ing; yalniz
turkiyenin $u andaki en me$hur ressami oldugu su goturmez bir gercek.fakat resimlerinden ba$ka her $eyle taniniyor adam.her acik oturum programinda boy gosterip fazlasi ile taninmi$tir yurdumuzda.en sonunda siyasete de atilmi$tir ki ben acikcasi uzun zamandir beklemekteydim bu $ekilde bir atilim kendisinden..ibrahim tatlises bile siyasete atilmi$ti.hey allahim.
sadece yuzyilimizin degil, gelmi$ gecmi$ ya$anan tum yillarin en buyuk ressami olarak bilinir.ne yazik ki yetenegi kendisinin olumunden sonra farkedilmi$ ve hayati sefalet icerisinde gecmi$tir.$u anda tablolarina bedel bicilmekte gucluk cekiliyor..nereden nereye.
onceleri kovboy filmleri aktoru iken daha sonra abd ba$kanligina kadar yukselmeyi ba$armi$ buru$uk yuzlu ki$i.11 haziran 2004 tarihinde hayata veda etmi$tir.
tomb raider isimli di$i consol oyunu kahramaninin ismi...
aylik mizah dergisi..leman grubuna aittir..sol iceriklidir..okunabilecek mizah dergilerinin ba$inda gelir..sanirim ayni zamanda sonuna da gelir..bi ba$ka dergi yok cunku okunmaya degecek..
lemanyak grubundan olan bir mizah dergisi..
bir soguk iklim hayvani..
turkiye de sayisiz insana yardim elini uzatmi$ bir yardim kurulu$u..her tur yardima muhtac insan icin toplanan bagi$larin ve yapilan yardimlarin hepsini seferber etmekteler..kucuk buyuk demeden her tur yardim kabul ediliyor..unutmamak lazim..bizim icin kucuk olan bir $ey bir ba$kasi icin hayati onem ta$iyabilir..hassasiyet gostermek hepimizin ilk once insanlik gorevimizdir..insaniz diyebilmek icin insan olmamizi saglayan degerlere sahip cikmaliyiz..
www.denizfeneri.org.tr
www.denizfeneri.org.tr
(bkz: maksim gorki)
ayrica (bkz: maxim gorky)
baslica eserleri: cocuklugum, benim universitelerim, artamonovlar, tolstoydan anilar, yazarlar uzerine, isyanci, kucuk brujuvalar, ana, halk dusmani, italya hikayeleri, guncemden yapraklar, vladimir ilic lenin, lenin, gorki lenin’i anlatiyor, klim samgin’in hayati...
maxim gorky (1868-1936) esas adi aleksey maksimovic peskov... naturalist (dogalc) i oyku, oyun ve roman yazari. daha cok rusyanin sosyalist duzene gecis donemini yansitan yapitlari ile bilinir. fakat ilk basta toplum disi insanlari anlattigi oykuleriyle taninmistir.
esas 1909da osmanlica bile basilan ve klasikler arasina girmis en onemli eseri ana romanidir.
kucuk-burjuva ideolojisinin elestirisiyle kucuk burjuvanin ciplak resmini cizen adam.*
kucuk yasta yasadigi aci olaylar yuzunden gorki yani ruscada “aci” anlamina gelen takma adini kullanan yazar yapitlariyla sadece kendi halki icin degil tum dunya halklari icin savasim vermis bir insan. cok calismanin degerine onem veren dusunur; zorbaliga, gericilige, somuruye, duzmece politikalara ve en basta fasizme karsi olan bir isimdir. hayati boyunca guzel gunleri gorme umudu ile barisi, sevgiyi, hurriyeti asilamaya calismistir. fakat lenin’le cogu kez gorus ayriligi gelmesine ragmen stalinizmin en acimasiz yanlarini da ovmustur. belki uzun yillar rusyadan uzak italyadaki villasinda kalmasi ve 60 yasinda rusyaya donusunde kahramanlar gibi halkinin coskuyla torenlerle karsilanmasi gozunu boyamistir. bir yanilgi ya da basitce kaderin cilvesi...
olumunun de nasil oldugu bilinmemekle beraber anti-sovyet trockistler ya da sagcilarin parmagi oldugu dusunulmektedir.
esas 1909da osmanlica bile basilan ve klasikler arasina girmis en onemli eseri ana romanidir.
kucuk-burjuva ideolojisinin elestirisiyle kucuk burjuvanin ciplak resmini cizen adam.*
kucuk yasta yasadigi aci olaylar yuzunden gorki yani ruscada “aci” anlamina gelen takma adini kullanan yazar yapitlariyla sadece kendi halki icin degil tum dunya halklari icin savasim vermis bir insan. cok calismanin degerine onem veren dusunur; zorbaliga, gericilige, somuruye, duzmece politikalara ve en basta fasizme karsi olan bir isimdir. hayati boyunca guzel gunleri gorme umudu ile barisi, sevgiyi, hurriyeti asilamaya calismistir. fakat lenin’le cogu kez gorus ayriligi gelmesine ragmen stalinizmin en acimasiz yanlarini da ovmustur. belki uzun yillar rusyadan uzak italyadaki villasinda kalmasi ve 60 yasinda rusyaya donusunde kahramanlar gibi halkinin coskuyla torenlerle karsilanmasi gozunu boyamistir. bir yanilgi ya da basitce kaderin cilvesi...
olumunun de nasil oldugu bilinmemekle beraber anti-sovyet trockistler ya da sagcilarin parmagi oldugu dusunulmektedir.
detayli bilgi icin http://www.yuzuklerinefendisi.com.tr/
6 bolum ve 3 kitaptan olusan yuzuklerin efendisi serisi esasinda tolkienin yarattigi on binlerce yillik orta-dunya tarihinin sadece 3 yilini kapsar.
ilk basimda cogu kisi, tolkienin serisinde kimin kim ya da ne oldugu, ya da nerede veya ne zaman gectigini aciklamadan ve sayfalarca yazdigi bir kisinin potresini ya da yerlerin tasvirini okuyucu sikacak, romandan kopartacak riskler olarak gormuslerdir... basarisindan sonra oynadigi kumari kazandigi dusunulmustur. lakin ortada bir kumar yoktur cunku yuzuklerin efendisi roman ya da basitce yazilmis bir kitap degildir. buyuk resmin sadece kucuk bir kismini detayli olarak anlatir ve okuyucunu kafasinda soru isaretleri birakarak, orta dunyaya ilgi duymasini saglar.... tolkienin esas resmi orta-dunya tarihidir, bu tarihi yazmasindaki amac ingilterenin keltlerden veya angalo saxonlardan baska kendisine ait bir tarihi olmadigini gorup, bu boslugu doldurmak icin kollarini sivar.
kendi deyimiyle belki sacmada olsa ortaya ingilizlere hediye edecegi mitoloji yaratir. elf, cuce ve rhoan gibi degisik diller yaratir, hatta bazi notlarini bu dillerle tuttugu icin bazilari hala cevrilelememistir. yaritilistan karalarin yer degismesine kadar diller, bitkiler, haritalar, destanlar, sarkilar, siirler, sanatlar, dinler, irklar, degisik canlilar, cografyalar, yonetimler ve bir suru olguyu yaratir. silmarillion kitabi ile ozetledigi bu mit, malesef olumu ile tamamlanamamistir, yine de oglu tarafindan duzene sokulmaya calisilan notlarindan bugune kadar 12 cilt ve degisik kitaplar cikartilmistir. orta dunya tarihi bu emeklerin ortasinda ilgi goren lotrden bize bakip goz kirpar...
tolkien yazdiklarini referans olarak kendisini degil, kendi yaratigi tarihteki insanlari verir... mesela lotr frodo bagginse aittir, hobbit kitabi ise bilbo bagginsa aittir, fakat lost tales gibi baska kaynaklardan da, lotr kitabinda, olanlari farkli sekillerde okuyabilirsiniz... bunun sebebi tolkien, mitoloji yaratirken, tarihte, birden fazla ve farkli kaynaklarin oldugunu bilir... mesela bazen bir yere giden gladriel olurken, baska kaynakta bu cindar olabiliyor....o yuzden lotr serisi hikayenin sadece bir versiyonudur... mesela gandalfin kulede basina gelenler lotr de yazmazken, notlarinda uc dort versiyonu bulunabilir... ama tabi ki tom bombadil kim oldugu gibi bosluklar coktur diyebiliriz fakat onlarda kasitli olarak yapildigi ortadir mesela numenorla ilgi bilgiler ada ile battigindan o tarihte gelisen olaylar hakkinda cok detayli bilgilere sahip degiliz der ya da faramirin tuttugu notlarin buyuk kismi savasta kayboldu gibilerinden dip notlara bile karsilasabilirsiniz. uzun sozun kisasi lotr sadece hayal gucuyle degil buyuk birikimler sayesinde ortaya cikmstir.
melkor varken onun ogrencisi sauroni, faramir varken aragornu, cevherler savasi varken yuzk savasini okumak... yani elimde middle earth ansiklopedisi dururken lotryi nereye koyarsiniz size kalmis ama tolkienin omru uzun olsayditurinin acikli oykusu gibi bir cok destani lotr gibi daha detayli yazabilirdi. hic bir eseri basite alinacak ya da kucumsenecek calismalardir diyemem.
filmi, serisinin yaninda havai fisek gosterisi olarak nitelendirebilirim
uzun uzun burada karakterlerin, yerlerin ve diger tum olgularin nerden ve ne olduklarini yazmak isterim ama ansiklopedilere bile zor sigicak bu bilgileri bir oturusta yazamam ama size tavsiyem kitabini okurken elinizde guide to middle earth gibi orta dunya sozlugunu bulundurmaya calisin
ilk basimda cogu kisi, tolkienin serisinde kimin kim ya da ne oldugu, ya da nerede veya ne zaman gectigini aciklamadan ve sayfalarca yazdigi bir kisinin potresini ya da yerlerin tasvirini okuyucu sikacak, romandan kopartacak riskler olarak gormuslerdir... basarisindan sonra oynadigi kumari kazandigi dusunulmustur. lakin ortada bir kumar yoktur cunku yuzuklerin efendisi roman ya da basitce yazilmis bir kitap degildir. buyuk resmin sadece kucuk bir kismini detayli olarak anlatir ve okuyucunu kafasinda soru isaretleri birakarak, orta dunyaya ilgi duymasini saglar.... tolkienin esas resmi orta-dunya tarihidir, bu tarihi yazmasindaki amac ingilterenin keltlerden veya angalo saxonlardan baska kendisine ait bir tarihi olmadigini gorup, bu boslugu doldurmak icin kollarini sivar.
kendi deyimiyle belki sacmada olsa ortaya ingilizlere hediye edecegi mitoloji yaratir. elf, cuce ve rhoan gibi degisik diller yaratir, hatta bazi notlarini bu dillerle tuttugu icin bazilari hala cevrilelememistir. yaritilistan karalarin yer degismesine kadar diller, bitkiler, haritalar, destanlar, sarkilar, siirler, sanatlar, dinler, irklar, degisik canlilar, cografyalar, yonetimler ve bir suru olguyu yaratir. silmarillion kitabi ile ozetledigi bu mit, malesef olumu ile tamamlanamamistir, yine de oglu tarafindan duzene sokulmaya calisilan notlarindan bugune kadar 12 cilt ve degisik kitaplar cikartilmistir. orta dunya tarihi bu emeklerin ortasinda ilgi goren lotrden bize bakip goz kirpar...
tolkien yazdiklarini referans olarak kendisini degil, kendi yaratigi tarihteki insanlari verir... mesela lotr frodo bagginse aittir, hobbit kitabi ise bilbo bagginsa aittir, fakat lost tales gibi baska kaynaklardan da, lotr kitabinda, olanlari farkli sekillerde okuyabilirsiniz... bunun sebebi tolkien, mitoloji yaratirken, tarihte, birden fazla ve farkli kaynaklarin oldugunu bilir... mesela bazen bir yere giden gladriel olurken, baska kaynakta bu cindar olabiliyor....o yuzden lotr serisi hikayenin sadece bir versiyonudur... mesela gandalfin kulede basina gelenler lotr de yazmazken, notlarinda uc dort versiyonu bulunabilir... ama tabi ki tom bombadil kim oldugu gibi bosluklar coktur diyebiliriz fakat onlarda kasitli olarak yapildigi ortadir mesela numenorla ilgi bilgiler ada ile battigindan o tarihte gelisen olaylar hakkinda cok detayli bilgilere sahip degiliz der ya da faramirin tuttugu notlarin buyuk kismi savasta kayboldu gibilerinden dip notlara bile karsilasabilirsiniz. uzun sozun kisasi lotr sadece hayal gucuyle degil buyuk birikimler sayesinde ortaya cikmstir.
