zamanında bir lise hocamızın da yaptığı benzer bir uygulamayı hatırlatan durum, kendiyle çelişen saçma sapan bir davranış. önce bizim hocanın, ne kadar eleştiriye açık biri olduğunu göstermek adına yaptığı uygulamadan bahedeyin dinleyeceksen. gayet hoşgörülü ve sevecen bi tavırla hoca gelip bizden kendini eleştirmemizi ve bunu da isimlerimizi yazmadığımız bir kağıtta belirtmemizi istedi. istediğimiz herşeyi, hocanın ağzımızdan duymasından çekinebileceğimiz düşüncelerimizi, eksik bulduğumuz, beğenmediğimiz, yüzüne söyleyemeyebileceğimiz davranışlarını hiç endişe etmeden yazabilme imkanımız vardı, isim yazmıycaktık ya tanınma korkusu yoktu. hocanın uysal tavırları da nasıl teşvik etti bizi yazmaya anlatamam. yazdık kormadan ama ertesi gün kıyamet koptu, yalnızca o gün değil günlerce.. neymiş açık yürekli hocama bir çok kişi "hocam iyisin güzelsin de tavırlarında biraz nonoşluk var" "hocam ses tonun travestileri anımsatıyor" ve çoğunluğun da benzer görüş belirttiği değerlendirmeler çıktı yazılardan. hakkaten de hoca biraz şöyle böyleydi. olay ciddileşti, hoşgörülü hoca kayboldu, her kelime için hesap soran, yazı şeklinden o yazıların kime ait olduğunu araştırmaya çalışan dengesiz bir hoca geldi yerine.
bi kere, uygulama sırasında aşıladığı güveni sarsmıştı gereksiz yere. yapmaya çalıştığı şeyi etraflıca tanımlamadığı ve sonuçlarını öngöremediği için oldukça komik ve saçma bi duruma düşmüştü. kıssadan hisse diyelim uzatmadan... şimdii çeşitli beyanatlarla misal;
#204156
#217337
#224030
sözlükte ukde aktividesinin gelişmesi, serpilmesi için: yazıcıya içinden geçeni yazma, altında isminin yeralmasını istemediği başlıklar ekleme özgürlüğü sağlanıyorken ve bu da baya bi teşvik edilmişken sonradan bu deşifre olayları tezat teşkil etmedi mi baştaki tavra. farkı kaldı mı ne istediğini bilmez hocadan. oldu mu hiç.
#363852
#363840
heyt be ne adamız biz ya tayrararam!
#363840
heyt be ne adamız biz ya tayrararam!
#347208
tüh ya gene sik aldım ağzıma. söylemiycem diyorum...
tüh ya gene sik aldım ağzıma. söylemiycem diyorum...
#364102
hepsinin de bizzat yanındaydım, kulaklarıma inanamadım. hepsinden de birebir aynı sesleri duymakla mest oldum, öyle geçmişim ki kendimden osururken nası ses çıkardıklarını kaçırdım bi o kaldı. genelledim rahatladım ağh uhh..
hepsinin de bizzat yanındaydım, kulaklarıma inanamadım. hepsinden de birebir aynı sesleri duymakla mest oldum, öyle geçmişim ki kendimden osururken nası ses çıkardıklarını kaçırdım bi o kaldı. genelledim rahatladım ağh uhh..
hustondan bana şöyle bir msj atmış bilgiç adayı.
-quvar- ama artık anneliği öğrenmiş sonrada buna adpte olmaya çalışan sen bana dediğin gibisin güzel bir anne iyi bir eş ve çok güzel bir sevgilisin
(15.09.2006 15:58:04)
cevapla sil ar$iv
ne oluyoruz demeye kalmadan şöyle bir msj daha atan aday,
-quvar- ya özür dilerim yanlışlıkla size bir mesaj attım eşime atacaktım size gönderdim özür
(15.09.2006 16:24:20)
cevapla sil ar$iv
bu konuyu sana açmamdan quvarın dahi haberi yok sayın okuyan, fakat bir kaç konuda merakım oluştu; 1- bu adam olta mı atıyor nicklere, çünkü msj attığı kişinin nickini parmakalarıyla tuşladığı için yanlış yazması çok kolay değil. 2- canciğerlerine sevgi mesajı atılacak çok yerinde bi sitemi ki burası, cep telefonun var, e-mail var, mynetten uğraşıp e-kart hazırlama imkanın var.. neden bir sözlük sitesinin huston denen kontrol panelini bu işe alet edilir ki selüloz. 3- benim durumumda olup quvardan sevgi mesajı alan başka birileri daha var mı merkından. 4- kafama takılan diger husussa, iki mesaj arasında yaklaşık yarım saat gibi bir süre var: normalde, eşine mesaj attın diyelim baktın cevap yok, cepten ararsın "niye cevap yazmıyon lan sevgilim ne kadar kabasın" diye uyarırsın, 3-5 dakikada halledersin olayı. neden yarım saat beklendi. acaba alacağı bir cevap, misal "uyarıldım quvar bey çok egzotik ve sevici bi insansınız eşiniz yanınızda yoksa yerine bakabilirim" gibi bi cevap gelseydi acep quvar bey yarım saat beklemeyip ikinci yolladığı mesajın
mahiyetini değiştirip niyeti bozabilir miydi? bunları ukde vermek istiyorum ama almıyor.
-quvar- ama artık anneliği öğrenmiş sonrada buna adpte olmaya çalışan sen bana dediğin gibisin güzel bir anne iyi bir eş ve çok güzel bir sevgilisin
(15.09.2006 15:58:04)
cevapla sil ar$iv
ne oluyoruz demeye kalmadan şöyle bir msj daha atan aday,
-quvar- ya özür dilerim yanlışlıkla size bir mesaj attım eşime atacaktım size gönderdim özür
(15.09.2006 16:24:20)
cevapla sil ar$iv
bu konuyu sana açmamdan quvarın dahi haberi yok sayın okuyan, fakat bir kaç konuda merakım oluştu; 1- bu adam olta mı atıyor nicklere, çünkü msj attığı kişinin nickini parmakalarıyla tuşladığı için yanlış yazması çok kolay değil. 2- canciğerlerine sevgi mesajı atılacak çok yerinde bi sitemi ki burası, cep telefonun var, e-mail var, mynetten uğraşıp e-kart hazırlama imkanın var.. neden bir sözlük sitesinin huston denen kontrol panelini bu işe alet edilir ki selüloz. 3- benim durumumda olup quvardan sevgi mesajı alan başka birileri daha var mı merkından. 4- kafama takılan diger husussa, iki mesaj arasında yaklaşık yarım saat gibi bir süre var: normalde, eşine mesaj attın diyelim baktın cevap yok, cepten ararsın "niye cevap yazmıyon lan sevgilim ne kadar kabasın" diye uyarırsın, 3-5 dakikada halledersin olayı. neden yarım saat beklendi. acaba alacağı bir cevap, misal "uyarıldım quvar bey çok egzotik ve sevici bi insansınız eşiniz yanınızda yoksa yerine bakabilirim" gibi bi cevap gelseydi acep quvar bey yarım saat beklemeyip ikinci yolladığı mesajın
mahiyetini değiştirip niyeti bozabilir miydi? bunları ukde vermek istiyorum ama almıyor.
demokrasilerde fareler ve insanlar tükenmez kalem en keskin kılıç kalkan ekibi topladım geliyoz lan ibneler kartalın aşkıyla inliyor tirbünler kartal oy oy oy..
(bkz: gel okulun arkasına)
her dönem boyna eleştirilmesine rağmen hep yine aynı ellere kendilerini teslim etmeleri de ankaralıların aşırı koala sevgisinden kaynaklanıyor olmalı.
halk oyunu
- sizi nerden ısırıyorum acaba
- uza lan! yemezler
- göz olarak abla yanlış anlama
- gözüne sokarım!
- şeyt ayıp oluyo abim, saçından kız sandım tenin de süt
- parmak olarak korkma, geliyo ha yaylan
- uza lan! yemezler
- göz olarak abla yanlış anlama
- gözüne sokarım!
- şeyt ayıp oluyo abim, saçından kız sandım tenin de süt
- parmak olarak korkma, geliyo ha yaylan
bi filminde kemal sunalın canlandırdığı karakterlerden biriyle iri yarı bi adam arasında geçiyor buna benzer bi diyalog. her ne oluyosa cahil cesaretine sahip kemal sunal "ne o korktun dimi lan" diye çıkışıyor, rakibi de "evet, elimi kana bulamaktan korkuyorum, başıma iş açacaksın!" gibisinden karşılıyor.
gerçi amerikanın böyle bi korkusu da olmaz ya; elini bırak, kıçını dahi kanda yüzdürüyor zaten.
gerçi amerikanın böyle bi korkusu da olmaz ya; elini bırak, kıçını dahi kanda yüzdürüyor zaten.
senaryo yazarı oldukça zekidir, kendini zeki sanan bir sürü izleyicisini uyutması zaten bunun açık kanıtı. uyumakta ısrar edilen, kafam almıyo denilen nokta şu ki; ister 1 saniyeliğine olsun, ister 1 saliseliğine olsun mevcut zamandan/mekandan ayrılındığında herşeyinle ayrılırsın. 1 saniyeliğine de olsa geride hiç bir şey kalmaz ki bedenini senin yerine yaşatsın da zaman atlayıp gittiğin ileriki bir zamanda onunla karşılaşabilesin.
sadece elma-armut ve parmak hesabından anlayanlar için ilkokul düzeyinde somut bir örnekle açıklayalım; ali kars’tan bulgaristan’a yaya olarak gitmek zorunda olan topal ve zavallı bir insan kardeşimiz olsun. yolculuğu muhtemelen aylar sürecektir. lakin henüz kars sınırlarını geçmemişken eline bir zaman makinesi geçer. makineye atlayıp 1 saniyede bulgaristana varmak ve aynı zamanda aylar sonrası bulgaristana varacak olan kendisiyle karşılaşmak ister. bir yandan da çok sevinir "oh be o kadar yolu yürümekten kurtuldum" diye.
bedenini kaldırıp makinaya koyar, yaya olarak varabileceği günü hesaplar ve besmele çekerek aracın zaman panelinden tarih ayarını girer, ardından okey tuşuna basar. ve anında jjıınnn!! diye varır geleceğe, varması gereken tarihe hem de 1 saniyede. sonra araçtan iner, sağa sola bakınır "lan lan! nerde benim 3-5 ay yaşlanmış halim, kayıp mı oldu, buraya varması gerekiyordu" diye salak salak düşünür. kendini ararken babayı bulmuştur. şöyle düşünüp ayılır gibi olur ama yine de kafası tam yerinde değildir; "ulan ben kalkıp zaman makinesine bindim, ben zaman makinesine bindiğimde geride benim şahsıma kimse kalmamıştı ki o kadar yolu yürüsün, 5 aylık zamanı geçirsin, niye kafam basmıyor buna. ama şu marty, back to the future filminde arabaya atlayıp geleceğe gidiyodu kendi yaşlı haliyle karşılaşabiliyordu, benim yaşlı halimdense eser yok mına koyim. bi ibnelik dönüyor ortada ama ben çakamadım. o da 1 saniyeliğine geleceğe gidiyordu ben de, nerde yanlış yaptık biz acaba, yoksa dolap mı lan bu olay? dur bi dakika, ordaki küçük bir nüansı farkedemediiim, ben arabaya bindiğimde o geçmiş zaman dilimindeki ben’i yok ettim, ortadan kaybettim, onu zaman makinesine koyup buraya getirdim. o zaman diliminden bu zaman dilimine kadar yaşayıp yaşlanacak bir beden bırakmadım orda. o zaman diliminde benim bedenimle ilgili ne varsa zaman makinesine binip uçtu gitti, orda birşey kalmadı, bilmem anlayabildim mi?" gibi sorular sorarak kafasındaki ağları aralamaya çalışır. başarır mı bilinmez. bir örneği de böyle harcadık.
