bgat

yaptığının yanına kar kalmaması gereken boksör şarkıcı. magazin hayatının döngüsü dünyanın pek çok yerinde böyle. sadece belirli bir ülkeye hitab etmeyip tüm dünyanın gözleri önünde özel hayatını yaşayan kimi oyuncu-şarkıcı vs. kişilerin tabiri caizse yatak odasına kadar giren de yine bu magazinciler. evet çoğunlukla da karşılarına sarhoş çıkan bir ünlüden dayak yemiyorlar.

işin çift yönlü bir tarafı var yine. ilk yumruktan sonra süper malzeme yakaladıklarını sezen muhabirlerin teoman’ın üzerine çullanması ve olayın devamını getirmek için bulundukları girişimler, aslında onların da bu durumdan çıkar sağlayacaklarını bildiklerinin bir göstergesi. ve bu yüzden yumruğu yiyen kişi bile sonrasında yerden kalkıp teoman’ı kaşımaya devam ediyor.

ama yine de her şeye rağmen teoman isimli rockçının zaten sarhoş boy gösterdiği gece aleminde, sıradan-rutin vazifelerini icra eden bu muhabirlere -hem de kameralar önünde- saldırması, üstüne bir de küfür etmesi kabul edilemez bir bayağılık. sanırım ayıldıktan sonra bu görüntüleri izleyip, "ulan ne yaptım ben" falan diyecektir.

queen şarkılarını en iyi şekilde yorumlayan, freddie’nin performansına en çok yaklaşan isimdir kendisi. keşke paul rodgers değil de o olsaydı "queen+"da. evet, keşke...

orhan pamuk’un henüz yayımlanmadan meşhur olmuş, çıktı çıkacak konumda bekleyen yeni romanı. bu eser için bir ingiliz yayıneviyle de anlaşma yapmış sevgili yazar. nobel sonrası ilk roman olacağı için edebi dünyada bir patlama yapması kaçınılmaz.

dünyanın sayılı gitaristleri arasında yerini almış queen üyesi müzisyen. freddie mercury ile birikte queen’in sac ayağını oluşturan isimdi. gerek karakteristik gitar tonlamaları gerekse besteleriyle komple bir müzisyen kişiliği sergilemiştir. queen’in en güzel şarkılarının çoğunun söz yazarıdır kendisi. ayrıca freddie öldükten sonra queen isminin hala da ayakta durması için çalışmalar yapmıştır. son yıllarda queen + paul rodgers birlikteliğinin dışında yeni gnr ile de bazı çalışmalar yapmış, axl ile birlikte bazı bestelere imza atmıştır.

kendisi astrofizikçidir ayrıca. geçtiğimiz haftalarda rektör olmuştur. başarı abidesi insan, heykeli dikilmelidir tıpkı freddie’ninki gibi...

istanbul’da yaşamayıp akraba ziyareti, gezi ya da iş dolayısıyla şehre gelenler için bazen sıkıntı yaratıp bünyeyi daraltan bir hengâme.

queen’in 1991 çıkışlı innuendo adlı albümünden oldukça anlamlı ve dolayısıyla etkileyici bir güzellik. özellikle de freddie mercury’nin yorumu muhteşem. sanki hissettiği bir acıyı dinleyene aktarmaktadır ki, şarkıyı dinlediğiniz sürece bunu hissedebilirsiz.

freddie mercury’nin yer aldığı son klibe sahip, iç burkan queen şarkısı. geçmişe dönüp düşünmenize sebep olur muhtemelen.

queen’in 1974 çıkışlı sheer heart attack adlı enfes albümünün hareketli, vokal bakımından hayli zorlu şarkısı. eşlik etmek zordur gerçekten, tekerleme gibi ilerler sanki.

metallica tarafından çok defa coverlanmıştır. ve hatta james hetfield 1992’deki freddie mercury anma konserinde sahneye çıktığında bu şarkıyı söylemişti.

