gayet düzgün ve başarılı bir senaryo ve yetenekli oyuncularıyla göz dolduran, takke takıldığı için yayından kaldırılan dizi.
sinekli bakkal
saçma sapan bir hikayeyle dizi sonlandırılmış olup,bazı kesimlerin reyting uğruna harcadığı herşeyiyle çok güzel olan bir dizi idi,sağlık olsun.atvde bu yakışırdı zaten.silahların patlamaya devam ettiği o yayınlarla başarılar diliyorum tabi olabilirlerse...
dizinin reytingleri yerlerde surunuyor olmasindan mutevellit diziye olan ilgiyi artirmak gibi bir yol izlendigi geliyor insanin aklina. diziyi de yayina koyarlar tekrar mesele degil.
(bkz: bir tasla iki kus vurmak)
(bkz: bir tasla iki kus vurmak)
zannımca "ikizlere takke" diye sütyen takmayan insanlarca yayından kaldırılmış dizidir.
belki de imam ilhami sekiz kose kasket takmaliydi ya da ne biliyim bere de olabilir sozum ona sinekli bakkalin yayinlandigi tarihte takke mi vardi canim!
çalık holding in atv-sabah ihalesini kazanması sonucu ilgili kanalın ne tür bir yayın politikası izleyeceğinin açık bir göstergesi olarak yayından kaldırılmış olan dizidir.
atv yönetiminin sona erdirdiği dizidir. sebep olarak imam ilhami karakterinin taktığı takkeleri göstermişler. takke takmamasını istemişler. yani anlamıyorum halide edip adıvarın yıllar önce kadın hakları için yazdığı bir romanı nerelere çektiler. ben hiç izlemedim ama izleyenlerden çok başarılı bir uyarlama olduğunu duydum. atv zaten yıllar yılı adam gibi bir yapıta el atamamıştı tam adam gibi bir şeyler çıkacakken onu da "yok abi biz bu kadar iyi bir kanal olmayız. biz kepaze yayınlarımıza devam edelim. bunu hakediyoruz biz. hemen bir kabadayı ya da hanımağa dizisi bulalım" diyip reddetmişlerdir.
yayınlanan ilk bölümünü izlemiş biri olarak söylüyorum
edebiyat uyarlaması çok başarılı olup,çok güzel modernize edilmiş bir dizi olmuş.ayrıca belirtmeden de geçemeyeceğim uğur polat muhteşem bir oyuncu.
edebiyat uyarlaması çok başarılı olup,çok güzel modernize edilmiş bir dizi olmuş.ayrıca belirtmeden de geçemeyeceğim uğur polat muhteşem bir oyuncu.
sineklerin istilasına maruz kalmış bakkal ve bakkalın içinde sineklikle dolaşan esnaf.
sinek avlamak deyiminin kaynağı.
sinek avlamak deyiminin kaynağı.
cidden sinekli olurlar. dallama sinekler o kadar konacak yer varken "hoş geldin" dermişcesine içeri girdiğiniz gibi gelip suratınıza konarlar.
kendine özgü kokuları vardır. duvara asılı plastik topların, leblebi tozlarının, ev yapımı peynirin kokusu insanı çocukluğuna götürür.
bu tip bakkallarda muhatap hemen bulunamaz. genelde yandaki kahvede olurlar. siz içeride aval aval ortalığa bakarken, her daim peşinizde olan sümüklü veletlerden biri "himmet emmiooo, tükana baaaook" diye bağırır. masa arkadaşlarına sarfettiği "kaaatlara bahmayın. geçmişinizi %&^#kerim" şeklindeki veda cümlesini duyabilirsiniz.
bu tip bakkalların bir diğer özelliğide maltepe ve samsun’dan başka sigara olmamasıdır.
severiz kendilerini.
kendine özgü kokuları vardır. duvara asılı plastik topların, leblebi tozlarının, ev yapımı peynirin kokusu insanı çocukluğuna götürür.
bu tip bakkallarda muhatap hemen bulunamaz. genelde yandaki kahvede olurlar. siz içeride aval aval ortalığa bakarken, her daim peşinizde olan sümüklü veletlerden biri "himmet emmiooo, tükana baaaook" diye bağırır. masa arkadaşlarına sarfettiği "kaaatlara bahmayın. geçmişinizi %&^#kerim" şeklindeki veda cümlesini duyabilirsiniz.
bu tip bakkalların bir diğer özelliğide maltepe ve samsun’dan başka sigara olmamasıdır.
severiz kendilerini.
bugun atvde dizi olarak yayinlanmaya baslamistir.
halide edip adıvarın en güzel romanı. nitekim diğer romanlarına göre daha objektiftir bu. istibdad dönemini anlatır ama roman yazıldığında olayların üzerinden çok zaman geçtiği için halide edibin de öfkesi geçmiştir ve daha objektif bakmıştır olaylara. esere yine doğu batı çatışması hakimse de halide edip bu romanda bu konuyu diğer romanlarına göre daha yumuşak bir üslupla işlediği için rahatsız edici değildir.
kitabin su anki baskisinda sayfanin yarisi olayi anlatirken alt yarisi kelime aciklamalaridir.kitap agirin da agiri bir dille yazilmis.
her yerini sineklerin kaplami$ oldugu bakkal ce$idi.
*olay orgusu: roman iki ana kisimdan olusuyor. birinci kisim kendi icinde yirmi yedi bolum halindedir. ikinci kisim ise kendi icinde yirmi uc bolumden olusuyor.
romanin geneli goz onune alinirsa siyasal,toplumsal ve duygusal sorunlarla orulmus bir olay orgusu dikkati ceker. ii.abdulhamit donemi anlatilmaktadir. ama sadece bir donemin anlatildigi bir roman degildir. romanda rabia’nin hayat hikayesi daha on plandadir. romanin ilk bolumunde daha cok ve karisik olaylar birbiri ardinca anlatiliyor; bu bolum cozulecek olan bir dugum seklinde son buluyor. ikinci bolumde olay daha ozele iniyor; daha yavas bir sekilde rabia’nin hayati anlatiliyor. romanin sonu hizli bir sekilde ve cozume ulasarak bitiyor. yazar,bu romanda kendi inandigi felsefeyi, degerleri olay orgusuyle birlikte anlatiyor. romanda zamana,reel hayata gore ya da bize gore ters gelen ve elestirilecek noktalar olabilir; fakat bence onemli olan yazarin kendi goruslerini ve kendi dogrularini guzel bir sekilde sunabilmis olmasi ve bu sunumun en cok basilan-okunan romanlardan olabilmesidir.
halide edip’e gore medeni bir kadin iyi bir egitimden gecmeli,dil ogrenmeli,spor yapmali; toplum icinde cok rahat kendini ifade edebilmelidir. romanin bas kahramani olan rabia da o donemin sartlarina gore toplum icinde kendini cok rahatlikla ifade edebilen her kesim tarafindan sevilen ve saygi duyulan bir kadindir. meselelerde bahsettigim gibi bu roman,kendince, “olmasi gerekenleri” ve pek cok konudaki ideallerini,belki de bir nevi “simeranya”sinin ipuclarini yansitiyor.
*zaman: bu roman ii.abdulhamit zamaninda geciyor (33 sene) . roman,sinekli bakkal’in tanitimi ve emine ile tevfik’in cocukluklariyla baslar. cocukluklari gibi evlilik donemi de kisaca anlatilir. bu donemi yaklasik olarak 15-20 sene kadar dusunebiliriz. rabia’nin dogumuyla(herhalde 1886 yilinda) birlikte onun hayati cevresinde diger hayatlar da musterek olarak anlatiliyor. rabia’nin hayatini zamani hesaplamak icin dusunecek olursak; bir ara evlendiklerinden sonra osman,rabia’nin yirmi bir yaslarinda kendisinin ise kirklarinda oldugunu dile getirir.(rabia,on bir yaslarinda hifzini tamamlamisti; yaklasik bu yaslarinda peregrini ile onu tanistiriyorlar; peregrini bu tarihte otuz yasinda olmalidir.) buradan da rabia ile gecen sureyi 22 sene kadar sayabiliriz. (1 mayis 1907 evlendikleri tarih; 21 aralik 1907 dogum gecesi) .. 23 temmuz 1908’de ihtilal oluyor; bu tarihten bir muddet sonra da surgunlerin dondugunu dusunebiliriz. bizlerin okurken tanik oldugumuz yaklasik 40-50 yillik bir zaman...halide edip,romanda klasik tarzda yazmistir; roman zamaninda da klasik tarzi gorebiliyoruz.
*halide edip,romani 1935 yilinda yazmistir. kendisi de abdulhamit doneminde yasamis,hatta cevirisi sebebiyle ondan sefkat nisani almistir. yani o donemleri (kendince) iyi bilmektedir. bunu romanin arka planindaki,donemin gelismelerinde hissedebiliyoruz. romanlarinda tam olmasa da kendi hayatindan parcalara rastladigimiz yazarin,bu romaninda da pek cok baglanti bulabiliyoruz.
*mekan: mekan butun olarak istanbul’dur. ama romanin esas mekani sinekli bakkal sokagi ve mahallesidir. halide edip’in hayatini incelerken 1913 yilinda evkaf kiz mektepleri umumi mufettisligi ile vazifeliyken her hafta fakir mahalleleri,bilhassa sinekli bakkal’i ziyaret ettigi dikkatimizi cekmisti. buyuk bir ihtimalle bu gezileri esnasindaki izlenimleri 1935 yilinda yazdigi bu romaninda kullanilmis olmalidir.
sinekli bakkal sokagi, aksaray civarinda dar bir sokaktir. 16 aralik 1999 tarihli bir gazete haberinde belirtildigine gore; aksaray’dan haseki hastanesi’ne dogru donunce ikiye ayrilan yolun solunda,sagdaki son sokak bugun gorunus olarak cok degismekle birlikte; adi sinekli bahce sokagi imis. sinekli bakkal; bakkaliyla, kahvesiyle, ahsap evleriyle, cesmesiyle tam anlamiyla halka ait bir muhittir. istanbul’un bu mekani halki ve halk kulturunu temsil etmektedir. bununla birlikte bogazici, bebek, beyoglu, camlica, galata koprusu,halic ise gezinti yerleri, konaklari, bonmarseleri ile yeni ve zengin istanbul’u temsil ediyor. ayrica mekanda da dogu-bati; eski-yeni meselesiyle karsilasiyoruz. rabia’nin mekandaki guzellik anlayisi; genislik,isik,aciklik,sadelik ile anlatilirken,osman’inki ise daha karisik,daha zit unsurlarin birlesmesiyle olusan bir guzellik anlayisidir.
ayrica bahce tasvirleri de oldukca yer tutmaktadir. diger meselelerde oldugu gibi mekanda da once zitliklar gozumuze carpiyor; bu zitliklarda sentez ise imam’in uc katli evinin tamirden sonraki halinde yapilmistir. romanda acik alanlarda kapali alanlar da bulunuyor,ama geneli dikkate alinirsa kapali alanlar daha cok; ev,konak,bakkal gibi.
*bakis acisi: romanda “hakim bakis acisi” vardir. donemin fiziki,pikolojik sartlarini iyi bilen; mekani taniyan; romandaki her seyi bilen ve her seyden haberdar olan bir anlatici-yazar goze carpmaktadir. sinekli bakkal’in halide edip’in ucuncu tur olan “tore romanlari”na girdigini daha once belirtmistik. boyle bir romanda ise okuyucunun guvenebilecegi,anlatilanlar konusunda tecrubeli oldugunu hissedebilecegimiz bir bakis acisi kullanilmistir. fakat yazar,anlatimda yazar oldugunu hissettirmemistir.
*kisiler:
rabia: cocuklugu dedesi imam ve annesi emine’nin terbiyesinde gecmistir. akranlari gibi yedi yasinda ev islerini guzel bir sekilde yapabiliyordu. cocuklugunu yasayamamistir. dedesi tarafindan surekli olarak cehennem tasvirleriyle buyutulmustur; kizindan dolayi mektebe gondermemis egitimini kendisi vermistir. on bir yasinda hifzini dedesine dinletmistir. istanbul’un en kucuk, fakat uslubuyla ve sesiyle en meshur hafizi olmustur. on bir-on iki yaslarinda vehbi dede’den ders almaya baslar; kisa surede tef,ud,kanun gibi alaturka sazlari suratle ve kabiliyetle ogrenmistir. alaturka pek cok sarkiyi da guzel bir sekilde soyleyebilmektedir. daha sonra peregrini’den de bati muzigi dersleri almaya baslamistir ve bunda da basarili olmustur. hatta dogu ve bati muzigini kendi uslubunda sentezlemistir. vehbi dede ile tanistiktan sonra dedesinin korkutucu din ogretilerinden bir nebze mevleviligin yumusakligina dogru kaysa da hayatinin pek cok aninda dedesinin etkisi on plana cikmistir. babasiyla kalmaya basladiktan sonra ise neseli ve sanatkar yonu daha baskin bir sekilde ortaya cikmistir; bu simasina da yansimistir.
peregrini’nin gozlemlerinden cikardigimiza gore de; ”tabiatinda riyazete temayul,manevi bir perhizkarlik,suratle dusunup salim kararlar alma kabiliyeti” vardi. ayrica “fikirlerinden ziyade insanlara,yasayan seylere bagli,sevdigi vakit olume kadar seven, en kucuk bir sefkat tecellisiyle kalbi atan bir kadin olacagi” cocuklugundan anlasiliyordu. sanat zevki “herhangi bir ustadi tatmin edecek kadar durust ve salim” idi.
karar verdi mi pesine birakmayan; kendisine ihtiyaci olanlara yardimsever ve vefakar; onurlu ve sinekli bakkal’a-koklerine her seyiyle baglidir. ayni zamanda “giydigi her kiyafete sahsiyetinden bir seyler katan” bir ozelligi vardir. uyusamadigi noktalarda,munakasa esnasinda,inatci ve kesinlikle cevap vermeyen bir yapiya sahip; ayni zamanda kabullenmedigi seyleri asla yapmayacak kadar inatci ve guclu. aciklayamadigi ve gucunun yetmedigi konularda kadere,alinyazisina son derece bagli. analik sevki tabiisi cok guclu. ruhi olarak cinsi buhranlari yok. rabia icin rakim’in kullandigi; ”kiz degil,sanki tilsimli kuyu. icine mazaallah ayagi kayip duseni dunyanin cengeli cekip cikaramaz.” (s.317) tabiri de roman icinde onun yerini iyi ifade eden bir tamlamadir. olumlu ozelliklerin cogunu kendinde toplamis bir kadin tiplemesidir. eserde diger butun hayatlar onun hayati etrafinda ortak bir sekilde anlatilmaktadir. doguyu,halk kulturunu; fakat batiyla senteze ulasabilmis ve batiya pek cok seyini kabul ettirebilmis bir doguyu temsil ediyor.