sadece elma-armut ve parmak hesabından anlayanlar için ilkokul düzeyinde somut bir örnekle açıklayalım; ali kars’tan bulgaristan’a yaya olarak gitmek zorunda olan topal ve zavallı bir insan kardeşimiz olsun. yolculuğu muhtemelen aylar sürecektir. lakin henüz kars sınırlarını geçmemişken eline bir zaman makinesi geçer. makineye atlayıp 1 saniyede bulgaristana varmak ve aynı zamanda aylar sonrası bulgaristana varacak olan kendisiyle karşılaşmak ister. bir yandan da çok sevinir "oh be o kadar yolu yürümekten kurtuldum" diye.
bedenini kaldırıp makinaya koyar, yaya olarak varabileceği günü hesaplar ve besmele çekerek aracın zaman panelinden tarih ayarını girer, ardından okey tuşuna basar. ve anında jjıınnn!! diye varır geleceğe, varması gereken tarihe hem de 1 saniyede. sonra araçtan iner, sağa sola bakınır "lan lan! nerde benim 3-5 ay yaşlanmış halim, kayıp mı oldu, buraya varması gerekiyordu" diye salak salak düşünür. kendini ararken babayı bulmuştur. şöyle düşünüp ayılır gibi olur ama yine de kafası tam yerinde değildir; "ulan ben kalkıp zaman makinesine bindim, ben zaman makinesine bindiğimde geride benim şahsıma kimse kalmamıştı ki o kadar yolu yürüsün, 5 aylık zamanı geçirsin, niye kafam basmıyor buna. ama şu marty, back to the future filminde arabaya atlayıp geleceğe gidiyodu kendi yaşlı haliyle karşılaşabiliyordu, benim yaşlı halimdense eser yok mına koyim. bi ibnelik dönüyor ortada ama ben çakamadım. o da 1 saniyeliğine geleceğe gidiyordu ben de, nerde yanlış yaptık biz acaba, yoksa dolap mı lan bu olay? dur bi dakika, ordaki küçük bir nüansı farkedemediiim, ben arabaya bindiğimde o geçmiş zaman dilimindeki ben’i yok ettim, ortadan kaybettim, onu zaman makinesine koyup buraya getirdim. o zaman diliminden bu zaman dilimine kadar yaşayıp yaşlanacak bir beden bırakmadım orda. o zaman diliminde benim bedenimle ilgili ne varsa zaman makinesine binip uçtu gitti, orda birşey kalmadı, bilmem anlayabildim mi?" gibi sorular sorarak kafasındaki ağları aralamaya çalışır. başarır mı bilinmez. bir örneği de böyle harcadık.
barış manço tarafından şarkı, haluk levent ve fuat saka tarafındansa türkü olarak seslendirilen bir şeydir.
senin sahip olduğun yara demektir başka bir anlamda. "yaram" da böyledir, onun da başka başka anlamlarda kullanıldığı olur rsi vurgulanarak.
#300679 #300677
meal: bahsi geçen yıllarda öss ve lgs sadece 81lilere özel olarak düzenleniyordu galiba sanırsam
meal: bahsi geçen yıllarda öss ve lgs sadece 81lilere özel olarak düzenleniyordu galiba sanırsam
aziz yıldırımın istifa etme dişlileri artık yalama yaptığından gerçekten gerçekleşmesi imkansız olaydır.
kafası karışmış intiharcının boş uğraşıdır. kendini öldürüp intihar değilmiş gibi gösterebilmektir asıl marifet adoslar.
eğer oylayan kişinin kendisi de sözlükte geçimini copy-past tekniğiyle sağlıyorsa; bu olayın meşru görülmesi, herkes tarafından sık sık yapılması ve toplum gözünde yemek içmek kadar doğal bir şey gibi kabul görmesi için copy-pastle entry giren kişiyi daha bir teşvik etmek ve işini severek yapmasını sağlamak amacıyla bu tür entryleri muhteşemleyebilir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?