böyle bir$ey ancak doğu toplumlarında olur, isterseniz, "geli$mémi$ ülkeler" de diyebilirsiniz ya da "geli$mekte olan"...
du$tan, $ofbeni ve hatta suyu açık bırakarak çıkmak. ben değildim çok $ükür, $ahidim sadece.
operatör deği$ikliği sırasında iki günlük (hiç konu$madan) kullanıma bir aylık fatura kesen; sağa sola i$ güç içerisinde yapılabilen şkayetler sırasında bana mısın demeyen ve 21 tl’lik fatura için "...ödenmediği taktirde hakkınızda yasal i$lem ba$latılacaktır" yazısı göndertmekten çekinmeyen, sözde "kaçanın kurtulduğu" gsm operatörü.
"vadesiz hesap" açmayan, bir maa$ hesabı için onlarca sayfaya isim yazıp imza atma zorunluluğu getiren cicili bicili banka.
onlar $imdi arazi.. her ba$arıyı kendisine, her ba$arısızlığı ordu, yargı, üniversite kimi bulursa ona yazmaya alı$mış hükümet ve bunu hep yiyen halkım...
bir de hesaba yatan paranız "üç kuru$" seviyelerindeyse ne koyar, o kesilen paralar.
herkesi paylama; herkese haddini bildirme, ba$ eğdirme ile özetlenebilecek bir baskın ki$iliğe sahip ki$i. hem milliyetçi, hem evrenselci; hem dindar, hem alabildiğine küreselle$meci... bir de herkese dava açıyor ki hiç uğra$amam...
imdi okudum, bildim. sosyal bilgiler öğretmenine tarih dersi de verdirir icabında hayat, okumak lazım tabi. eğitim $art!
"sultan süleymana kalmaz" diye literatüre giren bir devri ihti$amdan bahsediyoruz canlar. onun da nevri döndü tabi; gün döndü, $u oldu bu oldu... ölen öldü kalanlar kaldı.
(iç ses: $u anda her$eyden çekip gitmek istiyor ya can; ne varsa, ne hesap varsa, hiçbirine yüz dahi çevirmeyerek. anla$ılmadan olmaz, ben anlatamadım derdimi, deyip...)
*üzerine titrediğin yavrunla klimalı arabanla (bana ait değil her ikisi de.)trafik ı$ıklarına takıldığında, o ciğerparenden daha küçük bir çocuğu buz gibi havada gördüğünde "bunu çocuğuna nasıl anlatırsın?"
*dersinde haklar/özgürlükler diye yırtınırsın da hemen pencerenin dibindeki sokakta ya$anan binbir haksızlığı/adaletsizliği "öğrencine nasıl anlatırsın?"
*cebindeki birkaç bozukluğun $ıngırtısı, yürürken aklına getirir ödenecek faturaları, görülmesi lazım ihtiyaçları da; boynundaki kıravat ve "hoca" sıfatıyla bu durumu "kendine nasıl anlatırsın?"
*ramazanda bir çadırda gönüllü görevinde iftar ederken oraya gelen "hayır sahibi"nin, "nerede bu bin ki$i, nereye gitti bu yemekler" yırtınmasını "kendine, nefsine, inancına, allaha, nasıl anlatırsın?"
vs vs
çocuğuna "bak yavrum kanuni böyle müthi$ti" diyeceğin yer bir dizi değil okuldur, kitaptır, lap toptur, net booktur, ipoddur, ipaddir!.. bir, bunu vurgulamaya çalı$tım.
iki: beğenen beğenir, izlemeyen izlemez; "söyletmen urun!" demek yanlı$tır, korkunçtur, tehlikelidir.
üç: yemi$im kanunu da kanuniyi de, $u akıp giden hayatta muhafazakârlıkla özde$le$en ve elbette ondan ibaret olmayan milli-manevi değerleri "dizilerde" gözetleyip halihazırda yenen haltlara dokunmayan çarpık anlayı$a dikkat çekmeye çalı$tım.
dört: neden herşey "personel"le$tirilir ki hemencecik, senin dediklerine ait olan yorum sanadır; gerisi muhafazakârlığa, muhafazakârlara... kara murat da nereden çıktı $imdi?
"sultan süleymana kalmaz" diye literatüre giren bir devri ihti$amdan bahsediyoruz canlar. onun da nevri döndü tabi; gün döndü, $u oldu bu oldu... ölen öldü kalanlar kaldı.
(iç ses: $u anda her$eyden çekip gitmek istiyor ya can; ne varsa, ne hesap varsa, hiçbirine yüz dahi çevirmeyerek. anla$ılmadan olmaz, ben anlatamadım derdimi, deyip...)
*üzerine titrediğin yavrunla klimalı arabanla (bana ait değil her ikisi de.)trafik ı$ıklarına takıldığında, o ciğerparenden daha küçük bir çocuğu buz gibi havada gördüğünde "bunu çocuğuna nasıl anlatırsın?"
*dersinde haklar/özgürlükler diye yırtınırsın da hemen pencerenin dibindeki sokakta ya$anan binbir haksızlığı/adaletsizliği "öğrencine nasıl anlatırsın?"
*cebindeki birkaç bozukluğun $ıngırtısı, yürürken aklına getirir ödenecek faturaları, görülmesi lazım ihtiyaçları da; boynundaki kıravat ve "hoca" sıfatıyla bu durumu "kendine nasıl anlatırsın?"
*ramazanda bir çadırda gönüllü görevinde iftar ederken oraya gelen "hayır sahibi"nin, "nerede bu bin ki$i, nereye gitti bu yemekler" yırtınmasını "kendine, nefsine, inancına, allaha, nasıl anlatırsın?"
vs vs
çocuğuna "bak yavrum kanuni böyle müthi$ti" diyeceğin yer bir dizi değil okuldur, kitaptır, lap toptur, net booktur, ipoddur, ipaddir!.. bir, bunu vurgulamaya çalı$tım.
iki: beğenen beğenir, izlemeyen izlemez; "söyletmen urun!" demek yanlı$tır, korkunçtur, tehlikelidir.
üç: yemi$im kanunu da kanuniyi de, $u akıp giden hayatta muhafazakârlıkla özde$le$en ve elbette ondan ibaret olmayan milli-manevi değerleri "dizilerde" gözetleyip halihazırda yenen haltlara dokunmayan çarpık anlayı$a dikkat çekmeye çalı$tım.
dört: neden herşey "personel"le$tirilir ki hemencecik, senin dediklerine ait olan yorum sanadır; gerisi muhafazakârlığa, muhafazakârlara... kara murat da nereden çıktı $imdi?
sokakta mendile satan, dilenen; devlet yurdunda dahi(?) tacize/tecavüze uğrayan çocuklar üzerinden değil de; reklamlarda oynayan çocuklar üzerinden "çocuklar istismar ediliyopr cicim" çekmek...
filmlerde gördüğümüz "evsizler"i öz yurdumuzda da görür olduk. bunları görmeyip de haktan, hukuktan, insanlıktan bahsetmek...
hacca gitmiş defalarca ama işçisine altı ayda bir giriş çıkış yaparak hakkını yemekte bir beis görmeyen iş!adamı ve yine bunda bir beis görmeyen muhafazakâr hükümet ve yine bunda bir beis görmeyen ve üstüne üstlük bir de götürüp oyunu bunlara veren muhafazakâr kitle...
bir yılda 73 küsur üniversite açmakla övünen, işsizini özel sektörün insafına bırakan muhafazakâr hükümet; bunlara oy vermeye devam eden muhafazakâr kitle...
ülkenin yurt dışındaki sözde itibarı, borsa, sıcak para kucaklarında fakir, işsizini görmeyen...
baştakini padişah gibi görürse, padişaha da laf ettirmez tabii.
eden o zaman da ediyordu lafını. kelleyse kelle cansa can.
21. yüzyılda bile bir il başkanı "bizim için adeta bir peygamber gibi" demişti hani. kafa, sırf çağlar geçti diye değişmiyor.
muhafazakârlığını alkol, başörtüsü, tarih üzerinden göstermeye çalışmak zavallılıktır. bu piyasaya dair "muhafazakâr önermen var mı birader? yoksa bir piyon musun sende piyonlardan?
filmlerde gördüğümüz "evsizler"i öz yurdumuzda da görür olduk. bunları görmeyip de haktan, hukuktan, insanlıktan bahsetmek...
hacca gitmiş defalarca ama işçisine altı ayda bir giriş çıkış yaparak hakkını yemekte bir beis görmeyen iş!adamı ve yine bunda bir beis görmeyen muhafazakâr hükümet ve yine bunda bir beis görmeyen ve üstüne üstlük bir de götürüp oyunu bunlara veren muhafazakâr kitle...
bir yılda 73 küsur üniversite açmakla övünen, işsizini özel sektörün insafına bırakan muhafazakâr hükümet; bunlara oy vermeye devam eden muhafazakâr kitle...
ülkenin yurt dışındaki sözde itibarı, borsa, sıcak para kucaklarında fakir, işsizini görmeyen...
baştakini padişah gibi görürse, padişaha da laf ettirmez tabii.
eden o zaman da ediyordu lafını. kelleyse kelle cansa can.
21. yüzyılda bile bir il başkanı "bizim için adeta bir peygamber gibi" demişti hani. kafa, sırf çağlar geçti diye değişmiyor.
muhafazakârlığını alkol, başörtüsü, tarih üzerinden göstermeye çalışmak zavallılıktır. bu piyasaya dair "muhafazakâr önermen var mı birader? yoksa bir piyon musun sende piyonlardan?
ba$bakanın, karstaki "insanlık anıtı"na uygun gördüğü sıfat. "yıkılmalı" da buyurmu$ar zat-ı $ahaneleri.
benim aklıma da "yıkılması gereken" bir "ucube" geldi $imdi.
benim aklıma da "yıkılması gereken" bir "ucube" geldi $imdi.
"are you talking to me?" repliğiyle zirvede olduğunu gösteren aktör.
2002 yapımı, robert de niro ve (bkz: eddie murphy)nin ba$rollerini payla$tığı, aksiyon ve komedi karı$ımı film.
daha önce izleyip de beğenmediğim filmi neremle izlemi$tim acaba, iyiymi$ aslında be.
sözlüğe sürekli giremediği için mahcup ve fakat girdiğinde eteğindekileri hızla dökme telaşında olan bilgiç. bir de şu teknik aksaklıklar ve kişisel engeller olmasa...
malum sigara yasağının genişletilmesi faşizmini çok eleştirdik. sağlık fetişistleri her gün yuttuğumuz onca egzoz dumanını, hükümetin dağıttığı kaliteli kömür dumanını, gdolu ürünleri, katkı maddelerini unutup taktılar sigaraya. tamam gençler başlamasın, özendirilmesin, açıkta satılmasın, reklamı yapılmasın ama insaf be; amaç sigara içmeyenleri korumaksa "ayrı alanlar" oluşturulması dururken bu yol seçildi. hayırlı olsun...
en son 1976da üretilen, abd ordusunda 2004te envanterden çıkarılan uh 1 helikopterleri bizde hala kullanılıyor. bankaların karları, borsanın saçmasapan puanları... öğrenci, memur, emekli, işsiz... yaşam ve çalışma şartları aha da böyle.
sınıfın en matrak yeridir. geyikler, espriler havada uçuşur; çok neşelidir. hocalar aynı şeyi düşünmez elbette.
bir film adı aynı zamanda.
çekimleri bayuağı uzun sürmüştü. dağından altından üstünden, sağından solundan gelen ve sonunda çocuklara yönleri öğreten faideli bir klip idi kendileri (az önce okuduğum entryden etkilendi dilim.sorry).
sözüm meclisten içeri, bazı ülke yöneticilerinin poposu olabilir kanımca.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?