*peregrini=osman: peregrini,garp muziginin ustadi olan,kulagi cok hassas bir muzik hocasi. atesli ve heyecanli bir yapiya sahip. felsefeyi,fikri tartismalari ve konusmayi cok seviyor. babasi soylu bir ispanyol,fakat o babasini tanimiyor; annesi tarafindan buyutulmus. annesi ise papa italyali oldugu icin oranin milliyetine gececek kadar dindar bir katolik; dinin haricinde hicbir seye boyun egmeyen ve egenleri de anlamayan birisi.genclik doneminde ise zevklerin hepsini tatmis olarak,yirmi dort yasinda manastira cekilir. buradan usaninca dinini birakarak tekrar dunya hayatina doner. daha sonra osmanli milliyetine gecer,ismini degistirir ve muzik hocaligi yapmaya baslar. kendisinin uc sahsiyeti olduguna inanir; birincisi dimagi,ikincisi ruhu,ucuncusu de kalbi.
rabia’yi tanistiklarindan itibaren en cok tahlil eden kisi. tahlil,gozlem onun icin cok onemli; bu bir bolumde su sekilde dile getiriliyor; ”osman,bir insan ruhunun sirlarini ogrenebilmek icin diri bir gogsu yarip acmaya razi olacak kadar fikri tecessusun esiri.”(s.357) bu ozelligi de onun garp cocugu olmasiyla irtibatlandiriliyor. surekli soru soran ve ogrenmeye hevesli bir yapisi var.rabia’yi gercekten seviyor ve ona saygi duyuyor; cok zengin ve asil bir aileden olsa bile sirf bu sevgisinden dolayi her seyi geride birakip rabia’nin istedigi hayati kabul ediyor. zaman zaman alistigi yasantinin cok disindaki bu hayattan dolayi sikinti cekse de rabia’ya olan bagliligiyla ve cevresindekilerin ona gosterdigi alaka ile bu yeni hayatina uyum sagliyor. yeni evlerine tasindiktan sonra ancak kendine ozel bir calisma odasi ayirip,orada yapmak istedigi beste ile ugrasabiliyor. “tilsimli kuyu” operasi da ayni zamanda rabia ile osman sentezinin canli bir gostergesi oluyor. peregrini olarak basladigi yolu osman olarak noktalayan kahraman olumlu ve yuvarlak bir karakterdir. batiyi,yeniyi; ama doguyla senteze ulasabilmis,doguyla birlesmesi neticesinde olumlu ozelliklerini arttirmis bir batiyi temsil ediyor.
*vehbi dede: dini,ama bilhassa tasavvufu temsil ediyor. o,romanin hemen hemen her aninda karsimiza cozum olarak cikiyor. rabia onun sayesinde yumusayip,kendini her yonde gelistirir. peregrini’nin osman’a donmesinde alt yapi olarak onun katkisi cok buyuktur. hasili dede ve temsil ettigi felsefe romanda sorun-problem-anlasmazlik olan her yerde cozum olarak karsimiza cikmaktadir. butun bunlarin yaninda insani ozelliklerden soyutlanmis bir karakter degildir. tam aksi birebir hayatin her alaninda olan bir karakterdir. felsefenin disinda pek cok telli saza ve neye vakif bir alaturka musiki hocasidir. insanlarin kizini,butun ailesini guvenerek teslim ettigi,emanet ettigi bir guven kapisidir. ayrica insanlarin rahatlikla sirlarini,dertlerini de paylastigi bir kisidir. her olaya daima yumusak bir tavirla yaklasir. kainatta gerceklesen her hadiseye esas kudretin golgeleri nazariyla bakabilir ve bunu yanindakilere de izah etmeye gayret gosterir. insana huzur veren bir yapisi vardir; hem ic alemiyle hem de dis gorunusuyle. mutevazi, az soyleyen ve cok perhizkar bir sekilde yasayan; sakin ve telassiz bir yapiya sahip.
*tevfik=kiz tevfik: karagoz ve ortaoyunu sanatcisi. “yuruyup soylemeye basladigi andan itibaren herkesin taklidini yapmis butun mahalleyi guldurmus”(s.13) : ”butun havailiklerine ragmen istanbul’un hudai nabit yetistirdigi halk sanatkarlarinin hususiyetlerini gosteren” (s.13) birisi. cocuklugundan itibaren hem fiziki ozellikleriyle hem de sanatci yonuyle on planda olmus. cocuklugu yegeni oldugu istanbul bakkaliyesi sahibi mustafa efendi’nin yaninda geciyor. paraya onem vermiyor ve mahallenin daha ziyade fakirleriyle arkadas. tembel ve cocuk ruhlu,neseli,oyunu seviyor. elleri kagit parcalarina can veren bir ceviklige sahip. sesini,mimiklerini kullanma da oldukca usta. tevfik’in dinle ilgisi ve baglantisi yok; icki icen,ilk surgununde eglence hayatini yasamis birisi. ona gore sanat; yazili degil,her an degisen hayattadir. paraya hic kiymet vermiyor. sevdigi kisi,arkadasi,dostu icin cezaya ve canini bile vermeye razi olacak kadar sadik ve cesaretli bir yapiya sahip.
*imam haci ilhami efendi: mahallenin imami. mahalle sakinleri tarafindan pinti ve hasis olarak biliniyor. paraya ve mevkiye duskun; para icin jurnalcilik yapabilen biri. gorunusunde ve konusmasinda heybet var. vaazlarinda cehennemi daha parlak ve canli olarak anlatiyor. hazza ve sevince,umum hayat tecellisine karsi dinmeyen bir kin ve affetmeyen bir dusmanligi herkese ogretmeye calisiyor. hic tebessum etmeyen,gulmeyen biri. yeni olan seylere karsi. butun katiligina ragmen vehbi dede’ye evliya olarak bakiyor; ona saygi duyuyor. kindar ve inatci. yasliliginda bile rahmet,sefaat vadeden surelere bile kinini,insanlari hic affetmeyen nefretini karistiriyor. butun mahalle halkini “cehennemlik” olarak goruyor. sert,degismeyen eskiyi temsil ediyor. imam karakteri olarak olumsuz ve korkutucu bir tip.
*emine: imam’in kizi,tevfik’in karisi ve rabia’nin annesi. cocuklugundan itibaren hamarat,titiz, mahalle cocuklariyla oynamaya tenezzul etmeyen biri. suratsiz ve gulmeyen; imam’in akidesinin biricik timsali. on yedi yasinda tevfik’e kaciyor; tevfik’in balmumu gibi kaliptan kaliba girmesinde ideal bir koca sezdigi ve ona oyunculugu birakacagina dair soz verdirttigi icin onunla evleniyor. kalbi kuru,kafasi dar ve dilinin zehir gibi olmasinin yaninda kindar ve gururlu. ideal olarak babasini dusunuyor. o da babasi gibi paraya onem veriyor. kendine gore olan namus anlayisi cok onemli. tevfik’ten ayrildiktan sonra ona surekli beddua eden ve onu kotuleyen biri. tevfik’ten ne kadar nefret etse de onu kendi mali gibi goruyor ve ona donecegini dusunuyor. asla affetmiyor. kini ve uzuntusuyle gunden gune cokup vefat ediyor.
*selim pasa: hukumdarin zaptiye naziri. bos zamanlarinda sigara iskemlesi,koselik,arka kasagi yapar. iyi bir aile babasi ve karisina bagli. pasa,tamamen eski zaman adami. samimi ve kendi olculeriyle namuskar.
*sabiha hanim: selim pasa’nin karisi. bir yonuyle hayir sahibi,merhametli,bagis seven; sag elinin verdigini sol elinin duymadigi biri; diger yonuyle de saza soze duskun,bir dalda durmayan bir kadin. halk turkulerini,oyun havalarini sevdigi gibi en agir dini musikiyi de seviyor. hukmeden,merakli; emri altindaki her ferdin ne yaptigini-ne dusundugunu ogrenmezse ici rahat etmez. bunlarin yaninda sir saklayan,agzi siki biri. ailesine duskun; esinin ikinci bir hanimi ve ondan cocugu oldugunu bildigi halde bunu saklamis,hanim olunce de kizlarina bakmis. bunun yaninda oglunu cok seven bir anne.
*hilmi: selim pasa ile sabiha hanim’in oglu. jon turk. genc ve devrimci aydinlari temsil ediyor. giyimine dikkat eder ve zevkinde diger “pasazade” cocuklarindan onu ayiran bir baskalik, durgunluk vardir. gozleri ve bakisinin manasi ile agzi ve dudaklarinin ifadesi onun ince dusunceli bir mizaca sahip oldugu havasini vermektedir. annesine derin bir sevgi ve hurmeti vardir; bunu davranislariyla da gosterir.
