confessions

biber

- Yazar -

  1. toplam entry 82
  2. takipçi 1
  3. puan 46630

faten

biber
karşısındaki insanları tanımadan yargılamak konusunda oldukça başarılı yazardır.
ki bu da aslında kendi iç huzurunu sağlayamamaktan kaynaklanmaktadır ve bu dışavurum başkalarına saldırmakla gerçekleşmemektedir.
ancak bilmelidir ki bazı insanların sınırları vardır ve bu sınırlar asla aşılmamalıdır değil ki karşındaki kişi sana bu şansı vermemiş bir iki radyo muhabbetinde de sadece istediğin şarkiları çalmıştır.

başka biriyle olan ve kesinlikle dostça kalacak bir ilişkiyi irdelemek ya da ayar vermek kendisinin ilişki anlayışını açıkça ortaya koymuştur.kendi ilişkileri o şekilde yaşıyor olabilir, fakat başka insanlar kendisi kadar yüzeysel değildir ilişkileri bu kadar basite indirgenemez.
kimin hakkında nasıl yorum yapılacağı kararına varırken iyi düşünmeli ve ucu farklı yerlere gidecek cümleler kurmaktan kaçınmalıdır insaoğlu.

ancak bazı yetiler zamanla ortaya çıkacaktır.ve bu yazarın çok fazla zamana yaşamaya ihtiyacı vardır.

edit:bu konu 3.sahısların yorumuna açık değildir.eleştireldir ancak mümkünse iki kişinin usulunce halletmelerine izin verilmelidir.

edit 2:yanlıs anlasilmalar hepimiz içindir sanıyorum kendi adıma özür dilerim ancak dediğim gibi bazı adımlar dikkatli atılmalıdır.

eyvah oğlum donmus

biber
+oglum yavrum iyi misin?
-iyi değilim kız anne kendimi böyle ne biliyim hos hissediyorum ayol kikiki
+allahım bu da mı gelecekti başıma gitti dağ gibi oğul
-olsun kiz anne fistik gibi kızın oldu işte hihihihihi

çiğdem der ki ben elayim

biber
şarkışla yöresine ait aşık veysel
türküsü.
şükriye tutkun’da çiğdem der ki albümünde çok güzel yorumlamıştır.

çiğdem der ki ben elayım
yiğit başına belayım
hepisinden ben alayım
benden ala çiçek var mı

al baharlı mavi dağlar
yarim gurbet elde ağlar

lale der ki behey tanrı
neden benim boynum eğri
yardan ayrı düştüm gayrı
benden ala çiçek var mı

al baharlı mavi dağlar
yarim gurbet elde ağlar

nevruz der ki ben nazlıyım
sarp kayalarda gizliyim
mavi donlu gökyüzlüyüm
benden ala çiçek var mı

al baharlı mavi dağlar
yarim gurbet elde ağlar

sümbül der ki boynum uzun
yapraklarım düzüm düzüm
beni ak gerdana dizin
benden ala çiçek var mı

al baharlı mavi dağlar
yarim gurbet elde ağlar

saraybosna

biber
boşnakların belkide en sihirli hikayesinin şehridir.ağlayan sehir diye anlatırlar; her bombalandığında yıkıntıların üzerine yağmur yağarmış,illaki temizlemek istercesine sanki ve bunun ilahi olduğuna o kadar inanırlar ki yağmur yağınca toz yatışır onlar acılarını,ölülerini
evlerinin bodrumlarına taşımak için zaman kazanırlarmış,bosna’ya gidenler bilir;
gölgeli güneşlidir her daim, yıkılmışlığına inat anrının gözyaşları aktıkça güneş çıkar umuda renkli köprürlerle bağlanırlarmış.

sehir 2003 yılına kadar tam olarak toparlanmayı başaramamış,görüp görebileceğiniz her yerde mezar taşları olan,ölümü inanılmaz kabullenmiş,hatta belki ölmüşte yeniden dirilmiş gibi.beyaz kireç duvarları ölüme taşıdıkları boşnakların ve resimlerle süslenmiştir ağlayan sehir hala ağlar.

hüzünün tanımı zordur ama saraybosna da hüzünün ne olduğu hissedilir. hüzün umuda vuran acı demektir saraybosna demektir.

ve acıların unutulmasına imkan vermeyen çarsının sahibi.

