(bkz: köfteci hakan şükür)
şu anda yaşam mücadelesi veren sanatçımızdır. geçirdiği kaza sonucu vücudunun bir çok yerinde çeşitli kırık ve ezilmeler gerçekleşmiş, kafatasında da bir çok kırık oluşmuştur. hastaneye ulaştırıldığında solunumu ve kalp atışı bulunmayan barış, yapılan müdahaleyle birlikte hayata döndürülmüş ama uzun süre oksijensiz kalan beyninde hasar ve ödemler olmuştur. doktorunun açıklamasına göre şu anda yapay solunum cihazına bağlı olarak yaşamını sürdürmektedir ve en üst düzeyde hayati tehlikededir.
kendisine allah’tan şifa dileriz.
(bkz: kerim tekin)
(bkz: trafik canavari)
kendisine allah’tan şifa dileriz.
(bkz: kerim tekin)
(bkz: trafik canavari)
ben tv izlemiyorum ama salyalar saçarak krize giren ailemin mutluluğunu paylaşmak açısından tercihim belli.
(bkz: avrupa yakası)
(bkz: avrupa yakası)
gönüllü çalıştığım bir kuruma 3 tanesine okuma yazma öğretmek için getirmiştim. sonradan sayıları 5 oldu. bazıları ilkokul terkti. (evet okuma yazma bilmeyen ilkokul terk). kendi imkanlarımla aldığım defterlerine bir şeyler yazıp çizdiler. bir tanesi "abi minibüse bile binemiyoruz" demişti. sonradan öğrendim ki; tabelaları okuyamıyorlarmış. (minibüsü durdurup nereye gidiyor diye soran insanları iyi gözlemleyin) bir diğeride "abi sayılarıda öğretcen dimi?" diye sordu. yanındaki "ben sayıları biliyom olm. okumayı sökelim gösteririm". gönüllü çalıştığım sözde "sosyal hizmet" amaçlı stknın maaşlı çalışanları "cep telefonlarımızı tuvalete giderken cebimizdemi götüreceğiz?" diye tepki bile gösterdiler. doğru ya onlar ayakkabı boyacısıydı. onlardan herşey beklenirdi.
bir gün "abi karnımız aç" dediler. benimde karnım açtı ama param yoktu. içime bir şey çöktü. dolu gözlerimi onlardan kaçırarak verdiğim dinlenme molasını tatile çevirdim. "hadi bu gün bitirelim evde yersiniz" dedim. o çocukların bir şeylerin ters gittiğini anlayıp apar topar odadan çıktıkları saniyeler bitmek bilmedi. ağlamamak için kendimi zor tuttum. sessiz hıçkırıklarımı rahatça bırakmak için ayak uçlarımı toplantı odasının kapısına dayadım ve ağladım.
"g"ye kadar öğrendik. sonra bazı (bir çok) sebeplerden son vermek zorunda kaldık.
sonuç olarak; enayilikle gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım etmek arasındaki farkı anlamaktan aciz bilgiclerimizin büyük çoğunluğu hayatı boyunca hiç bir işte çalışmamış, baba kıçı öperek hayatta kalmaya çalışan ve üstüne birde utanmadan kendini sol çizgide gördüğü halde burjuva tadında entryler giren beyinsizlerdir.
onlar; dilleri ayakkabı boyasına bulanmadıkça, götlerine ayakkabı sokulmadıkça, hayatın sadece siyah ve beyazdan ibaret olduğunu zannederler. ayakkabı boyacısı kötüdür. kendileri iyidir.
bir gün "abi karnımız aç" dediler. benimde karnım açtı ama param yoktu. içime bir şey çöktü. dolu gözlerimi onlardan kaçırarak verdiğim dinlenme molasını tatile çevirdim. "hadi bu gün bitirelim evde yersiniz" dedim. o çocukların bir şeylerin ters gittiğini anlayıp apar topar odadan çıktıkları saniyeler bitmek bilmedi. ağlamamak için kendimi zor tuttum. sessiz hıçkırıklarımı rahatça bırakmak için ayak uçlarımı toplantı odasının kapısına dayadım ve ağladım.
"g"ye kadar öğrendik. sonra bazı (bir çok) sebeplerden son vermek zorunda kaldık.
sonuç olarak; enayilikle gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım etmek arasındaki farkı anlamaktan aciz bilgiclerimizin büyük çoğunluğu hayatı boyunca hiç bir işte çalışmamış, baba kıçı öperek hayatta kalmaya çalışan ve üstüne birde utanmadan kendini sol çizgide gördüğü halde burjuva tadında entryler giren beyinsizlerdir.
onlar; dilleri ayakkabı boyasına bulanmadıkça, götlerine ayakkabı sokulmadıkça, hayatın sadece siyah ve beyazdan ibaret olduğunu zannederler. ayakkabı boyacısı kötüdür. kendileri iyidir.
intertoto bahis şirketleri açısından durgun geçen sezonu kısaltmak ve bahis şirketlerine ek gelir yaratmak amacıyla organize edilmiştir. pek çok kurum idealist tanımlamalarda bulunsada asıl sebep budur.
gelecek sezon için büyük hedefleri olan ve bu hedeflere ulaşmak için iyi bir tatil dönemi geçirmek isteyen bir takım için "intertotoya katılmamak" makul bir seçimdir.
kayserispor’un intertoto’da ki başarısı ne kadar takdir edilesi bir durumsa, fenerbahçe’nin seçimide o kadar anlayışla karşılanmalıdır.
mustafa denizli’ye gelince; bildiğim kadarıyla fenerbahçe’yi şampiyon yapan tek türk teknik direktördür. saygıyla selamlarız kendisini.
(bkz: futbolda fanatizme son)
(bkz: yorum yaparken ön yargılı olmamak)
(bkz: forza beşiktaş)
gelecek sezon için büyük hedefleri olan ve bu hedeflere ulaşmak için iyi bir tatil dönemi geçirmek isteyen bir takım için "intertotoya katılmamak" makul bir seçimdir.
kayserispor’un intertoto’da ki başarısı ne kadar takdir edilesi bir durumsa, fenerbahçe’nin seçimide o kadar anlayışla karşılanmalıdır.
mustafa denizli’ye gelince; bildiğim kadarıyla fenerbahçe’yi şampiyon yapan tek türk teknik direktördür. saygıyla selamlarız kendisini.
(bkz: futbolda fanatizme son)
(bkz: yorum yaparken ön yargılı olmamak)
(bkz: forza beşiktaş)
sıcak havaların vatandaşı maymun ettiği günlerde oynanır. koca sokak bomboş dururken insanlar 2 metrelik gölgeden yürümek için birbirlerini ezerler. binalar, ağaçlar, otobüs durakları, yüksek araçlar gibi yürüyüş güzergahındaki her türlü objenin gölgesi hıkış tıkıştır. karşıdan gelen çocuk ve yaşlılara yol vermek için bir saniyeliğine güneşe çıkınca bile alevler sarar bünyeyi.
yaşı kemale eren, çoluk çocuğa karışan bilgiclerimizin sarfetmesini dilediğim cümle.
(bkz: anne ya abim bana seri eksi veriyo)
(bkz: baba entri ne demek)
(bkz: anne ya abim bana seri eksi veriyo)
(bkz: baba entri ne demek)
evdeki kadın popülasyonunu büyük mücadeleler sonucunda vazgeçirebildiğim, "her eşyanın üstünü dantel, çar çaputla kaplama" felsefesinin bir ürünüdür. "az eşya, az dert" felsefesini benimsemiş bünyelerde stres yaratır.
yasal olarak bilgisözlük’e emegi geçenleri zor durumda bırakabilecek entry’dir.
paradokstur. bir süre sonra içmeyi gerektiren sebeplerle, sebep gerektiren içme eylemleri yer değiştirir. bu durum sık sık yaşanmaya başladığında bilinki alkoliksinizdir.
bilinen bir cinsiyeti yoktur.
bkz:http://www.diyanet.gov.tr/kuran/kuran_meali/kuran.pdf
bkz:http://www.diyanet.gov.tr/kuran/kuran_meali/kuran.doc
bkz:http://www.diyanet.gov.tr/kuran/kuran_meali/kuran.pdf
bkz:http://www.diyanet.gov.tr/kuran/kuran_meali/kuran.doc
güzel ülkemizde halk eğitim görevini sürdüren en önemli iki kurum "halk eğitim kurumu" ve "diyanet işleri başkanlığı"dır. bu kurumlar formel (müfredata, prosedüre dayalı) değil enformel eğitime (müfredata değil günün ihtiyaçlarına göre yön belirleyen paket eğitimler) odaklanmış ve bu yöndeki toplumun talep ve eksikliklerini gidermeyi hedeflemişlerdir. toplumun bu tip talep ve eksikliklerini gidermemeyi modernite sayan zihniyete, imam hatip okullarının halka dini yobazlardan değilde, eğitimli kişilerden öğrenmeleri amacıyla atatürkümüz zamanında açıldığını hatırlatmak gerekir.
örneğin halk eğitim kurumları gerek görürse yada talebe bağlı olarak; yazın damda uyuyanlar için "damdan düşmeme kursu" açabilir yada il müftülüğü mantıksal bir gerekçeden yola çıkarak veya merkezi bir yönlendirmeyle bu konuda fetva verebilir.
sosyo-ekonomik koşullar gözetildiğinde; hamas yada hizbullah yardakçılarından din öğretmek ve onların "gönüllü imam" kisvesi altında halkımızı ve geleceğimizi zehirlemesi yerine; devletimizin yetiştirip büyütüp, görevlendirip, yetkilendirdiği insanların, aziz milletimizin dini vecibelerini yerine getirmesine yardımcı olmaları en makul seçenektir.
sonuç olarak;
1-amerikan başkanları kutsal kitaplarına el basıp yemin ederek görevlerine başlarlar.
2-hala devem ediyormu bilmiyorum ama almanyada çalışanlardan (türklerden bile) kilise için belli bir oran para kesiliyormuş. (bunu bana patronuna itiraz eden bir öğretmen teyzem anlatmıştı)
3-dünyanın en laik ülkesi güzel türkiyemizdir ve gereksiz paranoyalar bu duruma gölge düşürmektedir ve kimi zaman devlet terbiyesi almamış, kendi başlarına buyruk bir takım kişilerce halk provakatüre edilmekte ve üzücü olaylar yaşanmaktadır. (kubilayı unutmadık. unutmayacağız)
4-sonuç olarak din uzman kişilerce öğretilmezse terör batağına sürüklenebilir. bu durumu görmezden gelip, önümüzde bir sürü örnek varken kendini halk eğitime adamış böylesi saygı duyulan ve halkca önemsenen bir kurumun vahşice eleştirilmesi gerçek anlamda bir hafiflik yaratmaktadır.
1.not: istatistiki açıdan bu oran yığını yetersizdir. türkiye bütçesindeki pay, diğer bütçe kalemlerindeki artış yüzdeleri yorumlanmalıdır.
2.not: bin yıl önce bir imam aynı şekilde namaz kıldırıyordu.(aynı iş gücü tüketiliyordu). dolayısıyla diğer bütçe kalemlerinde bir verimlilik analizi yapılabilecekken, bu analiz değerleri diyanet işleri sözkonusu edildiğinde neredeyse sabittir. (verimlilik diğer bütçe kalemlerinde artarken, diyanet işlerinin asıl faaliyet alanında neredeyse sabittir)
örneğin halk eğitim kurumları gerek görürse yada talebe bağlı olarak; yazın damda uyuyanlar için "damdan düşmeme kursu" açabilir yada il müftülüğü mantıksal bir gerekçeden yola çıkarak veya merkezi bir yönlendirmeyle bu konuda fetva verebilir.
sosyo-ekonomik koşullar gözetildiğinde; hamas yada hizbullah yardakçılarından din öğretmek ve onların "gönüllü imam" kisvesi altında halkımızı ve geleceğimizi zehirlemesi yerine; devletimizin yetiştirip büyütüp, görevlendirip, yetkilendirdiği insanların, aziz milletimizin dini vecibelerini yerine getirmesine yardımcı olmaları en makul seçenektir.
sonuç olarak;
1-amerikan başkanları kutsal kitaplarına el basıp yemin ederek görevlerine başlarlar.
2-hala devem ediyormu bilmiyorum ama almanyada çalışanlardan (türklerden bile) kilise için belli bir oran para kesiliyormuş. (bunu bana patronuna itiraz eden bir öğretmen teyzem anlatmıştı)
3-dünyanın en laik ülkesi güzel türkiyemizdir ve gereksiz paranoyalar bu duruma gölge düşürmektedir ve kimi zaman devlet terbiyesi almamış, kendi başlarına buyruk bir takım kişilerce halk provakatüre edilmekte ve üzücü olaylar yaşanmaktadır. (kubilayı unutmadık. unutmayacağız)
4-sonuç olarak din uzman kişilerce öğretilmezse terör batağına sürüklenebilir. bu durumu görmezden gelip, önümüzde bir sürü örnek varken kendini halk eğitime adamış böylesi saygı duyulan ve halkca önemsenen bir kurumun vahşice eleştirilmesi gerçek anlamda bir hafiflik yaratmaktadır.
1.not: istatistiki açıdan bu oran yığını yetersizdir. türkiye bütçesindeki pay, diğer bütçe kalemlerindeki artış yüzdeleri yorumlanmalıdır.
2.not: bin yıl önce bir imam aynı şekilde namaz kıldırıyordu.(aynı iş gücü tüketiliyordu). dolayısıyla diğer bütçe kalemlerinde bir verimlilik analizi yapılabilecekken, bu analiz değerleri diyanet işleri sözkonusu edildiğinde neredeyse sabittir. (verimlilik diğer bütçe kalemlerinde artarken, diyanet işlerinin asıl faaliyet alanında neredeyse sabittir)
tasarım harikası simgedir. o zamanların logo tasarımı metodu, yöntem ve anlatım endişesi kriterlerinin çok ötesindedir. kısa ve özdür. kısacık tasarım hayatımda rastlamadığım kadar net bir çalışmadır. yapanların eline sağlık diyelim de tam olsun.
özel sektörde faaliyet gösteren kurumların görmezden gelmelerini beklediğim resmi tatildir. size daha çok para ve daha çok olanak sağlayan her kurum gibi etinizden, kanınızdan, emeğinizden para kazanma hevesindeki işletmeler için kaçırılmaz fırsat olmaya adaydır. öte yandan çalışanlarına yönelik halkla ilişkiler faaliyetlerine ve sosyal haklara saygılı özel işletmeler için samimiyetlerini ispat etme sınavı olarak cereyan edecektir.
sanata katkıları "sadece soyunmak" olabilecek kişilerin son 10 yılda gündemimize yerleştirdikleri terimdir. "sanata ancak soyunarak" katkıda bulunabilecek kişiler, soyunarak sergileyecek bir şeyleri kalmayınca sanata olan katkılarının ve içine çekildikleri durumun farkına varırlar.
sonuç olarak gerçek sanatçılarımızı artık daha uzun ve daha zor bir yol beklemektedir.
sonuç olarak gerçek sanatçılarımızı artık daha uzun ve daha zor bir yol beklemektedir.
sefere çıkanlara da rastlanır. "tiz zamanda höttö sözlüğü zaptedile, yazarları asimile edüle..." buyruğunu alan yazarlarımız, sözlük popülasyonunu doğal olmasa da sanal yoldan arttırma telaşına girebilirler.
anlatım endişesi taşımaktır. "ulan ben bu dimamit tarifini girdim ama inşallah birileri havaya uçmaz" veya "inşallah gidip dağ ayısı avına çıkmaz" diye endişe duymaktır. "samimi yazarların" entrylerinde doğal seleksiyon sağlayan unsurdur.
"hanimiş benim tosunum" dediğinde; bebek karyolasında kendi eksenim etrafında dönerek karşıladığım teyze kişisi. herşeyinizle ilgilenir. ilk yaşlarda zorda kalınınca ağlanması yeterli olsada ilerleyen yaşlarda oklava,terlik kombinasyonu ani ataklara karşı temkinli olunmalıdır. her fırsat bulunduğunda sarılıp, sıkılıp öpücük bombardımanıyla şımartılır.
geometri zekâlarının ve çizim yeteneklerinin sağlaklardan üstün olduğuna dair bir genel eğilimden söz edilebilir. (sabit ve ezici bir oran değil)
solakların sağlaklara göre en önemli avantajı ise; sağlaklara göre çok daha kolay ters uzuvlarını kullanmayı öğrenebilmeleridir. bu durum solak sporcularda kolayca gözlemlenebilir. (ben küçükken solak olduğumu 20’li yaşlarda öğrendim)
bilim çevrelerindeki genel kabul görmüş kanı; solakların sağlaklara göre dizayn edilmiş sistem ve uygulamaları göğüsleyebilecek donanıma sahip oldukları yönündedir. “solak makasları” gibi ürünler toplumun çoğunluğu ve bilim çevreleri tarafından “kesin bir gerekliliği olmayan ve kişisel tercihe hitap eden ürünler” olarak nitelendirilmektedirler.
dini açıdan yukarıdaki açıklamalar yeterli aslında ama yinede belirtmek gerekir ki; solaklar daha kolay ters uzuvlarını kullanmayı öğrendikleri için; dinin standardizasyonunda bir bozulma olmaz, tam aksine uygulama disiplini pekişir. takdir edersiniz ki; 1400 yıl önce dağda yaşayan kabile üyesiyle, günümüzde cep telefonuyla çektiği resimleri bluetooth’la torununun laptop’una yollayan belediye emeklisi muzaffer amcanın aynı şekilde abdest almasını da ancak bu uygulama disiplini ve net kurallar sağlayabilirdi.
önemli not: değiştirilebilirlikleri sebebiyle ve yalan yada yarı gerçek olabilme ihtimalleri nedeniyle hadis-i şerifler bağlayıcı değil yönlendiricidir. bağlayıcı olan tek kaynak kuran-ı kerim’dir ve kuran-ı kerimde solakların lanetlenmesi yada dışlanması gibi hüküm bulunmamaktadır.
(bkz:http://www.diyanet.gov.tr/kuran/kuran_meali/kuran.pdf)
en doğrusunu allah bilir
solakların sağlaklara göre en önemli avantajı ise; sağlaklara göre çok daha kolay ters uzuvlarını kullanmayı öğrenebilmeleridir. bu durum solak sporcularda kolayca gözlemlenebilir. (ben küçükken solak olduğumu 20’li yaşlarda öğrendim)
bilim çevrelerindeki genel kabul görmüş kanı; solakların sağlaklara göre dizayn edilmiş sistem ve uygulamaları göğüsleyebilecek donanıma sahip oldukları yönündedir. “solak makasları” gibi ürünler toplumun çoğunluğu ve bilim çevreleri tarafından “kesin bir gerekliliği olmayan ve kişisel tercihe hitap eden ürünler” olarak nitelendirilmektedirler.
dini açıdan yukarıdaki açıklamalar yeterli aslında ama yinede belirtmek gerekir ki; solaklar daha kolay ters uzuvlarını kullanmayı öğrendikleri için; dinin standardizasyonunda bir bozulma olmaz, tam aksine uygulama disiplini pekişir. takdir edersiniz ki; 1400 yıl önce dağda yaşayan kabile üyesiyle, günümüzde cep telefonuyla çektiği resimleri bluetooth’la torununun laptop’una yollayan belediye emeklisi muzaffer amcanın aynı şekilde abdest almasını da ancak bu uygulama disiplini ve net kurallar sağlayabilirdi.
önemli not: değiştirilebilirlikleri sebebiyle ve yalan yada yarı gerçek olabilme ihtimalleri nedeniyle hadis-i şerifler bağlayıcı değil yönlendiricidir. bağlayıcı olan tek kaynak kuran-ı kerim’dir ve kuran-ı kerimde solakların lanetlenmesi yada dışlanması gibi hüküm bulunmamaktadır.
(bkz:http://www.diyanet.gov.tr/kuran/kuran_meali/kuran.pdf)
en doğrusunu allah bilir
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?