confessions

imphotep

- Yazar -

  1. toplam entry 3191
  2. takipçi 1
  3. puan 62847

system of a down dinleyen şehit çocuğu

imphotep
ilk kez kendi kendime ironiye düştüğüm durumdur.gayet vatansever insan olmama rağmen,sık olmamakla birlikte dinlemekte ve beğenmekteyim..ayrıca bu tarz söylemlerinden de haberdarım..insan psikolojisi..hemen haklı bir yön arıyor yaptığı şeyin..yok düşündüm..fakat bulamadım..kim ne kadar küfür etse bana haklıdır.fan değilim ama beğeniyorum napiyim..
bi de bunu şeye benzetiyorum...
kan davası güden ailelerin gençleri birbirine aşık olurya..o misâl..

uyan nolursun uyan

imphotep
her türlü film de türk yabancı farketmez..öldüğü anlaşıldığı halde meftayı silkelemek suretiyle söylenen söz öbeğidir..hayır o değil de anladın öldüğünü..niye hırpalıyosun adamı...hiç saygı kalmamış bu insanlarda..

sikseydin

imphotep
otobüsle çıkılan 6 saatlik ankara yolcuğulunda aslında sizin olan cam kenarı koltuğuna kurulmuş hayvani yapıdaki mevburi yol arkadaşınız,bu süreç içerisinde şu etkinliklerde bulunmaktadır..;
-uyuklar,başını omzunuza koyar,hata salyasını akıtır..
-sıkılır hırkasını çıkartır kollarıyla anunuza koyar..
-ikram gelir kahveyi o delikli bölmede değil de elinde bekletir,tümsekde üstünüze döker..
-o çıkardığı hırka kucağında bile sıkar onu,sana rica etmez kalkar taa ordan üstteki bölmeye uzanır,nerdeyse preslenmiş insan ezmesi olursun..
şimdi bu adama ne denir?
.. yok yok yetmedi..

kol saati seklindeki duvar saati

imphotep
90’ların vazgeçilmezleri olan;
ahşap kocaman çapraz şekilde duran tırpanla kürek gibi bişey,kafam kadar taşları olan tespih,kol saati şeklindeki duvar saati,hüzünlü çocuk fotografı,siyah kumaş üzerine nakışla işlenmiş şemsiyeli japon kadın...ve bunlar gibi niceleri duvarlarımızı süslerdi.. eskiden her şeyin bir yeri,her şeyin bir şekli vardı..bizim de.. şekilsizleşiyo muyuz ne?

charles bukowski

imphotep
askerde okuduğum "kadınlar" adlı kitabında seviştiği kadınları sayamamakla birlikte,çarpıcı sevişme tasvirleri yüzünden depresyona girmeme sebep olan yazardır.kitabın arkasında fotografı vardı da..tam keş tipi var adamda.. açık sözlü insan..

nuri alço gazozu

imphotep
bundan uzun yıllar önce nuriadında bir genç gubet ele yani istanbul’a çalışma maksadıyla göçmüştü.o zamanlarda ne boğaz köptüsü,ne galata kulesi,ne yedikule zindanları,ne starbucks ne de rakınkok vardı..yoktu.. haftalarca iş arayan nuri,tarlayı tapanı satıp eline geçen birkaç kuruşu da bitirmeden acil bir çözüm bulmalıydı.bu parayı bir yere yatırıp,genç girişimcilerin arasında yer edinmek istiyordu..evet parasını yatırdı..yayırdı yatırmasına ama,o kara onu kalkındıramadı.tüm parasıyla gazoz işine girmişti ama muvaffak olamadı..niye mi?..şöyle ki;bu nizim nuri taşralı olduğu için istanbul züppeleri onunla kafa yapıyor,"lan..parayı burdan kaldırıp istanbulun ağası mı olucan.." diyerek onunla dalga geçiyorlardı..iten içe kinlense de nuri renk vermiyordu,henüz yeni terleyen bıyıklarının altından sarı dişleri ile gülümsüyordu..
yine böyle dalga konusu olduğu bir günde..dayanamadı "eee ..! yetti lan hepinizi olmasada tenhada yakaladıklarımı zkecem haberiniz olsun..ahada buraya yazıyom" dedi..gazozlarını da aldı çıktı..
evet..zalim istanbul..onu da artık "kötü adam" olmaya zorluyordu.. içindeki kîni kusmalıydı..
oturdu düşündü..gazozlar ona,o da gazozlara baktı birkaç gün..sonra aklına almanyadaki amcasının ortanca oğlu olan "hans nejat alço"nun yolladığı haplar aklına geldi..bu haplar onu bu zor günlerinde mışıl mışıl uyutuyordu..uyutmak fikri nuri’ye çok cazip geldi ve bu tekniği gazozlarında kullanmaya karar verdi..
birkaç başarılı deneyimden sonra nuri,hem abazalığını gideriyor,hem de ağına düşürdüğü kızların çıplak resimlerini çizdiriyordu.o zamanlar fotograf makinesi de yoktu.bu resimlerle şantaj yaparak çok zengin olmuştu..sonunda "yeşil çam diye biryer açılmış,bisürü cıbır varmış içerde" diye bir haber geldi kulağına..oraya da el attı sadece el olsa ..herbişeyini attı..halka mâloldu..artık nuri alço bir halk yıldızıydı..yıllar yıllar sonra gençler onun imzasını sağa sola sprey boyalarla yazıyordu..heryerde "nuri alço" yazıyordu..
ölümsüzleşen nuri alço,kendi iç dünyasına dönmeye karar verdi.."yıllardır elimden geçmeyen hatun kalmadı..elimde ne kaldı?" dedi.. saç ektirdi..tonton amca oldu..sevimli sevimli gülücüklerle "iyi insanım ben"imajı çizdi.. öyle ki, çok sevimli geldi artık bize..ve içimize karıştı..o günden sonra nuri alço biz,biz nuri alço olduk..

başlık ile entry arasındaki farklar

imphotep
biraz kural başlığı gibi oldu ama katiyen değildir.ismi lazım olmayan bir bilgiçin yaptığı hata yüzünden vicdanî muhasebenin dışa vurumudur.sözlükle paylaşılmak istenen kısmı şudur;
başlık: altına entry girdiğimiz hede..
entry: sözlük içinde yazmış olduğumuz herşey..

şimdi şu açıdan bakarsak,başlıklar da bizim sözlüğe girdiğimiz karakterler bütünü olduğu için,onlara da entry demek çok da saçma olmaz gibime geliyo.
entry ..zaten manâsıyla giriş,girilen hödö..gibi bişey olduğuna göre başlık da bir entrydir.

salakca bir teoremle görüşümüzü destekleyelim;
başlık = aslan
entry = hayvan
aslan = hayvan
başını sonunu -1 le mi ne çarpıyoduk..
sonuç
başlık = entry..

reklamlarda erkeklerin salak gösterilmeleri

imphotep
-tolga,oğlum sana iş çıktı..
-nedir nevzat abi?
-reklam filmi çekicez..sen "salak oğlan"ı oynayacaksın..
-yine mi abi beaa...hoff..
-lan napiyim konsept bu..erkek salak olmayınca zapingliyolarmış reklamı..
-tamam abi oynaya oynaya salak oldum zaten harbiden..nedir konu?
-konu monu yok olum,salak salak geçeceksin yoldan işte..biz sana montajda kitlicez bilare salaklığı..
-tamam abi sağol..böylece sinema filminde oynama hayallerimin de arkasından el sallıyorum yavaştan..

başlıkların başındaki turuncu nokta

imphotep
sol framedeki her başlığın başında bulunan noktadır.hatta karedir.ama o kare o kadar küçüktür ki biz nokta sanarız.belki de başka bir zamanda başka bir yerde o o turuncu kare,mor bir üçgen olarak çıkacak karşımıza..ama biz onu hep bu haliyle,hep başlığın başındaki turuncu kare haliyle hatırlayacağız..
düşünsenize o’nun olmadığını..sol framedeki kargaşayı,kaosu düşünün..allahım ne büyük kâbus..herbişeyin başına koymak lazım aslında bu turuncu karelerden.sapla samanı karıştırmamamızı sağlayan yegâne yoldaştır o..
o ki gerektiğinde ayraç,gerektiğinde birleştirgeçtir..
binlerce başlık olsa da o tektir.bi tanedir..bitanemizdir...
112 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol