google arama motorundan.
1812 yılında çadır’a göçen bir ailenin çocuğu olarak bender tighina kasabasında dünyaya geldi. dört sınıflı ilkokul eğitimini çadır’da bitirdikten sonra ailesinin isteğiyle kişinev’deki ilahiyat okulunda eğitim gördü. ardından ukrayna’nın başkenti kiyev’de üç yıl daha ilahiyat fakültesi’nde okudu. 1881 yılında kişinev’deki bir ortaokula öğretmen olarak tayin oldu. kısa zamanda öğretmen ve din adamı olarak sevildi ve tanındı. kişinev’de bir kaç okulda moldavanlar için bazı dersler verdi. aynı zamanda kişinev’in dinî okulunda matematik ve tabii bilimler öğretmenliği ve papazlık yaptı. halk arasında gördüğü itibarla 1884 yılında rusça ve moldavanca yayınlar temsilciliğine ve ma- hallî mecliste milletvekilliğine seçildi. incil’i ve diğer bazı temel dinî kaynakları gagavuz türkçesine ve moldavancaya çevirerek rus yönetimini rusça dışındaki dillerle de dinî ibadet yapma konusunda izin vermeye zorladı. bu davranışı, gagavuzlar ve moldavanlar arasında büyük ilgi ve takdir gördü. 1896 yılında resmî makamlara başvurarak abecedar (alfabe), rusça ders kitabı, okuma kitabı, eski ve yeni ahit (tevrat ve incil), kilise tarihi, hı- ristiyanlık ilmihali (katekizm), rusça-moldavanca sözlük, kısa moldavanca gramer adlı eserlerinin moldavanca ve rusça yayımlanması için izin aldı. yetkililerden aldığı bir özel izinle 1907 yılında kişinev’de gagavuz türkçesiyle dinî muhtevalı bir gazete çıkarmıştır. çakır, gagavuz türklerinin tarihî köklerini, geleneklerini, dilini ve dinî an- layışlarını araştırarak görüş ve değerlendirmelerini viata basarabiei adlı gazetede üç makale hâlinde yayımlamıştır. 1934 yılında bu makalelerini birleştirerek beserabiealâ gagauzalarân ıstorieasâ (chışınau 1934) adıyla kitaplaştırmıştır. bu kitabından başka mihail çakır 1938 yılına kadar, çoğu dinî konulan işleyen ve biri sözlük olan şu eserleri hazırlamıştır: aya (ayozlu) evanghelea /incil, dua chıtabâ gagauzlar için, psaltir (dinî türküler), chilisea evangheleasâ, chilisea ıstorieasâ, liturgya (kiliseduası), laslov (kilisekitabı),molebin (af duası), mo- hitrennik, ahatist (aya marya duası türküsü), dictionargagauzo. mihail guboglu, romen kaynaklarından derlediği bilgilere dayanarak mihail çakır’m rusça, moldavanca ve gagavuz türkçesiyle yayımlanmış 34 eserinden bah- setmektedir. bugün de gagavuz türkçesinin en önemli kaynaklarından olan eserlerinde ve sözlüğünde çadır ağzını esas almış ve 1957 yılında sscb döneminde oluşturulan yazı dili için de ilham kaynağı olmuştur. mihail çakır, eserleri ve düşünceleri ile gagavuzlara millî bir kimlik kazandırmış, onlara nereden geldiklerini ve bundan sonra varlıklarını nasıl sürdüreceklerini öğretmiştir. eserlerinin çoğunun dinî olmasının en başta gelen sebebi, din ve ibadet dilini türkçeleştirerek rum ve bulgar kilise mücadelelerinin gagavuzlar üzerindeki asimile politikalarını etkisiz hâle getirmektir.
1931 yılında bükreş’e elçi olarak tayin edilen hamdullah suphi tanrıöver, mihail çakır’ı tanımış ve önemli bir türk milliyetçisi olduğunu atatürk’e haber vermiştir. atatürk de hizmetlerinden dolayı çakir’a bir diploma ve nişan göndermiştir. yaşar nabi nayır da 1936’da balkanlar’a yaptığı gezide kişinev’de mihail çakır’ın evinde misafir olmuş ve balkanlar ve türklük (ankara 1936) adlı eserinde ondan övgüyle bahsetmiştir. romanya’daki gagavuzların önemli temsilcilerinden olan mihail guboglu da gagauziin lumina îstoriei (bucureşti 1938-1940) adlı tezini hazırlarken çakır’ın ilgi ve desteğini gördüğünü belirtmektedir.http://gagauz.myfreebb.com
1931 yılında bükreş’e elçi olarak tayin edilen hamdullah suphi tanrıöver, mihail çakır’ı tanımış ve önemli bir türk milliyetçisi olduğunu atatürk’e haber vermiştir. atatürk de hizmetlerinden dolayı çakir’a bir diploma ve nişan göndermiştir. yaşar nabi nayır da 1936’da balkanlar’a yaptığı gezide kişinev’de mihail çakır’ın evinde misafir olmuş ve balkanlar ve türklük (ankara 1936) adlı eserinde ondan övgüyle bahsetmiştir. romanya’daki gagavuzların önemli temsilcilerinden olan mihail guboglu da gagauziin lumina îstoriei (bucureşti 1938-1940) adlı tezini hazırlarken çakır’ın ilgi ve desteğini gördüğünü belirtmektedir.http://gagauz.myfreebb.com
osmanlı dönemindeki süreçte gagauzlar, bir çok savaşa katılmışlardır. bununla ilgili bir kaç türkü ve halk deyişleri şunlardır.
zapaslara kiyat
padişahtan kiat geldi,
kiat geldi zapaslara:
zapaslar da cenge gitsin.
port-arturda top patladı,
yalın kalktı, duman düştü.
asker üüştü arı gibi,
insan düştü darı gibi,
alçaklara kannar indi
kannar indi pihtilendi,
allahtan da bir ses geldi,
bir ses geldi kafalara..
gagauz yenilmedi.
zapas: yedek asker
kiyat: kağıt,ferman
sultan azizi yadeden bir türkü,
sultan aziz
bir kuş olsam uçsam girsem
sultan aziz penceresine konsam.
penceresi siyaa perde
sindi düştüm ban bu derde
ban bu dertten ölecem
nasıl yatacam kara yerde.
uyan sultan aziz uyan
kan ayleyor sana cihan.
penceresi siyaa boya
saramadım doya doya
mail oldum selvi boya.
uyan sultan aziz uyan
kan ayleyor sana cihan.
sevastopolun ardında
sevastopolun ardında
yatır gemilâr
moskov atar topları
er, gök titirâr.
haman padişahım,
ver izin bizâ.
izin vermez isen,
dök bizi denize.
dökelim moskof kanı
anamız-bobamız-
duvacı bizâ,
oolumuz-uşaamız
rezeci biza.
sivastopol bir çadır,
bir yeşil çadır,
o çadırın altında
üç civan yatır
o civannar bakmazlar
gönüylen hatır.
şu ingilizün fransuzu
urdu karaya
şu rusun kapitannarı
tamah paraya.
aman patişahım aman
yimdat ver bize,
yimdat vermeseydin
dök bizi denize.
şu rusun fişterleri
gümüştür yökçeleri
gümüş piştov belinde,
dizedan kanda
gümüş lüle aazında,
para cebinde.
aman padişahım, aman,
yimdat ver bize,
yimdat vermeseydin
atıl denize.
dökelim moskof kanı.
reze: rıza
fişter: subay
tuna ile ilgili bir deyiş,
kara deniz akmam dedi,
türk tunayı vermem dedi,
kara deniz bulanır,
türk tunayı geçer.
çıktım baktım kim gelir,
yaşasın osman paşa!
düşmannarı daatsın daaya taşa
varna, halen bir çok gagauza ev sahipliği yapar.
1828 osmanlı-rus savaşında, varna fidye ile verilene kadar savaş sürmüştür.
varna gibi kale yoktur,
içinde timarı çoktur.
varnaya imdat yoktur,
biz varnalıiz aalar!...
imdat varnaya!...
varna kalataya bakar,
arasında dere akar,
gemiler varnai yakar,
biz varnalıiz aalarî...
padişahlar!...
imdat varnaya!...
varnanın etrafı deniz,
varnai sardı domuz,
verin tabyalara omuz;
biz varnalıiz,
varnanin etrafı geriz,
kapudanpaşa deer biz biriz,
karpuz gibi gülei serperiz.
biz varnalıiz.
varnanın etrafı bayler,
içinde seçme çayler,
analar evladını ayler!
biz varnalıiz.
varnanın kalesi taştır,
gözümden akanlar yaştır!...
kâfir!... bizim osmannı baştır,
biz varnalıiz.
düşman ve kâfir moskof
denizden ve karadan
toplardan sık güllei saçar,
korkar osmanlı toplarından,
ve moskof hücümden kaçar,
biz varnalıiz.
varnanın etrafı çadır,
içinde osmanlı yatır,
gâvur moskof bilmez hatır,
biz varnalıiz.
gemi gemiylan çatılmış,
arasında üç top atılmış,
haber geldi varna satılmış,
biz varnalıiz.
http://gagauz.myfreebb.com/
zapaslara kiyat
padişahtan kiat geldi,
kiat geldi zapaslara:
zapaslar da cenge gitsin.
port-arturda top patladı,
yalın kalktı, duman düştü.
asker üüştü arı gibi,
insan düştü darı gibi,
alçaklara kannar indi
kannar indi pihtilendi,
allahtan da bir ses geldi,
bir ses geldi kafalara..
gagauz yenilmedi.
zapas: yedek asker
kiyat: kağıt,ferman
sultan azizi yadeden bir türkü,
sultan aziz
bir kuş olsam uçsam girsem
sultan aziz penceresine konsam.
penceresi siyaa perde
sindi düştüm ban bu derde
ban bu dertten ölecem
nasıl yatacam kara yerde.
uyan sultan aziz uyan
kan ayleyor sana cihan.
penceresi siyaa boya
saramadım doya doya
mail oldum selvi boya.
uyan sultan aziz uyan
kan ayleyor sana cihan.
sevastopolun ardında
sevastopolun ardında
yatır gemilâr
moskov atar topları
er, gök titirâr.
haman padişahım,
ver izin bizâ.
izin vermez isen,
dök bizi denize.
dökelim moskof kanı
anamız-bobamız-
duvacı bizâ,
oolumuz-uşaamız
rezeci biza.
sivastopol bir çadır,
bir yeşil çadır,
o çadırın altında
üç civan yatır
o civannar bakmazlar
gönüylen hatır.
şu ingilizün fransuzu
urdu karaya
şu rusun kapitannarı
tamah paraya.
aman patişahım aman
yimdat ver bize,
yimdat vermeseydin
dök bizi denize.
şu rusun fişterleri
gümüştür yökçeleri
gümüş piştov belinde,
dizedan kanda
gümüş lüle aazında,
para cebinde.
aman padişahım, aman,
yimdat ver bize,
yimdat vermeseydin
atıl denize.
dökelim moskof kanı.
reze: rıza
fişter: subay
tuna ile ilgili bir deyiş,
kara deniz akmam dedi,
türk tunayı vermem dedi,
kara deniz bulanır,
türk tunayı geçer.
çıktım baktım kim gelir,
yaşasın osman paşa!
düşmannarı daatsın daaya taşa
varna, halen bir çok gagauza ev sahipliği yapar.
1828 osmanlı-rus savaşında, varna fidye ile verilene kadar savaş sürmüştür.
varna gibi kale yoktur,
içinde timarı çoktur.
varnaya imdat yoktur,
biz varnalıiz aalar!...
imdat varnaya!...
varna kalataya bakar,
arasında dere akar,
gemiler varnai yakar,
biz varnalıiz aalarî...
padişahlar!...
imdat varnaya!...
varnanın etrafı deniz,
varnai sardı domuz,
verin tabyalara omuz;
biz varnalıiz,
varnanin etrafı geriz,
kapudanpaşa deer biz biriz,
karpuz gibi gülei serperiz.
biz varnalıiz.
varnanın etrafı bayler,
içinde seçme çayler,
analar evladını ayler!
biz varnalıiz.
varnanın kalesi taştır,
gözümden akanlar yaştır!...
kâfir!... bizim osmannı baştır,
biz varnalıiz.
düşman ve kâfir moskof
denizden ve karadan
toplardan sık güllei saçar,
korkar osmanlı toplarından,
ve moskof hücümden kaçar,
biz varnalıiz.
varnanın etrafı çadır,
içinde osmanlı yatır,
gâvur moskof bilmez hatır,
biz varnalıiz.
gemi gemiylan çatılmış,
arasında üç top atılmış,
haber geldi varna satılmış,
biz varnalıiz.
http://gagauz.myfreebb.com/
enver gökçe’nin yazısını bile tahriften çekinmeyen, ultra-irade timsali, özgüven patlaması en hafif günahı olan şahsiyet. hertarihişahsiyettenbirtutam dergisi’nin başyazarı. öncü gençlik’in değil istanbul öncü gençlik’in başkanıydı. ayrıca, "kamp dönüşü ayaklar minibüse binmek istemiyordu" dizelerinin yazarı, "ee öncü gençlik bu, piknikte bile durmak dinlenmek bilmez; yemekten sonra doğru halaya!" babacanlığının yılışığı. allah ıslah etsin..
bağlantılı olarak (bkz: gökçe fırat çulhaoğlu)
ege üniversitesi sosyoloji bölümü hocası. odasına gelen öğrenciye çay falan ikram eder ki rastlanası değildir. bana öğrencisi olmadığım halde epeyce yardımı dokunmuştur. sayesinde 20. yy.ın ana entellektüel akımlarını tanıdım, allahrazıolsun. başka insanlara da yardımı dokunmuştur. ilan ettiği sınav sonuç kağıdına brectten alıntılar yerleştirir. kapısına asılan "doç." ünvanını tırnaklarıyla kazıdı, sadece "dr." kısmını bıraktı. edebiyat fakültesinin ikinci katındaki hocaların dikkatine !
egede bolca bulunan ot. acı ve tatlı olmak üzere iki çeşidi vardır. acı radika alışmayanların yiyemeyeceği kadar baharlıdır. iki çeşidi de baharda bol bulunur, ama tatlı olanı acısı kadar yaygın dağildir. tek başına yemek alışkın olanların harcıdır. en iyisi yemekle ya da güçlü tadı olan bir peynirle yemektir(eski kaşar, teneke peyniri, tulum ya da gravyer gibi).
kentin tarih öncesi çağlarına ilişkin bilgiler son derece sınırlıdır. genelde thessaliadan göç ederek buraya gelen dolionlar tarafından kurulduğu bilinmektedir. kent, ismini argonautlar efsanesinden esinlemeyle kurucu kral kyzikostan almaktadır. efsaneye göre, kyzikosu ziyaretlerinde argonautlar dostça karşılanır, ağırlanırlar. daha sonra kentten ayrılan argo gemisi, ters yönde esen rüzgarın etkisiyle gece karanlığında tekrar kyzikos kıyılarına sürüklenir. durumdan habersiz olan ve bir saldırıya uğradıklarını sanan kyzikoslularla arganautlar arasında yapılan şiddetli çarpışmalarda kral kyzikos öldürülür, bunun üzerine kent daha sonra palasgosların eline geçer. kyzikosun bilinen tarihi ise, m.ö. 8. yüzyılda ıonianın önemli kentlerinden biri olan miletin burada m.ö. 7. yüzyılda bir koloni kurmasıyla başlar ve izleyen dönemlerde kent gittikçe önem kazanır. m.ö. 675 yılında ise bu koloni genişletilerek daha kapsamlı bir kimliğe büründürülür. m.ö. 6. yüzyılda bölgenin priapos, arteka ve prokonnesos gibi kentleriyle birlikte lidyalılar tarafından vergiye bağlanan kent, pers kralı kyrosun lidyayı yenmesi üzerine daskyleiondaki satraplığa bağlandığı öğrenilmektedir. yüzyılın sonlarına kadar bu konumunu devam ettiren kentin, m.ö. 5. yüzyıl başlarında başlayan ıon isyanıyla birlikte dokuz kez el değiştiren uzun bir dönemi başlar. ancak akılcı politikasıyla her defasında yakılıp yikılmaktan kurtulan kyzikos, m.ö. 364 yılında ıı. attika-delos deniz birliğine katılır. kısa bir süre sonra da atinaya karşı bağımsızlığını ilan ederek en parlak çağlarından birini yaşar (m.ö.362). siyasal ve ticari alanda da etkinliğini arttıran kyzikos, bu dönemde bölge deniz ticaretini elinde tuttuğu gibi, parası, diğer para birimleri için bir değer ölçüsü durumuna gelir.
m.ö. 334 yılında büyük iskenderin anadoluya girişinde kendisine dostça davranan kyzikoslular, bunun karşılığında yönetimsel serbesti ve yapılanma etkinliklerine katılmayla ödüllendirilirler. kenti karaya bağlayan iki de köprü yaptırılır. hellenistik dönemde her açıdan parlak bir dönem yaşayan kyzikos, bir kültür, sanat ve ticaret merkezi olur, birçok prense eğitim olanağı sağlar duruma gelir.
kyzikosun bu önemi, m.ö. 85 yılında roma egemenliğini tanımak zorunda kalmasıyla birlikte sarsılmış görünmektedir. roma yönetimince zaman zaman ödüllendirilip cezalandırılan kyzikos, m.ö. 73 yılında pontus kralı vı. mithridates kuşatmasına karşı kahramanca direnmesi üzerine romalıların övgülerini kazanır. çevresindeki yakın kentler kendilerine bağlanır ve hür kent ünvanı verilerek bağımsızlık hakkı elde eder. arada bir roma ile ilişkileri çıkmaza girmekle beraber, romalılar zamanında kentin asıl önemini hadrian döneminde kazandığı gözlemlenir. m.s. 123 yılında yaşanan depremden bir yıl sonra kenti ziyaret eden imparator hadrian, yeniden yapılanma için büyük yardımlarda bulunur. kendi adına yapılan ünlü tapınağa parasal olanaklar sağlar. dönemin bir çok büyük kentin almak için yarıştığı imparator kültür merkezi anlamına gelen neokoria unvanı ve ayrıcalıkları ile ödüllendirilir. sadık bir bağlaşık olma özelliğini sürdüren kyzikosa m.s. 2. yüzyılda meydana gelen karışıklıklar sırasında yine roma tarafını tutması üzerine, bu kez imparator septimius severus tarafından ikinci kez neokoria unvanı verilir.
m.s. 297 yılında kyzikos, otuz üç kenti içine alan hellespontos eyalet merkezi olur, m.s. 324 yılına dek devam eden bu dönemi, byzantionun başkent oluşuyla birlikte sona erer. imparator justinianus döneminde m.s. 543 yılındaki depremde kent büyük zarar görür ve bu olay, mermerlerin istanbula taşınmasının da başlangıcı olur. deprem sonucunda kyzikos halkının kısmen erdeke göç ettiği de bilinmektedir. m.s. 741 ve 1064 yıllarındaki büyük depremlerle tamamen yıkılır ve kyzikos kendi kaderine terkedilir.
bazı önemsiz orta çağ yerleşimlerine sahne olsa da, bu dönemden sonra mermerleri, yıkılan merkezlere, özellikle istanbula taşınarak yeni yapılarda kullanılır
http://tr.wikipedia.org/wiki/kyzikos
m.ö. 334 yılında büyük iskenderin anadoluya girişinde kendisine dostça davranan kyzikoslular, bunun karşılığında yönetimsel serbesti ve yapılanma etkinliklerine katılmayla ödüllendirilirler. kenti karaya bağlayan iki de köprü yaptırılır. hellenistik dönemde her açıdan parlak bir dönem yaşayan kyzikos, bir kültür, sanat ve ticaret merkezi olur, birçok prense eğitim olanağı sağlar duruma gelir.
kyzikosun bu önemi, m.ö. 85 yılında roma egemenliğini tanımak zorunda kalmasıyla birlikte sarsılmış görünmektedir. roma yönetimince zaman zaman ödüllendirilip cezalandırılan kyzikos, m.ö. 73 yılında pontus kralı vı. mithridates kuşatmasına karşı kahramanca direnmesi üzerine romalıların övgülerini kazanır. çevresindeki yakın kentler kendilerine bağlanır ve hür kent ünvanı verilerek bağımsızlık hakkı elde eder. arada bir roma ile ilişkileri çıkmaza girmekle beraber, romalılar zamanında kentin asıl önemini hadrian döneminde kazandığı gözlemlenir. m.s. 123 yılında yaşanan depremden bir yıl sonra kenti ziyaret eden imparator hadrian, yeniden yapılanma için büyük yardımlarda bulunur. kendi adına yapılan ünlü tapınağa parasal olanaklar sağlar. dönemin bir çok büyük kentin almak için yarıştığı imparator kültür merkezi anlamına gelen neokoria unvanı ve ayrıcalıkları ile ödüllendirilir. sadık bir bağlaşık olma özelliğini sürdüren kyzikosa m.s. 2. yüzyılda meydana gelen karışıklıklar sırasında yine roma tarafını tutması üzerine, bu kez imparator septimius severus tarafından ikinci kez neokoria unvanı verilir.
m.s. 297 yılında kyzikos, otuz üç kenti içine alan hellespontos eyalet merkezi olur, m.s. 324 yılına dek devam eden bu dönemi, byzantionun başkent oluşuyla birlikte sona erer. imparator justinianus döneminde m.s. 543 yılındaki depremde kent büyük zarar görür ve bu olay, mermerlerin istanbula taşınmasının da başlangıcı olur. deprem sonucunda kyzikos halkının kısmen erdeke göç ettiği de bilinmektedir. m.s. 741 ve 1064 yıllarındaki büyük depremlerle tamamen yıkılır ve kyzikos kendi kaderine terkedilir.
bazı önemsiz orta çağ yerleşimlerine sahne olsa da, bu dönemden sonra mermerleri, yıkılan merkezlere, özellikle istanbula taşınarak yeni yapılarda kullanılır
http://tr.wikipedia.org/wiki/kyzikos
batacağı adından belli gemi.
private sözlük ten
yenmiş simidin tamamlanabilir bilgisi sıfıra eşittir
izmir’in kahramanlar semtinde bir taksi durağında atatürk’ün şu sözleri yazılıdır: " türk şöförü en asil duyguların insanıdır ".(bkz: türk şöförü)
"ne mutlu o insana ki babasından kurtulabilmiştir...ölü ya da diri." _freud
şiddet. hiddet. müddet. hayret. idare et. şehvet. delidir. gayret. sohbet. soket. ama hayatım. sabret. ama. siktiret. ama ama. yok et. hiddet. şiddet.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?