla uyandığında dolabın kapağını açar açmaz küflü yeşil bir peynir görmektir sarı bir tabakta.
artık hayal kuramadığını farketmektir, avucunda sımsıkı tuttuklarının eline batmasıdır.
yaralanmak ve umarsızlaşıp yara dağıtmaktır dokunduklarına...
yıllar önce ekilen bir tohumun kötü bir oduncu tarafından kesilip atılmasıdır bir hiç uğruna.
onu görmek uğruna çıktığın bir yolculuğun sonunda ölüm haberini almaktır.
çok sevdiğin bardağının yıkarken elinden düşüp kırılmasıdır.
güne, aç bir sabahla uyandığında dolabın kapağını açar açmaz küflü yeşil bir peynir görmektir sarı bir tabakta.
artık hayal kuramadığını farketmektir, avucunda sımsıkı tuttuklarının eline batmasıdır.
yaralanmak ve umarsızlaşıp yara dağıtmaktır dokunduklarına...
bir salıncakta hiç durmadan sallanmak gibi yalnızlık... hiç bir yaşam belirtisi yok. sadece gaj guj gaj guj gaj guj gaj guj gaj guj... miğde bulantısı eşliğinde yanaktan dudak kenarına süzülen bir damlacık ve gaj guj gaj guj gaj guj gaj guj...
biraz deli, biraz diri; biraz parasız ama yeteri kadar tok; hem bedeni yaşatacak kadar sağlıklı hem nefes daraltacak kadar ruhsal sıkıntıda; akıntıya tek kürekle müdahaleli, hafif bir tebessümle ama dişler gözükmeden, ite ite değil ama hafiften zoraki; kızgın değil ama değdirme bir şefkatle; biraz kaderle biraz akılla; koşa koşa değil aksine biraz korka korka; herşeyi yeni keşfedermiş gibi ama hiç şaşırmayarak, hafiften ağır; hafiften aksak; kah bastonlu kah bastonsuz bizden önce varolan bir başlangıcın sonunu şöyle veya böyle tamamlıyoruz.
hey günlük... naber? içeri tıktılar beni yine... ben de fırsattan istifade burdaki bi arkadaştan okuma yazma öğreniyorum.henüz harflerdeyiz.. çok yakın bi arkadaşı yüzünden içeri atmışlar onu da. iyi çocuk. kanka olduk hemen. dilsiz olduğundan şüpheleniyorum. hiç sesini duymadım şimdiye kadar. telepatiyle anlaşıyoruz...
bir annenin cinnet anıyla eş zamanlı olarak gerçekleşir.
popülist bir söylem olarak, herşeyi eskitip yerine yenisinin tüketilmesi ve yine onun da eskitilmesi şeklinde zincirleme devam eden, ağızlarda sakız görevi gören aynı söylemin farklı bir versiyonudur.
yarım bir aşkın yamacında can çekişmek...
akla gelince kalpten karın boşluğuna ılık ılık akan, ama geçtiği yerleri yakıp kavuran, kendisine benzeyebilecek herhangi bir acı referans alınarak anlatılamayacak kadar tek kişilik ve ruhu çok ama çok acıtan soyut işkencedir. beden ruha batar bu acıyla, kuş olup uçmak ister; sanki acısı uçsa dinecekmişçesine..
zaten parçaları dört bir yana saçılmış kendini arayan bir insan için söylenen ve (bkz: kendine gel )anlamını taşıyan söz.
kamil, çakıl, rakı, ayak.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?