sözleri de şöyle:

sleeping very soundly on a saturday morning i was dreaming i was al capone
there’s a rumour going round, gotta clear outta town
yes smelling like a dry fish bone
here come the law, gonna break down the door, gonna carry me away once more
never, i never, i never want it any more
gotta get away from this stone cold floor
crazy
stone cold crazy, you know, wooh, ow

rainy afternoon i gotta blow a typhoon and i’m playing on my slide trombone
anymore, anymore, cannot take it anymore

gotta get away from this stone cold floor
crazy
stone cold crazy, you know, ow, hit ’em on

walking down the street, shooting people that i meet
with my rubber tommy water gun
here come the deputy, he’s gonna come and getta me
i gotta get me get up and run
they got the sirens loose
i ran right outta juice
they’re gonna put me in a cell, if i can’t go to heaven
will they let me go to hell
crazy
stone cold crazy, you know

queen’in 1974 yılında çıkan sheer heart attack adlı üçüncü albümüne ait bir parça. grubun davulcusu roger taylor’a aittir ve şarkıyı da kendisi seslendirmiştir ki zaten en iyi yorumladığı parça gözüyle bakılır çoğu kişi tarafından.


sözleri de şöyle:

my new purple shoes,
bin’ amazing the people next door
and my rock ’n’ roll 45’s,
bin’ enraging the folks on the lower floor

i got a way with the girls on my block
try my best be a real individual
and when we go down to smokies and rock
they line up like it’s some kinda ritual

ooh give me a good guitar, and you can say that my hair’s a disgrace
or, just find me an open car, i’ll make the speed of light outta this place

mmm, i like the good things in life
but most of the best things ain’t free
some same situation, justs cuts like a knife
when you’re young, and you’re poor, and you’re crazy, crazy
young and you’re crazy
young and you’re crazy
young and you’re crazy

but ooh give me a good guitar
and you can say that my hair’s a disgrace
or, just find me an open car,
i’ll make the speed of light outta this place

you take my breath away gibi mükemmel bir ballad ile anlam kazanan, bir nevi a night at the opera’nın devamı olan en iyi queen albümlerinden. yine bu albümden tie your mother down, queen’in çoğu konserinde açılış parçası olarak kullanılmıştır, gerçekten de hareketli temposuyla ilk anda bile seyirciyi havaya sokabilen bir parçadır. onun haricinde white man adlı şarkı da bu albümden en çok akıllarda kalan çalışmalardan biridir. ingiltere’de platinum plak ile ödüllendirilmesi ise başarısının bir sonucudur tabii ki...

bölücü terör örgütüdür. 1993 yılında pusu kuran pkk’lı "terörist"ler terhis olmalarına sadece bir gün kalan 33 askeri şehit etmişlerdir. tarih bu terör örgütünün hain ve korkakça saldırılarını birbir not etmiştir. bunları görmeyip de hala bu insanlara terör lafını yakıştırmayan kişiler de yerkürede mevcut ne yazık ki.

sözlüğün sembolik kraliçesidir kendisi. başka hiçbir bayan sanatçıya bu kadar içtenlik ve samimiyetle iltifat edilmedi bu toplulukta. bir müzik dergisinin geçen ayki sayısında hakkında yazdığı gibi: tanrı kraliçeyi korusun!

klavye üstüne bal dökmekten daha zararsızdır bir durumdur. şükretmek lazım, kötünün de kötüsü var değil mi.

şu anda türkiye’nin en iyi sağ kanat oyuncusu. 22 yaşında ve evli. kendine karşı sağlam bir özgüveni var, sanki yıllardır avrupa’da mücadele ediyormuş gibi oynuyor. onu izlemek keyif verici. rakip geçerken bu şekilde adam eksilten bir futbolcu bu piyasada fazla yok.

türkiye’deki demokrasinin ne kadar sağlam olduğunun ispatı olan parti. bildirge yayınlıyorlar, açıklamalarında "kürt halk lideri öcalan" diyebiliyorlar. ve hala da meclisteler.
farklı görüşlerin mecliste yer bulması kadar doğal bir şey olamaz, ama terör örgütüne bu kadar yakın olan ve terör örgütünün siyasi kanadı olan bir partinin mecliste yer alması sadece türkiye’deki gibi demokrasilerde mümkündür herhalde. hiçkimse de çıkıp bu parti bir etnik kökeni temsil ediyor demesin, rica ediyorum. çünkü biliyorum ki türkiye’de hiçbir etnik kökenin lideri öcalan denen terörist değildir.

bölücü terör örgütü pkk’nın korkak ve haince saldırılarının son perdesi.

özgürlük, insanlık, barış, halkların kardeşliği maskesi altında atıp tutanlara, pkk’yı ülkenin kendi doğurduğu bir sonuç olarak görenlere diyorum ki: "işte halklarınız, işte kalleşliğiniz."

ilk örneği için;

(bkz: sgt pepper s lonely hearts club band)

ülkemizin acı gerçeğini sıklıkla hatırlamamızı sağlayan hain saldırılardan biri.her zaman savunduğum bir olay var; bizim halkımızın büyük bir çoğunluğu -özellikle de terör olaylarının yaşandığı ve terörün insan kaynağı olan güneydoğu bölgeleri- maalesef kendi kararını kendisi veremeyen, başkaları tarafından kafasına yediği tokmaklarla hayatını sürdüren ve buna göre düşünüp buna göre hareket eden hantal bir beyne sahip.

terörü besleyen ve terörü ülkedeki belli bir etnik kökene karşı bir savunma mekanizması haline getiren insanlar aramızda elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor ve bu insanlar milletvekili de olabiliyor. terör destekçisi olacakları malum olan bu kişiler bölge halkının çoğunluğunun desteğini alabiliyor.

maalesef ülkemizde terör-kendi etnik kökenine sahip olan büyük bir çoğunluktan destek görmekte. bunu o insanların davranışlarından, sözlerinden ve imalarından anlamak hiç de zor değil. bu noktada ülkenin eğitim seviyesinin en düşük olduğu bu bölgelerdeki vatandaşlarımızı tamamıyla hatalı bulmak da hatalı bir davranış olacaktır.
ancak işin diğer tarafına baktığımızda eğitim almış, belli bir donanımı olan insanların da bu terör olaylarını bir savunma metodu, demokratik bir hak, gereksinim, ülkenin sancılı çocuğu olarak algılamaları anlaşılır gibi değil. bu tip maymunları her yerde görmek mümkün, internet ortamındaki çok kullanıcılı platformlarda da, ünivsersitelerde de... zira kendileri terör konusunda hiç yara almadıkları için, kelimelerin ve tarihsel kitapların yapraklarının ardındaki kokuşmuş kavramların arkasından diledikleri gibi konuşabilmektedirler.

ama işin bir de tam ortası var, gerçekler var, yaşananlar var, askere yolladığınız arkadaşınızın haince bir saldırıyla hayatını kaybettiğini öğrendiğinizde kafanıza düşen tonlarca ağırlığındaki bir gerçek var. bunu yaşamış insanları anlayabilmek daha zordur tabii ki, canı yanmış insanların teröre bakışı daha farklıdır, onlar ne siyasetçinin lafından anlar ne de diplomasiden, istedikleri tek şey başka genç hayatların bu uğurda can vermemesidir.

bu terör olayları insanların hayata bakış açısını değiştirebiliyor, kesinlikle bu tür konularda daha da hassaslaşıyorsunuz. en önemlisi de ülke vatandaşlarının terör konusunda samimi olmalarının gerekliliğidir.

terörün kökünün kuruması konusunda aynı istek duyulmalıdır. teröre olanak sağlamaya uğraşan kimi sözde siyasetçilere yol açılmasına izin verilmemelidir. bu bütünleşme ve yaşadığımız yeri herkes gibi sevme duygusu içimize yerleşmediği sürece terör olaylarını atlatmamız zor.

son zamanlarda derinden dertli olduğum virüs vs. gibi kötü amaçlı yazılımlarla verdiğim yoğun mücadele sonucunda bana kucak açmış ve sinirlerimin asgari düzeyde kalması için elinden geleni yapmış, tarayıcı. şu saatten sonra kendisini asla terk etmeyeceğim sevgilimdir. şu zamanda kadar çoğu kez ie kullanan biri olarak, yaklaşık iki gün önce, nerden geldiğini bir türlü anlayamadığım bir solucanın ie’nin açıklarından faydalanarak bilgisayarıma sızması sonucu yaşadığım kabusu dindirmiştir, bu programı yapandan razı olsun... şimdi diyeceksiniz ki, bilgisayarında antivirüs programı yoktur senin, hayır efendim var, hem de alası. ancak bu virüs denen virüs, sistemde sadece ie’de açık yakalayabildiği için ne zaman ie penceresi açsam, uyarı alıyorum, sayfa yapısı aptal görünümlere giriyor, olabildiğince yavaşlıyor. kaç kez silip tekrar kurdum ama fayda etmedi. ancak firefox’da açılan pencere gayet güvenli olduğu için ne sayfa görüntüsünde bir değişiklik oluyor ne de bazı siteleri açarken sayfa yapısı saçmalıyor. evet, benim yaşadıklarım herkesin başına gelebilir, daha fazla güvenklik için tavsiye ttiğim programdır.

cümle içinde bağlaç görevi gören eklerdir (bu da tanım olsun).