*rakim amca=cuce: tevfik’in oyuncu arkadaslarindan.. rabia’ya sozunu gecirebilen,cikisabilen yegane kisilerden biri.
neseli,taklit yetenegi olan bir oyuncu. dindar degil,zaman zaman icki iciyor; ramazan’da oruc tutmuyor ve namaz kilmiyor; vehbi dede’ye ve dindarlara saygili.
*bilal: rumelili bahcivan ramazan aga’nin yegeni. yasi kucukken bile ozellikleri belirgin; isyankar magrur,atesli. tokattan,tekmeden kacan; basini her halden kurtarabilen biri. yaslilari bile urkuten bakislara sahip. is yapmayi sevmiyor. selim pasa tarafindan gorunusu ve gozlerindeki kudreti farkedilerek okutuluyor. rabia’yi tutkulu bir sekilde seviyor. rabia ise ilk kendi yaslarinda bir karsi cins olarak ondan hoslaniyor; fakat selim pasa’nin dile getirdigi evlenme teklifini kesin olarak reddediyor. bundan sonra bilal,pasa’nin damadi olma yolunda ilerliyor. bilal,vehbi dede ve peregrini’yi calgici olarak; hilmi ve arkadaslarini ise birer zuppe olarak goruyor. pasa’yi begeniyor ve her haliyle onun gibi olmak istiyor. kudret hissi ve hakimiyet duygusu cok baskin. rabia’nin evlenecegini ogrendiginde bile onu sevdigini farkediyor; mihri ile evlenince anadolu’da gorevli olacagini dusunerek kendini rahatlatmaya calisiyor. 1907 yilinda hidrellez de mihri ile evlenince gozden kayboluyor.
*tulumbaci basi sabit beyagabey: mahallenin tulumbaci baslarindan en hatiri sayiliri. kendine mahsus bir babayigitligi,namus olcusu vardi; ama bunun yaninda kulhanbeyligin verdigi bir kabadayiligi,sert ve yakisiksiz davranislari vardi. rabia’ya goz dagi vermek icin gidip bunu basaramayinca,bu olaydan sonra rabia’dan korkar,ona saygi gosterir. kendisiyle birlikte butun tulumbacilar rabia ile baglantisi olan herkese saygi gosterirler. rabia osman ile evlendikten sonra da osman ile iyi diyalog kuran biri olur.
*cingene penbe: batil inanclari bol olan bir cingene. tevfik ile ilgilenirken rabia’nin ikaziyla bundan vazgecmistir. onlarla kalmaya basladiktan sonra rabia’ya ev islerinde yardim eden,onun “teyze” diye hitap ettigi biri olur.
*kanarya: sabiha hanim’in alip yetistirdigi bir guzel cerkes kizi. daha sonra saraya kadin hanim’a verilen boylece saraya giren birisi. sarayda sultanin yegeniyle evlendirilir; bundan sonra nejat bey’in esi olarak karsimiza cikar. abdulhamit’ten korkar ve onu sevmez. nejat bey’in esi olduktan sonra da aslini unutmaz ve sabiha hanimlara saygida kusur etmez. rabia’nin dugun hazirliklarinda yardim ediyor ve sik sik gorusuyorlar. en son rabia’nin hamileligi esnasinda karsimiza cikiyor. yardimsever birisi.
*nejat bey: padisahin yegeni. saray icinde yetismis,bundan dolayi halkin yasantisi ona ilginc ve gizemli geliyor. rabia’ya sanatkarliginin disinda bu yonunden dolayi bir yakinlik duyuyor. bati muzigini ve piyano calmayi biliyor. vehbi dede ve peregrini ile her hafta toplaniyorlar. babasi da kendisi de cocuk tabiatli oldugu icin hicbir entrikaya karismazlar. onun icin saray cevresinin en rahat ailesidirler.
*safvet bey: ikinci mabeyinci. hic evlenmemis. yegenlerini buyutup,egitimini saglamis. insanlara iyilik ve kardeslik yapmak icin gokten yere inmis bir hali var. “ask ahlaki! kim bilir belki istikbalde insan muesseselerinin nazimi olur... insaallah olsun.” diye dusunen birisi.
*durnev: selim pasa’larin gelini; hilmi’nin esi. sabiha hanim tarafindan kucukken alinip yetistirilmis,terbiye edilmis,iyi bir tahsil verilmis ve ogluyla evlendirilmis bir cerkes kizi. fakat sabiha hanim romatizmaya yakalanip yataga baglandiktan sonra cesaretlenip kendi basina hareket etmeye baslar. asiri suslu,karisik ve sasaali makyaja ve giyinise sahip. hareketleri ve mimikleri “resimli kitaplardan taklit” gibi. taklitci yeniyi temsil ediyor. ama surgunde yasadigi zorluklardan sonra biraz daha olumlu hale gelmis birisi.
*galip: hilmi’nin jon turk arkadaslarindan. annesi olmus,zengin bir babanin oglu. ileri ki donemlerde rabia’yi istiyor; fakat rabia kabul etmiyor. cuce tarafindan “istedigin kaliba sokabilecegin bir koca adayi” olarak nitelendiriliyor. bu vakadan sonra rabia,galip ve sevki varken hilmi’nin odasina cikmaz.
*sevki: hilmi’nin jon turk arkadaslarindan. vehbi dede’nin imam’dan daha tehlikeli oldugunu dusunuyor. devrimci gencligi temsil ediyor. konuskan,taklitci ve dusuncesine atesli bir sekilde bagli.
*zati bey: (yeni) dahiliye naziri. diledigi ferdi asmak,bogdurmak kudretine sahip olmak icin omrunun on senesini fedaya hazirdi. evi o zamanin alafrangaligina ozenilerek dekor edilmis; hizmetlileriyle,esyasiyla ve kendi giyimiyle ozentili birisi. menfaatine duskun. dinle hicbir alisverisi olmayan bir adam.
*bayram aga: selim pasa’nin bahcivani. rumelili. kendine ve yetistigi ortama has kural ve prensipleri var. otoriter.
*behire hanim: safvet bey’in kiz kardesinin kizi. murebbiyelerle buyutulen kibar kizlara kendi kulturleri,kendi klasiklerinin de ogretildigi devirde yetismis. kocasi sadece avrupa’da yapmis oldugu icin kendi kizlarini fransiz murebbiyeler elinde yetistirmis; avrupa’dan gelen her seyi gokten inmis bir emir kabul eden biriydi. hayatlari serbest ve mesut olsa da behire hanim ananelere bagli; bundan dolayi da dayisinin yanina sik geliyor.
*arif: safvet bey’in yetim yegeni. safvet bey tarafindan buyutulmus ve onunla birlikte kaliyor. nejat bey’den sonra en iyi turk piyanist. tembel oldugu icin ve muzikten para kazanilmasi adet olmadigindan calismiyor; cani istedigi zaman robert koleji’ne kaydoluyor,bir muddet devam edip cikiyor.
*muavin rana bey: selim pasa’nin yardimcisi.
*gozpatlatan muzaffer: tehlikeli,siyasi saniklari sorgulamayla memur. gorunus olarak eski pehlivanlara benziyor. yardimsever,vazifesini yerine getiren bir adam imaji var. 1908 ihtilalinden sonra ise mesrutiyet hatibi olur.
*misis hopkins: robert koleji’nin ingilizce hocasinin madami. kanarya’nin arkadasi; ondan hayati hakkinda pek cok seyi ogreniyor.
*ebe zehra hanim: mahallenin ebesi.
*kahya sukriye hanim: sabiha hanim’in kahyasi. konaktaki her seyi hanimina haber veren, kendisine verilen gorevleri yapan biri.
*usak sevket aga: selim pasa’nin usagi. on bes yildir pasa’ya hizmet ediyor. sinekli bakkal’in ic islerini ezbere biliyor.
*eskici fehmi efendi: sinekli bakkal’in umumi ve ictimai hayatina,her vesileyle karisan; ihtiyar heyetinin hatiri sayilir azalarindan. osman’a da yakinlik gosteren komsulardan. mahallenin muhafazakar kismini idare ediyor.
*bekci ramazan aga: sinekli bakkal bekcisi.
*doktor kasim: dahiliyeci. turk tibbina alman fennini,biraz da katiligini getiren meshur simalardan. rabia’nin doktorlarindan. hastalarin dimaglarina etki ederek tedavi etme fikrini istanbul’da yayan ilk doktor olarak geciyor. coluk cocugu olmadigi icin biraz daha sert yaklastigi belirtiliyor.
*doktor salim: jinekolog. turk tibbina alman fennini ve katiligini sokan diger meshur sima. rabia’nin doktoru. ilk sezeryan uygulayacagi hastasi oldugu icin rabia ile cok ilgilenir. daha yumusak tabiatli.
*ikbal hanim: ikinci mabeyinci safvet beyin sut ninesi ve yalinin hanimi. ihtiyar,kendine gore bir sevimliligi olan,cerkes asilli. elli bes senedir istanbul’da olmasina ragmen turkce’yi tam ogrenememis. siddetli taassupla dindar; fakat bu dindarliginin ici dolu degil. vehbi dede’ye ve rabia’ya hurmeti cok. cileli bir gencligi var; bunu daha sonra rabia ile paylasiyor.
*eleni: osman’in ascisi.
*bakkal mustafa efendi: istanbul bakkaliyesi’nin sahibi,tevfik’in dayisi. tiryaki bir mahalle bakkali.
*mihri: selim pasa’nin kizi.
halide edip,uslupcu degildir. cumle yapisi cogunlukla elestirilmistir. kendisiyle yapilan roportajlarda da yazi yazmayi bir gaye icin degil,”yazmak icin” sevmekte oldugunu ve cogunlukla yazdigini bitmis kabul etmekte cok az duzeltmekte oldugunu belirtmistir. elestiri almasina ragmen,bence samimi ve kolay surukleyen ve yer yer heyecanlandiran bir uslubu vardir. bunun sebebi de herhalde cogunlukla hayatini ve dusuncelerini aksettirmesi olmalidir.
romanin geneli goz onune alinirsa siyasal,toplumsal ve duygusal sorunlarla orulmus bir olay orgusu dikkati ceker. ii.abdulhamit donemi anlatilmaktadir. ama sadece bir donemin anlatildigi bir roman degildir. romanda rabia’nin hayat hikayesi daha on plandadir. romanin ilk bolumunde daha cok ve karisik olaylar birbiri ardinca anlatiliyor; bu bolum cozulecek olan bir dugum seklinde son buluyor. ikinci bolumde olay daha ozele iniyor; daha yavas bir sekilde rabia’nin hayati anlatiliyor. romanin sonu hizli bir sekilde ve cozume ulasarak bitiyor. yazar,bu romanda kendi inandigi felsefeyi, degerleri olay orgusuyle birlikte anlatiyor. romanda zamana,reel hayata gore ya da bize gore ters gelen ve elestirilecek noktalar olabilir; fakat bence onemli olan yazarin kendi goruslerini ve kendi dogrularini guzel bir sekilde sunabilmis olmasi ve bu sunumun en cok basilan-okunan romanlardan olabilmesidir.
halide edip’e gore medeni bir kadin iyi bir egitimden gecmeli,dil ogrenmeli,spor yapmali; toplum icinde cok rahat kendini ifade edebilmelidir. romanin bas kahramani olan rabia da o donemin sartlarina gore toplum icinde kendini cok rahatlikla ifade edebilen her kesim tarafindan sevilen ve saygi duyulan bir kadindir. meselelerde bahsettigim gibi bu roman,kendince, “olmasi gerekenleri” ve pek cok konudaki ideallerini,belki de bir nevi “simeranya”sinin ipuclarini yansitiyor.
*zaman: bu roman ii.abdulhamit zamaninda geciyor (33 sene) . roman,sinekli bakkal’in tanitimi ve emine ile tevfik’in cocukluklariyla baslar. cocukluklari gibi evlilik donemi de kisaca anlatilir. bu donemi yaklasik olarak 15-20 sene kadar dusunebiliriz. rabia’nin dogumuyla(herhalde 1886 yilinda) birlikte onun hayati cevresinde diger hayatlar da musterek olarak anlatiliyor. rabia’nin hayatini zamani hesaplamak icin dusunecek olursak; bir ara evlendiklerinden sonra osman,rabia’nin yirmi bir yaslarinda kendisinin ise kirklarinda oldugunu dile getirir.(rabia,on bir yaslarinda hifzini tamamlamisti; yaklasik bu yaslarinda peregrini ile onu tanistiriyorlar; peregrini bu tarihte otuz yasinda olmalidir.) buradan da rabia ile gecen sureyi 22 sene kadar sayabiliriz. (1 mayis 1907 evlendikleri tarih; 21 aralik 1907 dogum gecesi) .. 23 temmuz 1908’de ihtilal oluyor; bu tarihten bir muddet sonra da surgunlerin dondugunu dusunebiliriz. bizlerin okurken tanik oldugumuz yaklasik 40-50 yillik bir zaman...halide edip,romanda klasik tarzda yazmistir; roman zamaninda da klasik tarzi gorebiliyoruz.
*halide edip,romani 1935 yilinda yazmistir. kendisi de abdulhamit doneminde yasamis,hatta cevirisi sebebiyle ondan sefkat nisani almistir. yani o donemleri (kendince) iyi bilmektedir. bunu romanin arka planindaki,donemin gelismelerinde hissedebiliyoruz. romanlarinda tam olmasa da kendi hayatindan parcalara rastladigimiz yazarin,bu romaninda da pek cok baglanti bulabiliyoruz.
*mekan: mekan butun olarak istanbul’dur. ama romanin esas mekani sinekli bakkal sokagi ve mahallesidir. halide edip’in hayatini incelerken 1913 yilinda evkaf kiz mektepleri umumi mufettisligi ile vazifeliyken her hafta fakir mahalleleri,bilhassa sinekli bakkal’i ziyaret ettigi dikkatimizi cekmisti. buyuk bir ihtimalle bu gezileri esnasindaki izlenimleri 1935 yilinda yazdigi bu romaninda kullanilmis olmalidir.
sinekli bakkal sokagi, aksaray civarinda dar bir sokaktir. 16 aralik 1999 tarihli bir gazete haberinde belirtildigine gore; aksaray’dan haseki hastanesi’ne dogru donunce ikiye ayrilan yolun solunda,sagdaki son sokak bugun gorunus olarak cok degismekle birlikte; adi sinekli bahce sokagi imis. sinekli bakkal; bakkaliyla, kahvesiyle, ahsap evleriyle, cesmesiyle tam anlamiyla halka ait bir muhittir. istanbul’un bu mekani halki ve halk kulturunu temsil etmektedir. bununla birlikte bogazici, bebek, beyoglu, camlica, galata koprusu,halic ise gezinti yerleri, konaklari, bonmarseleri ile yeni ve zengin istanbul’u temsil ediyor. ayrica mekanda da dogu-bati; eski-yeni meselesiyle karsilasiyoruz. rabia’nin mekandaki guzellik anlayisi; genislik,isik,aciklik,sadelik ile anlatilirken,osman’inki ise daha karisik,daha zit unsurlarin birlesmesiyle olusan bir guzellik anlayisidir.
ayrica bahce tasvirleri de oldukca yer tutmaktadir. diger meselelerde oldugu gibi mekanda da once zitliklar gozumuze carpiyor; bu zitliklarda sentez ise imam’in uc katli evinin tamirden sonraki halinde yapilmistir. romanda acik alanlarda kapali alanlar da bulunuyor,ama geneli dikkate alinirsa kapali alanlar daha cok; ev,konak,bakkal gibi.
