(bkz: sozluk)
(bkz: dictionary)
cigarami sardim karsi sahile
yaktim ucuna acilari
aglari attim anilar doldu
aglar hasretimin kiyilari
yareme tuz diye yakamoz bastim
tek $ahidim aydi
aman aman
bir elimde defne
bir elimde sevdan
kalbim ege de kaldi
kadehimi vurdum kar$i yakaya
efeler kalkti $erefe
sevgimi attim dostlar co$tu
bir agit yakti kadere
yareme tuz diye yakamoz bastim
tek $ahidim aydi
aman aman
bir elimde defne
bir elimde sevdan
kalbim ege de kaldi
aman efendim
ayrilik olumden beter
canim efendim
yeter bu hasretlik yeter
aman efendim
bana bir merhaba gonder
canim efendim
canim efendim
yaktim ucuna acilari
aglari attim anilar doldu
aglar hasretimin kiyilari
yareme tuz diye yakamoz bastim
tek $ahidim aydi
aman aman
bir elimde defne
bir elimde sevdan
kalbim ege de kaldi
kadehimi vurdum kar$i yakaya
efeler kalkti $erefe
sevgimi attim dostlar co$tu
bir agit yakti kadere
yareme tuz diye yakamoz bastim
tek $ahidim aydi
aman aman
bir elimde defne
bir elimde sevdan
kalbim ege de kaldi
aman efendim
ayrilik olumden beter
canim efendim
yeter bu hasretlik yeter
aman efendim
bana bir merhaba gonder
canim efendim
canim efendim
istanbulun en eski parklarindan biridir. sarayburnu, topkapi sarayi ve cizme kapisi arasinda bulunan hafif egimli alanda yer almaktadir. gulhane diye anilmasinin sebebi, icinde topkapi sarayinin gul bahceleri oldugundandir.
bizans doneminde askeri depolarin ve kislalarin bulundugu gulhaneye daha sonra mangana sarayi yapilmistir. ayni zamanda bu cevrede hagios georgies manastiri ve panagia hodegetria ayazmasinin bulunmasi nedeniyle bu bolge kutsal sayilirdi. istanbulun osmanlilar tarafindan fethinden sonra fatih sultan mehmed sarayburnunu surlarla cevirerek cinili kosku yaptirdi. burada gures, cirit gibi eglence ve gosteriler yapilirdi. yapilan onemli gosterilerin anisina gulhaneye bircok nisantasi dikildi. iii. murad icin sadrazam sinan pasa buraya unlu incili kosku yaptirdi. gulhanedeki bahcelerin ve saraylarin temizligi icin bostanci ocagindan gulhane ocagi denen bir boluk ayrilmistir.
istanbulda ilk ciddi imar calismalarin yapildigi 1776 yilinda fransiz kauffere yaptirilan imar kapsamina gulhanede alinda ancak uygulamaya gecilemedi.1839 tarihinde tanzimat fermaninin gulhanede okunmasindan dolayi, bu fermana; gulhane hatti humayunu da denir. ii. abdulhamid 1880lerde ilk buyuk muzenin burda yapilmasina izin verdi. muze-i humayunun yapilmasi sirasinda bahce duzenlemesi yapildi ve muzeyle birlikte halka acildi. ataturk,24 kasim 1928de gulhanede duzenlenen torende basogretmen sanini alarak latin harflerini halka tanitti ve burada ilk dersini verdi. gunumuzde istanbulun baslica parklarindan olan gulhane parkinda 1955te kurulan bir de hayvanat bahcesi yer almaktadir.
bizans doneminde askeri depolarin ve kislalarin bulundugu gulhaneye daha sonra mangana sarayi yapilmistir. ayni zamanda bu cevrede hagios georgies manastiri ve panagia hodegetria ayazmasinin bulunmasi nedeniyle bu bolge kutsal sayilirdi. istanbulun osmanlilar tarafindan fethinden sonra fatih sultan mehmed sarayburnunu surlarla cevirerek cinili kosku yaptirdi. burada gures, cirit gibi eglence ve gosteriler yapilirdi. yapilan onemli gosterilerin anisina gulhaneye bircok nisantasi dikildi. iii. murad icin sadrazam sinan pasa buraya unlu incili kosku yaptirdi. gulhanedeki bahcelerin ve saraylarin temizligi icin bostanci ocagindan gulhane ocagi denen bir boluk ayrilmistir.
