confessions

gerzekparatoneri

- Yazar -

  1. toplam entry 328
  2. takipçi 1
  3. puan 13089

öğretmen öğrenci diyalogları

gerzekparatoneri
sinifin kalorifer borusunun etrafi hayli aciktir. tam asagidaki sinif da labaratuvardir. pencere kenarinda oturan bir kac kisi tarafindan labaratuvara saldirida bulunulmaktadir. uzunca bir tahtanin ucuna ip baglayip asagi sarkitarak labaratuvardaki ders ve hoca tahrik edilmektedir. pencere kenarinda oturan tum sahislar birer kere tutarlar o ipi ve sallarlar. sonunda olan olur, ip kopar, tahta asagida ders islemekte olan masum bir ogrencinin kafasina son hiz duser. neyse olay buyur, tum idare sinifa girer, ogretmen son gucuyle bagirir;
’pencere kenarinda oturan tum essoglu essekler disari ciksiinn!!!’
neyse efendim pencere kenarinda oturan tum sivri zekalilar boyunlari onde disari cikarlar. aralarinda hic bu tarz olaylara karismamis ogrencilerin olmasinin yaninda, her olayin arkasinda aranan azililar da vardir. dogal olarak hoca onlara yuklenmektedir. tum sinif da kapiya kulagini dayamis disariyi dinlemektedir. iste olayin bu kisminda akillara ziyan su diyalog gerceklesir hocayla bir ogrencinin arasinda;
h: gamzeeeeeeee! kizim, sen de mi? sen de mi tuttun o ipi?
g: hocaaam, uhu uhuuuu, seeeeeeeyyyyy....
h: dogru cevap ver evladim, bak is birlikcilerin de burada. yalan soylersen ispiyonlar zaten bu serefsizler.
g: (hickirik)
h: hadiiii, bekliyoruz bak hep beraber. tuttun mu tutmadin miii?
g: hocaaammm, tuttum ama sallamadiiiimmmm uhu uhu uhuuu.
ve arkasindan kapi ardindan gelen yarilma efektiyle hocanin da yarilmasi sonucu diyalog son bulur. bu masum ifade tum zanlilarin sucunu affettirir.

selahattın pınar

gerzekparatoneri
1902 dogumlu selahattin pinar, ticaret mektebini birakip muzige baslar. oysa babasi eski denizli milletvekili sadik bey, onun hukukcu olmasini ister. bir gun denizli’den gelen esraf icin kurulmus bir sofrada sadik bey’e oglunu sorarlar, selahattin de sofradadir. sadik bey o yokmus gibi ’selahattin calgici oldu’ der.
selahattin ayaga firlar ve ’babacigim, rica ederim, ben calgici degil sanatkarim’ diye diklenir.
sadik bey, pek sevimsiz bir kufurle yanitlar bu cikisi. bunun uzerine selahattin pinar, ceketini alip sofrayi terk eder. kapidan cikarken doner ve soyle der; ’babacigim bir gun gelecek, benim adimla anilacaksiniz.’
sadik bey, yani basinda bulunan gaz lambasini ogluna dogru firlatir. cikan yangini guc bela sondururler. selahattin ise kapiyi carpip cikmistir.
1902 dogumlu afife jale, istanbul kız sanayi mektebinde okur. ama onun akli tiyatrodadir. oysa musluman kadinlara sahneye cikmak yasaktir. buna ragmen 16 yasinda talebe olarak darulbedayi’ye basvurur ve kabul edilir.
babasi hidayet bey, kizini bu sevdadan vazgecirmek icin cok ugrasir. basaramayinca sertlesir, ona ’fahise’ dedigi bir gun ’benim afife diye bir kizim yok’ diye gurler.
zaten afife artik sahnede jale adini kullaniyordur. sanati icin baba evini terk eder.
selahattin pinar ile afife jale, hicaz makamindaki o selahattin pinar bestesindeki gibi, ’bir bahar aksami rastlasirlar’. istanbul kusdili cayirinda. hafiz burhan konserinde... selahattin pinar ustadin arkasinda tambur caliyordur. nicedir saz salonlarinin en sevilen besteci ve icracilarindan biridir. afife jale ise darulbedayi’de sahneye cikarak ’tiyatrodaki ilk musluman kadin oyuncu’ olarak tarihe gecmistir. ancak tiyatro zaptiye tarafindan basilinca kapi disari edilmis, issiz, sahnesiz ve kimsesiz kalmistir.
acisini yatistirici haplarla dindirmeye calisiyordur. ikisi de 25 yasindalardir. belki de guftedeki gibi ’icimde uyanan eski bir arzu/dedi ki yillardir aradigim bu/ simdi soruyorum bukup boynumu/ah daha onceleri neredeydiniz?’ dediler ve evlenmeye karar verdiler.
gencliklerini acilar icinde harcamislardi. evlenince hayat boyu iskaladiklari herseyi birlikte yapmaya calistilar. evde saklambac oynadilar. bahcede enginar yetistirip yaristirdilar. ’bir cocuk resmi’ kivaminda siirler yazdilar.
pinar caldi; afife dinledi.
ancak guzel gunler uzun surmedi. afife, tiyatrosuz yasayamiyordu. tiyatronun boslugunu uyusturucuyla dolduruyordu. suriyeli bir eczaci onu morfine alistirmisti. selahattin pinar bir gun, esinin ogle uykusu icin cekildigi odasinin anahtar deliginden iceri baktiginda, damarina morfin siringa ettigini gorunce coktu. morfin icin eczaciyla iliskiye girmisti afife.
ama pinar, esine ofkeden cok merhamet duyuyordu. onu hayata dondurebilmek icin cirpinmaya basladi. surekli melankolik besteler yapar olmustu.
cirpindilar bu gidisi geri cevirebilmek icin...
olmadi!
selahattin pinar kendisi de morfin tuzagina duser gibi oldu. bunun uzerine afife, ’terk et beni’ diye yalvardi ona. ’yoksa sen de ziyan olacaksin, birak beni gideyim’ dedi. pinar, 6 ay sonra afife jale’yi terk etti. simdi ikisi icin de en kotu yillar basliyordu. afife, kimsesiz ve bes parasiz, tenha parklarda yatip kalkar, asevlerinde karnini doyururken, ayrildigi esinin kendisinin ardindan yazdigi sarkilari tas plaklardan dinleyip agladi. ayrilik acisini yeni bir evlilikte dindirmeyi deneyen selahattin pinar ise, hic birlikte yatmayacagi bu kadindan kisa surede ayrildi.
afife jale, kimsesizliginin, terk edilmisliginin, yoksullugunun son duragi balikli rum hastahanesi’nde, bir deri bir kemik veda etti hayata...
selahattin pinar, afife’nin olumunun ardindan paraladi kendini. nice olumsuz hicran dolu esere imza atti. son katildigi radyo programinda ’hatiralar’ sarkisini seslendirdi. ’beni de alin koynunuza hatiralar. dolanip kalayim bir an boynunuza hatiralar’. bir sure sonra mudavimi oldugu todori meyhanesine gitti. doktorlarin yasak ettigi ne varsa hepsini ismarlayip sofrayi dosetti. rakisini yudumlarken son nefesini verdi. ’her yil olum yildonumumde mezarima bir buyuk raki dokun’ diye vasiyet etti. son yolculuguna mezarlikta kendi bestesi ile ugurlandi. ’sondu yadimda akisler gibi askin seheri’.

huzzam makaminda yasanan gercek bir ask hikayesidir...

ulaş bardakci

gerzekparatoneri
hele ulas’a ulas’a
ulas benzerdi gunese
ulas gardas can veriyor
yuregim dustu atese.

ulas’in elinde mavzer
mavzeri turkuye benzer,
bizimkiler boyle olur
boyle olur bizimkiler

tohumlar dustu topraga
donandı yesil yapraga
kurban olam kurban olam
seni yaratan allah’a

yine de söyle

gerzekparatoneri
cem okan ve gulay’in birlikte soyledikleri enfes, yumusacik bir sarkidir kendileri. sozleri de soyledir hatta;

eger bir gün kavusursak eger
yeniden barısırsak eger
oturup konusursak eger

soylenecek cok seyler var
soylenemez degil ama
caresiz dolanir dilime

yine de soyle guzelim sen
yinede soyle
yasayamadiklarini vur vur yuzume

ankara yi sevme nedenleri

gerzekparatoneri
’oyle deme, ankara’yi sevmeyene bir zulumdur, bu kadar insanin neden ankara’yi sevdigini anlamadan ankara’da yasamak.’ yasamak gerekir sevebilmek icin. bazen de yasamayi hayal etmek. hayat hep ayni tempoda aksa da, sokaklarda aslinda mutlu simalar gorur isteyerek bakanlar. yasayan bir sehirdir aslinda soylenenin aksine. oyle gri falan da degildir ayrica. her rengi mevcuttur icinde. huznunu ve sevincini doya doya yasatir insana... huzur doludur, sarip sarmalar, sefkatlidir kollari. aslinda ilk zamanlar hic aklina gelmez ayri kaldiginda ozlenecegi ama oyle sevdirir ki kendini ayri kalamazsin ankara’dan. ustelik kar da yakisir ona...

10 kasım

gerzekparatoneri
sene 2008, aylardan kasim, ustelik 10 kasim. 70. senesi olumunun mustafa kemal ataturk’un. hala hazmedilememis, hala anlasilamamis buyuk bir onder... olsaydi dedirtiyor insana, ne olurdu acaba? yine tozlu beyinler olur muydu soz sahibi? yoksa yine, tum gucuyle sarip sarmalar miydi vatanini, milletini?
bir tarafta ulkeyi bolmeye calisan soysuzlar, bir tarafta cagin gerisinde kalmis, baska guclerin piyonu, duzen yalakalari, bir tarafta kendi rejimlerini dikta ettirmeye calisan yobazlar varken bu millet nasil olur da adam olur? en dogru soru, bu millet nasil olur da ataturk’u unutur, kemiklerini sizlatir? nasil olur da boyle adamlari ulke yonetiminde soz sahibi yapar da kendini ezdirir. ataturk degil midir ki ’manda ve himaye kabul edilemez’ deyip, o zamanlarda bile basimizi dik tutmamizi soyleyen? simdi hangi akla hizmet baska milletlerden buyruk almak normal bir olgu gibi gorunur gozumuze?
goruyorsun iste, bu kadar yildir seni unutmadik ata’m. unutmadik ama, sana layik olmayi da basaramadik. affet bizi, affet cehaletimizi... rahat uyu sen. elbet silkinip kendine doner bu millet. damarlarindaki asil kanda mevcut nasilsa muhtac oldugu kudret.

nazım hikmet memleket

gerzekparatoneri
ne kadar ’kafiye icin yazmadik’ dese de sarkida, aslinda kafiye icin yazilmistir kanimca bu dizeler. zira ’nazim hikmet memleket, memleket nazim hikmet’ denildikten sonra arkasindan siralanacak daha manali iki misra aksini dusundurebilirdi. yine de guzel parcadir. nazim’i anlatir, anlatmaya calisir. leman sam da guzel soyler, edip akbayram da yorumlamistir. soz muzik ilhan sesen imzalidir ayrica.

paryosa

gerzekparatoneri
ilk dinlendiginde ’ne demek istiyor bu adamlar, tumden akillarini kayip mi ettiler?’ diye sorgulatan, fakat dinlendikce insanin icini yoran bir dus sokagi sakinleri sarkisidir.