*bakis acisi: romanda “hakim bakis acisi” vardir. donemin fiziki,pikolojik sartlarini iyi bilen; mekani taniyan; romandaki her seyi bilen ve her seyden haberdar olan bir anlatici-yazar goze carpmaktadir. sinekli bakkal’in halide edip’in ucuncu tur olan “tore romanlari”na girdigini daha once belirtmistik. boyle bir romanda ise okuyucunun guvenebilecegi,anlatilanlar konusunda tecrubeli oldugunu hissedebilecegimiz bir bakis acisi kullanilmistir. fakat yazar,anlatimda yazar oldugunu hissettirmemistir.
*kisiler:
rabia: cocuklugu dedesi imam ve annesi emine’nin terbiyesinde gecmistir. akranlari gibi yedi yasinda ev islerini guzel bir sekilde yapabiliyordu. cocuklugunu yasayamamistir. dedesi tarafindan surekli olarak cehennem tasvirleriyle buyutulmustur; kizindan dolayi mektebe gondermemis egitimini kendisi vermistir. on bir yasinda hifzini dedesine dinletmistir. istanbul’un en kucuk, fakat uslubuyla ve sesiyle en meshur hafizi olmustur. on bir-on iki yaslarinda vehbi dede’den ders almaya baslar; kisa surede tef,ud,kanun gibi alaturka sazlari suratle ve kabiliyetle ogrenmistir. alaturka pek cok sarkiyi da guzel bir sekilde soyleyebilmektedir. daha sonra peregrini’den de bati muzigi dersleri almaya baslamistir ve bunda da basarili olmustur. hatta dogu ve bati muzigini kendi uslubunda sentezlemistir. vehbi dede ile tanistiktan sonra dedesinin korkutucu din ogretilerinden bir nebze mevleviligin yumusakligina dogru kaysa da hayatinin pek cok aninda dedesinin etkisi on plana cikmistir. babasiyla kalmaya basladiktan sonra ise neseli ve sanatkar yonu daha baskin bir sekilde ortaya cikmistir; bu simasina da yansimistir.
peregrini’nin gozlemlerinden cikardigimiza gore de; ”tabiatinda riyazete temayul,manevi bir perhizkarlik,suratle dusunup salim kararlar alma kabiliyeti” vardi. ayrica “fikirlerinden ziyade insanlara,yasayan seylere bagli,sevdigi vakit olume kadar seven, en kucuk bir sefkat tecellisiyle kalbi atan bir kadin olacagi” cocuklugundan anlasiliyordu. sanat zevki “herhangi bir ustadi tatmin edecek kadar durust ve salim” idi.
karar verdi mi pesine birakmayan; kendisine ihtiyaci olanlara yardimsever ve vefakar; onurlu ve sinekli bakkal’a-koklerine her seyiyle baglidir. ayni zamanda “giydigi her kiyafete sahsiyetinden bir seyler katan” bir ozelligi vardir. uyusamadigi noktalarda,munakasa esnasinda,inatci ve kesinlikle cevap vermeyen bir yapiya sahip; ayni zamanda kabullenmedigi seyleri asla yapmayacak kadar inatci ve guclu. aciklayamadigi ve gucunun yetmedigi konularda kadere,alinyazisina son derece bagli. analik sevki tabiisi cok guclu. ruhi olarak cinsi buhranlari yok. rabia icin rakim’in kullandigi; ”kiz degil,sanki tilsimli kuyu. icine mazaallah ayagi kayip duseni dunyanin cengeli cekip cikaramaz.” (s.317) tabiri de roman icinde onun yerini iyi ifade eden bir tamlamadir. olumlu ozelliklerin cogunu kendinde toplamis bir kadin tiplemesidir. eserde diger butun hayatlar onun hayati etrafinda ortak bir sekilde anlatilmaktadir. doguyu,halk kulturunu; fakat batiyla senteze ulasabilmis ve batiya pek cok seyini kabul ettirebilmis bir doguyu temsil ediyor.
*peregrini=osman: peregrini,garp muziginin ustadi olan,kulagi cok hassas bir muzik hocasi. atesli ve heyecanli bir yapiya sahip. felsefeyi,fikri tartismalari ve konusmayi cok seviyor. babasi soylu bir ispanyol,fakat o babasini tanimiyor; annesi tarafindan buyutulmus. annesi ise papa italyali oldugu icin oranin milliyetine gececek kadar dindar bir katolik; dinin haricinde hicbir seye boyun egmeyen ve egenleri de anlamayan birisi.genclik doneminde ise zevklerin hepsini tatmis olarak,yirmi dort yasinda manastira cekilir. buradan usaninca dinini birakarak tekrar dunya hayatina doner. daha sonra osmanli milliyetine gecer,ismini degistirir ve muzik hocaligi yapmaya baslar. kendisinin uc sahsiyeti olduguna inanir; birincisi dimagi,ikincisi ruhu,ucuncusu de kalbi.
rabia’yi tanistiklarindan itibaren en cok tahlil eden kisi. tahlil,gozlem onun icin cok onemli; bu bir bolumde su sekilde dile getiriliyor; ”osman,bir insan ruhunun sirlarini ogrenebilmek icin diri bir gogsu yarip acmaya razi olacak kadar fikri tecessusun esiri.”(s.357) bu ozelligi de onun garp cocugu olmasiyla irtibatlandiriliyor. surekli soru soran ve ogrenmeye hevesli bir yapisi var.rabia’yi gercekten seviyor ve ona saygi duyuyor; cok zengin ve asil bir aileden olsa bile sirf bu sevgisinden dolayi her seyi geride birakip rabia’nin istedigi hayati kabul ediyor. zaman zaman alistigi yasantinin cok disindaki bu hayattan dolayi sikinti cekse de rabia’ya olan bagliligiyla ve cevresindekilerin ona gosterdigi alaka ile bu yeni hayatina uyum sagliyor. yeni evlerine tasindiktan sonra ancak kendine ozel bir calisma odasi ayirip,orada yapmak istedigi beste ile ugrasabiliyor. “tilsimli kuyu” operasi da ayni zamanda rabia ile osman sentezinin canli bir gostergesi oluyor. peregrini olarak basladigi yolu osman olarak noktalayan kahraman olumlu ve yuvarlak bir karakterdir. batiyi,yeniyi; ama doguyla senteze ulasabilmis,doguyla birlesmesi neticesinde olumlu ozelliklerini arttirmis bir batiyi temsil ediyor.
*vehbi dede: dini,ama bilhassa tasavvufu temsil ediyor. o,romanin hemen hemen her aninda karsimiza cozum olarak cikiyor. rabia onun sayesinde yumusayip,kendini her yonde gelistirir. peregrini’nin osman’a donmesinde alt yapi olarak onun katkisi cok buyuktur. hasili dede ve temsil ettigi felsefe romanda sorun-problem-anlasmazlik olan her yerde cozum olarak karsimiza cikmaktadir. butun bunlarin yaninda insani ozelliklerden soyutlanmis bir karakter degildir. tam aksi birebir hayatin her alaninda olan bir karakterdir. felsefenin disinda pek cok telli saza ve neye vakif bir alaturka musiki hocasidir. insanlarin kizini,butun ailesini guvenerek teslim ettigi,emanet ettigi bir guven kapisidir. ayrica insanlarin rahatlikla sirlarini,dertlerini de paylastigi bir kisidir. her olaya daima yumusak bir tavirla yaklasir. kainatta gerceklesen her hadiseye esas kudretin golgeleri nazariyla bakabilir ve bunu yanindakilere de izah etmeye gayret gosterir. insana huzur veren bir yapisi vardir; hem ic alemiyle hem de dis gorunusuyle. mutevazi, az soyleyen ve cok perhizkar bir sekilde yasayan; sakin ve telassiz bir yapiya sahip.
*tevfik=kiz tevfik: karagoz ve ortaoyunu sanatcisi. “yuruyup soylemeye basladigi andan itibaren herkesin taklidini yapmis butun mahalleyi guldurmus”(s.13) : ”butun havailiklerine ragmen istanbul’un hudai nabit yetistirdigi halk sanatkarlarinin hususiyetlerini gosteren” (s.13) birisi. cocuklugundan itibaren hem fiziki ozellikleriyle hem de sanatci yonuyle on planda olmus. cocuklugu yegeni oldugu istanbul bakkaliyesi sahibi mustafa efendi’nin yaninda geciyor. paraya onem vermiyor ve mahallenin daha ziyade fakirleriyle arkadas. tembel ve cocuk ruhlu,neseli,oyunu seviyor. elleri kagit parcalarina can veren bir ceviklige sahip. sesini,mimiklerini kullanma da oldukca usta. tevfik’in dinle ilgisi ve baglantisi yok; icki icen,ilk surgununde eglence hayatini yasamis birisi. ona gore sanat; yazili degil,her an degisen hayattadir. paraya hic kiymet vermiyor. sevdigi kisi,arkadasi,dostu icin cezaya ve canini bile vermeye razi olacak kadar sadik ve cesaretli bir yapiya sahip.
*imam haci ilhami efendi: mahallenin imami. mahalle sakinleri tarafindan pinti ve hasis olarak biliniyor. paraya ve mevkiye duskun; para icin jurnalcilik yapabilen biri. gorunusunde ve konusmasinda heybet var. vaazlarinda cehennemi daha parlak ve canli olarak anlatiyor. hazza ve sevince,umum hayat tecellisine karsi dinmeyen bir kin ve affetmeyen bir dusmanligi herkese ogretmeye calisiyor. hic tebessum etmeyen,gulmeyen biri. yeni olan seylere karsi. butun katiligina ragmen vehbi dede’ye evliya olarak bakiyor; ona saygi duyuyor. kindar ve inatci. yasliliginda bile rahmet,sefaat vadeden surelere bile kinini,insanlari hic affetmeyen nefretini karistiriyor. butun mahalle halkini “cehennemlik” olarak goruyor. sert,degismeyen eskiyi temsil ediyor. imam karakteri olarak olumsuz ve korkutucu bir tip.
*emine: imam’in kizi,tevfik’in karisi ve rabia’nin annesi. cocuklugundan itibaren hamarat,titiz, mahalle cocuklariyla oynamaya tenezzul etmeyen biri. suratsiz ve gulmeyen; imam’in akidesinin biricik timsali. on yedi yasinda tevfik’e kaciyor; tevfik’in balmumu gibi kaliptan kaliba girmesinde ideal bir koca sezdigi ve ona oyunculugu birakacagina dair soz verdirttigi icin onunla evleniyor. kalbi kuru,kafasi dar ve dilinin zehir gibi olmasinin yaninda kindar ve gururlu. ideal olarak babasini dusunuyor. o da babasi gibi paraya onem veriyor. kendine gore olan namus anlayisi cok onemli. tevfik’ten ayrildiktan sonra ona surekli beddua eden ve onu kotuleyen biri. tevfik’ten ne kadar nefret etse de onu kendi mali gibi goruyor ve ona donecegini dusunuyor. asla affetmiyor. kini ve uzuntusuyle gunden gune cokup vefat ediyor.
*selim pasa: hukumdarin zaptiye naziri. bos zamanlarinda sigara iskemlesi,koselik,arka kasagi yapar. iyi bir aile babasi ve karisina bagli. pasa,tamamen eski zaman adami. samimi ve kendi olculeriyle namuskar.
*sabiha hanim: selim pasa’nin karisi. bir yonuyle hayir sahibi,merhametli,bagis seven; sag elinin verdigini sol elinin duymadigi biri; diger yonuyle de saza soze duskun,bir dalda durmayan bir kadin. halk turkulerini,oyun havalarini sevdigi gibi en agir dini musikiyi de seviyor. hukmeden,merakli; emri altindaki her ferdin ne yaptigini-ne dusundugunu ogrenmezse ici rahat etmez. bunlarin yaninda sir saklayan,agzi siki biri. ailesine duskun; esinin ikinci bir hanimi ve ondan cocugu oldugunu bildigi halde bunu saklamis,hanim olunce de kizlarina bakmis. bunun yaninda oglunu cok seven bir anne.
*hilmi: selim pasa ile sabiha hanim’in oglu. jon turk. genc ve devrimci aydinlari temsil ediyor. giyimine dikkat eder ve zevkinde diger “pasazade” cocuklarindan onu ayiran bir baskalik, durgunluk vardir. gozleri ve bakisinin manasi ile agzi ve dudaklarinin ifadesi onun ince dusunceli bir mizaca sahip oldugu havasini vermektedir. annesine derin bir sevgi ve hurmeti vardir; bunu davranislariyla da gosterir.
*rakim amca=cuce: tevfik’in oyuncu arkadaslarindan.. rabia’ya sozunu gecirebilen,cikisabilen yegane kisilerden biri.
neseli,taklit yetenegi olan bir oyuncu. dindar degil,zaman zaman icki iciyor; ramazan’da oruc tutmuyor ve namaz kilmiyor; vehbi dede’ye ve dindarlara saygili.
*bilal: rumelili bahcivan ramazan aga’nin yegeni. yasi kucukken bile ozellikleri belirgin; isyankar magrur,atesli. tokattan,tekmeden kacan; basini her halden kurtarabilen biri. yaslilari bile urkuten bakislara sahip. is yapmayi sevmiyor. selim pasa tarafindan gorunusu ve gozlerindeki kudreti farkedilerek okutuluyor. rabia’yi tutkulu bir sekilde seviyor. rabia ise ilk kendi yaslarinda bir karsi cins olarak ondan hoslaniyor; fakat selim pasa’nin dile getirdigi evlenme teklifini kesin olarak reddediyor. bundan sonra bilal,pasa’nin damadi olma yolunda ilerliyor. bilal,vehbi dede ve peregrini’yi calgici olarak; hilmi ve arkadaslarini ise birer zuppe olarak goruyor. pasa’yi begeniyor ve her haliyle onun gibi olmak istiyor. kudret hissi ve hakimiyet duygusu cok baskin. rabia’nin evlenecegini ogrendiginde bile onu sevdigini farkediyor; mihri ile evlenince anadolu’da gorevli olacagini dusunerek kendini rahatlatmaya calisiyor. 1907 yilinda hidrellez de mihri ile evlenince gozden kayboluyor.
*tulumbaci basi sabit beyagabey: mahallenin tulumbaci baslarindan en hatiri sayiliri. kendine mahsus bir babayigitligi,namus olcusu vardi; ama bunun yaninda kulhanbeyligin verdigi bir kabadayiligi,sert ve yakisiksiz davranislari vardi. rabia’ya goz dagi vermek icin gidip bunu basaramayinca,bu olaydan sonra rabia’dan korkar,ona saygi gosterir. kendisiyle birlikte butun tulumbacilar rabia ile baglantisi olan herkese saygi gosterirler. rabia osman ile evlendikten sonra da osman ile iyi diyalog kuran biri olur.
*cingene penbe: batil inanclari bol olan bir cingene. tevfik ile ilgilenirken rabia’nin ikaziyla bundan vazgecmistir. onlarla kalmaya basladiktan sonra rabia’ya ev islerinde yardim eden,onun “teyze” diye hitap ettigi biri olur.
*kanarya: sabiha hanim’in alip yetistirdigi bir guzel cerkes kizi. daha sonra saraya kadin hanim’a verilen boylece saraya giren birisi. sarayda sultanin yegeniyle evlendirilir; bundan sonra nejat bey’in esi olarak karsimiza cikar. abdulhamit’ten korkar ve onu sevmez. nejat bey’in esi olduktan sonra da aslini unutmaz ve sabiha hanimlara saygida kusur etmez. rabia’nin dugun hazirliklarinda yardim ediyor ve sik sik gorusuyorlar. en son rabia’nin hamileligi esnasinda karsimiza cikiyor. yardimsever birisi.
*nejat bey: padisahin yegeni. saray icinde yetismis,bundan dolayi halkin yasantisi ona ilginc ve gizemli geliyor. rabia’ya sanatkarliginin disinda bu yonunden dolayi bir yakinlik duyuyor. bati muzigini ve piyano calmayi biliyor. vehbi dede ve peregrini ile her hafta toplaniyorlar. babasi da kendisi de cocuk tabiatli oldugu icin hicbir entrikaya karismazlar. onun icin saray cevresinin en rahat ailesidirler.
*safvet bey: ikinci mabeyinci. hic evlenmemis. yegenlerini buyutup,egitimini saglamis. insanlara iyilik ve kardeslik yapmak icin gokten yere inmis bir hali var. “ask ahlaki! kim bilir belki istikbalde insan muesseselerinin nazimi olur... insaallah olsun.” diye dusunen birisi.
*durnev: selim pasa’larin gelini; hilmi’nin esi. sabiha hanim tarafindan kucukken alinip yetistirilmis,terbiye edilmis,iyi bir tahsil verilmis ve ogluyla evlendirilmis bir cerkes kizi. fakat sabiha hanim romatizmaya yakalanip yataga baglandiktan sonra cesaretlenip kendi basina hareket etmeye baslar. asiri suslu,karisik ve sasaali makyaja ve giyinise sahip. hareketleri ve mimikleri “resimli kitaplardan taklit” gibi. taklitci yeniyi temsil ediyor. ama surgunde yasadigi zorluklardan sonra biraz daha olumlu hale gelmis birisi.
*galip: hilmi’nin jon turk arkadaslarindan. annesi olmus,zengin bir babanin oglu. ileri ki donemlerde rabia’yi istiyor; fakat rabia kabul etmiyor. cuce tarafindan “istedigin kaliba sokabilecegin bir koca adayi” olarak nitelendiriliyor. bu vakadan sonra rabia,galip ve sevki varken hilmi’nin odasina cikmaz.
*sevki: hilmi’nin jon turk arkadaslarindan. vehbi dede’nin imam’dan daha tehlikeli oldugunu dusunuyor. devrimci gencligi temsil ediyor. konuskan,taklitci ve dusuncesine atesli bir sekilde bagli.
*zati bey: (yeni) dahiliye naziri. diledigi ferdi asmak,bogdurmak kudretine sahip olmak icin omrunun on senesini fedaya hazirdi. evi o zamanin alafrangaligina ozenilerek dekor edilmis; hizmetlileriyle,esyasiyla ve kendi giyimiyle ozentili birisi. menfaatine duskun. dinle hicbir alisverisi olmayan bir adam.
*bayram aga: selim pasa’nin bahcivani. rumelili. kendine ve yetistigi ortama has kural ve prensipleri var. otoriter.
*behire hanim: safvet bey’in kiz kardesinin kizi. murebbiyelerle buyutulen kibar kizlara kendi kulturleri,kendi klasiklerinin de ogretildigi devirde yetismis. kocasi sadece avrupa’da yapmis oldugu icin kendi kizlarini fransiz murebbiyeler elinde yetistirmis; avrupa’dan gelen her seyi gokten inmis bir emir kabul eden biriydi. hayatlari serbest ve mesut olsa da behire hanim ananelere bagli; bundan dolayi da dayisinin yanina sik geliyor.
*arif: safvet bey’in yetim yegeni. safvet bey tarafindan buyutulmus ve onunla birlikte kaliyor. nejat bey’den sonra en iyi turk piyanist. tembel oldugu icin ve muzikten para kazanilmasi adet olmadigindan calismiyor; cani istedigi zaman robert koleji’ne kaydoluyor,bir muddet devam edip cikiyor.
*muavin rana bey: selim pasa’nin yardimcisi.
*gozpatlatan muzaffer: tehlikeli,siyasi saniklari sorgulamayla memur. gorunus olarak eski pehlivanlara benziyor. yardimsever,vazifesini yerine getiren bir adam imaji var. 1908 ihtilalinden sonra ise mesrutiyet hatibi olur.
*misis hopkins: robert koleji’nin ingilizce hocasinin madami. kanarya’nin arkadasi; ondan hayati hakkinda pek cok seyi ogreniyor.
*ebe zehra hanim: mahallenin ebesi.
*kahya sukriye hanim: sabiha hanim’in kahyasi. konaktaki her seyi hanimina haber veren, kendisine verilen gorevleri yapan biri.
*usak sevket aga: selim pasa’nin usagi. on bes yildir pasa’ya hizmet ediyor. sinekli bakkal’in ic islerini ezbere biliyor.
*eskici fehmi efendi: sinekli bakkal’in umumi ve ictimai hayatina,her vesileyle karisan; ihtiyar heyetinin hatiri sayilir azalarindan. osman’a da yakinlik gosteren komsulardan. mahallenin muhafazakar kismini idare ediyor.
*bekci ramazan aga: sinekli bakkal bekcisi.
*doktor kasim: dahiliyeci. turk tibbina alman fennini,biraz da katiligini getiren meshur simalardan. rabia’nin doktorlarindan. hastalarin dimaglarina etki ederek tedavi etme fikrini istanbul’da yayan ilk doktor olarak geciyor. coluk cocugu olmadigi icin biraz daha sert yaklastigi belirtiliyor.
*doktor salim: jinekolog. turk tibbina alman fennini ve katiligini sokan diger meshur sima. rabia’nin doktoru. ilk sezeryan uygulayacagi hastasi oldugu icin rabia ile cok ilgilenir. daha yumusak tabiatli.
*ikbal hanim: ikinci mabeyinci safvet beyin sut ninesi ve yalinin hanimi. ihtiyar,kendine gore bir sevimliligi olan,cerkes asilli. elli bes senedir istanbul’da olmasina ragmen turkce’yi tam ogrenememis. siddetli taassupla dindar; fakat bu dindarliginin ici dolu degil. vehbi dede’ye ve rabia’ya hurmeti cok. cileli bir gencligi var; bunu daha sonra rabia ile paylasiyor.
*eleni: osman’in ascisi.
*bakkal mustafa efendi: istanbul bakkaliyesi’nin sahibi,tevfik’in dayisi. tiryaki bir mahalle bakkali.
*mihri: selim pasa’nin kizi.
halide edip,uslupcu degildir. cumle yapisi cogunlukla elestirilmistir. kendisiyle yapilan roportajlarda da yazi yazmayi bir gaye icin degil,”yazmak icin” sevmekte oldugunu ve cogunlukla yazdigini bitmis kabul etmekte cok az duzeltmekte oldugunu belirtmistir. elestiri almasina ragmen,bence samimi ve kolay surukleyen ve yer yer heyecanlandiran bir uslubu vardir. bunun sebebi de herhalde cogunlukla hayatini ve dusuncelerini aksettirmesi olmalidir.
bir halide edip adivar romanidir.
romanin geneli goz onune alinirsa siyasal,toplumsal ve duygusal sorunlarla orulmus bir olay orgusu dikkati ceker. ii.abdulhamit donemi anlatilmaktadir. ama sadece bir donemin anlatildigi bir roman degildir. romanda rabia’nin hayat hikayesi daha on plandadir. yazar,bu romanda kendi inandigi felsefeyi, degerleri olay orgusuyle birlikte anlatiyor.
romanin geneli goz onune alinirsa siyasal,toplumsal ve duygusal sorunlarla orulmus bir olay orgusu dikkati ceker. ii.abdulhamit donemi anlatilmaktadir. ama sadece bir donemin anlatildigi bir roman degildir. romanda rabia’nin hayat hikayesi daha on plandadir. yazar,bu romanda kendi inandigi felsefeyi, degerleri olay orgusuyle birlikte anlatiyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?