- ooouvf ayşe beynime kan yürümüş uyuyamadım,kalktım sabahın köründe.
- dedim sana baş aşağı yatma diye kerami.
(bkz: bir kelime bir işlem)
narkoz altındayken kan grubunuzu soran hemşireye verebileceğiniz en net cevap.
izin gününüzde, hatta yıllık izninizde zırt pırt arayıp; "izin ne zaman bitiyo?", "şunu nası yapıyoduk?", "gelirken kestane şekeri getir lan allahsız.", "gittin, boynumu büktün..", "koli bandı nerdeydi lan?", "hadi olum gelmiyon mu artık?" şeklinde cvık cıvık, böyle pis pis hareketlere,rahatsız edilmelere maruz kalırsınız.allah belasını versin ya!
giyinmek için giriliyor olması da enteresandır tabi.
http://www.kazimkoyuncufilmi.com/
gerekli bilgilere üstteki linkten ulaşabileceğiniz kıymetli eserdir.
http://www.kazimkoyuncufilmi.com/denizdekarartivar.html
http://www.kazimkoyuncufilmi.com/ernesto.html
gerekli bilgilere üstteki linkten ulaşabileceğiniz kıymetli eserdir.
http://www.kazimkoyuncufilmi.com/denizdekarartivar.html
http://www.kazimkoyuncufilmi.com/ernesto.html
saygıyla ve hasretle anıyoruz yitirdiğimiz bu güzel insanı.
yürüyordum. kalabalık arasında birilerine çarpmamaya çalışarak yürümek, peşpeşe gördüğü vitrinlerin aklını başından aldığı her yaştan kadının üstüme üstüme gelmesi boğuyordu beni. durdum. çarpmadan geçtiler. ama bakarak. elimi arka cebime attım. kek tarifi yazılı bir kağıt çıktı cebimden. "acaba cebinde kek tarifi olan kaç erkek vardır bu sokakta?..".. yengem kek sevdiğimi öğrendiğinde "ah yavrum, kıyamam. sen ne yer ne içersin oralarda. al bunu, yine yapamazsan ararsın anlatırım." diyerek vermişti bu kağıdı bana. ödül olarak da ılık süt eşliğinde iki dilim kek..
belki de böyle böyle oluştu kadına bağımlılığım. biri kucak verdi, biri el, biri kek, biri dil, biri acı, biri ders, biri tatmin, biri hiç.. ben kadınlara hiçbir şey vermedim bu güne kadar. beni üzen kadınlar bile olsa hayatımda, hep tamir eden bir tanesi oldu. hep sevildim. hep istedim. verdiler. istemekten, vermelerinden, ilgilerinden, uysal çocuk olmaktan sıkıldım. kaçtım. saklandım. bu sefer acziyet baş gösterdi. "ihtiyaç" baş gösterdi. kendim hazırladım yemeğimi, kendim yedim. kendi kendime vakit geçirdim. kendim yıkadım, kendim ütüledim. uyurken kendime sarıldım. kendimi aradım, bulamadım. olmadı.. etrafımda beni herhangi bir manâda seven bir kadın olmayınca eksiktim. sakattım. ahmaktım. çıplaktım.. sevgisiz sevişmeler bekleyen kadınlardan kaçtım. çünkü ben sevgiye açtım. yalnız kaldım. elimdekiyle yetindim, elimdekine yetemedim. sancı girdi karnıma, kıvrandım, kıvrandım, kıvrandım.. keşke bir kadın olsaydı yanımda. ananem, babaannem, annem, sevgilim, karım, yengem, teyzem, halam, kuzenim, sınıf arkadaşım, iş arkadaşım, kan kardeşim, can yoldaşım, yoldan geçen herhangi br kadına bile razıydım.. acı çekiyordum. ben acı çekiyorum diye endişelensin istedim. mızmızlık yaptığımı anladığında bile endişeleniyormuş gibi yapsın. kandırsın, avutsun, saklasın..
yoldan geçen herhangi bir kadına bile razıydım. yanımda soyunmasın, benimle yatmasın, öpmesin, koklamasın. isterse hepsini yapsın, yaptırsın. yanımda kalsın. dizlerini kollarıyla kavrayıp çenesini yaslasın, bir köşeye kıvrılsın, sadece bana baksın. aklında ben olayım. kalbinde ben olayım. onun benliğiyle dolayım. inkâr edilecek bir yanı kalmadı bunun. itiyacım var, muhtacım. müptelayım. çok mu aciz görünüyorum? bana sevecek biri lazım. beni sevecek biri lazım. onun yokluğunda acziyetim. onun yokluğunda serzenişim. içimde patlamaya hazır volkan hep onun için. tüm enerjim, tüm ihtirasım, tüm şevkatim onun için. içimde müebbete hapseğim, belki unuttuğum, belki keşfetmediğim hislerin hepsi onun için.