advasirey karvusaloy kerdiley vaz
andırvay lafyuvas
et yu vay setlentulday ley
sayn yu lof fit
endurget faylayft yu veyt
paryosa, paryosa, paryosa...
tendir kaftivol opliyus vanadey
hefitisipiyl lona gay vona yus
paryosa, paryosa...
kirambil yuvesay ada doy dada dey
yundey fileft veyc ada du didi dey
paryosa, paryosa, paryosa...

anlamazlar garip dilimi
cozemezler beni ben yapan beni
asklar vardir her seyi anlatir
her sey melodiler yumagidir
tanridan gelir mavi gucum
sarkilardaki olumcul buyum
asiklar vardir beni anlatir
her sey sevgiler sunagidir
paryosa, paryosa, paryosa...
gotur beni eski bir sarkida uyuyan
guzel muraska’ya... paryosa
paryosa beni hic birakma
al yanina...
paryosa aski getirdi bana
dudaklarimla doyurdum
mavilere boyadim onu
paryosa... paryosa
uyuyor muraska...

türkiye de son günlerde tirmanan gerilim

gerzekparatoneri
oncelikle pkk sorununu tirmandiran dis guclerin bu ozen ve intizami alkislanmalidir. zira turkiye’yi yillardir getirmeye calistiklari seviyeye getirdikleri asikardir.
ocalan’in hala imrali’da krallara layik bir bicimde yasamasi aslinda bir buhrandir turk milleti icin. onca bebegin, onca mehmetcigin katili o, o deyip soylemek istedigim tum hakaretleri yuttugum insan, nasil olur da herhangi bir sekilde beslenir, barindirilir? sonunun bu olacagi hic mi bilinmez? pkk nin buna gosterecegi tepki hic mi hesaba katilmaz? aslinda katilir katilmasina ama korku nelere kadirdir iste burada gorulur. bahsettigim o dis gucler, gormedigimiz zamanlarda, bilmedigimiz kisilere nasil bir ultimatom vermektedir ki ocalan’in kilina dokunulmaz? ocalan kimdir ki? nasil bir guce sahiptir ya da arkasinda hangi gucler vardir ki bu is bu kadar uzamistir? soru cok ama cevap yoktur.
simdi, biz tum bunlarin ayrimindayken bir grup bolucu, bir grup sempatizanin olaylari bu sekilde tirmandirmaya calismasi, ocalan’a siddet uygulandigini israrla one surmesi ne kadar inandiricidir? inanan insanlarin amaci nereden vurmaktir hala dusunmekteyim. korkmayiniz efendim, eger bugun ocalan hala yasiyorsa bu barindirildigi yerin guvenli oldugunun isaretidir.
tirmanan gerilime gelecek olursak aslinda sinyalini ocalan’in yakalandigi ilk gun verdigi rahatlikla soylenebilir. zira pkk gibi rezil bir orgute ve meclisin icindeki gucleri ve temsilcileri kepaze dtp’ye de ancak boylesi bir politika yakisirdi. ancak bu nifak cabalari, son cirpinmalar, son kulaclarin gidebilecegi yer neresidir? gorunuz efendiler, tarihte hicbir bolucu orgut amacina ulasamamistir. kaldi ki bu ve bunlar gibi korkak insanciklarin ulasabildikleri son nokta yine basladiklari nokta degil midir?


abbas güçlü

gerzekparatoneri
her gittigi universitede agzinin payini ince ayarda almakta oldugu halde hala uslanmayan, program esnasınca izleyiciye ’yuh be arkadas. boyle de tartisma programi yonetilir mi?’ dedirten, konunun en can alici noktasinda sordugu sorularla beni benden eden zat.

turkcell

gerzekparatoneri
ey sevgili turkcell yetkilileri; biz oyle bir milletiz ki, somuruluruz, dolandiriliriz, ses cikarmayiz. lakin soz konusu olan bam telimizse, konusuruz, gerekirse sesimizi de yukseltiriz. sen kaybettin turkcell. simdi kaybetmekten korktugun müsterilerinle rukuya er. hoscakal, esen kal. sevgiler...
11 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol