hiç bir detone ses bu kadar güzel olamaz.
pembe kelebek antenlere bütün gün kulak diyen kişi. anten onlar anten.
bir de istinye yakınlarında istanbul menkul kıymetler borsasının hemen altında bir spor tesisi bulunmaktadır.
dinlemesini çok sevdiğim, yayın yapmasını da ayrı sevdiğim yer.
istek yayınıyla kısa bir süre ben.
ben ıslak kek yaparım davet edilirsem dediğim zirvedir.
(bkz: hayri potter)
3. nesilin son üyesi.
benim yüzümden atıldığını söyleyen yazardır. hoşgeldin tekrardan
yazar olur olmaz yazmayı bırakacağını tahmin etmekteyim. üyeliğini garanti altına almak için. ah hayri ah.
yazar olur olmaz yazmayı bırakacağını tahmin etmekteyim. üyeliğini garanti altına almak için. ah hayri ah.
3. nesili baskı altından kurtaracak bilgiçlerdir. gelin bakalım gelin.
bu unutulur mu;
(ara: bilgiç modeli)
(ara: bilgiç modeli)
banane senin açılış sayfandan, sanane benim açılış sayfamdan. kime ne yararı var.
(bkz: kusura bakmayinda bu ne amina koyim lan)
(bkz: başlık açarken tamamen saçmalamak)
(bkz: anketin bokunu çıkarmak)
(bkz: kusura bakmayinda bu ne amina koyim lan)
(bkz: başlık açarken tamamen saçmalamak)
(bkz: anketin bokunu çıkarmak)
demokrasiyi başlatan savaş olarak bilinir.
#500664 dan sonra beni sözlükte online görüp şu mesajı atarak beni koparmış, kendisini daha çok sevmemi sağlamış bi tane insan. çok seviyorm olm seni.
-sepulturk- lan cocok bas git kahvalti yap.
(18.03.2007 12:15:52)
cevapla sil ar$iv
ama gel görki yemek yok aç kaldık.
-sepulturk- lan cocok bas git kahvalti yap.
(18.03.2007 12:15:52)
cevapla sil ar$iv
ama gel görki yemek yok aç kaldık.
siliyoz da, onlar gitmiyo, geri geliyolar durduramıyoruz.
(ara: seri eksi)
devamı;
böyle zamansız güneşli
umulmadık mavi günlerde
bir bekleme salonu yalnızlığına bürünüyorum
iliklerimdeki yitik aşkı
sarhoş bir unutkanlığa ilikliyorum
sanki şiirini bilmediğim bir fransız akşamında
kaldırım taşlarını sayıyorum kalbimin
içimde ayak izlerin
aylak bir yaz geçiyor avuçlarımda
ve ben ne zaman kiminle sevişsem
hala seni aldatıyorum
böyle zamansız güneşli
umulmadık mavi günlerde
bir bekleme salonu yalnızlığına bürünüyorum
iliklerimdeki yitik aşkı
sarhoş bir unutkanlığa ilikliyorum
sanki şiirini bilmediğim bir fransız akşamında
kaldırım taşlarını sayıyorum kalbimin
içimde ayak izlerin
aylak bir yaz geçiyor avuçlarımda
ve ben ne zaman kiminle sevişsem
hala seni aldatıyorum
dede zamanında başladığı ve yarım bıraktığı üst kata çıktığı daireyi tamamlamak peşindedir. inşaat yıllar sonra tekrar başlar ve yardım etmek zorunda kalınır. (nerden nereye inşaatçı olduk. aynen muhabbet;
zozan: dede ya, bu salon çok büyük değilmi ya, düğün salonu kadar iu yarısını teras balkon felan yapalım.
dede: tabi ya aferim oğlum zaten eskidendi o misafirler çok gelirdi ondan büyük yaptım, şimdi ne gerek var napcam götümem mi sokcam o kadar büyük salonu.
zozan: kıskıskıs ya aslında bu bölümü kitaplıkta yapabiliriz aslında yanına da masa oturur gazete kitap okursun.
dede: karar ver eşşoleşşek, ne yapalım
zozan: dede böyle olmuyo ama, çalışılmıyo
dede: iyi git iki şişe al gel.
zozan: aslanım bea o duvarı ben yıkarım şimdi biramı içimde, gör bak sana teras yapcam.
dede: hassiktir ordan, kaybol.
zozan: dede ya, bu salon çok büyük değilmi ya, düğün salonu kadar iu yarısını teras balkon felan yapalım.
dede: tabi ya aferim oğlum zaten eskidendi o misafirler çok gelirdi ondan büyük yaptım, şimdi ne gerek var napcam götümem mi sokcam o kadar büyük salonu.
zozan: kıskıskıs ya aslında bu bölümü kitaplıkta yapabiliriz aslında yanına da masa oturur gazete kitap okursun.
dede: karar ver eşşoleşşek, ne yapalım
zozan: dede böyle olmuyo ama, çalışılmıyo
dede: iyi git iki şişe al gel.
zozan: aslanım bea o duvarı ben yıkarım şimdi biramı içimde, gör bak sana teras yapcam.
dede: hassiktir ordan, kaybol.
"ben sana gülüm demem, gülün ömrü az olur"
birine söylenecek en önemsiz iltifat gibidir bu zamanlar. bir çocuk, bir genç repliğidir. çünkü her yerde var, nereyi açsanız yazar, hangi kartpostala baksanız, hangi öğrencinin defterine, kitabına baksan yazar. o kadar çoktur ki bunu söyleyen, bıkmışızdır. oysa yılmaz erdoğan ne de güzel kullanıyor şiirlerinde, ne kadar da doğal geliyor duyunca. sanki ilk defa duyuyormuşuz gibi. en eski şiirlerinden birinde "ben sana gülüm demem gülün ömrü az olur diyor" şiirin arasında şarkısını bile söylüyor, sonraki şiirlerinde diyor ki, "ben sana gülüm derim, gülün ömrü uzamaya başlar" söyleyecek birşey, yapacak bir tanım kalmaz bu saatden sonra. yalnız şu söylenebilir, biz aşklarımızı sevgilerimizi çocuk tadında yaşamıyoruz. aşklar basit geliyor, sözler de basitleşiyor, sözler basit geliyor, hayatın bir anlamı kalmıyor.
günün bu saatinde içmiş olmak gerekmez. aşkları çocuk saflığında yaşamak için...
birine söylenecek en önemsiz iltifat gibidir bu zamanlar. bir çocuk, bir genç repliğidir. çünkü her yerde var, nereyi açsanız yazar, hangi kartpostala baksanız, hangi öğrencinin defterine, kitabına baksan yazar. o kadar çoktur ki bunu söyleyen, bıkmışızdır. oysa yılmaz erdoğan ne de güzel kullanıyor şiirlerinde, ne kadar da doğal geliyor duyunca. sanki ilk defa duyuyormuşuz gibi. en eski şiirlerinden birinde "ben sana gülüm demem gülün ömrü az olur diyor" şiirin arasında şarkısını bile söylüyor, sonraki şiirlerinde diyor ki, "ben sana gülüm derim, gülün ömrü uzamaya başlar" söyleyecek birşey, yapacak bir tanım kalmaz bu saatden sonra. yalnız şu söylenebilir, biz aşklarımızı sevgilerimizi çocuk tadında yaşamıyoruz. aşklar basit geliyor, sözler de basitleşiyor, sözler basit geliyor, hayatın bir anlamı kalmıyor.
günün bu saatinde içmiş olmak gerekmez. aşkları çocuk saflığında yaşamak için...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?