"karisi iyi olan adam mutlu, kotu olan adam filozof olur." diyerek felsefik anlam kazanmasinin nedenini karisina baglayan filozof. karisi ne kadar kotuymus ki bu kadar iyi bir filozof olmus hatta felsefeye giris yapanlarin ilk okumasi gereken en onemli sahsiyet olarak tarihe gecmistir. karisinin kotulugunu bu durumda takdir etmek gerekir...
kadinlar, tanrim
oyle sevdim ki onlari,
gelecek sefer
dunyaya kadin olarak gelirsem
escinsel olurum...
(bkz: cemal sureya)
oyle sevdim ki onlari,
gelecek sefer
dunyaya kadin olarak gelirsem
escinsel olurum...
(bkz: cemal sureya)
sezai karakoc un bir siiridir ve akrostistir. her kitanin ilk harfleri birlestirilirse muazzez akkaya ismi ortaya cikar.
monna rosa, siyah guller,ak guller;
geyve’nin gulleri ve beyaz yatak.
kanadi kirik kus merhamet ister;
ah, senin yuzunden kana batacak,
monna rosa, siyah guller, ak guller!
ulur aya karsi kirli cakallar,
bakar urkek urkek tavsanlar daga.
monna rosa, bugun bende bir hal var,
yagmur igri igri duser topraga,
ulur aya karsi kirli cakallar.
acma pencereni, perdeleri cek!
monna rosa, seni gormemeliyim.
bir bakisin olmem icin yetecek;
anla monna rosa, ben oteliyim...
acma pencereni, perdeleri cek.
zaman cabuk cabuk geciyor mona;
saat on ikidir, sondu lambalar.
uyu da turnalar gelsin ruyana,
bakma tuhaf tuhaf goge bu kadar;
zaman cabuk cabuk geciyor mona.
zeytin agacinin karanligidir
elindeki elma ile baslayan...
bir yakut yuzukte aydinlanan sir,
sicak ve minnacik yuzundeki kan,
zeytin agacinin karanligidir.
ellerin, ellerin ve parmaklarin
bir nar cicegini eziyor gibi...
ellerinden belli olur bir kadin.
denizin dibinde geziyor gibi
ellerin, ellerin ve parmaklarin.
zambaklar en issiz yerlerde acar,
ve vardir her vahsi cicekte gurur.
bir mumun ardinda bekleyen ruzgar,
isiksiz ruhumu sallar da durur,
zambaklar en issiz yerlerde acar.
aksamlari gelir incir kuslari,
konarlar bahcemin incirlerine;
kiminin rengi ak, kiminin sari.
ah, beni vursalar bir kus yerine!
aksamları gelir incir kuslari...
ki ben, mona rosa, bulurum seni
incir kuslarinin bakislarinda.
hayatla doldurur bu bos yelkeni
o masum bakislar. su kenarinda
ki ben, monna rosa, bulurum seni.
kirgin kirgin bakma yuzume rosa:
henuz dinlemedin benden turkuler.
benim askim uymaz oyle her saza,
en gozel sarkiyi bir kursun soyler...
kirgin kirgin bakma yuzume rosa.
artık inan bana muhacir kizi,
dinle ve kabul et itirafimi.
bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
alev alev sardi her tarafimi,
artik inan bana muhacir kizi.
yagmurlardan sonra buyurmus basak,
meyvalar sabirla olgunlasirmis.
bir gun gozlerimin ta icine bak!
anlarsin oluler nicin yasarmis,
yagmurlardan sonra buyurmus basak.
altin bilezikler, o korkulu ten,
cevap versin bu kanli kus tuyune;
bir tuy ki, can verir bir gulumsesen,
bir tuy ki, kapali geceye, gune;
altin bilezikler o korkulu ten!
sezai karakoc, cemal sureya ile mulkiyeden cok iyi arkadastir. muazzez akkaya ise ikilinin ortak arkadasidir ve muhabbetlerini cok sever. sezai karakoc gizliden gizliye muazzez’e asiktir. cemal sureya ise capkindir, muazzez’e derinden sulanir ve iki arkadas bir gun iddiasina girerler. cemal sureya kizi ayartabilecegini soyler, sezai karakoc ise bir gunde kizla cikabilirim der ve iddia baslar. sezai, muazzez’i ayartir. cemal sureya kaybeder. boylece ismindeki iki y harfinden birini atar. ismi uzerine girmistir iddiaya cunku. bunu daha sonra muazzez akkaya bir yerden duyar ve cok uzulur, inanamaz. sonunda intihar eder. sezai sevdigi kadini kaybettiginden dolayi bu siiri ona yazar.
