(bkz: liligum)
kullandığı kelimeler ile anlatmak istediğini farklı, çarpıcı, hatta karşıkine allayıp pullayıp yediren insanlardır. bu tip insanlar genelde yüksek mertebede pazarlama departmanında çalışan kişiler olabilir. ya da işin ehli olmuş kişilerdir.
eğer bunlardan hiç biri değilseler kesin bayandırlar. dediklerini öyle bir söylerler ki sanarsın her şey senin için ama anlarsınki onların olşmuş her şeycikler.
eğer bunlardan hiç biri değilseler kesin bayandırlar. dediklerini öyle bir söylerler ki sanarsın her şey senin için ama anlarsınki onların olşmuş her şeycikler.
kimler var butonunda gece gece gelen yazar adayımız.(bkz: bskk)
normal bir şekilde başlanılan entry de biran da ağır konulardan dem vurup hayatın acılarını göz önüne serince okuyan/yazan kişinin kendi iç dünyasını sorgulamaya başladığı an.
o anlık yanında olmasını istemek başkasının. kişinin yapamayacağı bir şey varsa onu yapabilecek kişiden istemesi. belki acizliğini kapatmak için yanında bir başkasının olması. veyahutta hep iyi giden şeylerin rutinlşemesi sonucu bunu değiştirecek bir başkasını aramak.
sonuçta kişi her zaman kendisine muhtaçtır. elbet kendi kendini yeniler ve olmamış gibi geri döner ama paylaşmak çoğaltan bir şey ise muhtaçlıkta ihtiyaçtandır.
sonuçta kişi her zaman kendisine muhtaçtır. elbet kendi kendini yeniler ve olmamış gibi geri döner ama paylaşmak çoğaltan bir şey ise muhtaçlıkta ihtiyaçtandır.
altıncı caddeden geçiyorsanız eğer yedinci caddeye, pek bir yakında pasaport sorulacağından korktuğum yer. zira bir önceki cadde de harektlilik sıfırken bir sonraki cadde de bu kadar kişinin bulunup bu kadar hareketli olan yer azdır herhalde.
kendisi yakın bir arkadaşınızdır ve aranızda al gülüm ver gülüm hiçbir zaman olmamaktadır. ama sizede lazımdır daha önce verdiğiniz şey her neyse, sırf aranızdaki samimiyetten dolayı isteyemessiniz. zira onun getirmesini beklersiniz ama tabi ki kimi zamanda istemek beklemekten daha iyidir. istemesini bilene.
herkesin kendisine göre doğruları ve yanlışlarının olduğunun yegane göstergesidir. tek olumsuz yani ise herkes kendine göre yorumlarken bir başkasının da yorumunun olabileceğine ve buna saygı gösterilebileceği gerçeğini ekarte etmesidir.
kişi en ufak bir şeyden bile zevk almasını severken, kişi büyük çoşkuların içinde yalnızlığı yaşamanın muazzam olduğundan bahseder. yaşanılmışlıkların geride kaldığını düşünen kişi, geçmişi bir doyurganlık olarakta algılayanları vardır.
yapılabilecek tek felsefe ise; herkesin farkının, felfesinin farklı mecralarda gelişmiş olmasıdır. zira saygı yoksa ne yorum kalır ortada ne felsefe. takdir edilir ki hayatta mantarlaşır o zaman farkedilmese bile.
kişi en ufak bir şeyden bile zevk almasını severken, kişi büyük çoşkuların içinde yalnızlığı yaşamanın muazzam olduğundan bahseder. yaşanılmışlıkların geride kaldığını düşünen kişi, geçmişi bir doyurganlık olarakta algılayanları vardır.
yapılabilecek tek felsefe ise; herkesin farkının, felfesinin farklı mecralarda gelişmiş olmasıdır. zira saygı yoksa ne yorum kalır ortada ne felsefe. takdir edilir ki hayatta mantarlaşır o zaman farkedilmese bile.
içinde yaşadığı karmaşıklıklar karşısında birey kişisinin üstüne binen his. tabi ki elinden geleni yaptıktan sonra ne kadar büyük olduğunu ve içinde kaybolmanın ne kadar kolay olduğunu hemen anlamasına yol açabilir.
genelde parmakla gösterilen kişilerdir. zira onlar birçok şeyi yalamış, yutmuş kişilerdir. gerek terbiye gerekse yaşayış şekilleri ile hep üst tabakadırlar. ama nedense hep kıskanılırlar. herkes bir açık yakalamaya çalışır. kimse kendine çeki düzen verip örnek insan olmaya kalkışmaz.
yüzmek, gezmek, eğlenmeki çılgınlar gibi stres atmak varken, kendine bilgisözlükü tatil gibi gören bireyin pek bir mutlu şekilde yapacağı haz verici eylem.
beklendiğini bildiği halde yavaş yavaş hareket edendir. ya da bekletmenin verdiği hazzı doya doya yaşamaya çalılşan kişidir. ama unuttuğu ya da önemsemediği bir şey vardır ki oda acı bir gerçektir her zaman için; bekleyen her zaman beklediği yerde olmayabilir...!
unutulduğunun resmidir.
olmayacak galiba
eskisi gibi her şey
sevmicek micek galiba
beni ben olduğumdan
unuttu gidiyor bak şimdi
sessizliğimde çığlığım
kaldım burda bir yerde
elimde saf duygularım
yüreğimde kapanmaz kocaman
yaran...
eskisi gibi her şey
sevmicek micek galiba
beni ben olduğumdan
unuttu gidiyor bak şimdi
sessizliğimde çığlığım
kaldım burda bir yerde
elimde saf duygularım
yüreğimde kapanmaz kocaman
yaran...
bazen hiç bir şeyim
bazen boşlukta gezen gölge
oturuyorum taşın başına
iki elim başımda düşünceli
bazen geliyor aklıma ölümüm
bazen doğmuyorum yeniden
aklım çıkıyor içimden
yağmur yağıyor kalbime
bazen sevmiyorum kendimi
bazen çok yanlızım
olmuyor hiç bir şey esikisi
gelmicek belki ruh eksiğim
bazen isyanım var düzene
bazen sessizim ona buna
gelmiyor içimden çırpınmak
kalıyorum kuytumda uykusuz
bazen basmıyor efkar hüzünle
bazen geliyorlar grup grup
özlemiyorum hiçbirinizi
ama olamıyorum bensiz benden içeri...
bazen boşlukta gezen gölge
oturuyorum taşın başına
iki elim başımda düşünceli
bazen geliyor aklıma ölümüm
bazen doğmuyorum yeniden
aklım çıkıyor içimden
yağmur yağıyor kalbime
bazen sevmiyorum kendimi
bazen çok yanlızım
olmuyor hiç bir şey esikisi
gelmicek belki ruh eksiğim
bazen isyanım var düzene
bazen sessizim ona buna
gelmiyor içimden çırpınmak
kalıyorum kuytumda uykusuz
bazen basmıyor efkar hüzünle
bazen geliyorlar grup grup
özlemiyorum hiçbirinizi
ama olamıyorum bensiz benden içeri...
açayım tek tebessümüne
solmadan son kez su ver bana
hasret çok ağır geldi
yazık değil mi bu zayıf dallarıma
istemiyorum başkasından tek kelam
yok mudur bana tek sözün
çatladı bak toprağım
eğer göstermessen bana yüzünü
gün gelip bende solacağım
o zaman oluşturduğum göremiyeceksin
güzelliklerimi...
yetmedi mi hadi ama
söz batmıcak tek dikenim
vermiyeceğim sana tek acı
ama kuruyorum artık sensiz
düzene sok hayatımı
ilgilen benimle
konuş benimle
açayım bu bahara...
solmadan son kez su ver bana
hasret çok ağır geldi
yazık değil mi bu zayıf dallarıma
istemiyorum başkasından tek kelam
yok mudur bana tek sözün
çatladı bak toprağım
eğer göstermessen bana yüzünü
gün gelip bende solacağım
o zaman oluşturduğum göremiyeceksin
güzelliklerimi...
yetmedi mi hadi ama
söz batmıcak tek dikenim
vermiyeceğim sana tek acı
ama kuruyorum artık sensiz
düzene sok hayatımı
ilgilen benimle
konuş benimle
açayım bu bahara...
o anlık enrty sahibi ile sanki aynı şeyleri düşünmüş ya da aynı şeyleri yaşamışlığın verdiği farklı bir durum hazzı.
(bkz: millau viyadugu)
le viaduc de millau. fransanin kuzey-guney baglanti yollarindan sonuncusu a-17 otobaninin son evresi. ingiliz mimar sir norman fosterin eseri olan viyaduk dunyanin en yuksek ve en uzun viyadugu unvanini ele gecirmistir. bir mimarlik ve muhendislik saheseridir. 2400 metre uzunlugunda olup en yuksek noktasi 343 metredir ve eyfel kulesine 23 metre fark atmaktadir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?