confessions

arh negatif

- Yazar -

  1. toplam entry 225
  2. takipçi 1
  3. puan 9809

gittin sen bana gitmek için gelmiştin

arh negatif
gittin sen bana gitmek için gelmiştin
geride yavaş yavaş eriyen
bir kurşun bıraktın
bıraktığın şekilden
çok daha başkasına bürünen
ve bir daha asla
eskisi gbi olamayacak bir kurşun
gerçekten
birdaha hiçbirşey eskisi gibi olmadı...

metin özülkü’nün sevilen şarkısı unutulmuş muydum şarkısının başlangıcında iclal aydın’ın güzel sesiyle okumuş olduğu şiirdir.

yaran fıkralar

arh negatif
temel akşam eve gelmiş fadime boynuna sarılarak karşılamış onu.
-"temel’um harika bir haberim var. bir ay geciktim. herhalde bir bebeğimiz
olacak, doktor bu sabah test yaptı. sonucunu alana kadar lütfen kimseye
söylemeyelim!" demiş heyecanla.
ertesi sabah elektrik idaresinden bir görevli son faturayı ödemedikleri için
kapıyı çalmış
-"siz fadime misiniz? biliyor musunuz bir aylık gecikmeniz var."
-"bir aylık gecikmem olduğunu siz nereden biliyorsunuz?" demiş fadime
hayretle.
-"bu dosyalarımızda açıkça görünüyor."
-"ne? dosyalarınızda mı?"
-"kesinlikle!"
-"beyefendi, lütfen bu gece eşimle görüşmeliyim!" demiş fadime korkuyla olanı biteni temel’e anlatmış temel ertesi sabah kızgın bir boğa gibi elektrikidaresine dalmış
-"neler oluyor burada? karim bir dosyadan bahsetti. aylık gecikmesi ile ilgili!" diye bağırmış temel.
-"sakin olun. ciddi birşey değil!" demiş memur.
-"bu gecikme için bize borçlusunuz!"
-"size mi borçluyum? ya ödemezsem?"
-"o zaman sizinkini kesmek zorunda kalacağız!"
-"ama o zaman karim ne yapacak?"
-"bilmiyorum!" demiş memur. "hanımefendi artik mumla falan idare eder! "

fasa fiso

arh negatif
baharın başlangıcını müjdeler gibi doğmuşsun.bahar da sana benziyor galiba bu yüzden.(baharın bu kadar güzel olduğuna baklırısa)doğum günün kutlu olsun.mutlu bir ömür senin olsun...

güzel bir öykü de benden

arh negatif
okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi.
çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi.
ancak bu imkânsızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi
mustafa yılmaz olan bir erkek çocuk vardı. bayan mediha bir yıl önce mustafa yı
izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli
olarak kirli dolaştığını gözlemişti. ilave olarak mustafa tatsız olabiliyordu.
bu öyle bir noktaya geldi ki, bayan mediha onun kâğıtlarını büyük bir kırmızı
kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x ) yapmaktan ve kâğıdın üstüne büyük?
f? (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu.
bayan mediha nın okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu
ve mustafa nın kayıtlarını en sona bıraktı. ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde,
bir sürpriz ile karşılaştı.
mustafa nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve çok terbiyeli.
onun etrafta olması çok eğlenceli?
ikinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin
ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evde ki yaşamı mücadele içinde geçiyor.?
üçüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

mustafa nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya
çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evde ki yaşamı yakında onu etkileyecek.
mustafa nın dördüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

’mustafa içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. çok
fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.

bunları okuyunca, bayan mediha problemi kavradı ve kendinden utandı.

öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kâğıtlara sarılmış hediyeleri
getirdiğinde bile çok kötü hissediyordu. mustafa nın hediyesini alıncaya
kadar bu böyle devam etti.



mustafa nın hediyesi bir marketten aldığı kalın, kahverengi ambalaj kâğıdı
ile beceriksizce sarılmıştı.

bayan mediha onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu. bayan mediha
pakette taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu
olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. ama o
bileziğin ne kadar güzel olduğunu haykırdığında çocukların gülmesi kesildi.
bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü. mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine
şunu söylemek için kaldı.
öğretmenim bugün aynı annem gibi kokuyordunuz.

çocuklar gittikten sonra, bayan mediha en az bir saat ağladı. o günden
sonra, okuma, yazma ve aritmetik öğretmeyi bıraktı. bunun yerine, çocukları
eğitmeye başladı. bayan mediha, mustafa ya özel ilgi gösterdi. onunla çalışırken,
zihni canlanmaya başlıyor görünüyordu. onu daha fazla teşvik
ettikçe, daha hızlı karşılık veriyordu. yılın sonuna kadar mustafa sınıfta
ki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocukları aynı derecede sevdiğini
söylemesine rağmen, mustafa onun gözdelerinden biri idi.
bir sene sonra, bayan mediha kapısının altında mustafa dan bir not buldu,
ona hala tüm yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu söylüyordu.

altı yıl sonra mustafa dan bir not daha aldı. liseyi bitirdiğini, sınıfında
üçüncü olduğunu ve onun hala hayatındaki en iyi öğretmen olduğunu yazmıştı.

bundan dört yıl sonra, bazı zamanlar zor geçmesine rağmen okulda kaldığını,
sebatla çalışmaya devam ettiğini ve yakında kolejden en yüksek derece ile
mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı. yine bayan mediha nın tüm
yaşamında ki en iyi ve ne favori öğretmen olduğunu yazmıştı. sonra dört yıl
daha geçti ve başka bir mektup geldi. bu kez fakülte diplomasını aldıktan
sonra, biraz daha ilerlemeye karar verdiğini açıklıyordu. mektup onun hala
karşılaştığı en iyi ve en favori öğretmen olduğunu açıklıyordu. ama simdi
ismi biraz daha uzundu.

mektup söyle imzalanmıştı,
prof. dr. mustafa yılmaz ( tıp doktoru)

öykü burada bitmiyor.

görüyorsunuz, ortaya çıkan başka bir mektup var.

mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu. babasının
birkaç hafta önce vefat ettiğini açıklıyordu ve evlenme töreninde bayan
mediha nın damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu.

şüphesiz bayan mediha bunu kabul etti. ve tahmin edin ne oldu?

taşları düşmüş olan o bileziği takti. dahası, mustafa nın annesinin süründüğü parfümden sürdü.

birbirlerini kucakladılar ve dr. mustafa, bayan mediha nın kulağına şöyle fısıldadı,

’bana inandığınız için teşekkür ederim, öğretmenim.

bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim’

bayan mediha, gözlerinde yaslarla fısıldadı, söyle dedi,

mustafa, yanlış şeylere sahiptim. bir fark meydana getirebileceğimi bana
öğreten sensin. seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum’.

yaran fıkralar

arh negatif
adam trafikte ’alçaktan uçarak’ giderken polise yakalanır... kenara çeker arabadan iner:
- buyrun memur bey!
- beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım, ehliyetiniz lütfen?
- ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular memur bey.
- peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- araba benim diil memur bey çaldım ben bu arabayı.
- anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi???
- evet memur bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı, silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba...
polis iyice şaşırır:
- torpido gözünde silah mı var?
- evet memur bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi bagaja koydum silahı da torpido gözüne koydum...
- bi de bagajda ceset mi var?
- evet memur bey...
trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... ekipler amiri adamın ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz hiçbir anormallik yok. bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır ruhsatı da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah falan yok... ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagajı açar orada da ne ceset ne bişi yok. bunun üzerine ekipler amiri ’çok garip’ der...
’sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz...’
adam güler:
’inanamıyorum... o şimdi benim için ’aşırı hızlı gidiyordu’ da demiştir.





4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol