aysemayse

erdal beşikçioğlu’nun söylediği hissine kapıldığım pilli bebek şarkısı. yok yok bence o söylemiş.

bir firmanın kampanyasıyla türkiye’nin uzaya çıkacak ilk talihlisi olarak belirlenen nevşehirli vatandaşımız, kısacası uzaya çıkacak ilk türk. kendisine ziyaret ettiği köyünde, kuran-ı kerim, türk bayrağı, seccade verilmiş yanında götürmesi için.

http://www.radikal.com.tr/turkiye/turk_uzay_yolcusuna_kuran_bayrak_ve_seccade-1148723

güney afrika devlet başkanlığı makamından yapılan açıklamada, sağlık durumunun ‘kritik ama istikrarlı’ olduğu belirtilen mandela’nın evinde yoğun bakım altında tutulmaya devam edileceği belirtildi. sanırım sağlık durumunda herhangi bir değişiklik yok, evde de aynı sağlık ekibi tarafından bakılacağı bir yoğun bakım ünitesi oluşturulmuş.

akciğer sorunlarının kaynağı, uzun hapishane yıllarıymış, hapisanedeyken tüberküloz geçirmiş ve akciğerlerinde ciddi hasarlar bırakmış.

ahhhh ahhhh, bu zatlar kimlere ikram edilecekler, çok merak ettiren başlıktır. dünyada yeterince ikram edilemediniz, ahirette edelim bari. sadece bakire olmakla, rütbe yükseltilmesi de ayrı bir mesele. kendini de mertebesi yüksek sandığından sanırım, şimdiden ikramlar için iştahı kabarmıştır.

bir de bu öteki dünyadan böyle eminler ya, şöyle olacak böyle olacak, kendince kafasında uydurup uydurup, icat çıkarıyor. bitmedi bakireliğimiz, kadınlığımız bu dünyada, öteki tarafta da baş konu bu anasını satim, başka derdimiz kalmadı.

(bkz: şarapçı orhan)

manisa’nın en ünlü simasıdır. şu sıralar şarabı bırakmasıyla, herkesi şaşırtmış ve manisalı herkesin konuştuğu tek konu olmuştur. şimdi herkes kendisini ziyarete başlamış duyduğuma göre. manisa, başlığı altında yazdığım gibi, manisalılarım evsizlerine ve delilerine karşı açıklanamayan bir bağlılığı ve sevgisi var.

http://tinyurl.com/oq229zn

kasap emin’in yaptığı köftedir. manisa’da kasap emin vardı, karaköy’de, pazarın olduğu arada, hala daha var mı bilmem ama, köftesi ve sucuğu ünlüydü, çok da güxel olurdu.

söylenince değil de, hissedilince çok koyandır aslında.

mesela ben bir kere demiştim, artık ergen miydim neydim, adam gülmüştü " diyyooossuuunnn " demişti, sonra aradan zaman geçti, böyle ima etti, " sanırım ben de artık herkes gibiyim, senin için anladım bugün" filan dedi, yok canım dedim, senin yerin ayrı aman, olur mu öyle şey, adam gözümün içine baktı, buruk bir gülümsemeyle "diyooossuunnnn" dedi gene, lan dedim herkes dediğin adam duygularını en azından 3-5 kelimeden fazlasıyla anlatıyor, herkes bile değilmişsin. gene anladı, "bak dedi o alaycı bakışlar gene" o an anladım hiçbir zaman herkes gibi olamıycaz adam kafamdan geçenleri anlıyor şak diye.

neyse aradan zaman geçti, bir gün bir yerde karşılaştık, aaaa bir de ne göreyim artık herkes birbiri için herkes olmamış mı? " iki hoş beş bilmem ne ama kafamdan diyorum, yani o kadar anı var, nasıl benim için artık herkes gibi olan adam için herkes gibi olabilirim, sonuçta bakkal izzet değilim. bir delirmişim, adam orda eller havaya yapıyor, laylaylom ben tırnaklarımı yiyorum, lanet olasıca nasıl olur ya nasıl diye. sonra düşündüm, dedim sonuçta bakkal izzet de herkes değil benim için, herkesin yeri ayrı, ama bir sokaktan geçen adam olduğumu düşünmek daha da koyuyor adam hala eller havaya. olamaz olamaz, kessinlikle olamaz derken baktım, adam meğersem eller havaya modunda ortamdan sıvışmaya çalışıyomuş, stres olmuş. ohh bir rahatlamışım. aman stres ol, git de herkesten de bir farkımız olsun allah aşkına dedim, bunu anladım ya, nasıl döktürüyorum, halayın başında kendimden geçmişim mendil sallarken.

sonuç olarak işte olmuyor kolay kolay öyle herkes gibi, bakkal izzet bile şimdi herhangi bir müşterisi gibi davransa bozulurum, yani bak adam iki sallamadı nasıl cinlerim tepeme çıktı. zor arkadaş dedim, öyle yokluğunda düşünmüyorsun, facebook hesabını daha az kontrol ediyosun, hatta zamanla hiç bakmıyorsun ama, gene de bir yerlerde bir farkı oluyor.

kesinlikle ve kesinlikle, bülent serttaş’tan "duran ağabey", bak bir sabah dinle ne demek istediğimi anlayacaksın. valla, rakip tanımam.

http://tinyurl.com/jvh53ky

hayır ille ben, indie severim, yok efendim bişi bişi severim dersen belki alt-j "something good" bir alternatif olabilir belki, sözlerinden her ne kadar bir uyuşturucu bağımlısının, bundan kurtulmak adına onu o günlük düşündürtmeyecek bir şey bulduğu sonucunu çıkarsam da, ve klibi biraz üzücü olsa da, bu şarkıyı dinleyince, 3 dk lığına da olsa, uyuşturucu değil, uyuşturucudan hayatımızı daha fazla etkileyen, kültür, ahlak, aşk , aile, para, dert tasa, sistem, fatura gibi tüm hayatımı etkileyen ve artık benim yaşamımda bağımlıklıktan çok da farkı olmayan tüm o şeylerden kurtulmuşum hissi veriyor ve özgür hissediyorum.

http://tinyurl.com/cng3yyd

offf, erkekleri nedense çok rahatsız eden olaydır, hayır başka erkek küfür edince rahatsız etmiyor efendim, bir bayana hiç yakışmıyor. küfür etmek evet söylenişine, ne dediğine, yerine ve zamanına göre rahatsızlık boyutu değişen bir şeydir, ama valla her iki cinste de bazen çok rahatsız edici bir eylemken, bazen de o kadar rahatsız edici değildir. ki ben 13 yaşında arkadaşım eşşoğlueşşek diyince yere düşüp bayılmış ve ne dedi diyen büyüklere, söyleyemem çok ayıp demiş bir insan olarak, farkettim ki, çok da zevkli bir şeymiş, keşke annem küfür eden bir kadın olsaydı da, o atsaydı kafasından geçenleri, rahatlasaydı, eminim şu an daha sağlıklı bir insan olurdu. içinizden nasıl geliyorsa öyle davranın arkadaş ya, küfür edesin varsa salla bir küfür gitsin. kız erkek kasma !!

http://www.haberturk.com/saglik/haber/693274-kufretmek-rahatlatiyor

allah aşkınıza, aynı merdiveni kullanmaları, rahatsız ediciyken, tabi ki, aynı havuzda yüzmeleri, dinimize, ahlakımıza, namusumuza aykırı olacak, yapmayın yahu. gerçi; yıllarca yaptığımız olaydı, başımıza da bişi gelmedi, ahlaka aykırı bir davranış da görmedik ama.

oha biraz önce oturdum, adeta bir ezik gibi dayanamadım, merak ettim ve değerimi, ederimi hesapladım, 5 kuruşluk giderim yok diye düşünürken, 26 ağustos 2013 gunku piyasa verileri dogrultusunda, ederim 345600 tl imiş. evde kaldık desene !! kim verir yahu bana bu parayı !! hayır manyak mı yani adam !!

bir kez de değil üstelik diye devam ederse, fenadır.

ece temelkuran’ın şöyle bir yazısına rastladım, kendisi hakkında. kendisi hakkında bir tek ben böyle düşünmüyormuşum, bir kere bile muhteşem yüzyıl’ı izlemedim ama, bu kadını ne zaman görsem içim ısındı, hep doğal, sevimli bir kadındı. kendi gibi olan kadınları hep, genetik olarak farklı doğmuş doğadaki yaratıklara benzetiyorum, albino doğan bir ceylan, hep daha tatlı gelir ama, hep daha güzel olur ama kamufle olması, kendini saklaması da zor olduğundan, doğa içinde hemen farkedilen, avlanması da en kolay olan olur.

http://www.birgun.net/yazi-goster/ece-temelkuran/26-8-2013/meryem-ve-didem-401.html

yazdıklarını okuyorum da yahu diyorum, ben miyim acaba !! hele o eyeliner, din kültürü ve ahlak bilgisi entrylerinden sonra tamamen emin oldum. evet evet, sanırım.

(bkz: abbas kiyarüstemi)

aralarındaki ilişki diğer bir çok şeyle zaman ilişkisinden farklı değildir. kısacası; zamanla herşey geçer, zamanla herşey unutulur.

neye yazılırsa yazılsın tam olarak aynı günü yaşadığınızda, sürekli kafanızda çalan, yüzünüzü güldüren şarkıdır ama kötü bir günde aniden çalarsa, işte o zaman insanı korkunç bunalımlara sokuyor. ama bir de bu şarkının sözleriyle birebir örtüşen bir gün geçirdiyseniz, değmeyin keyfinize.

yukarı katta kalan komşun günde 155 kere arka arkaya yüksek sesle dinleyince o kadar da çekici olmayan şarkı. hayır şarkıyı, komşumun mp3 ünün kalitesiyle mırıldanmaya başladım, takıldığı yerlerde ben de takılıyorum filan.

yetenek sizsiniz’e katılıp, bateri çalarsa, poposunu bizzat ısıracağım kızdır.