bir sözlük yazarı davranışı, aynı zamanda genel bir insan davranışıdır.
belli şeyleri genelleyerek, model oluşturmaktır. genelledim mutluyum hevesiyle, sözlüğü okunmaz, yüzüne bile bakılmaz hale getirmektedir.
birçok sözlüğün de temel sorunudur modellemek. bir hastalıktır, herkese bulaşır, bunun içine giren çıkamaz, içinde olan ise kendini kaybetme aşamasındadır.
çayını kendi alan insan modeli
çaya tükürülmüş muamelesi yapan insan modeli
çay koyma meraklısı insan modeli...
örnekleri çoğaltmak mümkün, ama örneklerde olduğu gibi bunun kimseye bir faydası yoktur. sadece sözlüğü okunmaz kılmaktadır. sözlüğü verimsiz bir toprak haline getirmektedir. sözlüğü öldürmektedir.
anladığım kadarıyla, hiçbir şey anlamasam da, anladığımı bile anlamasam da... bu konu üzerine kusmak istesem de, kustuklarıma gülenler olsa bile, kustuklarımı yemeye kalkacak kadar aç bünyeler olsa bile, bu konunun derinliğinde boğulsam bile... derinlere inmeden, yüzeydeki kirlilik çözülmez!
dindar kesimin zenginleşmesi, ariktokraasiye ayak uydurmasıyla başlayan dindan kesimin restorasyonu, çeşitli çevrelerce "başı örtüp kıçı açmak" olarak yorumlanıyor. dindar kesim, daha modern bir yaşama adım adım geçiyor, bunun en farkedilen tarafı da kılık kıyafette ki "uyumsuzluk gibi görünen moderniteye ayak uydurma" kısmıdır. göze görünen kısım, kılık kıyafet olunca, eleştiriler hemen bu yöne kayıyor.
göze görünmeyen bir kısım daha var: insanların beyinleri. dindar kesmin vizyonu da değişiyor. değişen bu vizyonu görmezden gelip hala cahil cühela söylemlerle dindar kesmin yozlaştığını söylemek pekala saçmadır. yozlaşan kısmı da var, bunlar burjuva dindarlar değil, köy-kentli dindarlardır.
kapalı bir kızın sevgilisi olabiliyor, bu sevgili aile ile tanıştırılabiliyor, aile buna artık normal bakıyor. öte yandan biz, sokakta kapalı kızların sevgilileri ile gezmesini, "yiyişmesini" eleştirip bunun yozlaşma olduğunu, "be ne perhiz bu ne lahana turşusu" olduğunu düşünüyoruz. biz görmezden gelmeye devam ediyoruz. dindar kesim moderniteye ayak uyduruyor, dindar kesim burjuvalaşıyor.
öte yandan köy-kentli dindar kesim var. onlar da modernleşmek isterken, yanlış modernleşmenin kurbanı oluyorlar. onlar modernleşmeyi sadece kılık kıyafet bazında ele alıyorlar. işte gerçek anlamda "başı örtüp kıçı açmak" deyimi ortaya çıkıyor. haklılık payı var.
dindar kesimin zenginleşmesi, ariktokraasiye ayak uydurmasıyla başlayan dindan kesimin restorasyonu, çeşitli çevrelerce "başı örtüp kıçı açmak" olarak yorumlanıyor. dindar kesim, daha modern bir yaşama adım adım geçiyor, bunun en farkedilen tarafı da kılık kıyafette ki "uyumsuzluk gibi görünen moderniteye ayak uydurma" kısmıdır. göze görünen kısım, kılık kıyafet olunca, eleştiriler hemen bu yöne kayıyor.
göze görünmeyen bir kısım daha var: insanların beyinleri. dindar kesmin vizyonu da değişiyor. değişen bu vizyonu görmezden gelip hala cahil cühela söylemlerle dindar kesmin yozlaştığını söylemek pekala saçmadır. yozlaşan kısmı da var, bunlar burjuva dindarlar değil, köy-kentli dindarlardır.
kapalı bir kızın sevgilisi olabiliyor, bu sevgili aile ile tanıştırılabiliyor, aile buna artık normal bakıyor. öte yandan biz, sokakta kapalı kızların sevgilileri ile gezmesini, "yiyişmesini" eleştirip bunun yozlaşma olduğunu, "be ne perhiz bu ne lahana turşusu" olduğunu düşünüyoruz. biz görmezden gelmeye devam ediyoruz. dindar kesim moderniteye ayak uyduruyor, dindar kesim burjuvalaşıyor.
öte yandan köy-kentli dindar kesim var. onlar da modernleşmek isterken, yanlış modernleşmenin kurbanı oluyorlar. onlar modernleşmeyi sadece kılık kıyafet bazında ele alıyorlar. işte gerçek anlamda "başı örtüp kıçı açmak" deyimi ortaya çıkıyor. haklılık payı var.
şarkıcı demek, türkücü demek, sanatçı demek... bunların hiçbirine uymayan, ekran oynağı. oynak, sağa sola, ortaya, kenara... çarpa çarpa, yalpalaya yalpalaya oynuyor kendisi. seveni var sevmeyeni var, bir de objektifi var, eleştimeni var, elleyeni var, söylediklerini dikkate alan var, söylediklerine pascal nouma gibi tombala çeken de var...
ey ekran oynağı, silkin de gel kendine. oynamanın zamanı değil, oynamaksa söylediğin gibi bir karadenizliye göre değil.
sen üç beş asil listeden vatan hainliğine aday olmuş kişilere yakılmış yüceltme şarkılarını okuyacak kadar oynak olduysan, şöhret uğruna türlü oyunlara girişip, doğumgünü partilerinde pastadan çıkmayı bile göze aldıysan sözüm yok sana.
sen sanatçı diye sana seslenenlere, ben oynağım diye cevap verecek konuma geldiysen, sözüm yok sana. şayet santçı bu senin yaptığını yapmaz, o "şeyi" albümüne almaz. vatan hainliği yapmaz.
gördüm bugün, arkdandan "yürü be kim tutar seni" diye heyecanlanan, seni bağrına basan ilginç insanlar vardı. sana "yaşa sen" diyorlardı. göğsün kabardı mı? mutlu musun ey ekran oynağı?
hala geriye dönme şansın var. tek yapman gereken erkek gibi çıkıp:
-söz oyunu falan yapmadım, düşüncelerim böyle böyle. bu adamlar hakkında da böyle düşünüyorum.
ya da:
-altına girmemem bir taşın altına girdim. bel fıtığı olmuşum, beni hastaneye kaldırın please! bir daha yapmayacağım. please!
yeah, ismail mutlu musun?
ey ekran oynağı, silkin de gel kendine. oynamanın zamanı değil, oynamaksa söylediğin gibi bir karadenizliye göre değil.
sen üç beş asil listeden vatan hainliğine aday olmuş kişilere yakılmış yüceltme şarkılarını okuyacak kadar oynak olduysan, şöhret uğruna türlü oyunlara girişip, doğumgünü partilerinde pastadan çıkmayı bile göze aldıysan sözüm yok sana.
sen sanatçı diye sana seslenenlere, ben oynağım diye cevap verecek konuma geldiysen, sözüm yok sana. şayet santçı bu senin yaptığını yapmaz, o "şeyi" albümüne almaz. vatan hainliği yapmaz.
gördüm bugün, arkdandan "yürü be kim tutar seni" diye heyecanlanan, seni bağrına basan ilginç insanlar vardı. sana "yaşa sen" diyorlardı. göğsün kabardı mı? mutlu musun ey ekran oynağı?
hala geriye dönme şansın var. tek yapman gereken erkek gibi çıkıp:
-söz oyunu falan yapmadım, düşüncelerim böyle böyle. bu adamlar hakkında da böyle düşünüyorum.
ya da:
-altına girmemem bir taşın altına girdim. bel fıtığı olmuşum, beni hastaneye kaldırın please! bir daha yapmayacağım. please!
yeah, ismail mutlu musun?
mesafeleri iyi ayarlayamayan sevgili çeşitlerinin yaptığı sağlığa zararlı eylemdir. tek başına bir eylemdir, akabinde yaşananlar insanı çileden çıkartır cinstendir.
can yoldaşım dediğin insanla aranda "benim özelim" diye bir şey olur mu? hani her şeyi paylaşıp, her şeyi birlikte yapacaktık?
-----------------------------spoiler----------------------------:can yoldaşım,
birbirimizin özeline bu kadar inmek, sakıncalıdır. sakıncalı olmasının yanında, ortada bir güven sorunu vardır. güven sorunu olduğu aşikardır. nerden çıkardın deme, olmasa gıkı çıkarmam, bilirsin.
msn şifremi sana vermedim, tartıştık. alabildiğine tartıştık. tartışmalıydık. bu kadar da özelime inemezdin. because i love you diyip sineye çekemezdim! sen bana benden ne gizliyorsun dedin, kendi msn şifreni söyledin, ben veriyorum bak sen de versen ölür müsün? benden sakladığın bir şey mi var yoksa?
ulan, işte sorun da burda. senden bir şeyler sakladığımı düşünebiliyorsan, bana güvenmiyorsun demektir. -----------------------------spoiler----------------------------
el cevap böyledir.
yarın birgün ayrılacaksın, kaçınılmaz sondur bazen. şöylem mi diyeceksin:
-al msn şifremi ver msn şifremi!
can yoldaşım dediğin insanla aranda "benim özelim" diye bir şey olur mu? hani her şeyi paylaşıp, her şeyi birlikte yapacaktık?
-----------------------------spoiler----------------------------:can yoldaşım,
birbirimizin özeline bu kadar inmek, sakıncalıdır. sakıncalı olmasının yanında, ortada bir güven sorunu vardır. güven sorunu olduğu aşikardır. nerden çıkardın deme, olmasa gıkı çıkarmam, bilirsin.
msn şifremi sana vermedim, tartıştık. alabildiğine tartıştık. tartışmalıydık. bu kadar da özelime inemezdin. because i love you diyip sineye çekemezdim! sen bana benden ne gizliyorsun dedin, kendi msn şifreni söyledin, ben veriyorum bak sen de versen ölür müsün? benden sakladığın bir şey mi var yoksa?
ulan, işte sorun da burda. senden bir şeyler sakladığımı düşünebiliyorsan, bana güvenmiyorsun demektir. -----------------------------spoiler----------------------------
el cevap böyledir.
yarın birgün ayrılacaksın, kaçınılmaz sondur bazen. şöylem mi diyeceksin:
-al msn şifremi ver msn şifremi!
ilaç kutusunu kafaya diken sorunlu insanın hareketi kadar klişe bir harekettir.
gün itibari ile ntvde yayınlanmaya başlamış, kürşat başar ile bir kadının sunuculuğunu yaptığı postmodern tv programıdır. ilk konukları arasında aldullatif şener ve yılmaz erdoğan vardır.
media playerde mevcut olan shuffle özelliği sayesinde media player arada bir djlik yapıyor. lakin bazı yasaklı şarkıları çalmakta pek ısrar edip, sizi sinirlendirebiliyor. ama kral tvnin efsanesi bülent ile kapışacak kadar iyi bir djdir.
ayrılık bunların başını çeker. mesela hiç ayrılmayacağınızı sanırsınız, hatta alyans bile takarsınız, sonra da birisi size takar.
ünlü karınca lideri felis illetyus ocağı sönesicedir kendisi. the ant olarak bilinir. bir ekmek kırıntısı görmesin tayfaısını toplayıp saldırıya geçer. evin her yeri bir anda karıncalarla dolar. tabii the ant denen şerefsiz liderleri de ordadır.
anadolu abdalları gezip dolaşan, bilgilerini paylaşan, sevgilerini paylaşan, saz çalıp şiir söyleyen, halkın sevgisini kazanmış ulu kişiliklerdir.
(bkz: pir sultan abdal)
(bkz: yunus emre)
(bkz: tapduk emre)
(bkz: balım sultan)
(bkz: rte)
(bkz: pir sultan abdal)
(bkz: yunus emre)
(bkz: tapduk emre)
(bkz: balım sultan)
(bkz: rte)
(bkz: derviş)
creed grubunun with arms wide open şarkısı tamamen yanlış anlaşılmıştır. şarkı grubun solisti scott stappin yeni doğmuş kızına yazılmıştır. gelin görün ki birçok insan bu şarkıyı aşk şarkısı olarak dinler.
anne başınıza dikilir ders çalışsana evladım diye. bir anda panikleyip ne yapacağınızı şaşırırsınız. aslında ders çalışmanız gereklidir. elinize bir okuma kitabı alarak anneye:"annncim ben kitap okuyorum"
anne de büyük ihtimalle içinden:
"ah yavrucağım bir dakika boş durmuyor, dersi bıraıkıp kitap okuyor, kitabı bırakıp ders çalışıyor. allahım ne kadar mutluyum bir bilsen." der. lakin terelelli gerçekler öyle midir?
anne de büyük ihtimalle içinden:
"ah yavrucağım bir dakika boş durmuyor, dersi bıraıkıp kitap okuyor, kitabı bırakıp ders çalışıyor. allahım ne kadar mutluyum bir bilsen." der. lakin terelelli gerçekler öyle midir?
hz muhammedin incilde felan feşmekan yerdeki belirtilen adıdır.
bir kelime oyunudur. gülüp geçmek gerekir, lakin bir zenci üzerinde böyle bir yazı taşırsa, e biliyoruz diye tepkimizi koyabiliriz. ayrıca zenciye görgüsüzlük etme diyebiliriz. hakkımızdır.
mina urganın annesidir kendisi. mina urgan annesine ismiyle hitap eder. bir dinazorun anıları adlı otobiyografisinde de bu böyledir.
banu alkan’ın çıplak sesini dinlemek zorunda kalmakla aynı derecede insanı yıpratan eylemdir.
(bkz: whitney houston)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?