bir eylemin, maçın vazgeçilmez seyyar satıcısıdır. ya arkadaş nerde bir eylem, orda çılgınca beliren sokak köftecileri ve o duman, biber gazından hallice. sivil polis olmalarından şüpheleniyorum.
türk sinema tarihinin en komik sahnelerinden birine sahip 1975 yapımı zeki alasya-metin akpınar filmidir. ya benim komedi anlayışım çok absurd, hala izleyip izleyip gülüyorum ya da gerçekten komik bilemedim. herkesin başına böyle bir hisle surat rengi değişikliği gelmiştir, hah şimdi kendinizi koyun o adamın yerine.
http://tinyurl.com/ogm3tdl
http://tinyurl.com/ogm3tdl
hiç bitmeyecekmiş gibi bir şarkıdır, zaten bitmesindir de. yolda yürürken çalması ise bambaşkadır. sözleri de şöyledir.
stonecutters made them from stones
chosen specially for you and i
who will live inside
the mountaineers gathered tender
piled high
in which to take along.
driving many miles, knowing they’d get here.
when they got here, all exhausted
on the roof leaks they got started
and now when the rain comes
we can be thankful
ooh aah ooh
when the mountaineers
saw that everything fit, they were
glad and so they took off
thought we were devoid
a change or two
around this place
when they get back they’re all mixed up with no one to stay with
the village used to be all one really needs
that’s filled with hundreds and hundreds of
chemicals that mostly surround you
you wish to flee but it’s not like you
so listen to me, listen to me
oh, oh, oh and when the morning comes,
we will step outside
we will not find another man inside
we like the newness, the newness of all
that has grown in our garden soaking for so long
whenever i was a child i wondered what if my name had changed into something more productive like roscoe
been born in 1891
waiting with my aunt rosaline
thought we were devoid
a change or two
around this place
when they get back they’re all mixed up with no one to stay with
1891
they looked around the forest
they made their house from cedars
they made their house from stones
oh, they’re a little like you, and
they’re a little like me
when they’re falling me
thought we were devoid
a change or two
around this place
(this place)
(this place)
when they get back they’re all mixed up with no one to stay with (when they get back they’re all mixed up with no one to stay with)
ayrıca klibi için bakınız;
http://tinyurl.com/5w4gvr
stonecutters made them from stones
chosen specially for you and i
who will live inside
the mountaineers gathered tender
piled high
in which to take along.
driving many miles, knowing they’d get here.
when they got here, all exhausted
on the roof leaks they got started
and now when the rain comes
we can be thankful
ooh aah ooh
when the mountaineers
saw that everything fit, they were
glad and so they took off
thought we were devoid
a change or two
around this place
when they get back they’re all mixed up with no one to stay with
the village used to be all one really needs
that’s filled with hundreds and hundreds of
chemicals that mostly surround you
you wish to flee but it’s not like you
so listen to me, listen to me
oh, oh, oh and when the morning comes,
we will step outside
we will not find another man inside
we like the newness, the newness of all
that has grown in our garden soaking for so long
whenever i was a child i wondered what if my name had changed into something more productive like roscoe
been born in 1891
waiting with my aunt rosaline
thought we were devoid
a change or two
around this place
when they get back they’re all mixed up with no one to stay with
1891
they looked around the forest
they made their house from cedars
they made their house from stones
oh, they’re a little like you, and
they’re a little like me
when they’re falling me
thought we were devoid
a change or two
around this place
(this place)
(this place)
when they get back they’re all mixed up with no one to stay with (when they get back they’re all mixed up with no one to stay with)
ayrıca klibi için bakınız;
http://tinyurl.com/5w4gvr
toplum olarak ne kadar drama, porno sevdiğimizin kanıtıdır. herkes sigarasını, çayını, kahvesini almış merakla, pencereden düşmek pahasına, sarkmış kavgayı izler, hatta kameraya alan bile çıkar ama bir kişinin bile polisi aramak aklına gelmez. ha efendim polisi arayınca çok mu güzel oluyor diyebilirsiniz tabi.
şu an "şerefine tayyip" diye bağırarak, herkesin çılgınca içtiği parktır. oldukça kalabalık ve herhangi bir olay yok, çadırlar kurulmuş, insanlar bekliyor fakat, kalabalık olmasına rağmen, sabah yıkım ekipleri geldiğinde ya da gecenin bir yarısı, bu kadar kalabalık olacağını sanmıyorum, açıkçası kalabalık dediğim de öyle çılgınca bir kalabalık değil. parkın divan otel’e bakan kısımlardaki ağaçlar sökülmüş. bu sefer uzun kalamadım ama yarın yine gitmeyi planlıyorum. bakalım belki de yarın her şey bitmiş olur, bu ülke protestoların pek işe yaradığı bir ülke değil zira.
yarım saat sonra orda olacağım park. bakalım neler oluyor görecek ve bildireceğim.
belçikalı müzik grubu roscoe’ya ait acıklı mı acıklı bir şarkıdır. sözlerini de yazayım tam olsun.
when the feelings rise,
i don’t feel nothing
other than the lies
of my soul dying
haven’t you been blinded
by the hope you put in me?
haven’t you been blinded
by the life you put in me?
chorus:
it’s a shame, you’re all but clever
in the light of the words you’re trying to say!
but the sign outside is clearer:
you’re the loss of every step i made!
when our souls collide
i assume we’re missing
something i can’t hide,
please save it for me
how can i be proud
of the cracks you found in me?
how can i be proud
of all this shit you found in me?
hatta videosu da şöyledir, şarkıdan daha acıklıdır.
http://vimeo.com/40555088
when the feelings rise,
i don’t feel nothing
other than the lies
of my soul dying
haven’t you been blinded
by the hope you put in me?
haven’t you been blinded
by the life you put in me?
chorus:
it’s a shame, you’re all but clever
in the light of the words you’re trying to say!
but the sign outside is clearer:
you’re the loss of every step i made!
when our souls collide
i assume we’re missing
something i can’t hide,
please save it for me
how can i be proud
of the cracks you found in me?
how can i be proud
of all this shit you found in me?
hatta videosu da şöyledir, şarkıdan daha acıklıdır.
http://vimeo.com/40555088
nbcnin "bir katilin efsanesi yeniden doğuyor" sloganlı yeni dizisi. anthony hopkinsten sonra dr. hannibal lecteri başka birisinin oynadığı bir dizi izleyemem demeyin zira mads mikkelsen gayet uygun hatta süpersonik bir tercih olmuştur.
ilk bölümlerde de beğendim fakat ilerledikçe daha da temposu artıyor dizinin. kısacası, kendini merak ettiren ve gittikçe güzelleşen, heyecanlandıran bir dizi. ayrıca will graham karakterinin bazı hareketleri sherlocku andırmıyor değil.
ilk bölümlerde de beğendim fakat ilerledikçe daha da temposu artıyor dizinin. kısacası, kendini merak ettiren ve gittikçe güzelleşen, heyecanlandıran bir dizi. ayrıca will graham karakterinin bazı hareketleri sherlocku andırmıyor değil.
saatlerce duvarları izlemek, uyuyan ve hiç oralı olmayan kediye, attığın şeyi geri getirmesini öğretmeye çalışmak.
ilacı filan çıksa da kurtulsak dediğim, geçirmek için, her şeyi denediğim ama bir türlü geçmeyen durum. resim yapayım diyorum, yapamıyorum, berbat oluyor, müzik dinleyeyim diyorum, sıkılıyorum 2 sn de bir şarkı değiştiriyorum, 2dk lık bir şarkıyı sonuna kadar dinleyemedim, uzay kampında dahi hayal ettim kendimi, ya dedim, saçmalama, ne uzay kampı, uzay kampı bile cezbetmedi. sıkılmaktan sıkıldım, deprem filan mı olacak diye düşüncelere salıyor insanı. hayır gidicem mantı filan yapıcam şimdi o olacak !!
yetişkinler için de programları mevcut olan, sırf yerçekimsiz ortamı test etmek, yerçekimsiz ortamda taklalar atmak amacıyla, kendimi yazdırmak istediğim kamp.
beyoğlu ve taksim’i kişiliksizleştirme projesinin bir parçası haline gelmiş parktır. parkı yıkalım avm yapalım, tarlabaşını yıkalım, zenginlere satalım. her büyük şehrin ortasında koskocaman, ünlü parklar vardır, şehirle anılan. biz de bu parkı, binlerce yıllık ağaçları ile büyütüp, güzelleştirmek varken, yıkan bir zihniyet var, anlamadığım. age of empires , caesar oynuyoruz kafasındalar, yoketmek onlar için çok kolay, üzerine gel, tıkla, sil ... şu ağaçları, ormanı yıkayım, oraya bir pottery koyayım, gelsin dinarlar.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23382403.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23382403.asp
yakın zamanlarda orda bulunmuş bir kadına, acaba ne zamandan beri bunu yapıyordu da, kamera ne zamandan beri oradaydı diye düşündürüp, uykularını kaçırandır. şimdi allah bilir kaç polis, o kamera kayıtlarını izlemiştir.
cemal süreyaya göre fazla şiirden ölmüş şair.
yeşil ipek gömleğinin yakası
büyük zamana düşer.
her şeyin fazlası zararlıdır ya,
fazla şiirden öldü edip cansever.
yeşil ipek gömleğinin yakası
büyük zamana düşer.
her şeyin fazlası zararlıdır ya,
fazla şiirden öldü edip cansever.
hiç çekilmeyendir yemin ederim. hayır, çekmiyosun, daha beter uzuyor muhabbet. alttan alayım diyorsun daha beter üstüne geliniyor. sinirleneyim diyosun, ego, gurur murur dağılıyor, özgüven yerini saldırganlığa bırakıyor. ne yapsan bitmez triptir. kıscası, erkeğin triplisi hiç çekilmiyor evlat !
baş rollerinde, bruce willis, jason schwartzman, bill murray,edward norton, frances mcdormand, tilda swinton gibi bir çok ünlü oyuncunun oynadığı, 2012 yapımı, çok hoş bir wes anderson filmi.
wes andersonun başka kimselere benzemeyen tarzını, tekrar bu filmde görmek mümkün. bu filmde de absurdlüğün arkasına saklanarak, bize hikayeyi ötekinin gözünden anlatmıştır. aslında eğlenceli, komik de bir film ama wes anderson tarzı bir hüzüne de boğuyor insanı. masal gibi bir filmdir kısacası.
http://www.imdb.com/title/tt1748122/
wes andersonun başka kimselere benzemeyen tarzını, tekrar bu filmde görmek mümkün. bu filmde de absurdlüğün arkasına saklanarak, bize hikayeyi ötekinin gözünden anlatmıştır. aslında eğlenceli, komik de bir film ama wes anderson tarzı bir hüzüne de boğuyor insanı. masal gibi bir filmdir kısacası.
http://www.imdb.com/title/tt1748122/
66. cannes film festivalinde, altın palmiye ödülünü baş rollerinde, adele exarchopoulos, lea seydoux, jeremie laheurte nin paylaştığı, abdellatif kechiche filmdir.
(bkz: blue is the warmest colour)
(bkz: blue is the warmest colour)
(bkz: la vie d’adele)
(bkz: altın palmiye)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?