(bkz: bascarsija)

itirafçıların aslında söylemek istedikleri

biber
cücedelimanyak; cinsiyet: kadın; yaş: 20; il: ankara
ben istemeden getirdiği çayı masama bırakıp "götür, içmeyeceğim" dediğim halde artık koymuş olduğu için adisyona eklemeye çalışan zeki yurdum kahvecisiyle tartışmaya başladık. çayın içine birkaç şeker atıp karıştıran kuzenim masanın üzerine çayı güzelce döktü ve "hadi kalkıyoruz" diyerek çayı ödemeden beni çekiştirdi ve bombasını kulağıma fısıldadı: "çaya şekeri lekesi masa örtüsünden kolay çıkmasın diye attım!" yürü be kuzen, monte kristo kontu musun mübarek...

meali:anlattığım üzere bizim sülalede salaklık genetik sadece salak değil bir o kadar kabayız ama işte itirafı yazdım baktim ki;salaklığımız ayyuka çıkmış kültürde ekleyerek toparlamak lazım, intikam duygusunu böyle kitap ismi vererek anlatayim istedim.

aysu baceoğlu

biber
kocam ya da sevgilim varken tanga giymem diyen hatun kişi.demekki neymiş tanga bu ikisini bulmak için giyiliyor bulunca çıkartılıyormuş.bir de bu şekilde telaffuz ediliyormuş ki bilmeyenler öğrensin.

yaran fıkralar

biber
bir papaz, hz isa ve yasli bir adam golf oynuyorlarmis.
papaz topa vurmus ve top deligin 2 metre yaninda durmus.
isa topa vurmus ve top havalanip suya dusmus, isa suya gitmis, suyun ustunde yuruyerek topa tekrar vurmus ve top deligin 1 metre yaninda durmus
yasli adam topa vurmus, top tam suya duserken sudan bir balik ziplayip topu yutmus, ama balik tam suya girecekken bir marti gelip baligi yakalamis ve havalanmis, ama balik cirpinirken birakmis ve balik yere deligin yanina dusmus, dusunce de topu cikarmis, top yuvarlanarak delige girmis. isa once topa sonra yasli adama bakmis ve demis ki:
"baba! kuralina gore oyna su oyunu!"

bekaret tanrısi ile evlenmek

biber
güneş tanrısı=aydınlığı sağlayan
yağmur tanrısı=yağmur yağdıran
ot tanrısı=her yer yeşillensin isteyen
bok tanrısı=her yeri bok götürsün isteyen
ise
bu durumda
bekaret tanrısı=bekaret dağıtan değilde nedir.

bu tanrıyla evlenmek ne yarar sağlar bol bol aldatılırsınız ya da bekaret verir verir geri alır.

itirafçıların aslında söylemek istedikleri

biber
şanya; cinsiyet: kadın; yaş: 30; il: bursa
niye erkekler her duydukları ya da gördükleri seks oyununu denemek isterler? güzel başlamış bir gece, tam orgazm olurken popoma yediğim ve acıdan gözlerimin önünde yıldızlar uçurtan şaplakla sona erdi. neymiş seyretiği porno filmdeki kadının çok hoşuna gitmişmiş! git ona yap o zaman kardeşim! beş parmağının izi hala benimle gezmekte!

meali:sevgilim biraz sert olduğundan kendisini terkettim. ancak çok sert olmadığınız takdirde her türlü fanteziye açığım itirafçı erkeklere selam eder yaratıcı olun kaçırmayın beni derim.

rakel dink

biber
ne kadar acılı olursa olsun hayatının çocukluğundan itibaren tamamında yanında olan sevgilisinin ardından olabildiğince duygulu ama bir o kadar mağrur durarak okuduğu konuşmayla toplanan kalabalıkta olan her insanın takdirini ve sevgisini kazanmış insandır.


ah sevgilim, her zaman derdin hisus (hz.isa) bizi ne kadar sevdi, bizi birbirimize verdi....

"çutağına eş olmak bana verildi. bugün çok acılı ve
onurlu olarak buradayım.

ben, çocuklarım, ailem ve sizler çok acılıyız. bugün sessiz sevgi
biraz olsun bize güç katıyor. kederli bir sevinç yaşatıyor.

incil’den yuhanna 15/13’te, "hiç kimsede, insanın dostları uğruna
canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur"der.

sevgili dostlar, bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın
babasını, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. sağdakine, soldakine,
öndekine, arkadakine, rahatsızlık, saygısızlık vermeden... sloganlar,
pankartlar açmadan, sessiz bir saygı yürüyüşü gerçekleştiriyoruz.
bugün sessizlikle büyük bir ses yükselteceğiz. bugün derinliklerin
ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır.

yaşı kaç olursa olsun, 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir
zamanlar bebek olduklarını biliyorum. bir bebekten bir katil yaratan
karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim.

onu sevgisi büyüttü...
ah kardeşlerim, onun doğruluğa olan sevgisi, şeffaflığa olan sevgisi,
dostuna olan sevgisi onu buraya getirdi. korkuya meydan okuyan sevgisi
onu büyüttü.

diyorlar ki, o büyük bir adamdı. size sorarım, "o büyük mü doğdu?"
hayır. o da bizim gibi doğdu. o gökten değildi. o da topraktandı.
bizim gibi çürüyen bir beden. fakat, yaşayan ruhu, yaptığı iş,
kullandığı üslup, gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı.
insan kendiliğinden büyük olmaz. insanı yaptıkları büyük yapar. o
büyük oldu. çünkü, büyük düşündü. büyük söyledi. bugün de buraya
gelerek, hepiniz büyük düşündünüz. sessizce büyük konuştunuz. siz de
büyüksünüz. bugünle kalmayın, bu kadarla yetinmeyin.

o, bugün türkiye’de milat yaptı. sizler de mührü oldunuz. onunla
manşetler, onunla konuşmalar, onunla yasaklar değişti. onun için
dokunulmazlar ve tabular yoktu. kelamda dediği gibi yüreğinden taştı.
büyük bir bedel ödedi. bedellerin ödendiği gelecekler hrant’ları
severek, hrant’lara inanarak olur. nefretle, hakaretle, kanı kandan
üstün tutarak olmaz. bu yükseliş, karşındakini kendin gibi görerek,
kendin gibi sayarak, kendin sayarak olur.

ah kardeşlerim, hisus’un yardımıyla yarattığı ev cennetinden
ayırdılar. gökten ve ebedi cennete kanat açtırdılar. gözleri daha
yorulmadan, bedeni daha yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine
doymadan kanat açtırdılar göksel cennete.

oraya yalnız sevgi girer. biz de geleceğiz sevgilim. biz de geleceğiz
o eşsiz cennete. oraya yalnız ve yalnız sevgi girer. insanların ve
meleklerin dillerinden üstün olan, peygamberlikten üstün olan, bütün
sırları bilmekten üstün olan, dağları yerinden oynatacak imandan üstün
olan, varını yoğunu sadaka vermekten üstün olan, bedenini yakılmaya
teslim etmekten daha üstün olan, yalnız ve yalnız sevgi girecek o
cennete. orada gerçek sevgiyle bir arada ebedince yaşayacak. kimseyi
kıskanmayan sevgi, kimsenin malında gözü olmayan sevgi, kimseyi
öldürmeyen sevgi, kimseyi aşağılamayan sevgi, kardeşini kendinden
üstün tutan sevgi, kendi hakkından vazgeçen sevgi, kin tutmayan sevgi,
kardeşinin hakkını arayan sevgi, mesih’te bulunan sevgi ve bize
dökülmüş olan sevgi.

ah sevgilim yazdıklarını, yaptıklarını, konuştuklarını kim unutabilir
sevgilim? hangi karanlık unutturabilir sevgilim? olmuşları, olanları
kim unutturabilir sevgilim? korku unutturabilir mi sevgilim? yaşam mı,
zulüm mü? dünyanın zevki, sefası mı sevgilim? yoksa ölüm mü
unutturacak sevgilim? hayır hiçbir karanlık unutturamaz sevgilim.
ben de sana yazdım aşk mektubunu sevgilim. bana da ağır oldu bedeli
sevgilim. bunları yazabilmeyi hisus’a borçluyum sevgilim. onun da
hakkını ona verelim sevgilim. herkesin hakkını herkese geri verelim
sevgilim.

sevdiklerinden ayrıldın. çocuklarından ayrıldın, torunlarından
ayrıldın. sizlerden ayrıldı. kucağımdan ayrıldın. ülkenden ayrılmadın
sevgilim."

(bkz: çutak)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol