olay bir elektronik tamir dükkaninda geçiyor, ben beklerken içeriye bir bayan girdi ve..
bayan : playstation tamir ediyor musunuz?
tamirci: ediyoruz sorun ne?
bayan : calismiyo, gözü bozuk galiba.
tamirci: calisirken mi bozuldu?
bayan : hayır kapalıydı, ben su döktüm üstüne.
tamirci: çalışsın diye mi?
ben : !?!?!?
bayan : iyi aksamlar.
çoğu gazetenin sadece "darbe olsa davul çalarım" sözünü vurgulaması nedeniyle oldukça tepki alan sanatçı. söz konusu açıklamanın bildiğim kadarıyla tamamı aşağıdadır :
bu iktidarı çankayada görmektense ölmeyi isterim.
hiçbir boka tepki göstermemiş bir millet olarak buna da tepki koymayacağız.
umarım ordu buna izin vermez.
bütün askerî darbelere karşı olmuş bir insan olarak canım darbe istiyor.
yobazlıktan çok sıkıldım.
yarın askerî darbe olsa çok mutlu olurum.
bunlar camilerine gitsinler, beni de askere alacaklarsa alsınlar anasını
satayım.
arabistan mıyız lan biz. atatürk ilkeleri nerede..!
büyükanıt darbe yapsa sabah erkenden kalkıp davul çalıp kutlarım.
faşist olarak algılanmak istemiyorum ama bulunduğumuz duruma bakınca askerî
düzene razıyım.
bunların hepsi hapse... yarın sabah bile çok geç.
gerçeklerin ne olduğunu biliyorum ama çankayada başı bağlı karısını,
bacısını, kızını görmek istemiyorum.
ellerindeki aritmetik böyle olmasını gerektiriyor. ne yapalım susalım mı?...
eğer bu hükümet çankayaya çarşaflarıyla, türbanlarıyla çıkacaklarsa ben bu
türkiye için boşuna mı sanat yapmışım.
öleyim daha iyi. nerede bu ülkenin aydınları ?...
ben solcu olarak bunu söylüyorsam bir durun düşünün bakalım ülkede neler
oluyor...
ferhan şensoy
bu iktidarı çankayada görmektense ölmeyi isterim.
hiçbir boka tepki göstermemiş bir millet olarak buna da tepki koymayacağız.
umarım ordu buna izin vermez.
bütün askerî darbelere karşı olmuş bir insan olarak canım darbe istiyor.
yobazlıktan çok sıkıldım.
yarın askerî darbe olsa çok mutlu olurum.
bunlar camilerine gitsinler, beni de askere alacaklarsa alsınlar anasını
satayım.
arabistan mıyız lan biz. atatürk ilkeleri nerede..!
büyükanıt darbe yapsa sabah erkenden kalkıp davul çalıp kutlarım.
faşist olarak algılanmak istemiyorum ama bulunduğumuz duruma bakınca askerî
düzene razıyım.
bunların hepsi hapse... yarın sabah bile çok geç.
gerçeklerin ne olduğunu biliyorum ama çankayada başı bağlı karısını,
bacısını, kızını görmek istemiyorum.
ellerindeki aritmetik böyle olmasını gerektiriyor. ne yapalım susalım mı?...
eğer bu hükümet çankayaya çarşaflarıyla, türbanlarıyla çıkacaklarsa ben bu
türkiye için boşuna mı sanat yapmışım.
öleyim daha iyi. nerede bu ülkenin aydınları ?...
ben solcu olarak bunu söylüyorsam bir durun düşünün bakalım ülkede neler
oluyor...
ferhan şensoy
okuma yazmasi var ise dingonun önde gidenidir.
ayrica kitaplarla ilgili entrylerin alakasiz bir sekilde eksi oy almasi neticesindeki fikrim kitap okumayan bilgicler seklinde bir baslik acilmasi da münasip olabilir.
ayrica kitaplarla ilgili entrylerin alakasiz bir sekilde eksi oy almasi neticesindeki fikrim kitap okumayan bilgicler seklinde bir baslik acilmasi da münasip olabilir.
atam izindeyiz,
sirozdan ölceğiz.
sirozdan ölceğiz.
gün içerisinde "beni beğenmiyorsun" cümlesini sık sık kullanmama vesile olan, aşmış oyuncu peker açıkalının, kısa zamanda kendini sevdiren süper karakterinin ismi.
bir sürü entry kastirip, sağa sola "muhteşem" oyu verdiği halde, sözlükte kimi kimsesi olmayan bilgiçlerin içlerinden geçirdikleri isyan cümlesi.
ben küçükken çok salaktım... oyun oynamayı bırakmamak için çişimi son ana kadar tutardım. kıpkırmızı olan yüzümü gören arkadaşlarıma da "kalbim sıkışıyor" derdim. kalbim sağlam çok şükür ama idrar yolları bozuk...
kişinin uykuya olan düşkünlüğü ile, "sana" diye hitap ettiği sevdiği veya sevgili kişisine duyduğu bağlılığın aynı oranda olduğunu ifade etmesi.
muhtemel minibüs arkasi yazilarindandir.
muhtemel minibüs arkasi yazilarindandir.
about:blank
fenerbahçenin 100 yil sampiyonluğunu kazandığı anda beşiktaş gibi olmaktan korkmama vesile olduğu yadsınamaz bir gerçek. 100. yil dediler, sampiyonluk dediler, hepimizin basina bela ettiler. eskiden ne güzel 91. yil, 15. sampiyonluk filan diye kutluyorduk. umarim sonumuz onlara benzemez.
(bkz: 100 yilda bir sampiyon olmak)
galatasaraya gelince ya neyse ben bisey demiyorum.
(bkz: 100 yilda bir sampiyon olmak)
galatasaraya gelince ya neyse ben bisey demiyorum.
yıllar önce fenerbahçe de kaleciydi, boyacı gibi şapka takması ile meşhurdu. yoğun su içme durumunda ötürü kendisine sucu mahir denilirdi.
23.02.1992 tarihinde kayıt edilmiş, vaaz veren imam efendinin sinirlerine hakim olamayarak sarf ettiği cümleler aşağıdaki gibidir.
hoca- misafir geldi, misafirliğe gittim, şimdi yaz var, şimdi kış var, şimdi işim var, şimdi çişim var, ee ömür bitti!
cemaat- hıı?
hoca- gençken diyor ki işim var, ihtiyarlayınca çişim var. prostat oldum camiiye gelemiyorum. gençken gelme ihtiyarken gelme ölünce geleceksin musallaya!
hoca- ondan sonra nasıl bilirsiniz? nasıl biliriz, görmedik ki herifi!
cemaat- puhahahahaha...
yazınca pek komik gibi gelmedi bana da... ama izlemesi keyifliydi
hoca- misafir geldi, misafirliğe gittim, şimdi yaz var, şimdi kış var, şimdi işim var, şimdi çişim var, ee ömür bitti!
cemaat- hıı?
hoca- gençken diyor ki işim var, ihtiyarlayınca çişim var. prostat oldum camiiye gelemiyorum. gençken gelme ihtiyarken gelme ölünce geleceksin musallaya!
hoca- ondan sonra nasıl bilirsiniz? nasıl biliriz, görmedik ki herifi!
cemaat- puhahahahaha...
yazınca pek komik gibi gelmedi bana da... ama izlemesi keyifliydi
özel sektör de çalışmanın bazen avantajı bazen dezavantajıdır.
dezavantajı; iş bitene kadar bırakıp gidemezsiniz, bugün git yarın gel diyemezsiniz, parayı ödeyen, işi bekleyen patrondur çünkü. bu durumda "esnek mesai saatlerine" uygun olarak iş bitene kadar eşşek gibi çalışırsınız. çoğu zaman fazla mesai de alamazsınız. çünkü işi mesai saatlerinde bitirmeyen sizsinizdir.
avantajı ise patronların zaman zaman personeline kıyak yapma durumudur. sabah bir işiniz çıkar, haber verip geç gelir mesaiye geç başlarsınız, kimse size "mesaiye 15 dk. geç başladın ona göre geç çıkacaksın" demez. ayrıca bazı özel firmalarda cuma günleri mesai saati 16:00a çekilir. böylece çalışan kişi cuma günleri erken çıkmanın keyfini yaşarken, patronlarına minnettar olur. tabii bu dezavantaj durumlarında geçerli değildir. iş varsa kalırsınız, mesai parası alamazsınız.
dezavantajı; iş bitene kadar bırakıp gidemezsiniz, bugün git yarın gel diyemezsiniz, parayı ödeyen, işi bekleyen patrondur çünkü. bu durumda "esnek mesai saatlerine" uygun olarak iş bitene kadar eşşek gibi çalışırsınız. çoğu zaman fazla mesai de alamazsınız. çünkü işi mesai saatlerinde bitirmeyen sizsinizdir.
avantajı ise patronların zaman zaman personeline kıyak yapma durumudur. sabah bir işiniz çıkar, haber verip geç gelir mesaiye geç başlarsınız, kimse size "mesaiye 15 dk. geç başladın ona göre geç çıkacaksın" demez. ayrıca bazı özel firmalarda cuma günleri mesai saati 16:00a çekilir. böylece çalışan kişi cuma günleri erken çıkmanın keyfini yaşarken, patronlarına minnettar olur. tabii bu dezavantaj durumlarında geçerli değildir. iş varsa kalırsınız, mesai parası alamazsınız.
sanırım itiraf com da okumustum, hatun kişi terk etme işleminden önce sevgilisinin diş fırçasını klozetin içine sokmuş, sonrasında da yerine koymuş.
haftaiçi her gün 23:00 da dizimax de yayınlanan aşmış dizi.
edit : 56. bölüm itibariyle, geçen hafta bitti. (1997-2003 toplam 6 sezon yayınlanmış)
bittigine dair bir isaret görmedigimiz icin, 57 bölümü bekledigim dün aksam kendimi inanilmaz bir boslukta hissettim. ne heroes, ne prison break, ne lost hiçbiri beni bu dizi kadar etkilememişti. elinden oyuncağı alınan çocuk gibiyim.
edit : 56. bölüm itibariyle, geçen hafta bitti. (1997-2003 toplam 6 sezon yayınlanmış)
bittigine dair bir isaret görmedigimiz icin, 57 bölümü bekledigim dün aksam kendimi inanilmaz bir boslukta hissettim. ne heroes, ne prison break, ne lost hiçbiri beni bu dizi kadar etkilememişti. elinden oyuncağı alınan çocuk gibiyim.
maalesef ki bilhassa erkeklerde fazlasıyla mevcut durum. sanırım büyütürken anneleri böyle alıştırıyor bunları.
hele ki evliyseniz, akşam olup eve gidip kocanızı dinlemeyi hiç mi hiç istemezsiniz. siz bütün gün çalışırken, o hastayım diye (altı üstü dondurma yemiş, boğazı şişmiştir) evde yatmıştır, nazlanacak kimseyi bulamamıştır, tüm potansiyeliyle birlikte akşam eve gelmenizi beklemektedir.
ne ilaç içmeye teşvik etmeniz, ne çorba yapayım nidalarınız çaresizdir. çekeceksinizdir. o nazlanacak, siz de onu pohpohlayıp idare edeceksinizdir. iyileşmesini dört gözle bekler, "ben hasta oluym da göstericem sana gününü" diye intikam yeminleri edersiniz.
hele ki evliyseniz, akşam olup eve gidip kocanızı dinlemeyi hiç mi hiç istemezsiniz. siz bütün gün çalışırken, o hastayım diye (altı üstü dondurma yemiş, boğazı şişmiştir) evde yatmıştır, nazlanacak kimseyi bulamamıştır, tüm potansiyeliyle birlikte akşam eve gelmenizi beklemektedir.
ne ilaç içmeye teşvik etmeniz, ne çorba yapayım nidalarınız çaresizdir. çekeceksinizdir. o nazlanacak, siz de onu pohpohlayıp idare edeceksinizdir. iyileşmesini dört gözle bekler, "ben hasta oluym da göstericem sana gününü" diye intikam yeminleri edersiniz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?