istanbulda ilk ciddi imar calismalarin yapildigi 1776 yilinda fransiz kauffere yaptirilan imar kapsamina gulhanede alinda ancak uygulamaya gecilemedi.1839 tarihinde tanzimat fermaninin gulhanede okunmasindan dolayi, bu fermana; gulhane hatti humayunu da denir. ii. abdulhamid 1880lerde ilk buyuk muzenin burda yapilmasina izin verdi. muze-i humayunun yapilmasi sirasinda bahce duzenlemesi yapildi ve muzeyle birlikte halka acildi. ataturk,24 kasim 1928de gulhanede duzenlenen torende basogretmen sanini alarak latin harflerini halka tanitti ve burada ilk dersini verdi. gunumuzde istanbulun baslica parklarindan olan gulhane parkinda 1955te kurulan bir de hayvanat bahcesi yer almaktadir.
yunan mitolojisinde aile ocagini temsil eden tanrica..
ing; anne..
ahmet kaya nin mukemmel bir $arkisi.nevzat celik tarafindan sozleri yazilmi$tir..$arki sadece $iirin ufak bir bolumunu icermektedir..
beni burada arama anne
kapida adimi sorma
saclarina yildiz dusmus
koparma anne
aglama
kac zamandir yuzum tirasli
gozlerim safak bekledim
uzarken ellerim
kulagim kiriste
olumu ozledim anne
yasamak isterken delice
bugun gorus gunu
gunlerden sali
islak
sari bir yagmur
ulkemin neresine bakarsa ay
orada yitik bir anne agliyor
sen araliyorsun yagmuru
acidan sirilsiklam alnina siper edip elini
sonra bir umut kosuyorsun
yuregin avcunda
isirirken
cirpinti gozlerini
(ah verebilseydim keske
yuregi avcunda kosan
herbir anneye
tepeden tirnaga ogula
ve kiza kesmis
bir ulkeyi armagan
kosma anne
birdenbire batacak olan
dus denizinde yarattigin umut sandalidir
oysa benim icin gece
isik hiziyla kosan
kisa ve soguk bir zamandir
bu yuzden boguk seslerle geldiler bir safak
uykusuz
yorgun
ve korkak
sanirim baytardi
yuregimin depreminde rihter olcegi catlarken
olebilir raporu veren beyaz onluklu doktor
bosver hipokrat amca
uzulme ne olur
sen de anne
sen de uzulme
hucremin dort bir kosesinde el ayak izlerimi
cigerlerimde yirtilan bir ciglikla hazir bekledigim
ve korkunc bir sabirla birbirine ekledigim
korkak kahraman gecelerimi
duslerimle sinirsiz
diretmisligimle genc
saskinligimla cocuk devrederken siradakine
usulca aciliverdi
yanagimda tomurcuk
pir sultani dusun anne
seyh bedrettini
borkluceyi
torlak kemali dusun anne
hala kanamasi nedendir fasizmin gogsunde
utangacligi bile vuramadan yanaklarina yasinin
onsekizinde olumune pervasiz yuruyen
ince bilekli ciplak ayakli tanyanin
denizi dusun anne
her mayis safaginda uzun
uzun doverken daragaclarini
ve o safaktan dogma
onbir yasini cigneyip yuruyen cocuklari
insanlari dusun anne
dusun ki yuregin sallansin
dusun ki o an
gunesli guzel gunlere inanan
mutlu bir yusufcuk havalansin
sicak omuzlar degerken omzuma
buz ustunde yurudum yillar boyu
bayraklar ve turkulerle
kopunca memelerinden o mukemmel yasama
kursunlar siktilar alnima
acik alanlarda agir
kartallarin konup kalktigi
yalcin kayalardan biriydim
olup dirildim yeniden
gunesli gunessiz aksamlarda
mutlu yarinlar adina
ozgurluk adina ekmek adina
ustune vardim kuyrugu kanli itlerin
dirilip donmesin diye hirosimalar
tahtadan atlarin boynuna ciplak
olumlerle yatmasin diye cocuklar
ac gozlerle bakmasin diye cocuklar
kardeslik adina
havadaki kus denizdeki balik adina
yurudum yillar boyu
donup bakmadim arkama
irakti gozlerim cok irak
izim kalir mi bilmem yurudugum yolda
kalsa da silinir gider
yalnizca bir agit gibi cakilir
ardimca gelenlere gozlerimi yaktigim yer
toren adimlariyla olmek
ne garip sey anne
kanli karanlik bir oyunda bas oyuncuyum
butun gozler ustumde
suruyor gecenin karninda safaga bakan oyun
masa ustunde usuyen bir sigara
yaninda kucucuk bir cam bardak
icinde rengi bu gecenin
ciliz titrek bir kibrit
kagit kalem
sandalye
geride flu
yagli
bukum bukum bir ip
ve cingene kuralina uygun
degismez dekoru mudur
idam mahkumunun
kirilacak cammisim gibi davraniyorlar
yuzlerinde zoraki catilmis bir huzun
oysa birazdan boynumu kiracaklar
pul pul dokulecek yaz sivasi eylulun
ben olumu asil az otede titreyen
cingenenin kara killi ellerinde gordum
anladim ki kullenen sigaradir
soguyan bir bardak caydir benim omrum
yani benim guzel annem
alacasafaginda ulkemin
yildiz ucurmak varken
oturup yildizlar icinde
kendi buruk kanimi ictim
ne garip duygu su olmek
optugum kizlar geliyor aklima
bir aciklamasi vardir elbet
giderken daragacina
geride
masa ustunde boynu bukuk kaldi kagit kalem
bagisla beni guzel annem
ogul tadinda bir mektup yazamadim diye kizma bana
elleri degsin istemedim
gozleri degsin istemedim
aglayip koklayacaktin
belki bir omur tasiyacaktin koynunda
usul adimlarla yurudum omrumu
karsimda kurum kurum-lasan daragaci
(tarlakusu korkmaz ki korkuluktan
okse de olsa dort bir yani)
birdenbire acidi boynum
gelecekler var birbiri ardinca genc
yakisikli
ne olur isci kadinim
az yumusak dik
su kefenin yakasini
yasamak agrisi asildi boynuma
oysa turku tadinda yasamak isterdim
cicekleri kokmak irmaklari akmak
yaz boyu cobanaldatanlara aldanmak
su baslarinda aylak sektirmek kavalimi
sonra bir cocugun afacan bacaklarinda
anavarca kayaliklarina tirmanmak isterdim
o guzel gunleri gorenler arasinda
bir soluk ben de yasamak isterdim
bir de luvr muzesinde seyretmek gizliden
operken siya-u jakondu tebessumunden
iste o an saclarindan yakalamak dolunayi
bir de yirmibes kilometreden gorebilmek
nazimin gozleriyle piril piril moskovayi
olmek ne garip sey anne
bayram kartlarinin tutsakligindan asirip bayrami
sedef kakmali bir kutu icinde
vermek isterdim cocuklarin ellerine
sonra
sonra benim guzel annem
damdan duser gibi
vurulmak isterdim bir kiza
kunyemi okudular
sucumuz malum
gecenin kiyisinda durmusum
kefenin cebi yok
koynuma yildiz doldurmusum
kosun cocuklar cocuklar kosun
sabah ustume
ustume geliyor
yanlis mi duydum yoksa
erkenci bir horoz mu otuyor
keskin bir aci bilenmis
gitgide yaklasiyor sonum
iri sozlerim yoktu soyleyecek
usulca baktim yuzlerine
bin yillik iskeletleri catirdayarak
goctu ayaklarinin dibine
korkutamadilar beni anne
avlunun ortasinda catik bir kas gibi duran
daragaci
bir zaman ruzgarda
sacini tarayan telli kavak degil mi
boynumdaki kemendi bir ogle sonu bukerken o kiz
sari sicak sevdasini dusunmedi mi
soyle anne
o cingene
bir cicek bahcesi kadar sicak sokagimizdan
bagira cagira gecen bohcaci kadini
sevmedi mi cilginca
kurulmus tuzaklar yok artik yolumda
iskenceler zindanlar hucreler
savunmak yok mutlu tok bir yasami
aclik grevlerinde beynimi bir sican gibi kemiren
mideme karsi
kisacasi
bir cicegi dusunurken urpermek yok
gulmek umut etmek ozlemek
ya da mektup beklemek
gozleri yatirip iraklara
olmek ne garip sey anne
artik duvarlari kanatircasina tirnagimla
saskin umutlu siirler yazamayacagim
mutlak bir inancla gozlerimi tavana cakamayacagim
baba olamayacagim ornegin
toprak olmak ne garip sey anne
ceplerimde el yerine balyoz tasirken
korkunc bir merakla beklerken kurtulus haberlerini
ve yuregimin irmaklari tasti
tasacakken
olmek ne garip sey anne
ucurumlar ki sende buyur
dagdir ki sende gocer
ben yaprak derim cicek derim
cam diplerinde acmis kanatlarini kozalak derim
gul yanakli cocuga benzer
yine de
oglunu yitirmek kimbilir
ne garip sey anne
beni burada arama anne
kapida adimi sorma
saclarina yildiz dusmus
koparma anne
aglama
kirildiysa dus evinin kapisi
butun kirik kapilarin cagrilisiyim
kizlarin yanaklarinda cukurlasan
biten baslayan asklarin ortasindayim
her kavgada olen benim
bayrak tutan carpisan
her kadin topragi tirnaklayarak dogurur beni
ozlem benim kavga benim ask benim
bekle beni anne
bir sabah cikagelirim
bir sabah anna bir sabah
acini supurmek icin actiginda kapini
umarim kurtulus haberleriyle donmus olur
cam ve kekik kokulari icinde aci yuzlu cocuklar
o zaman nasil indirilmislerse sen sakrak
oylece kalkar uykudan salterler
disleyip tukurmeden sigaralarini
turku tadinda giyinirken isciler
bir sabah anna bir sabah
acini supurmek icin actiginda kapini
adi baska sesi baska nice yasitim
koynunda cicekler
cicekler icinde bir ulke getirirler
baslarini koymak icin yogun dizine
sen hazir tut dizini anne
o mukemmel gune ..
beni burada arama anne
kapida adimi sorma
saclarina yildiz dusmus
koparma anne
aglama
kac zamandir yuzum tirasli
gozlerim safak bekledim
uzarken ellerim
kulagim kiriste
olumu ozledim anne
yasamak isterken delice
bugun gorus gunu
gunlerden sali
islak
sari bir yagmur
ulkemin neresine bakarsa ay
orada yitik bir anne agliyor
sen araliyorsun yagmuru
acidan sirilsiklam alnina siper edip elini
sonra bir umut kosuyorsun
yuregin avcunda
isirirken
cirpinti gozlerini
(ah verebilseydim keske
yuregi avcunda kosan
herbir anneye
tepeden tirnaga ogula
ve kiza kesmis
bir ulkeyi armagan
kosma anne
birdenbire batacak olan
dus denizinde yarattigin umut sandalidir
oysa benim icin gece
isik hiziyla kosan
kisa ve soguk bir zamandir
bu yuzden boguk seslerle geldiler bir safak
uykusuz
yorgun
ve korkak
sanirim baytardi
yuregimin depreminde rihter olcegi catlarken
olebilir raporu veren beyaz onluklu doktor
bosver hipokrat amca
uzulme ne olur
sen de anne
sen de uzulme
hucremin dort bir kosesinde el ayak izlerimi
cigerlerimde yirtilan bir ciglikla hazir bekledigim
ve korkunc bir sabirla birbirine ekledigim
korkak kahraman gecelerimi
duslerimle sinirsiz
diretmisligimle genc
saskinligimla cocuk devrederken siradakine
usulca aciliverdi
yanagimda tomurcuk
pir sultani dusun anne
seyh bedrettini
borkluceyi
torlak kemali dusun anne
hala kanamasi nedendir fasizmin gogsunde
utangacligi bile vuramadan yanaklarina yasinin
onsekizinde olumune pervasiz yuruyen
ince bilekli ciplak ayakli tanyanin
denizi dusun anne
her mayis safaginda uzun
uzun doverken daragaclarini
ve o safaktan dogma
onbir yasini cigneyip yuruyen cocuklari
insanlari dusun anne
dusun ki yuregin sallansin
dusun ki o an
gunesli guzel gunlere inanan
mutlu bir yusufcuk havalansin
sicak omuzlar degerken omzuma
buz ustunde yurudum yillar boyu
bayraklar ve turkulerle
kopunca memelerinden o mukemmel yasama
kursunlar siktilar alnima
acik alanlarda agir
kartallarin konup kalktigi
yalcin kayalardan biriydim
olup dirildim yeniden
gunesli gunessiz aksamlarda
mutlu yarinlar adina
ozgurluk adina ekmek adina
ustune vardim kuyrugu kanli itlerin
dirilip donmesin diye hirosimalar
tahtadan atlarin boynuna ciplak
olumlerle yatmasin diye cocuklar
ac gozlerle bakmasin diye cocuklar
kardeslik adina
havadaki kus denizdeki balik adina
yurudum yillar boyu
donup bakmadim arkama
irakti gozlerim cok irak
izim kalir mi bilmem yurudugum yolda
kalsa da silinir gider
yalnizca bir agit gibi cakilir
ardimca gelenlere gozlerimi yaktigim yer
toren adimlariyla olmek
ne garip sey anne
kanli karanlik bir oyunda bas oyuncuyum
butun gozler ustumde
suruyor gecenin karninda safaga bakan oyun
masa ustunde usuyen bir sigara
yaninda kucucuk bir cam bardak
icinde rengi bu gecenin
ciliz titrek bir kibrit
kagit kalem
sandalye
geride flu
yagli
bukum bukum bir ip
ve cingene kuralina uygun
degismez dekoru mudur
idam mahkumunun
kirilacak cammisim gibi davraniyorlar
yuzlerinde zoraki catilmis bir huzun
oysa birazdan boynumu kiracaklar
pul pul dokulecek yaz sivasi eylulun
ben olumu asil az otede titreyen
cingenenin kara killi ellerinde gordum
anladim ki kullenen sigaradir
soguyan bir bardak caydir benim omrum
yani benim guzel annem
alacasafaginda ulkemin
yildiz ucurmak varken
oturup yildizlar icinde
kendi buruk kanimi ictim
ne garip duygu su olmek
optugum kizlar geliyor aklima
bir aciklamasi vardir elbet
giderken daragacina
geride
masa ustunde boynu bukuk kaldi kagit kalem
bagisla beni guzel annem
ogul tadinda bir mektup yazamadim diye kizma bana
elleri degsin istemedim
gozleri degsin istemedim
aglayip koklayacaktin
belki bir omur tasiyacaktin koynunda
usul adimlarla yurudum omrumu
karsimda kurum kurum-lasan daragaci
(tarlakusu korkmaz ki korkuluktan
okse de olsa dort bir yani)
birdenbire acidi boynum
gelecekler var birbiri ardinca genc
yakisikli
ne olur isci kadinim
az yumusak dik
su kefenin yakasini
yasamak agrisi asildi boynuma
oysa turku tadinda yasamak isterdim
cicekleri kokmak irmaklari akmak
yaz boyu cobanaldatanlara aldanmak
su baslarinda aylak sektirmek kavalimi
sonra bir cocugun afacan bacaklarinda
anavarca kayaliklarina tirmanmak isterdim
o guzel gunleri gorenler arasinda
bir soluk ben de yasamak isterdim
bir de luvr muzesinde seyretmek gizliden
operken siya-u jakondu tebessumunden
iste o an saclarindan yakalamak dolunayi
bir de yirmibes kilometreden gorebilmek
nazimin gozleriyle piril piril moskovayi
olmek ne garip sey anne
bayram kartlarinin tutsakligindan asirip bayrami
sedef kakmali bir kutu icinde
vermek isterdim cocuklarin ellerine
sonra
sonra benim guzel annem
damdan duser gibi
vurulmak isterdim bir kiza
kunyemi okudular
sucumuz malum
gecenin kiyisinda durmusum
kefenin cebi yok
koynuma yildiz doldurmusum
kosun cocuklar cocuklar kosun
sabah ustume
ustume geliyor
yanlis mi duydum yoksa
erkenci bir horoz mu otuyor
keskin bir aci bilenmis
gitgide yaklasiyor sonum
iri sozlerim yoktu soyleyecek
usulca baktim yuzlerine
bin yillik iskeletleri catirdayarak
goctu ayaklarinin dibine
korkutamadilar beni anne
avlunun ortasinda catik bir kas gibi duran
daragaci
bir zaman ruzgarda
sacini tarayan telli kavak degil mi
boynumdaki kemendi bir ogle sonu bukerken o kiz
sari sicak sevdasini dusunmedi mi
soyle anne
o cingene
bir cicek bahcesi kadar sicak sokagimizdan
bagira cagira gecen bohcaci kadini
sevmedi mi cilginca
kurulmus tuzaklar yok artik yolumda
iskenceler zindanlar hucreler
savunmak yok mutlu tok bir yasami
aclik grevlerinde beynimi bir sican gibi kemiren
mideme karsi
kisacasi
bir cicegi dusunurken urpermek yok
gulmek umut etmek ozlemek
ya da mektup beklemek
gozleri yatirip iraklara
olmek ne garip sey anne
artik duvarlari kanatircasina tirnagimla
saskin umutlu siirler yazamayacagim
mutlak bir inancla gozlerimi tavana cakamayacagim
baba olamayacagim ornegin
toprak olmak ne garip sey anne
ceplerimde el yerine balyoz tasirken
korkunc bir merakla beklerken kurtulus haberlerini
ve yuregimin irmaklari tasti
tasacakken
olmek ne garip sey anne
ucurumlar ki sende buyur
dagdir ki sende gocer
ben yaprak derim cicek derim
cam diplerinde acmis kanatlarini kozalak derim
gul yanakli cocuga benzer
yine de
oglunu yitirmek kimbilir
ne garip sey anne
beni burada arama anne
kapida adimi sorma
saclarina yildiz dusmus
koparma anne
aglama
kirildiysa dus evinin kapisi
butun kirik kapilarin cagrilisiyim
kizlarin yanaklarinda cukurlasan
biten baslayan asklarin ortasindayim
her kavgada olen benim
bayrak tutan carpisan
her kadin topragi tirnaklayarak dogurur beni
ozlem benim kavga benim ask benim
bekle beni anne
bir sabah cikagelirim
bir sabah anna bir sabah
acini supurmek icin actiginda kapini
umarim kurtulus haberleriyle donmus olur
cam ve kekik kokulari icinde aci yuzlu cocuklar
o zaman nasil indirilmislerse sen sakrak
oylece kalkar uykudan salterler
disleyip tukurmeden sigaralarini
turku tadinda giyinirken isciler
bir sabah anna bir sabah
acini supurmek icin actiginda kapini
adi baska sesi baska nice yasitim
koynunda cicekler
cicekler icinde bir ulke getirirler
baslarini koymak icin yogun dizine
sen hazir tut dizini anne
o mukemmel gune ..
kaba, $i$man, bicimsiz.
nilufer in en eski $arkilarindan biridir..sozleri insana oha..! dedirtecek turden bir yakari$ iceriyor..
aklim hic almiyor nedense
her seyi bir anda silmeyi
yasanan onca seyden sonra
ofkeni insafsiz sozleri
diyorsun ki: gozyaslarin faydasiz
seni zaten hic sevmedim ki
inkar etme yalvaririm
sen de sevdin beni bir zamanlar
git diyorsun nasil giderim
umutlarim ne olacak
acilarim gozyaslarim
hesabini kim soracak
ardima bakmadan gitmek zor
alismak zor seydir nedense
yasamak ya da olmek ayni
yalnizlik o ayni iskence
diyorsun ki: gozyaslarin faydasiz...
aklim hic almiyor nedense
her seyi bir anda silmeyi
yasanan onca seyden sonra
ofkeni insafsiz sozleri
diyorsun ki: gozyaslarin faydasiz
seni zaten hic sevmedim ki
inkar etme yalvaririm
sen de sevdin beni bir zamanlar
git diyorsun nasil giderim
umutlarim ne olacak
acilarim gozyaslarim
hesabini kim soracak
ardima bakmadan gitmek zor
alismak zor seydir nedense
yasamak ya da olmek ayni
yalnizlik o ayni iskence
diyorsun ki: gozyaslarin faydasiz...
(bkz: valide)
(bkz: anne)
asik veysel in tarihe mal olmu$ eseri.
dost dost diye nicesine sarildim
benim sadik yarim kara topraktir
beyhude dolandim bosa yoruldum
benim sadik yarim kara topraktir
nice guzellere baglandim kaldim
ne bir vefa gordum ne de baglandim
her turlu istedigim topraktan aldim
benim sadik yarim kara topraktir
koyun verdi kuzu verdi sut verdi
yemek verdi ekmek verdi sut verdi
kazma ile dogmeyince kit verdi
benim sadik yarim kara topraktir
adem’den bu deme neslim getirdi
bana turlu turlu meyva yetirdi
her gunu beni tepesinde getirdi
benim sadik yarim kara topraktir
kanin yardim kazmayinan belinen
yuzun yirttim tirnaginan elinen
yine beni karsiladi gulunen
benim sadik yarim kara topraktir
iskence yaptikca bana gulerdi
bunda yalan yoktur hekes de gordu
bir cekirdek verdim dort bostan verdi
benim sadik yarim kara topraktir.
havaya bakarsam hava alirim
topraga bakarsam dua alirim
topraktan ayrilirsam nerde kalirim
benim sadik yarim kara topraktir.
dilegin ver ise allah’tan
almak icin uzak gitme topraktan
comertlik topraga verilmis hak’tan
benim sadik yarim kara topraktir.
hakikat ararsan acik bir nokta
allah kula yakin kul da allah’a
hak’in hazinesi gizli toprakta
benim sadik yarim kara topraktir.
butun kusurlarim toprak gizliyor
merhem calip yaralarim duzluyor
kolun acmis yollarimi gozluyor
banim sadik yarim kara topraktir.
her kim ki olursa bu sirra mazhar
dunyaya birakir olmez bir eser
gun gelir veysel’i bagrina basar
benim sadik yarim kara topraktir.
dost dost diye nicesine sarildim
benim sadik yarim kara topraktir
beyhude dolandim bosa yoruldum
benim sadik yarim kara topraktir
nice guzellere baglandim kaldim
ne bir vefa gordum ne de baglandim
her turlu istedigim topraktan aldim
benim sadik yarim kara topraktir
koyun verdi kuzu verdi sut verdi
yemek verdi ekmek verdi sut verdi
kazma ile dogmeyince kit verdi
benim sadik yarim kara topraktir
adem’den bu deme neslim getirdi
bana turlu turlu meyva yetirdi
her gunu beni tepesinde getirdi
benim sadik yarim kara topraktir
kanin yardim kazmayinan belinen
yuzun yirttim tirnaginan elinen
yine beni karsiladi gulunen
benim sadik yarim kara topraktir
iskence yaptikca bana gulerdi
bunda yalan yoktur hekes de gordu
bir cekirdek verdim dort bostan verdi
benim sadik yarim kara topraktir.
havaya bakarsam hava alirim
topraga bakarsam dua alirim
topraktan ayrilirsam nerde kalirim
benim sadik yarim kara topraktir.
dilegin ver ise allah’tan
almak icin uzak gitme topraktan
comertlik topraga verilmis hak’tan
benim sadik yarim kara topraktir.
hakikat ararsan acik bir nokta
allah kula yakin kul da allah’a
hak’in hazinesi gizli toprakta
benim sadik yarim kara topraktir.
butun kusurlarim toprak gizliyor
merhem calip yaralarim duzluyor
kolun acmis yollarimi gozluyor
banim sadik yarim kara topraktir.
her kim ki olursa bu sirra mazhar
dunyaya birakir olmez bir eser
gun gelir veysel’i bagrina basar
benim sadik yarim kara topraktir.
bir okulun acili$inda kutlama amaci ile havaya silahla ate$ eden yurdum insaninin, poils tarafindan gozaltina alininca soylemi$ oldugu cumle..
-neden ate$ ettiniz karde$im bir okulun acili$inda hem de..
-egitim $art abi.
-neden ate$ ettiniz karde$im bir okulun acili$inda hem de..
-egitim $art abi.
binlerce aydinimiz varken hic birinin ba$aramadigini bir komedyen, yani cem yilmaz ba$ardi..egitimin $art oldugunu bir $ekilde insanlara empoze etti..eh..el elden ustundur diye bo$a denmemi$..mizahi acidan da olsa bir $ekilde insanlarin kafasina bu fikrin sabitlenmesi cok iyi olmu$tur..ba$likla alakali bir diger aciklama da $udur ki; cem yilmaz ki$inin doritos marka misir cipsinin reklaminda kullandigi sloganvari cumle..
insanlarin barlara yahut cluplere icmek, eglenmek, gunluk a$klar ya$amak amaci ile geceleri gitme ali$kanliklarina verilen isim.
(bkz: istanbul da gece hayatı)
(bkz: istanbul da gece hayatı)
mafyalik diye bir igrenc kurum vardir ki bunun en yetkilisi olan ki$ilere verilen isim mafya babasidir..genelde katil olurlar, harac yerler kisacasi cevresindekileri korkutmak icin her halti yaparlar..kimi dangalaklar bunlari adamdan sayarlar ama adamlikla yakindan uzaktan alakalari yoktur..
bir porselen markasi.
ba$rolunde beyazit ozturk un oynadigi, bir ev icerisinde ya$anan gelin kaynana ceki$mesini konu alan bir yerli dizi..
nescafenin yeni bir urunu..icine buz atip iciyorsunuz..pek lezzetli degil..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?