amerikan filmlerinde gördüğümüz ve genelde de savunma bakan yardımcısı olan bir makam. bakanların işlerini hafifletmenin dışında, makamlarının ağırlığını da arttırmıştır sanırım.
türkiye, yugoslavya ya da ırak olmadıysa, sebebi kara kaşımız-gözümüz yerine "en iyi ihraç kaleminiz ordunuz" demelerine binaen bu tür plan-projelere bakmalı.
son günlerde iyice artan gaza ve bundan kaynaklı haber-yorumlara bakıldığında, normalde delilik denebilecek bu durumun hem de her an gerçekleşebileceği görülür.
yakın zamanda terör örgütünü silecek bir operasyon da, suriyeye yönelik bir operasyon da pekâla mümkün.
türkiye, bölgesinde jandarma tayin edilmiş gibi duruyor. içte ve bölgede muhafazakâr/islamcı/delikanlı görüntüyle kazanılan sempati/karizma/destek böyle bir gelişmeye yol verebilir. gıdıklanarak, pophpohlanarak, kışkırtılarak, oldu bittiyle...
son günlerde iyice artan gaza ve bundan kaynaklı haber-yorumlara bakıldığında, normalde delilik denebilecek bu durumun hem de her an gerçekleşebileceği görülür.
yakın zamanda terör örgütünü silecek bir operasyon da, suriyeye yönelik bir operasyon da pekâla mümkün.
türkiye, bölgesinde jandarma tayin edilmiş gibi duruyor. içte ve bölgede muhafazakâr/islamcı/delikanlı görüntüyle kazanılan sempati/karizma/destek böyle bir gelişmeye yol verebilir. gıdıklanarak, pophpohlanarak, kışkırtılarak, oldu bittiyle...
müthiş depar yeteneğine sahip canlı.
bu bir, fare iki... neyse.
bu bir, fare iki... neyse.
bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir, diyen socratesten allame olmak gerekiyorsa bilgi sözlükte yazar olmak için, eyvallah diyeceğim önermedir.
düne kadar ıspanak demir deposu, tereyağı kalbe zararlı falan diyen sağlıkçılar; düne kadar sosyalist takılıp bugün piyasanın en hızlı kapitalistleri olanlar... her meşrepten ve her meslekten yüzlerce örnek bulabiliriz.
doğayı izledi bilime yöneldi, sanata yöneldi; üretti, keşfetti... yanıldı, bir daha denedi, bir daha... teknik meseleler de bunu daha kolay kavrıyoruz ama sosyal bilimler de elle tutulur bir şey ya da laboratuarda kanıtlanabilecek bir durum da olmadığından tepkiler çok çeşitli ve şiddetli olabiliyor.
doğu toplumu olduğumuzu da unutmadan düşünürsek çok haksız da sayılmaz bu görüş sahipleri. birileri düşünür, bulur, yazar, çizer sen de okursun. sen işine bak...
ağzı olan konuşacak, ağzı olan yorum yapacak. beğenilen prim yapacak, makam kazanacak, muhteşem oy alacak, takip edilecek... demokrasi, düşünce/ifade özgürlüğü biraz da bu değil mi? insanların saçmalama hakkı da vardır nihayetinde. en fazla yanılır, morarır falan. kimsenin kafasına silah doğrultup, bak bu şöyledir ve şöyle olacaktır, demiyorsa sıkıntı yok bence.
çok bilenleri de yazar tarih. yakın zamanlardan bir örnek verelim tansu çiller ekonomi profesörüydü, devri iktidarındaki kriz ve devalüasyonu yaşı yetenler hatırlar.
bilmeden konuşuyor, ağzı olan konuşuyor, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyorlar gibi beylik cümleler çok sesliliği, düşünce ve ifade özgürlüğünü hedef alıyor. facebook, twitter, sözlükler, bloglar, youtube... bu sitelere her gün girmese krize girecek insanlar var.