melkor varken onun ogrencisi sauroni, faramir varken aragornu, cevherler savasi varken yuzk savasini okumak... yani elimde middle earth ansiklopedisi dururken lotryi nereye koyarsiniz size kalmis ama tolkienin omru uzun olsayditurinin acikli oykusu gibi bir cok destani lotr gibi daha detayli yazabilirdi. hic bir eseri basite alinacak ya da kucumsenecek calismalardir diyemem.
filmi, serisinin yaninda havai fisek gosterisi olarak nitelendirebilirim
uzun uzun burada karakterlerin, yerlerin ve diger tum olgularin nerden ve ne olduklarini yazmak isterim ama ansiklopedilere bile zor sigicak bu bilgileri bir oturusta yazamam ama size tavsiyem kitabini okurken elinizde guide to middle earth gibi orta dunya sozlugunu bulundurmaya calisin
(bkz: yuzuklerin efendisi)
1989 turk yapimi, tunc basaranin yonetip, feride cicekoglu kitabindan birlikte uyarladiklari film... ululararasi film festivalinde ki adi dont let them shoot the kite
oyuncular:
nur surer.... inci
omer colaoglu.... baris (incinin oglu)
sevin calisar.... kadin gardiyan
ozan bilen,
rozet hubes
nurettin sen.... baba
niyaz altin.... kisa boylu adam
konu: inci, siyasi bir mahkûmdur. baris ise sivil bir hukumlunun bes yasindaki oglu. disarida ona bakacak kimse olmadigi icin cezaevinde buyur. dogayi, dis dunyayi, sevgiyi inci araciligiyla tanir. dis dunyasi, avludan gorunen kucuk bir gokyuzu parcasindan ibarettir. bir sabah, gordugu ucurtma baris’i cok heyecanlandirir. artik ozgurluk onun icin “inci ile birliket ucurtma ucurtmak” demektir...
oyuncular:
nur surer.... inci
omer colaoglu.... baris (incinin oglu)
sevin calisar.... kadin gardiyan
ozan bilen,
rozet hubes
nurettin sen.... baba
niyaz altin.... kisa boylu adam
konu: inci, siyasi bir mahkûmdur. baris ise sivil bir hukumlunun bes yasindaki oglu. disarida ona bakacak kimse olmadigi icin cezaevinde buyur. dogayi, dis dunyayi, sevgiyi inci araciligiyla tanir. dis dunyasi, avludan gorunen kucuk bir gokyuzu parcasindan ibarettir. bir sabah, gordugu ucurtma baris’i cok heyecanlandirir. artik ozgurluk onun icin “inci ile birliket ucurtma ucurtmak” demektir...
canakkale savaslari`nda ingiliz donanmasinin gozbebegi gemi..
ingilizlerin ana kralicesi (1900-2002) 31 mart 2002 de hayata gozlerini yumdu.uykusunda vefat etmistir....
halk dilinde veysel karani olarak anilan tasavvuf buyugunun asil adi uveys’dir. nitekim onun yolunda olanlara mensubiyet ifadesi bakimindan uveysi denir. veysel karani’nin menkibesi, hz. peygamber’i gormek icin yanip tutusmasi ve anne sevgisini timsallestirmesi bakimindan tarihi kimligini golgelenmis, onu bir efsane kahramani heline getirmistir.
guvenilir kaynaklara gore veysel karani yemenli’dir. babasinin adi amin’dir. veysel karani, hz. peygamber yasadigi sirada musluman olmus, fakat kendisini gorememistir.
