selahattin pınar, (1902 altunizade, istanbul - 1960 istanbul) klasik türk müziği bestecisi ve tanburi. eserleri genelde melankolik bir havaya sahiptir.
hayatı:
1902 yılında altunizade`de dünyaya geldi. babasının karşı çıkmasına rağmen 12 yaşında ud çalarak musikiye başladı. dönemin önemli bestekarlarından ders alan selahattin pınar ilerki yıllarda tambur sazına geçti. daha sonra ilk türk ve müslüman kadın tiyatrocu afife jale ile evlendi. bu evliliğin selahattin pınar`ın sanat hayatına etkisini büyük oldu. bu dönemde ve boşandıktan sonra bestelediği parçalar genelde karşılıksız ve ümitsiz aşkları, ayrılık acılarını içerdi.
afife jale`den sonra bir evlilik daha yaptı fakat bu evlilik kısa sürdü. alkol bağımlısı olduğu sanılan, asabi fakat içe dönük bir karaktere sahip selahattin pınar bir meyhanede hayata gözlerini yumdu.
sabiha gökçen`in anlattığına göre bestelediği gel gitme kadın şarkısı mustafa kemal atatürk`ün en sevdiği şarkılar arasında yer alır.
bestelediği eserler:
atatürk`ün karşısında da tambur çalan selahattin pınar`ın bestelediği eserleri zeki müren, sabite tur gülerman gibi birçok önemli sanatçı okudu. 100`e yakın bestesi olduğu sanılmaktadır. bunlardan, "nereden sevdim o zalim kadını" ve "anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek" isimli şarkılarını afife jale için bestelemiştir. en çok bilinen bestelerine aşağıdaki eserler örnek sayılabilir:
anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek( hicaz) - söz : mustafa nâfiz irmak
beni de alın ne olur koynunuza hatıralar (hisarbuselik) - söz: baki süha edipoğlu
bir bahar akşamı rastladım size (hicaz) - söz : fuat edip baksı
gel gitme kadın ruhumu hicranına yakma( kürdilihicazkâr) - söz : celadet barbarosoğlu
hala yaşıyor kalbimin en gizli yerinde (nihavend) - söz: zekai cankardeş
nereden sevdim o zalim kadını (kürdîli hicâzkâr) - söz : yusuf ziya ortaç
bakışı çağırır beni uzaktan (muhayyerkürdi) söz: - fuat edip baskı
kalbim yine üzgün seni andım da derinden (bayâtî) - söz: yahya kemal beyatlı
ayrıca:
(#638667)
selahattın pınar
1902 dogumlu selahattin pinar, ticaret mektebini birakip muzige baslar. oysa babasi eski denizli milletvekili sadik bey, onun hukukcu olmasini ister. bir gun denizli’den gelen esraf icin kurulmus bir sofrada sadik bey’e oglunu sorarlar, selahattin de sofradadir. sadik bey o yokmus gibi ’selahattin calgici oldu’ der.
selahattin ayaga firlar ve ’babacigim, rica ederim, ben calgici degil sanatkarim’ diye diklenir.
sadik bey, pek sevimsiz bir kufurle yanitlar bu cikisi. bunun uzerine selahattin pinar, ceketini alip sofrayi terk eder. kapidan cikarken doner ve soyle der; ’babacigim bir gun gelecek, benim adimla anilacaksiniz.’
sadik bey, yani basinda bulunan gaz lambasini ogluna dogru firlatir. cikan yangini guc bela sondururler. selahattin ise kapiyi carpip cikmistir.
1902 dogumlu afife jale, istanbul kız sanayi mektebinde okur. ama onun akli tiyatrodadir. oysa musluman kadinlara sahneye cikmak yasaktir. buna ragmen 16 yasinda talebe olarak darulbedayi’ye basvurur ve kabul edilir.
babasi hidayet bey, kizini bu sevdadan vazgecirmek icin cok ugrasir. basaramayinca sertlesir, ona ’fahise’ dedigi bir gun ’benim afife diye bir kizim yok’ diye gurler.
zaten afife artik sahnede jale adini kullaniyordur. sanati icin baba evini terk eder.
selahattin pinar ile afife jale, hicaz makamindaki o selahattin pinar bestesindeki gibi, ’bir bahar aksami rastlasirlar’. istanbul kusdili cayirinda. hafiz burhan konserinde... selahattin pinar ustadin arkasinda tambur caliyordur. nicedir saz salonlarinin en sevilen besteci ve icracilarindan biridir. afife jale ise darulbedayi’de sahneye cikarak ’tiyatrodaki ilk musluman kadin oyuncu’ olarak tarihe gecmistir. ancak tiyatro zaptiye tarafindan basilinca kapi disari edilmis, issiz, sahnesiz ve kimsesiz kalmistir.
acisini yatistirici haplarla dindirmeye calisiyordur. ikisi de 25 yasindalardir. belki de guftedeki gibi ’icimde uyanan eski bir arzu/dedi ki yillardir aradigim bu/ simdi soruyorum bukup boynumu/ah daha onceleri neredeydiniz?’ dediler ve evlenmeye karar verdiler.
gencliklerini acilar icinde harcamislardi. evlenince hayat boyu iskaladiklari herseyi birlikte yapmaya calistilar. evde saklambac oynadilar. bahcede enginar yetistirip yaristirdilar. ’bir cocuk resmi’ kivaminda siirler yazdilar.
pinar caldi; afife dinledi.
ancak guzel gunler uzun surmedi. afife, tiyatrosuz yasayamiyordu. tiyatronun boslugunu uyusturucuyla dolduruyordu. suriyeli bir eczaci onu morfine alistirmisti. selahattin pinar bir gun, esinin ogle uykusu icin cekildigi odasinin anahtar deliginden iceri baktiginda, damarina morfin siringa ettigini gorunce coktu. morfin icin eczaciyla iliskiye girmisti afife.
ama pinar, esine ofkeden cok merhamet duyuyordu. onu hayata dondurebilmek icin cirpinmaya basladi. surekli melankolik besteler yapar olmustu.
cirpindilar bu gidisi geri cevirebilmek icin...
olmadi!
selahattin pinar kendisi de morfin tuzagina duser gibi oldu. bunun uzerine afife, ’terk et beni’ diye yalvardi ona. ’yoksa sen de ziyan olacaksin, birak beni gideyim’ dedi. pinar, 6 ay sonra afife jale’yi terk etti. simdi ikisi icin de en kotu yillar basliyordu. afife, kimsesiz ve bes parasiz, tenha parklarda yatip kalkar, asevlerinde karnini doyururken, ayrildigi esinin kendisinin ardindan yazdigi sarkilari tas plaklardan dinleyip agladi. ayrilik acisini yeni bir evlilikte dindirmeyi deneyen selahattin pinar ise, hic birlikte yatmayacagi bu kadindan kisa surede ayrildi.
afife jale, kimsesizliginin, terk edilmisliginin, yoksullugunun son duragi balikli rum hastahanesi’nde, bir deri bir kemik veda etti hayata...
selahattin pinar, afife’nin olumunun ardindan paraladi kendini. nice olumsuz hicran dolu esere imza atti. son katildigi radyo programinda ’hatiralar’ sarkisini seslendirdi. ’beni de alin koynunuza hatiralar. dolanip kalayim bir an boynunuza hatiralar’. bir sure sonra mudavimi oldugu todori meyhanesine gitti. doktorlarin yasak ettigi ne varsa hepsini ismarlayip sofrayi dosetti. rakisini yudumlarken son nefesini verdi. ’her yil olum yildonumumde mezarima bir buyuk raki dokun’ diye vasiyet etti. son yolculuguna mezarlikta kendi bestesi ile ugurlandi. ’sondu yadimda akisler gibi askin seheri’.
huzzam makaminda yasanan gercek bir ask hikayesidir...
selahattin ayaga firlar ve ’babacigim, rica ederim, ben calgici degil sanatkarim’ diye diklenir.
sadik bey, pek sevimsiz bir kufurle yanitlar bu cikisi. bunun uzerine selahattin pinar, ceketini alip sofrayi terk eder. kapidan cikarken doner ve soyle der; ’babacigim bir gun gelecek, benim adimla anilacaksiniz.’
sadik bey, yani basinda bulunan gaz lambasini ogluna dogru firlatir. cikan yangini guc bela sondururler. selahattin ise kapiyi carpip cikmistir.
1902 dogumlu afife jale, istanbul kız sanayi mektebinde okur. ama onun akli tiyatrodadir. oysa musluman kadinlara sahneye cikmak yasaktir. buna ragmen 16 yasinda talebe olarak darulbedayi’ye basvurur ve kabul edilir.
babasi hidayet bey, kizini bu sevdadan vazgecirmek icin cok ugrasir. basaramayinca sertlesir, ona ’fahise’ dedigi bir gun ’benim afife diye bir kizim yok’ diye gurler.
zaten afife artik sahnede jale adini kullaniyordur. sanati icin baba evini terk eder.
selahattin pinar ile afife jale, hicaz makamindaki o selahattin pinar bestesindeki gibi, ’bir bahar aksami rastlasirlar’. istanbul kusdili cayirinda. hafiz burhan konserinde... selahattin pinar ustadin arkasinda tambur caliyordur. nicedir saz salonlarinin en sevilen besteci ve icracilarindan biridir. afife jale ise darulbedayi’de sahneye cikarak ’tiyatrodaki ilk musluman kadin oyuncu’ olarak tarihe gecmistir. ancak tiyatro zaptiye tarafindan basilinca kapi disari edilmis, issiz, sahnesiz ve kimsesiz kalmistir.
acisini yatistirici haplarla dindirmeye calisiyordur. ikisi de 25 yasindalardir. belki de guftedeki gibi ’icimde uyanan eski bir arzu/dedi ki yillardir aradigim bu/ simdi soruyorum bukup boynumu/ah daha onceleri neredeydiniz?’ dediler ve evlenmeye karar verdiler.
gencliklerini acilar icinde harcamislardi. evlenince hayat boyu iskaladiklari herseyi birlikte yapmaya calistilar. evde saklambac oynadilar. bahcede enginar yetistirip yaristirdilar. ’bir cocuk resmi’ kivaminda siirler yazdilar.
pinar caldi; afife dinledi.
ancak guzel gunler uzun surmedi. afife, tiyatrosuz yasayamiyordu. tiyatronun boslugunu uyusturucuyla dolduruyordu. suriyeli bir eczaci onu morfine alistirmisti. selahattin pinar bir gun, esinin ogle uykusu icin cekildigi odasinin anahtar deliginden iceri baktiginda, damarina morfin siringa ettigini gorunce coktu. morfin icin eczaciyla iliskiye girmisti afife.
ama pinar, esine ofkeden cok merhamet duyuyordu. onu hayata dondurebilmek icin cirpinmaya basladi. surekli melankolik besteler yapar olmustu.
cirpindilar bu gidisi geri cevirebilmek icin...
olmadi!
selahattin pinar kendisi de morfin tuzagina duser gibi oldu. bunun uzerine afife, ’terk et beni’ diye yalvardi ona. ’yoksa sen de ziyan olacaksin, birak beni gideyim’ dedi. pinar, 6 ay sonra afife jale’yi terk etti. simdi ikisi icin de en kotu yillar basliyordu. afife, kimsesiz ve bes parasiz, tenha parklarda yatip kalkar, asevlerinde karnini doyururken, ayrildigi esinin kendisinin ardindan yazdigi sarkilari tas plaklardan dinleyip agladi. ayrilik acisini yeni bir evlilikte dindirmeyi deneyen selahattin pinar ise, hic birlikte yatmayacagi bu kadindan kisa surede ayrildi.
afife jale, kimsesizliginin, terk edilmisliginin, yoksullugunun son duragi balikli rum hastahanesi’nde, bir deri bir kemik veda etti hayata...
selahattin pinar, afife’nin olumunun ardindan paraladi kendini. nice olumsuz hicran dolu esere imza atti. son katildigi radyo programinda ’hatiralar’ sarkisini seslendirdi. ’beni de alin koynunuza hatiralar. dolanip kalayim bir an boynunuza hatiralar’. bir sure sonra mudavimi oldugu todori meyhanesine gitti. doktorlarin yasak ettigi ne varsa hepsini ismarlayip sofrayi dosetti. rakisini yudumlarken son nefesini verdi. ’her yil olum yildonumumde mezarima bir buyuk raki dokun’ diye vasiyet etti. son yolculuguna mezarlikta kendi bestesi ile ugurlandi. ’sondu yadimda akisler gibi askin seheri’.
huzzam makaminda yasanan gercek bir ask hikayesidir...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?