seçelim bir padişa, ona eşlk eden uzun sakallı vezirler, ulema falan... onlar konuşsun. bir de üst kurul kurulsun hatta konuşmayı, yorum yapmayı düzenleyen ve denetleyen.
herkes konuşsun, usulünü bilmek ve uygulamak kaydıyla.
düne kadar ıspanak demir deposu, tereyağı kalbe zararlı falan diyen sağlıkçılar; düne kadar sosyalist takılıp bugün piyasanın en hızlı kapitalistleri olanlar... her meşrepten ve her meslekten yüzlerce örnek bulabiliriz.
doğayı izledi bilime yöneldi, sanata yöneldi; üretti, keşfetti... yanıldı, bir daha denedi, bir daha... teknik meseleler de bunu daha kolay kavrıyoruz ama sosyal bilimler de elle tutulur bir şey ya da laboratuarda kanıtlanabilecek bir durum da olmadığından tepkiler çok çeşitli ve şiddetli olabiliyor.
doğu toplumu olduğumuzu da unutmadan düşünürsek çok haksız da sayılmaz bu görüş sahipleri. birileri düşünür, bulur, yazar, çizer sen de okursun. sen işine bak...
ağzı olan konuşacak, ağzı olan yorum yapacak. beğenilen prim yapacak, makam kazanacak, muhteşem oy alacak, takip edilecek... demokrasi, düşünce/ifade özgürlüğü biraz da bu değil mi? insanların saçmalama hakkı da vardır nihayetinde. en fazla yanılır, morarır falan. kimsenin kafasına silah doğrultup, bak bu şöyledir ve şöyle olacaktır, demiyorsa sıkıntı yok bence.
çok bilenleri de yazar tarih. yakın zamanlardan bir örnek verelim tansu çiller ekonomi profesörüydü, devri iktidarındaki kriz ve devalüasyonu yaşı yetenler hatırlar.
bilmeden konuşuyor, ağzı olan konuşuyor, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyorlar gibi beylik cümleler çok sesliliği, düşünce ve ifade özgürlüğünü hedef alıyor. facebook, twitter, sözlükler, bloglar, youtube... bu sitelere her gün girmese krize girecek insanlar var.
seçelim bir padişa, ona eşlk eden uzun sakallı vezirler, ulema falan... onlar konuşsun. bir de üst kurul kurulsun hatta konuşmayı, yorum yapmayı düzenleyen ve denetleyen.
herkes konuşsun, usulünü bilmek ve uygulamak kaydıyla.
grup alatav, çoğu kişinin kızılderili sandığı orta/güney amerikalı gruplar bu uygulamanın dışında tutulurlar umarım. bunlar dışında güzel müzik yapan kişi ve gruplar da var ama harbiden gürültü kirliliği olulturanlar da var. kurunun yanında yaş da yanmayacaksa destekleyeceğim uygulamadır. ne var ki vur deyince öldüren bir milletiz, sokaklardaki işgali bitireyim derken beyoğlunun can damarlarını kesmek gibi.
bugüne kadar yapılan birçok hava harekâtından olumlu bir sonuç alınamaması gerçeğinden hareketle edilmiş doğru bir sözdür.
bahçelinin üç partili, üç yıl bile sürmeyen devri iktidarını bir kenara bırakalım. bunun siyasi bedelini ödedi ve hâlâ da hesabı soruluyor. neredeyse on yıldır ezici çoğunlukla iktidar olan bir tek parti iktidarı var ve iktidara hesap sormak, yol göstermek, iktidarı eleştirmek herkesin hakkı.
terörle müzakere, irlanda/ispanya örnekleri denendi. yıllardır talep edilen ne varsa verildi neredeyse. geriye bir özerklik kaldı, o dahi olacak, öyle görünüyor. ama terörist buna rağmen vazgeçmiyor saldırılarından. tayyip erdoğanı dahi son günlerdeki sert tepkileri vermeye mecbur hale getirdilerse bu iş bitmiştir. bahçelinin talebinin gerçekleşmesine az kaldı.
bahçelinin üç partili, üç yıl bile sürmeyen devri iktidarını bir kenara bırakalım. bunun siyasi bedelini ödedi ve hâlâ da hesabı soruluyor. neredeyse on yıldır ezici çoğunlukla iktidar olan bir tek parti iktidarı var ve iktidara hesap sormak, yol göstermek, iktidarı eleştirmek herkesin hakkı.
terörle müzakere, irlanda/ispanya örnekleri denendi. yıllardır talep edilen ne varsa verildi neredeyse. geriye bir özerklik kaldı, o dahi olacak, öyle görünüyor. ama terörist buna rağmen vazgeçmiyor saldırılarından. tayyip erdoğanı dahi son günlerdeki sert tepkileri vermeye mecbur hale getirdilerse bu iş bitmiştir. bahçelinin talebinin gerçekleşmesine az kaldı.
bayramdan sonra başlaması muhtemel büyük operasyon öncesi, son günlerde verilen şehitlerden dolayı toplumda oluşan psikolojiyi düzeltme operasyonudur kanımca. şimdiye kadar onlarca harekât düzenlendi de ne oldu?.. ama bayramdan sonra, kandili silip süpürecek bir operasyon bekleniyor. tabi o zamana kadar tüymezlerse bölgeden ki onun da tedbirleri alınıyordur umarım.
o tarihe kadar ülkemizde pek çok yıkıcı deprem yaşanmasına rağmen, adeta milat olmuş felaket. sebebi elbette kültür, sanayi, ticaret, finans, medya merkezlerinin ve ülke nüfusunun hatırı sayılır bir kısmının bu olaydan etkilenmesidir.
aradan geçen 12 yılda günah keçisi veli göçerin hapishane/mahkemelerde süründürülmesinde başka ne yapılda acaba? onbinlerce binanın mimarı, mühendisi, müteahhidi; onay veren, sözde denetleyen devlet görevlileri?..
depremden zarar gören bazı yerlerde güvenli ve modern yerleşim alanları kuruldu, çok güzel.
korkuyla beklenen istanbul depremine hzırlık amaçlı genel olarak neler yapıldı acaba? söyleyeyim bildiğim kadarıyla; köprü ve viyadükler güçlendirildi, ana caddelere kimsenin sallamadığı "birinci derece afet ulaşım yolu. yol boyunca park yapılmaz" tabelaları asıldı. belli noktalara afet sonrasında kullanılmak üzere gerekecek malzemeler içeren konteynırlar konuldu. vs vs hep felaketten sonrası için... birkaç bina güçlendirmesi falan dışında
milyonlarca insanın canını kurtaracak bir kentsel dönüşüm hayata geçirilemedi.
geçirilemedi mi acaba, yoksa geçirilmedi mi? istanbulda zaten sayılı bulunan arsa/araziler zıpçıktı müteahhitlere verildi. bir anda sonradan görme zenginler türedi, toki kendine düşen payıyla özellikle anadolu, kısmen istanbulda alt gelir grubuna yönelik konutlar üretti, akpye oy devşirdi. özellikle otoban kenarları lale devrine rahmet okutacak isimlere sahip siteler/şatolarla doldu.
genelde yeni üretilen konutları ikinci hatta üçüncü evi olarak satın aldı bazıları. trafik iyice rayından çıktı. işin sosyal yönü ayrı...
benzerinden ve beterinden allah korusun, dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel sözüdür.
aradan geçen 12 yılda günah keçisi veli göçerin hapishane/mahkemelerde süründürülmesinde başka ne yapılda acaba? onbinlerce binanın mimarı, mühendisi, müteahhidi; onay veren, sözde denetleyen devlet görevlileri?..
depremden zarar gören bazı yerlerde güvenli ve modern yerleşim alanları kuruldu, çok güzel.
korkuyla beklenen istanbul depremine hzırlık amaçlı genel olarak neler yapıldı acaba? söyleyeyim bildiğim kadarıyla; köprü ve viyadükler güçlendirildi, ana caddelere kimsenin sallamadığı "birinci derece afet ulaşım yolu. yol boyunca park yapılmaz" tabelaları asıldı. belli noktalara afet sonrasında kullanılmak üzere gerekecek malzemeler içeren konteynırlar konuldu. vs vs hep felaketten sonrası için... birkaç bina güçlendirmesi falan dışında
milyonlarca insanın canını kurtaracak bir kentsel dönüşüm hayata geçirilemedi.
geçirilemedi mi acaba, yoksa geçirilmedi mi? istanbulda zaten sayılı bulunan arsa/araziler zıpçıktı müteahhitlere verildi. bir anda sonradan görme zenginler türedi, toki kendine düşen payıyla özellikle anadolu, kısmen istanbulda alt gelir grubuna yönelik konutlar üretti, akpye oy devşirdi. özellikle otoban kenarları lale devrine rahmet okutacak isimlere sahip siteler/şatolarla doldu.
genelde yeni üretilen konutları ikinci hatta üçüncü evi olarak satın aldı bazıları. trafik iyice rayından çıktı. işin sosyal yönü ayrı...
benzerinden ve beterinden allah korusun, dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel sözüdür.
yayına girdiğinde, işin çerez kısmı olan eşcinsel karakter/yatak sahnesi (ki yatak sahnesi de iki erkeğin aynı yatakta oturması/yatmasından ibaretti) dışında türk dizi piyasasını sallayacağını düşündüğüm yapım. öyle de oldu. çok gürültü kopardı ama sonunda olan diziye oldu.
deli yürek havası bence filmin en falso noktasıydı. bunun yerine, hikâyenin modern/vahşi yüzünü temsil eden iş vd ilşkilere odaklanılsa, karşısına klasik ak sakallı dede&muhafazakâr yaşam&ağır abi üçlüsü konmasa ve klasik izleyiciye öpücük gönderme derdine düşülüp hikâyeye ağır melodram katılmasa daha iyi olurdu. bir daha böyle cesur bir girişim olur mu, ne zaman olur bilemeyiz. ama temeli sağlam kuran alıp gidiyor.
(bkz: behzat ç.)
filmde ali atay’ın rolü de dikkate değerdi.
deli yürek havası bence filmin en falso noktasıydı. bunun yerine, hikâyenin modern/vahşi yüzünü temsil eden iş vd ilşkilere odaklanılsa, karşısına klasik ak sakallı dede&muhafazakâr yaşam&ağır abi üçlüsü konmasa ve klasik izleyiciye öpücük gönderme derdine düşülüp hikâyeye ağır melodram katılmasa daha iyi olurdu. bir daha böyle cesur bir girişim olur mu, ne zaman olur bilemeyiz. ama temeli sağlam kuran alıp gidiyor.
(bkz: behzat ç.)
filmde ali atay’ın rolü de dikkate değerdi.
kılıç günü adlı dizide yoz bir ailenin pislik oğlunu canlandırıyordu.
yayınlandığı kanalın star tv olması da tuhaftı çünkü fena halde kanalın eski sahiplerini çağrıştırıyordu filmdeki aile.
oynadığı rolle hollywoodun falan dikkatini çeker diye düşünmüştüm, olmadı. o gözler nasıl şekil alıyordu öyle...
yayınlandığı kanalın star tv olması da tuhaftı çünkü fena halde kanalın eski sahiplerini çağrıştırıyordu filmdeki aile.
oynadığı rolle hollywoodun falan dikkatini çeker diye düşünmüştüm, olmadı. o gözler nasıl şekil alıyordu öyle...
motorolanın gsm bölümünü 12,5 milyar dolara nakit satın almıştır.
satın alma işlemi hisse başına 40 dolar üzerinden gerçekleşmiş ve yıl sonuna ya da 2012 başına devir işlemleri tamamlanacakış.
motorola gsm sektöründe fiyaskolarla hatırlanıyor olsa da hatırı sayılır bir teknoloji ve deneyimin sahibi. ayrıca sektörle ilgili çok değerli patentlere sahipmiş. bakalım google bu kuşu uçurabilecek mi?..
satın alma işlemi hisse başına 40 dolar üzerinden gerçekleşmiş ve yıl sonuna ya da 2012 başına devir işlemleri tamamlanacakış.
motorola gsm sektöründe fiyaskolarla hatırlanıyor olsa da hatırı sayılır bir teknoloji ve deneyimin sahibi. ayrıca sektörle ilgili çok değerli patentlere sahipmiş. bakalım google bu kuşu uçurabilecek mi?..
nicklerimizin, bir kafiyeyi paylaştığı bilgiç kişisi, hoşgelmiş.
kimler var’a tıklandığında genelde rastladığım bilgiç kişisiydi.
son zamanlarda ben de dahil olmak üzere, pek çok yazarın sözlükte onun kadar bulunmadığı hatta onun kadar entry girmediği gibi bir gözlemim var ki, yanlış olabilir.
görebildiğim kadarıyla azimli bir bilgiçti. keşke biz de mevcut sıkıntıların farkında olabilsek ve birşeyler yapabilseydik. üzdün be hacı...
edit: kendisi, entry sayısı itibariyle yukarıda belirttiğim tespitimi doğrulamadı maalesef. ancak azmi ve kararlılığıyla sözlük konseptini de iyice bir hazmederse, muhteşem entrylerle yeniden görebiliriz kendisini.
son zamanlarda ben de dahil olmak üzere, pek çok yazarın sözlükte onun kadar bulunmadığı hatta onun kadar entry girmediği gibi bir gözlemim var ki, yanlış olabilir.
görebildiğim kadarıyla azimli bir bilgiçti. keşke biz de mevcut sıkıntıların farkında olabilsek ve birşeyler yapabilseydik. üzdün be hacı...
edit: kendisi, entry sayısı itibariyle yukarıda belirttiğim tespitimi doğrulamadı maalesef. ancak azmi ve kararlılığıyla sözlük konseptini de iyice bir hazmederse, muhteşem entrylerle yeniden görebiliriz kendisini.
gsm bölümü google tarafından 12,5 milyar dolara satın alınan iletişim devi.
ramazan bayramından sonra bugüne kadar görülmemiş ölçüde bir operasyonun hedefi olabileceği söylenen kandil dağı ve diğer terör yuvalarını barındıran bölge.
bir, sağ gösterip sol vurma olayı gerçekleşebilir. birinci dünya savaşına girdiğimiz alman gemilerini satın alma dümeni gibi... terör operasyonu adı altında gerçekleşecek harekât kuzey ırakta daimi olarak bulunmamıza yol açabilir.
türkiye nin federasyon olması son günlerde çok sık dillendirilir oldu, büyümezsek küçülürüz yumurlaması gibi.
demedi demeyin, farklı beklentilerle başlar, farklı sonuçlar doğurur kucağımıza. inşallah korkulan olmaz. terör yuvalarının darmadağın edilip teröristlerin etkisiz hale getirilmesiyle ve mümkünse sıfır zayiatla sonuçlanır operasyon. ve bop ellerinde patlar birilerinin.
bir, sağ gösterip sol vurma olayı gerçekleşebilir. birinci dünya savaşına girdiğimiz alman gemilerini satın alma dümeni gibi... terör operasyonu adı altında gerçekleşecek harekât kuzey ırakta daimi olarak bulunmamıza yol açabilir.
türkiye nin federasyon olması son günlerde çok sık dillendirilir oldu, büyümezsek küçülürüz yumurlaması gibi.
demedi demeyin, farklı beklentilerle başlar, farklı sonuçlar doğurur kucağımıza. inşallah korkulan olmaz. terör yuvalarının darmadağın edilip teröristlerin etkisiz hale getirilmesiyle ve mümkünse sıfır zayiatla sonuçlanır operasyon. ve bop ellerinde patlar birilerinin.
iran haber ajanslarına dayanan bilgi yalanlandı resmen, meali yok öyle bir şey.
yaklaşık iki aydır kandili döven iran, suriye politikası sebebiyle türkiyeye mesaj veriyormuş: bak benim elim kolum serbest, kimseden izin almadan aylarca operasyon yapabiliyorum, diye. ayrıca kendisini de vuran pkk/pjak kartını gerekirse yine türkiyeye karşı kullanma gücünde olduğunu da vurguluyor bu operasyonları ve türkiyeyi sarsan karayılan yakalandı haberiyle.
yaklaşık iki aydır kandili döven iran, suriye politikası sebebiyle türkiyeye mesaj veriyormuş: bak benim elim kolum serbest, kimseden izin almadan aylarca operasyon yapabiliyorum, diye. ayrıca kendisini de vuran pkk/pjak kartını gerekirse yine türkiyeye karşı kullanma gücünde olduğunu da vurguluyor bu operasyonları ve türkiyeyi sarsan karayılan yakalandı haberiyle.
zaman zaman beni şaşırtan açıklamaların sahibi, halen başbakan olan siyasetçi.
12 haziran 2011 türkiye genel seçimleri’nden önce "artık kürt sorunu yoktur, kürt kardeşlerimin sorunu vardır" demişti de "acaba artık terörle/teröristle müzakere edilmeyecek mi; terörle mücadele edilip, bunun dışında kürt vatandaşlarının makûl sosyal, kültürel, ekonomik talepleri mi karşılanacak?" diye düşüncelere daldım.
arada başka benzer söylemleri oldu.
son günlerde artan terör olayları üzerine: "mübarek ramazan hatrına sabrediyoruz, ramazandan sonra barışın miladı farklı olacak" dedi. ki bazıları bunu, "kandil’e eşi benzeri görülmemiş bir operasyon sinyali" olarak yorumladı.
sanırım, bir iyi polis/kötü polis durumu var. aksi halde kendisiyle ilgili hislerimi ciddi anlamda gözden geçirmem gerekecek.
12 haziran 2011 türkiye genel seçimleri’nden önce "artık kürt sorunu yoktur, kürt kardeşlerimin sorunu vardır" demişti de "acaba artık terörle/teröristle müzakere edilmeyecek mi; terörle mücadele edilip, bunun dışında kürt vatandaşlarının makûl sosyal, kültürel, ekonomik talepleri mi karşılanacak?" diye düşüncelere daldım.
arada başka benzer söylemleri oldu.
son günlerde artan terör olayları üzerine: "mübarek ramazan hatrına sabrediyoruz, ramazandan sonra barışın miladı farklı olacak" dedi. ki bazıları bunu, "kandil’e eşi benzeri görülmemiş bir operasyon sinyali" olarak yorumladı.
sanırım, bir iyi polis/kötü polis durumu var. aksi halde kendisiyle ilgili hislerimi ciddi anlamda gözden geçirmem gerekecek.
kızılay genel başkanı.
sağlık sorunlarını gerekçe göstererek istifa etmiş. chp genel başkan yardımcısı gürsel tekin, küçükalinin geçtiğimiz cuma günü başbakanla dolmabahçede yaptığı görüşmeden sonra istifa etmesinin anlamlı olduğunu söyleyerek eklemiş: "kızılayın, son yıllarda adı duyulan bazı yardım kuruluşlarının önüne geçmesini önlemek için mi istifaya zorlandı? kemal kılıçdaroğlu ve devlet bahçeliyi somaliye davet ettiği için mi istifası istendi?"
kemal kılıçdaroğlunun davete olumlu cevap verdiğini de hatırlatalım.
sağlık sorunlarını gerekçe göstererek istifa etmiş. chp genel başkan yardımcısı gürsel tekin, küçükalinin geçtiğimiz cuma günü başbakanla dolmabahçede yaptığı görüşmeden sonra istifa etmesinin anlamlı olduğunu söyleyerek eklemiş: "kızılayın, son yıllarda adı duyulan bazı yardım kuruluşlarının önüne geçmesini önlemek için mi istifaya zorlandı? kemal kılıçdaroğlu ve devlet bahçeliyi somaliye davet ettiği için mi istifası istendi?"
kemal kılıçdaroğlunun davete olumlu cevap verdiğini de hatırlatalım.
türkiye’nin, suriye ve ırak’ın kuzeyini de içine alan bir federasyona dönüşmesini ifade eder bazılarına göre. hatta abartıp, lübnan’ı falan da buna dahil edenler var, belki ürdün, filistin...
başbakan’ın suriye’deki olaylar üzerine: "suriye bizim iç meselemizdir" lafının, bir kardeşliğin ifadesinden öte anlamlar taşıdığını savunan bazı kişilere göre bop ile de uyumlu bir şekilde türkiye bir federasyon (belki de konfederasyon) olacak. mesela ankara ortak başkent, diyarbakır bir bölge başkenti, şam bir diğer bölge başkenti falan.
şimdiye kadar bu deli saçması amerikan düşünce kuruluşlarının masturbasyonuna elinde peçete katılan zevata bakınca pek ciddiye almıyordum ama "kaçınılmazsa zevk almaya bakmalı" türünden döktürenlere bakınca şaşırma eşiğini çoktan geçtiğimizi düşünmeye başladım.
ilk körfez savaşı sırasında, dönemin cumhurbaşkanı turgut özal’ın, sonradan inkâr ettiği "bir koyup beş alacağız" sözünü bir hatırlayalım. dönemin genelkurmay başkanı fikir uyuşmazlığı sebebiyle istifa etmişti. kimin koyduğu, kimin ne aldığı kamuoyunun takdirine...
daha milli, laik, üniter devlet ne kadar oturmuş; lozan ne kadar hazmedilmiş, bazılarının sevr hevesi, bazılarının sevr sendromu ne kadar atlatılmış... alın size yeni bir oyuncak.
özerklik talepleri, yine artan şehit haberleri ve bu iş bir gün gelecek "yahu biz de federasyon düşünüyorduk, özerklik itiniz olur" denecek gibi.
nah kurulur ya, olursa ismi benden: birleşik amerikancı federasyon!
edit: amerikancı birleşik devletler, adı daha bir yakışır.
başbakan’ın suriye’deki olaylar üzerine: "suriye bizim iç meselemizdir" lafının, bir kardeşliğin ifadesinden öte anlamlar taşıdığını savunan bazı kişilere göre bop ile de uyumlu bir şekilde türkiye bir federasyon (belki de konfederasyon) olacak. mesela ankara ortak başkent, diyarbakır bir bölge başkenti, şam bir diğer bölge başkenti falan.
şimdiye kadar bu deli saçması amerikan düşünce kuruluşlarının masturbasyonuna elinde peçete katılan zevata bakınca pek ciddiye almıyordum ama "kaçınılmazsa zevk almaya bakmalı" türünden döktürenlere bakınca şaşırma eşiğini çoktan geçtiğimizi düşünmeye başladım.
ilk körfez savaşı sırasında, dönemin cumhurbaşkanı turgut özal’ın, sonradan inkâr ettiği "bir koyup beş alacağız" sözünü bir hatırlayalım. dönemin genelkurmay başkanı fikir uyuşmazlığı sebebiyle istifa etmişti. kimin koyduğu, kimin ne aldığı kamuoyunun takdirine...
daha milli, laik, üniter devlet ne kadar oturmuş; lozan ne kadar hazmedilmiş, bazılarının sevr hevesi, bazılarının sevr sendromu ne kadar atlatılmış... alın size yeni bir oyuncak.
özerklik talepleri, yine artan şehit haberleri ve bu iş bir gün gelecek "yahu biz de federasyon düşünüyorduk, özerklik itiniz olur" denecek gibi.
nah kurulur ya, olursa ismi benden: birleşik amerikancı federasyon!
edit: amerikancı birleşik devletler, adı daha bir yakışır.
yüzünde sürekli, süt dökmüş kedi, masumluğu taşıyan aktör.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?