bununla beraber hz. peygamber, onun ashab arasina katilanlarin hayirlisi oldugu ve pek cok kimseye sefaat edecegini bildirmistir. veysel karani’nin hayatinin en buyuk istegine kavusamamasi, yani hz. peygamber’i goremeyesinin sebebi, hasta ve yatalak annesinin yanindan ayrilamamasidir. bu durumu yunus emre su dortluguyle dile getirmistir:
anasindan destur aldi durmadi,
kabe yollarindan gozu irmadi,
eve geldi muhammed’i bulamadi,
yemen illerinde veysel karani.
adina yunus emre’nin de ilahiyi yazdigi veysel karani turk tasavvuf edebeiyetinda buyuk sevgi ve alaka gormus hakkinda menkibenameler, pek cok ilahi ve destan mahiyetinde hikayeler kalame alinmistir.
sufi kaynaklardan bir kismi veysel karani’nin hz. peygamberle gorustugunu ileri surerlerse de, diger kaynaklar ve rivayetler bunun aksini savunmuslardir. yukarida belirtildigi gibi, hasta annesini yalniz birakamadigi icin, medine’ye gidemeyen bu sufi icin hz. peygamber, hz. omer ve hz. ali’ye, onunla gorusmek imkaninin kendilerine nasip olacagini mujdelemistir. ayrica duasini almalarida bildirmistir. onlar da onu gorecekleri anin gelmesini dort gozle beklemeye koyulmuslardir. hz. omer’in halifeligidoneminin son yillarina dogru, onun yemen’den gelen bir haci kafilesi ile gelip mekke’de bulundugunu ogrendiler. hacilar veysel’i arafat yakinlarinda deve guttugunu haber verip, hakkinda alayli sozler soylerler. fakat, hz. peygamber’in onun icin soylediklerin, ogrenince bu tavirlarindan oturu nedamet duymuslardir. hz. peyber’in kendisi hakkinda soylediklerini naklettikleri gibi, hayir duasini da aldilar. kendisine hediye ve para vermek yolundaki tesebbusleri bosa gfitti. maddi hic bir sey kabul etmeyen veysel, hacilarla birlikte yine yemen’e donmustur.
daha sonra geri gelen veysel karani, hz. ali’nin halifeligi sirasinda medine’ye gitti ve haracilerin ortaya cikmalarina sebep olan siffin savasinda hz. ali’nin saflarinda savasci olarak bulundu. bir rivayete gore bu savasta sehit olmus, baska bir rivayete gore ise, yine hz. ali’nin hilefeti doneminde sam’da hadis ilmiyle mesgul bulundugu sirada vefat etmistir. rivayetlerden anlasildigina gore uveys cok fakir bir ailenin kucuk yasta yetim kalmis bir cocugudur ve son derece bagli bulundugu annesi ona analik, hem de babalik etmistir.
hz. peygameber’i hic gormedigi halde, inanmasi ve gonulden baglanmasi, peygamber tarafindan da mujdelenmesi, tasavvufta bir murside ulasmayip onun ruhaniyetinden feyz alanlara “uveysi” denmesine yol acmistir. yani gormedigi bir seyh tarafindan yetistirilen sufiye, “uveysi” bu yoldaki yetisme tarzina “uveysilik” denmektedir.
daha sonralari uveysilik dort zumre icin kullanilmistir:
a) hz. peygamber’in ruhaniyetinden feyz alanlar.
b) veysel karani’nin yolunda yetisenler.
c) herhangi buyuk seyhin ruhaniyetinden feyz alanlar.
d) hizir alyhusselam tarafindan irsad edilenler.
veysel karani halk tarafindan cok sevilmis ve bir cok iyi davranislar ona baglanarak misal haline getirilmistir. bu yuzden de kendisine fazlasiyla sahip cikildigindan islam ulekerinde, yunus emre icin oldugu gibi, pek cok yerde kabirleri bulunmktadir. bunlarin hepsi gercek kabir olmayip sevgi dolasiyla ayrilmis mekanlardir.