geriye kalan her şeyi sezeryanla alsınlar içimden, yıllardır biriktirdiğim irinimle beraber aksın..
kek mi? kek yapmayı denedim. olmadı. ne tadı, ne kıvamı.. üstelik pişirdiğim tepsiyle beraber attım. ertesi gün üst kattaki teyze yanında birkaç kurabiyeyle üzümlü kek getirdi. güldüm.
arka planda: led zeppelin - song remains the same
belki de böyle böyle oluştu kadına bağımlılığım. biri kucak verdi, biri el, biri kek, biri dil, biri acı, biri ders, biri tatmin, biri hiç.. ben kadınlara hiçbir şey vermedim bu güne kadar. beni üzen kadınlar bile olsa hayatımda, hep tamir eden bir tanesi oldu. hep sevildim. hep istedim. verdiler. istemekten, vermelerinden, ilgilerinden, uysal çocuk olmaktan sıkıldım. kaçtım. saklandım. bu sefer acziyet baş gösterdi. "ihtiyaç" baş gösterdi. kendim hazırladım yemeğimi, kendim yedim. kendi kendime vakit geçirdim. kendim yıkadım, kendim ütüledim. uyurken kendime sarıldım. kendimi aradım, bulamadım. olmadı.. etrafımda beni herhangi bir manâda seven bir kadın olmayınca eksiktim. sakattım. ahmaktım. çıplaktım.. sevgisiz sevişmeler bekleyen kadınlardan kaçtım. çünkü ben sevgiye açtım. yalnız kaldım. elimdekiyle yetindim, elimdekine yetemedim. sancı girdi karnıma, kıvrandım, kıvrandım, kıvrandım.. keşke bir kadın olsaydı yanımda. ananem, babaannem, annem, sevgilim, karım, yengem, teyzem, halam, kuzenim, sınıf arkadaşım, iş arkadaşım, kan kardeşim, can yoldaşım, yoldan geçen herhangi br kadına bile razıydım.. acı çekiyordum. ben acı çekiyorum diye endişelensin istedim. mızmızlık yaptığımı anladığında bile endişeleniyormuş gibi yapsın. kandırsın, avutsun, saklasın..
yoldan geçen herhangi bir kadına bile razıydım. yanımda soyunmasın, benimle yatmasın, öpmesin, koklamasın. isterse hepsini yapsın, yaptırsın. yanımda kalsın. dizlerini kollarıyla kavrayıp çenesini yaslasın, bir köşeye kıvrılsın, sadece bana baksın. aklında ben olayım. kalbinde ben olayım. onun benliğiyle dolayım. inkâr edilecek bir yanı kalmadı bunun. itiyacım var, muhtacım. müptelayım. çok mu aciz görünüyorum? bana sevecek biri lazım. beni sevecek biri lazım. onun yokluğunda acziyetim. onun yokluğunda serzenişim. içimde patlamaya hazır volkan hep onun için. tüm enerjim, tüm ihtirasım, tüm şevkatim onun için. içimde müebbete hapseğim, belki unuttuğum, belki keşfetmediğim hislerin hepsi onun için.
geriye kalan her şeyi sezeryanla alsınlar içimden, yıllardır biriktirdiğim irinimle beraber aksın..
kek mi? kek yapmayı denedim. olmadı. ne tadı, ne kıvamı.. üstelik pişirdiğim tepsiyle beraber attım. ertesi gün üst kattaki teyze yanında birkaç kurabiyeyle üzümlü kek getirdi. güldüm.
arka planda: led zeppelin - song remains the same
hüznen bekâr sayılıyordum nüfus cüzdanımda. kemik yaşıma baktılar, "bir yaş yükselticez şimdilik, sonra azar azar arttırırız." dediler. bekârlık sultanlıktı o zamanlar. yavaşça ve hızla kadınlar geçti otobanımdan. lastik izleri mevcut halâ. ense kökümde, boynumda, dudaklarımda, oramda, buramda.. sakindim.ne de olsa azar azar yükselteceklerdi yaşımı. hüznen de bekâr sayılıyodum. etrafımda uçuşan kelebeklere inat "kayıp"ı bulmaktı niyetim. ne hacet?.. o beni buldu. "uçmayı öğrendim, geliyorum" dedi. uçtum. bağırdım sarayımın balkonundan tüm tebâma..tepindim, zıpladım.. "uyanın ulan,geliyor!" dedim. bütün hizmetkârlar uyansın,bütün şehir hazırlansın istedim. pierre papyonunu düzeltsin, kordon fermuarını kapatsın, sancaklara al bayraklar çekilsin, biri şu masaların üstünü silsin..! geliyor ulan, geliyor!
süzülerek indi sürünerek geldiğim vasıtama. gölgelerinden arınmış peri kızı edasıyla sükûnetini korumak niyetindeydi,belli. . "geldin demek ha?" inanmak güçdü benim için. öyle yada böyle bana verilmiş en kıymetli hediyeydi o ana kadar. havadan sudan meselelerden bahsetmemiştim hiç. havayı kovdum, suyu içtim. o anda bir ışık üzmesi kapladı her yerimizi ve bizi bir zindana attı. her ırktan yaratık vardı burda. dev anaları, gulyabaniler, hortlaklar, iskeletler, kemikler.. ama o aldırmıyordu. yaratıkların iniltileriyle dans ediyordu. gözlerini kapatmıştı. beni de kattı dansına. "ama ben dans edemem ki.." dans etmiyorduk. bu bir ayindi. arınıyorduk.. sonra parlamaya başladı. ışığı kör etti gözlerimi. göremez oldum. uyandığımda morgdaydım. ölülerden göz arıyordum kendime uygun. ah bir bulsam.. o anda biri boynunu kıpırdattı. soğuk bedenini hissedebiliyordum. "ben tanıyorum onu, kıymetlimizz o bizim.." dedi. hep bir ağızdan tüm ölüler onay verdi. hepsi tanıyordu onu. ben de tanıyordum. ben de ölüydüm. utanıyordum. sırt üstü yattım raflardan birine, örtüyü yüzüme kadar örttüm. yetkililer kemik yaşıma baktılar. "kim yükseltti bunun yaşını?" dedi yaşlı olan. "bilmiyoruz hocam, görünen o ki bir yanlışlık var."..
süzülerek indi sürünerek geldiğim vasıtama. gölgelerinden arınmış peri kızı edasıyla sükûnetini korumak niyetindeydi,belli. . "geldin demek ha?" inanmak güçdü benim için. öyle yada böyle bana verilmiş en kıymetli hediyeydi o ana kadar. havadan sudan meselelerden bahsetmemiştim hiç. havayı kovdum, suyu içtim. o anda bir ışık üzmesi kapladı her yerimizi ve bizi bir zindana attı. her ırktan yaratık vardı burda. dev anaları, gulyabaniler, hortlaklar, iskeletler, kemikler.. ama o aldırmıyordu. yaratıkların iniltileriyle dans ediyordu. gözlerini kapatmıştı. beni de kattı dansına. "ama ben dans edemem ki.." dans etmiyorduk. bu bir ayindi. arınıyorduk.. sonra parlamaya başladı. ışığı kör etti gözlerimi. göremez oldum. uyandığımda morgdaydım. ölülerden göz arıyordum kendime uygun. ah bir bulsam.. o anda biri boynunu kıpırdattı. soğuk bedenini hissedebiliyordum. "ben tanıyorum onu, kıymetlimizz o bizim.." dedi. hep bir ağızdan tüm ölüler onay verdi. hepsi tanıyordu onu. ben de tanıyordum. ben de ölüydüm. utanıyordum. sırt üstü yattım raflardan birine, örtüyü yüzüme kadar örttüm. yetkililer kemik yaşıma baktılar. "kim yükseltti bunun yaşını?" dedi yaşlı olan. "bilmiyoruz hocam, görünen o ki bir yanlışlık var."..
orjinali "aradığınız kişi şu anda başka bir kişiyle görüşüyor,lütfen hattan ayrılmayınız" olan uyarı mesajıdır.siz telefonu kapatmaz beklerseniz telefon çalar,kişi ikinci biri tarafından arandığından haberdar olur.hangisi acilse onunla görüşür.diğerini beklemeye alır falan filan.evet.
içerisinde bilimum cin,peri,ruh,hayalet,3 kafalı keçi,altın sıcan bukalemun tarzı objeler bulunduran görüntülerin altına din eksenli yorumların ardından gelmemesi ayıp olan cümledir.bir çok manâ içerir.dindarım,teknolojiğim,feyz almasını bilirim,emeğe saygım sonsuz.
(bkz: emeğe saygı artı rep)
(bkz: emeğe saygı artı rep)
telefondan veya net üzerinden bağlantıya geçen karşı cinslerin değişmez merak cümlesidir.tahrik olma sebebi.
imphotep (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
nerobianco (3. nesil bilgic) [msg] [kim]
tasarimharikasi (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
sipsi (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
rumuz pilis tiray egen (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
sacmaligindaniskasi (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
nerobianco (3. nesil bilgic) [msg] [kim]
tasarimharikasi (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
sipsi (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
rumuz pilis tiray egen (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
sacmaligindaniskasi (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
sen gidersen yıkılır bu kent,kuşlar da ölür.
tolga çandar - seza kırgız ile hoş yorumlamışlar eseri.
sabah uyandığında insanın eşine/sevgilisine söylemesi, güne iyi başlaması için yeterlidir.
soyacak başka bir şeyi olmayan bünye faaliyetidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?