biliyorsun, bizim her türlü yalnızlığımız yeni bir dil olacak yarın.
görmemle birlikte bu ve bunun gibi daha biçok edip cansever dizesini aklıma düşürmüş olan başlıktır. ne olsun, adam şiirleriyle tez yazmış yalnızlık üzerine..
en çok ruhi su dan dinlenmeyi sevdiğim türküdür. türkünün özüne en uygunudur bence. jülide özçelik’in de yorumu var, ama ben sevmedim pek.
hadese rüşvet verilerek bir istisna yapması istenebilir ve mnemosyneden bir yudumcuk içilebilir. yazık ki antik yunanda değiliz ve zaten olsaydık da bi boka yaramazdı, ama yeni bir mit oluştururduk belki. her neyse, eğer durum böyleyse, her bir şey yazılmalıdır. mesela okuduğun kitabın altını çiz ve sevdiğin bölümleri bir kağıda yaz. evet meşakkatli bir iş ama işe yarar. yazmanın gerçekten büyük faydası dokunuyor. ayrıca unutmaman gereken metinleri- mesela ders- uyumadan önce okuman da bi nebze yarar sağlayabilir. yatmadan önce okunan, izlenen vs şeyler daha fazla akılda yer ediyormuş.
hafızanın beden bulmuş halidir. aynı zamanda yeraltı dünyasında lethenin zıddı olan nehirdir. kendisinden içenlere geçmiş yaşamları hakkındaki her şeyi hatırlatır.
güzel yapılırsa, doğru yere yapılırsa gayet hoş duran bi şey. bir adet mnemosyne dövmesi yaptırmak istiyorum uzun zamandır. ama bir yandan da çekingenlik var bi türlü girişemedim. hayatım boyunca taşımaktan sıkılmayacağım bir dövme olduğundan da eminim. bellek bana her zaman çekici gelmiştir, hatta gitgide daha da fazla kafa yoruyorum bu mevzuya. ama alzheimer olursam çok komik olur lan.
“..kötü şeyler gördük. savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük.yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar,her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. biz de öldük. ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. teşekkürler dünya.. “
unutturmayacağımız insandır.bugün de her sene olduğu gibi kazım koyuncu kültür merkezi olarak “üreterek anıyoruz” etkinlikleriyle kazım koyuncuyu andık. tulumlarla, kemençelerle, türkülerle kadıköy sokaklarını dolaştık. onu kendi diliyle hatırlamak ve unutturmamak için. seveni olan herkesi de bekleriz seneye..
unutturmayacağımız insandır.bugün de her sene olduğu gibi kazım koyuncu kültür merkezi olarak “üreterek anıyoruz” etkinlikleriyle kazım koyuncuyu andık. tulumlarla, kemençelerle, türkülerle kadıköy sokaklarını dolaştık. onu kendi diliyle hatırlamak ve unutturmamak için. seveni olan herkesi de bekleriz seneye..
kadınların hemcinslerine söylememesi gereken laf. zaten bu kelimeden pek hoşlandığım söylenemez. artık ağza sakız olmuşluğundan mıdır, direkt bir iyelik ekiyle mülkiyet algısının en bayağı dışavurumu olduğundan mıdır, o kadarını bilemiyorum. ama şu duruma kıl oluyorum anasını satıyım. yani lezbiyen ilişki söz konusuyla söyleyebilirler tabii de, kızlar kız arkadaşlarına aşkım maşkım demesinler. niye dersin ki, başka hitap mı bulamadın? ismi var en basitinden. evet bu kadar dolu olduğumu ben de bilmiyordum, duyunca irkiliyorum lan.
"ne güzel memleketmiş, haberimiz yokmuş " dediğim şehir. özellikle eski bir rum kasabası olan zeytinbağı (trilye) ve gölyazı (apollonia) çok güzel. ve tabii unutmadan cumalıkızık, 1300lerde kurulmuş bir osmanlı köyü. burada haziran ayında ahududu şenliği yapılıyor, ben de gidecektim ama internetten bakıyorum bu seneye dair hiçbir haber yok. belediyeyi arayacaktım hatta, onu da unuttum.
ucuz, bazen hakkaten iyi müzikler çalan, bazense gecenin 3ünde thrashe abanıp bi süre sonra kafa s*ken bar. bazı servis elemanları da gereksiz atarlı arkadaş, bi eleman vardı o iyiydi ama gitmiş herhalde. yine de kadıköyde gidilesi mekanlardandır.
alkolden kastı rakıdır, bu iyi, çünkü bence de öyledir. ancak rakıyı bırakması gerçekten hayırlara vesile midir orasını tam bilemiyorum. kendisinin duble anlayışı biraz farklı, çizgiyi biraz aşağı çekse, şöyle yavaaş yavaaş içse..kendisi çakırkkeyif, etraf güllük gülistanlık olsa..yok yani ben alkole teşvik etmiyorum, sonra adamın yaşam enerjisi sıfırlanmasın diye dediydim. gerçi alkolü bırakması kanımca zaten yalan da, bi süre böyle olsundur o zaman, iyidir.
adımı hatırlatmaya da gerek duymuyorum, nasılsa yeniden unutacak. olsun alıştım ben zarar yok.
adımı hatırlatmaya da gerek duymuyorum, nasılsa yeniden unutacak. olsun alıştım ben zarar yok.
başlığı görünce house md’den bir alıntı yapasım geldi. türkçesini bulamadım ne yazık ki.
cameron’dan:
"sex could kill you. do you know what the human body goes through when you have sex? pupils dilate, arteries constrict, core temperature rises, heart races, blood pressure skyrockets, respiration becomes rapid and shallow, the brain fires bursts of electrical impulses from nowhere to nowhere, and secretions spit out of every gland, and the muscles tense and spasm like you’re lifting three times your body weight. it’s violent, it’s ugly and it’s messy, and if god hadn’t made it unbelievably fun, the human race would have died out eons ago."
doktorlar da bu kafalarda işte.
edit: john maynard keynes arkadaşımız türkçesini yazmış yıllar önce. buyrun buradan okuyun: #575648
cameron’dan:
"sex could kill you. do you know what the human body goes through when you have sex? pupils dilate, arteries constrict, core temperature rises, heart races, blood pressure skyrockets, respiration becomes rapid and shallow, the brain fires bursts of electrical impulses from nowhere to nowhere, and secretions spit out of every gland, and the muscles tense and spasm like you’re lifting three times your body weight. it’s violent, it’s ugly and it’s messy, and if god hadn’t made it unbelievably fun, the human race would have died out eons ago."
doktorlar da bu kafalarda işte.
edit: john maynard keynes arkadaşımız türkçesini yazmış yıllar önce. buyrun buradan okuyun: #575648
şu an hissettiğim şey. eski zamanlardaki türkçe karakter yoksunluğu bana boku bokuna başlık açtırıp tematik kastırmakta sayın sözlükçüler. ben de çok severim türkçe karakterleri, yani öyle severim ki, araştırdığım başlığın türkçe karaktersiz versiyonu var mı diye bakmak bile gelmiyor içimden.. yaa öyle tabii. he bir de; girdiyi editlerken bkz, gbkz yapamamak da gıcık olduğum ayrı bir durum. kahrolsun firefox, chromea geçmek vaktidir.
15.yüzyılda osmanlı imparatorluğunda yaşamış olan ve bir dönem kazaskerlik yapmış mutasavvıf. fetret devrinde çıkardığı isyan ile bilinir. osmanlı yönetiminden memnun olmayan köylü ve dervişleri arkasına almıştır. şeyh bedrettinin amacı gayrimüslim-ortodoks mülüman- heteredoks müslüman ayrımı yapmaksızın, osmanlı tebaasındaki tüm insanların eşit olduğu bir ortak yaşamın inşasıdır. bazı bölgelerde ağa-bey hükmünü ortadan kaldırarak köylülerin ortak üretimini ve eşitlikçi paylaşımı sağlamayı başarmıştır da. "yarin yanağından gayrı her şey ortak."
kızılbaşların yanısıra, börklüce mustafa ve torlak kemal de şeyh bedrettinin en büyük destekçileridir. aydın ve manisa dolaylarında köylüyü örgütleyerek isyana en büyük desteği vermişlerdir. hatta aydının ortaklar beldesinin adının burada kurulan komünal yaşamdan geldiği söylenir.
direnişler osmanlı ordusuna epey zarar verir, fakat sonunda isyanlar bastırılır. börklüce mustafa öldürülür, torlak kemal idam edilir. şeyh bedrettin ise serezde asılır.
nazım hikmet şeyh bedreddin destanında yenilgiyi şöyle anlatır:
"hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yârin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber diyebilmek için
on binler verdi sekiz binini..
yenildiler.
yenenler, yenilenlerin
dikişsiz, ak gömleğinde sildiler
kılıçlarının kanını."
baba zulanın kökler albümünden bir parça. sözleri:
ey şehvet uğruna aşkı tepenler
yalan ile dolan ile dunya kuranlar
güç ile ün uğrunda gözü dönenler
paralar önünde yeri öpenler
haklı haksız bir gün elbet
elbet bellolur
ben deyim 300 yılda
sen de ellolur
aşıkların sözü kalır
yürü bre hızır paşa senin de çarkın kırılır
güvendiğin padişahın o da bir gün devrilir
ey iktidarda konup kalanlar
kendini kendinden üstün sananlar
fazla laf ile bomboş fikir saçanlar
garibi ezip de gurur duyanlar
haklı haksız bir gün elbet
elbet bellolur
ben deyim 300 yılda
sen de ellolur
asıkların sözü kalır..
ey şehvet uğruna aşkı tepenler
yalan ile dolan ile dunya kuranlar
güç ile ün uğrunda gözü dönenler
paralar önünde yeri öpenler
haklı haksız bir gün elbet
elbet bellolur
ben deyim 300 yılda
sen de ellolur
aşıkların sözü kalır
yürü bre hızır paşa senin de çarkın kırılır
güvendiğin padişahın o da bir gün devrilir
ey iktidarda konup kalanlar
kendini kendinden üstün sananlar
fazla laf ile bomboş fikir saçanlar
garibi ezip de gurur duyanlar
haklı haksız bir gün elbet
elbet bellolur
ben deyim 300 yılda
sen de ellolur
asıkların sözü kalır..
şeyh bedrettin ile ilgili bir belgeselde kullanılan aşıkların sözü kalır parçalarıyla tanıdığım güzel grup.
bazen kadıköydeki beşiktaş iskelesinin orda bir adet tulumcuyla beraber on, on beş kadar karadeniz insanın horon tepişine şahit olabilirsiniz. ben de biliyordum eskiden, şimdi unuttum açıkçası oynamaya oynamaya. kadınlar için biraz problemi olabiliyor horon tepmek.
benim de yaptığım şey. bir nedeni olabilir tabii bunun, ama olmayabilir de. çirkin bi görüntüsü var evet, ama fazla kafaya taktığım da söylenemez.
sıkı bir iron maiden fanı olduğum zamanlarda;
when you know that your time is close at hand
maybe then youll begin to understand
life down there is just a strange illusion.
olsun isterdim.
şimdi lüzum yok diyorum, eğer ilerde mümkün olacaksa krematoryumu tercih ederim.
when you know that your time is close at hand
maybe then youll begin to understand
life down there is just a strange illusion.
olsun isterdim.
şimdi lüzum yok diyorum, eğer ilerde mümkün olacaksa krematoryumu tercih ederim.
dave gahanın ishalle boğuşan kıçı yüzünden 2009daki konser iptal olmuştu. tabi kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletmiştik, da artık geçmiştir herhalde. dm dinleyicileri olarak "buralara bi uğrayıverseniz de bizim gibileri sevindirseniz" diyoruz..
şu an çaresizlik içinde kendisine baktığım nimettir. kırk yılda bir eve girdi, bu sefer de ekmek yok! evet ekmeksiz olarak kaşık kaşık tüketmeye karşıyım. yiyemiyorum o şekilde. kakao alerjim olduğu için eve hiçbir zaman alınmamıştı ve sanırım bundan sonra da alınmayacak. bu sabah kahvaltıya gelen bir kadın çocuğu için getirmiş, sonra unutmuş burda. "yahu çatır çatır çikolataları götürüyorum dışarda bu ısrar neden?" diye soruyorum doğru düzgün cevap da yok, tabu olmuş artık. ondan dolayıdır ki kahvaltı ettiğim diğer evlerde masada nutella varsa direkt tekelime alıp hızla tüketiyorum. yeter artık diyorum ya, bitsin bu evdeki nutella düşmanlığı.
ailem tarafından benzer bir dışlamayla uzak kaldığım diğer kakao harikası için;
(bkz: nesquik)
ailem tarafından benzer bir dışlamayla uzak kaldığım diğer kakao harikası için;
(bkz: nesquik)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?