guvenilir kaynaklara gore veysel karani yemenli’dir. babasinin adi amin’dir. veysel karani, hz. peygamber yasadigi sirada musluman olmus, fakat kendisini gorememistir.
bununla beraber hz. peygamber, onun ashab arasina katilanlarin hayirlisi oldugu ve pek cok kimseye sefaat edecegini bildirmistir. veysel karani’nin hayatinin en buyuk istegine kavusamamasi, yani hz. peygamber’i goremeyesinin sebebi, hasta ve yatalak annesinin yanindan ayrilamamasidir. bu durumu yunus emre su dortluguyle dile getirmistir:
anasindan destur aldi durmadi,
kabe yollarindan gozu irmadi,
eve geldi muhammed’i bulamadi,
yemen illerinde veysel karani.
adina yunus emre’nin de ilahiyi yazdigi veysel karani turk tasavvuf edebeiyetinda buyuk sevgi ve alaka gormus hakkinda menkibenameler, pek cok ilahi ve destan mahiyetinde hikayeler kalame alinmistir.
sufi kaynaklardan bir kismi veysel karani’nin hz. peygamberle gorustugunu ileri surerlerse de, diger kaynaklar ve rivayetler bunun aksini savunmuslardir. yukarida belirtildigi gibi, hasta annesini yalniz birakamadigi icin, medine’ye gidemeyen bu sufi icin hz. peygamber, hz. omer ve hz. ali’ye, onunla gorusmek imkaninin kendilerine nasip olacagini mujdelemistir. ayrica duasini almalarida bildirmistir. onlar da onu gorecekleri anin gelmesini dort gozle beklemeye koyulmuslardir. hz. omer’in halifeligidoneminin son yillarina dogru, onun yemen’den gelen bir haci kafilesi ile gelip mekke’de bulundugunu ogrendiler. hacilar veysel’i arafat yakinlarinda deve guttugunu haber verip, hakkinda alayli sozler soylerler. fakat, hz. peygamber’in onun icin soylediklerin, ogrenince bu tavirlarindan oturu nedamet duymuslardir. hz. peyber’in kendisi hakkinda soylediklerini naklettikleri gibi, hayir duasini da aldilar. kendisine hediye ve para vermek yolundaki tesebbusleri bosa gfitti. maddi hic bir sey kabul etmeyen veysel, hacilarla birlikte yine yemen’e donmustur.
daha sonra geri gelen veysel karani, hz. ali’nin halifeligi sirasinda medine’ye gitti ve haracilerin ortaya cikmalarina sebep olan siffin savasinda hz. ali’nin saflarinda savasci olarak bulundu. bir rivayete gore bu savasta sehit olmus, baska bir rivayete gore ise, yine hz. ali’nin hilefeti doneminde sam’da hadis ilmiyle mesgul bulundugu sirada vefat etmistir. rivayetlerden anlasildigina gore uveys cok fakir bir ailenin kucuk yasta yetim kalmis bir cocugudur ve son derece bagli bulundugu annesi ona analik, hem de babalik etmistir.
hz. peygameber’i hic gormedigi halde, inanmasi ve gonulden baglanmasi, peygamber tarafindan da mujdelenmesi, tasavvufta bir murside ulasmayip onun ruhaniyetinden feyz alanlara “uveysi” denmesine yol acmistir. yani gormedigi bir seyh tarafindan yetistirilen sufiye, “uveysi” bu yoldaki yetisme tarzina “uveysilik” denmektedir.
daha sonralari uveysilik dort zumre icin kullanilmistir:
a) hz. peygamber’in ruhaniyetinden feyz alanlar.
b) veysel karani’nin yolunda yetisenler.
c) herhangi buyuk seyhin ruhaniyetinden feyz alanlar.
d) hizir alyhusselam tarafindan irsad edilenler.
veysel karani halk tarafindan cok sevilmis ve bir cok iyi davranislar ona baglanarak misal haline getirilmistir. bu yuzden de kendisine fazlasiyla sahip cikildigindan islam ulekerinde, yunus emre icin oldugu gibi, pek cok yerde kabirleri bulunmktadir. bunlarin hepsi gercek kabir olmayip sevgi dolasiyla ayrilmis mekanlardir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?