monna rosa, siyah guller,ak guller;
geyve’nin gulleri ve beyaz yatak.
kanadi kirik kus merhamet ister;
ah, senin yuzunden kana batacak,
monna rosa, siyah guller, ak guller!
ulur aya karsi kirli cakallar,
bakar urkek urkek tavsanlar daga.
monna rosa, bugun bende bir hal var,
yagmur igri igri duser topraga,
ulur aya karsi kirli cakallar.
acma pencereni, perdeleri cek!
monna rosa, seni gormemeliyim.
bir bakisin olmem icin yetecek;
anla monna rosa, ben oteliyim...
acma pencereni, perdeleri cek.
zaman cabuk cabuk geciyor mona;
saat on ikidir, sondu lambalar.
uyu da turnalar gelsin ruyana,
bakma tuhaf tuhaf goge bu kadar;
zaman cabuk cabuk geciyor mona.
zeytin agacinin karanligidir
elindeki elma ile baslayan...
bir yakut yuzukte aydinlanan sir,
sicak ve minnacik yuzundeki kan,
zeytin agacinin karanligidir.
ellerin, ellerin ve parmaklarin
bir nar cicegini eziyor gibi...
ellerinden belli olur bir kadin.
denizin dibinde geziyor gibi
ellerin, ellerin ve parmaklarin.
zambaklar en issiz yerlerde acar,
ve vardir her vahsi cicekte gurur.
bir mumun ardinda bekleyen ruzgar,
isiksiz ruhumu sallar da durur,
zambaklar en issiz yerlerde acar.
aksamlari gelir incir kuslari,
konarlar bahcemin incirlerine;
kiminin rengi ak, kiminin sari.
ah, beni vursalar bir kus yerine!
aksamları gelir incir kuslari...
ki ben, mona rosa, bulurum seni
incir kuslarinin bakislarinda.
hayatla doldurur bu bos yelkeni
o masum bakislar. su kenarinda
ki ben, monna rosa, bulurum seni.
kirgin kirgin bakma yuzume rosa:
henuz dinlemedin benden turkuler.
benim askim uymaz oyle her saza,
en gozel sarkiyi bir kursun soyler...
kirgin kirgin bakma yuzume rosa.
artık inan bana muhacir kizi,
dinle ve kabul et itirafimi.
bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
alev alev sardi her tarafimi,
artik inan bana muhacir kizi.
yagmurlardan sonra buyurmus basak,
meyvalar sabirla olgunlasirmis.
bir gun gozlerimin ta icine bak!
anlarsin oluler nicin yasarmis,
yagmurlardan sonra buyurmus basak.
altin bilezikler, o korkulu ten,
cevap versin bu kanli kus tuyune;
bir tuy ki, can verir bir gulumsesen,
bir tuy ki, kapali geceye, gune;
altin bilezikler o korkulu ten!
sezai karakoc, cemal sureya ile mulkiyeden cok iyi arkadastir. muazzez akkaya ise ikilinin ortak arkadasidir ve muhabbetlerini cok sever. sezai karakoc gizliden gizliye muazzez’e asiktir. cemal sureya ise capkindir, muazzez’e derinden sulanir ve iki arkadas bir gun iddiasina girerler. cemal sureya kizi ayartabilecegini soyler, sezai karakoc ise bir gunde kizla cikabilirim der ve iddia baslar. sezai, muazzez’i ayartir. cemal sureya kaybeder. boylece ismindeki iki y harfinden birini atar. ismi uzerine girmistir iddiaya cunku. bunu daha sonra muazzez akkaya bir yerden duyar ve cok uzulur, inanamaz. sonunda intihar eder. sezai sevdigi kadini kaybettiginden dolayi bu siiri ona yazar.
kutadgu bilig 4 bolumden olusur ve eserde 4 karakter vardir. bu kisiler: kun-togdi, ay-toldi, ogdulmis, odgurmusdur. burda kun-togdi hukumdardir, ay-toldi vezir, digerleri ise vezir yardimcilaridir. bunlardan farkli olan kisilik odgurmustur. hukumdar kun-togdi, odgurmusu veziri yapmak icin sinava tabi tutmak ister fakat odgurmus elini, ayagini dunyevi islerden cekmistir ve dunya fanidir ibadet ise kalicidir ona gore. bunun haberini alan kun-togdi odgurmusun dediklerinden cok etkilenir ve hukumdarligi birakip, huzura ermeyi ister... edebiyatimizda bu konuyla bagdastirilan ve ornek niteligi tasiyan fatih sultan mehmettir. fatih, aksemseddinden ders alir ve onun zekasindan, kulturunden, bilgisinden cok etkilenir bunun uzerine hukumdarligi birakmak istedigini soyler fakat onu ikna ederler. herkesin dunyaya gelis amaci vardir ve herkes bazı alanlarda uzmandir. fatih de hukumdarliga yarasir...
while my guitar gently weeps sarkisinda attigi solodan sonra george harrison tarafindan kendisine "psycho guitar" denir. hatta george harrison bu sarkinin weep efektlerini gitarindan cikaramaz eric clapton cikarir ve sonunda gitarini george harrisona hediye eder. gibson gitaridir o da. rekor fiyata satildi. bir de blackiesi vardir o gibsondan daha pahaliya satilmistir. elinin degdikleri ve agzindan cikan kelimeler milyon dolarlarla yarisir. zamaninda hayatini basina anlatmasi icin 2.5 milyon dolar teklif etmislerdi... my fathers eyes parcasiyla en iyi sanatci grammysini almistir. diger sarkilarindan farkli olmasina ragmen yine tadi damakta kalabilecek bir sarkidir.
8 dalda guinness rekorlar kitabina adini yazdirmis sanatci. 11 yasindayken kurdugu the jackson five grubuyla en genc vokalist, tum zamanlarin en iyi sovmeni, thriller albumuyle listelerde 37 hafta zirvede kalma, en iyi klip, bir yilda en cok para kazanan sanatci ve tum zamanlarin en yuksek ucret odenen sanatcisi basliklari ile rekorlar kitabinda yerini bulmustur...
gaffur kanka olduklari icin bu repligi surekli burhan altiptop a soyler. burhan’in da tipik hareketidir, yan cizmek. hemen gaffur’a gaffurcugum ile baslayan cumlelerle yalakalik yapmaya baslar.
bu sarkiyi insan yaratmis olamaz... sololar, sozler ve vokal, hepsi nasil bir sarkida toplanabilir? giristeki bass solosu nasildir oyle? dibe dalmak gibi bir sey. bu sarkinin solosu icin intihar edilir ki intihar da bu kadar zevkli olur. james nasil bir vokaldir? "and, knowing only what you’ve heard" ve "but something’s wrong with all you see" nasil bir sesle soylenmistir? o ne ruhlu bir sestir! "one man’s fun is another’s hell" dizesindeki ses tonuna dil uzatilmaz. siir mi okuyor bu adam, sarki mi soyluyor? bu sarkida her turlu sanat vardir. "birinin eglencesi birinin cehennemi" nasil bir felsefik sozdur? hangi agizdan cikmistir? ve bu felsefik sozu bir insan evladi nasil bu kadar felsefesine uygun bir ses tonuyla soyleyebilir? bitti, diyorlar adamlara. eski tadi vermiyor diyorlar, siradanlasti, yumusadi diyorlar. bu nasil karalama zihniyetidir? niye insanlar hep ortaya iyi bir seyler cikaranlari karalarlar, niye hic adamlarin yaptiklari iyilikleri konusmazlar? sen koy ortaya iyisini, adamlara o zaman camur at. camur atmak istiyorsan illa ki de ac my friend of miseryi bir yerlerine guven oyle at...
neyzen tevfik’in ekonomik durumu hic bir zaman iyi olmamistir. bir gun tevfik yolda dalgin ve perisan halde yururken arkadasi yanindan gecer. ve onun bu sefil haline uzulur. tam neyzen’in yanindan gecer yere para dusurur numaradan ve neyzen’e seslenir: "tevfik bak yere paran dustu." der. tevfik ise "o dusen para benden dusmedi. dusen senin altin kalbindi." der. sovmesine iyi soverken iltifati da cok iyi yapmaktadir neyzen tevfik...
bir insan gunun her vakitine nasil hitap edebilir anlamis degilim. sabah, ogle, aksam 3 vakit dinlenilesi bir insan. butun guzellikler nasil bir insanda toplanir, bu adaletsizlik degil midir benim gibiler icin ya da adalet midir onunla aynı dunyayi paylasmam, onun sesini dinleyebiliyor olmam? gunun her saati dinlenebildigi gibi dunyanin en ucube yerinde de kendini dinletebilmesi ne ilahidir. gulerken, aglarken, otobusteyken, denizdeyken, havadayken, mayin tarlasindayken, savastayken. bu insan gerek sesi gerek fizigi gerek kimligiyle dunya icin is, as, es... var olma sebebi... sarkilari kisinin kendi bedenini tanimasini sagliyor, damarlarindaki kanin hareket ettigini hissediyor insan... life will go on, baby did a bad bad think, can t do a thing, solitary man, wicked game, blue hotel, forever blue, san francisco days, black flowers, you owe me some kind of love ve daha sayamadigim sanat dunyasina kazandirmis oldugu pek cok sarkisi vardir...
atamizin soyledigine gore ona asik olmus ve onun sevdigi iki kadin olmustur. bunlardan biri latife biri fikriye’dir. bunlardan fikriye ataturk’u oldugu gibi sevmis, karakteri icin sevmis, latife ise mevkisi icin sevmistir... bunu bilmesine ragmen ataturk latife ile hayatini birlestirmistir. bunun nedenine de kimisi turk milleti icin yapmistir demektedir. cunku yapacagi inkilaplari kilik kiyafetiyle, yetenekleriyle en iyi latife tasiyacaktir. ataturk milleti icin kendini feda ettigi gibi fikriye’yi de feda etmistir. latife’nin fikriye’yi koskten kovmasi uzerine fikriye intihar etmistir...
edebiyatimizin en buyuk degerlerinden biridir. hiciv ustasidir. karakteri, olaylara bakis acisi mukemmeldir. asabiyetiyle edebiyatimizda cizgisini belli etmistir. paylasilmasi gereken cok guzel anilari vardir ve kitap haline getirilmisti son duydugumda... benim sevdigim anilarindan biri: ney caldigindan dolayi lakabi neyzen’dir. ve tevfik’in her zaman takildigi belli mekanlari vardir. bir gun arkadaslarindan biri ona "hadi neyzen su aletini bir cal da kulaklarimiz cozulsun" der. tevfik buna cok sinirlenir, kufredip cekip gider, kosar kosar ve sonunda kimsenin bulamayacagi bir koseye gizlenir. baslar neyini uflemeye. kizmasinin nedeni ise "ney cal" demeleridir. neyzenlere cal demek ayiptir. ney uflenir ve tevfik de cevresindekilerin kendisine ufle demesini ister. yine bir diger anisiysa tevfik’in surekli takildigi bir kahvede ozel bir kosesi vardir. oraya tevfik’ten baskasi oturtulmaz, oturan olursa tevfik zaten kirar gecer. bir gun bir genc, tevfik’in kosesine oturur. garson gelir, durumu aciklar ve gencin ordan kalkmasini ister. genc inatla kalkmayacagini soyler. gencin elinde bir de neyi vardir. cevresindekilerle kaynasir ve neyini uflemeye baslar, uflemeden once de nefesinin cok iyi olmadigini ama ufleyebilecegini soyler. genc ufler, ufler, ufler ve sarkinin zor bir yerine gelir nefesi yetmez, tam bu sirada arkadan bir ney sesi gelir ve neyzen tevfik buradan sonrasini tamamlar... sanatciya da saygisi vardir neyzenimizin...
amcamizin en muthis yani taksim telaffuzunun mukemmel olmasidir. insanin taksime gidecegi yoksa onun ordaki bagirisiyla taksime gidesi gelir. genellikle hafta ici 10dan sonra dolmusa binen azaldigindan 1 saat boyunca doldurmak icin muthis telaffuzuyla taksim diye bagirir. bikmaz, sabaha kadar bagirir. artik sofor amcamiz dayanamaz gider ve o hala taksim diye bagirir. ekmek parasi kazanmanin mutlulugu onun ordaki bagirisidir. sigara icisine de bu basligi acan arkadas sayesinde dikkat ettim. adam gercekten sigarayi agzindan dusurmuyor. hatta taksim telaffuzunun degisik olmasinin nedeni sigara agzinda taksim demeye calismasi bence. biyiklari sari oldugu gibi disleri de saridir amcamizin olsun biz onu sarimsi olmasiyla seviyoruz...
nerde cizgi gorsem ve uzerimde bir takinti olusturursa aklima hep as good as it gets filminin basrol oyuncusu jack nicholson gelir. zaten bu filmden sonra arada bir cizgiler takinti yaratti bende de. cizgi takintisini gormek istiyorsaniz bu filmi izleyin bence. bu hastalik bile bu filmden sonra cok anlamli ve sempatik olabiliyor...
gece icilen sicak sutun yaninda bir adet muz ve eti cin varsa insanin keyfine laf uzatacak yoktur. uyku bile bu 3lu kadar tatli olur. kaniniz isinir, kaslariniz gevser ve tatli bir uyku sicak sut gibi vucudunuzu dolasir. kaynar sut olursa gaz yapar, o zaman uyku ne kadar leziz olur bilemeyecegim. ama muz ile o gaz biraz azaltilir tabii. ayrica kaynar sut olursa ve disinizden operasyon gecirmisseniz kaninizi sulandirdigindan kan tukurebilirsiniz. ilik olmasi her zaman iyidir...
kemalizmin en guzel ornegidir. ataturkun dehasini konusturdugu en guzel sozlerinden biridir. irkciligi benimsemediginin, fasist olmadiginin, laik ve cagdas oldugunun en guzel kanitidir bu soz. ayrica bu dusunceyi benimseyen insanlarin da medeni oldugunun gostergesidir bu soz. ataturk burada "ne mutlu turk olana" dememis "ne mutlu turkum diyene" demistir. yani ırki, cinsi, kimligi ne olursa olsun, kendini turk olarak goren, hisseden herkese seslenmistir. basit gibi gozuken bu soz halbuki icinde ne kelime oyunlari barindirir ve altinda ne ilkeler ne siyasetler yatar. sonuc olarak bu kadar guzel bir anlami fikrinde tasiyan bir insan icin ne mutlu türküm demek ne kadar anlamlidir...
modayi yakindan takip edip, suslu giyinen, guzel kadinlardir. gunumuzde orospu anlamini tasiyarak hakaret olarak kisilere soylenmesini de anlamis degilim. gerci bu kelime birine hakaret olarak ithaf ediliyorsa onu guzel bir iltifat olarak algilarim ben. orhan veli, istanbulu dinliyorum siirinde ne guzel ilahlastirmistir yosmayi. iliklerinize kadar hissedersiniz. bir yosma gecer kaldirimdan elinden yere bir sey duser, guldur... gulu alip veresiniz gelir yosmaya. o sesli dizelerde yosmanin yuruyusunu duyarsiniz, elini tutasiniz gelir. hayat kadini gibi degildir, etegi salinan kimligi olan bir kadindir bu dizelerde...
istanbulu dinliyorum, gozlerim kapali;
bir yosma geciyor kaldirimdan;
kufurler, sarkilar, turkuler, laf atmalar.
birsey dusuyor elinden yere;
bir gul olmali;
istanbulu dinliyorum, gozlerim kapali.
istanbulu dinliyorum, gozlerim kapali;
bir yosma geciyor kaldirimdan;
kufurler, sarkilar, turkuler, laf atmalar.
birsey dusuyor elinden yere;
bir gul olmali;
istanbulu dinliyorum, gozlerim kapali.
bakmakla gormek arasindaki farktan dogan bir sanattir. herkes bakar ama herkes goremez. edebiyatin guzelligi bu ayrimi farketmekte gizlidir...
ukdeci "allahim, allahim" diye bir yakarisla ukdesini vermis. dus sokagi sakinlerini pek bir dinlemis belli ki. her sarkinin da can alici bir sozu var. gayret et guzelim parcasinin en guzel sozu de suphesiz ki bu sozdur. oykunun kahramaninin yakarisidir bu sozler... kahraman bulundugu durumu ve olaylarin sonucunu begenmemistir. oyku mutlu sonla, askla bitmemistir de olumle, ayrilikla bitmistir ve bundan derin uzuntu duyan kahraman yazarina yalvarir hale gelmistir beni yeniden yaz ve yarat diyerek...
sensizligin, ayriligin oldugu bir oykude hangi kahraman olmak ister ki ya da bu oyku kime dogru gelebilir ki?..
sensizligin, ayriligin oldugu bir oykude hangi kahraman olmak ister ki ya da bu oyku kime dogru gelebilir ki?..
icerisinde thk gibi buyuk bir kurulus barindiran sehrimiz. istikbalin goklerde oldugunu bu sehirde anlamak mumkundur. ne kadar bu sehri universite doldursa da yazin bosalir iste bu boslugu da thk verdigi egitimle doldurmaktadir...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?