hic oturulmamasi gereken sofra. aman ha.
şeytan sofrası
kısmen yanmıştır.
yasa yaparken bir kelimenin bile ne denli önemli olduğuna örnek... "Orman vasfını yitirmiş araziler" yerine "Orman vasfını doğal nedenlerle yitirmiş araziler" yazarsan kimse üzerine tesis yaparım nasıl olsa diye ormanı yakamaz. yangın da doğal sebeplerle çıkabiliyor malum. doğal mı değil mi diye yapılan tahkikati bitene kadar hiç bir surette yanmış sahaya girişi dahi yasaklarsın olur biter. daha ileri gidersen, ormanlık alanlara koruma ve kolluk kuvveti atanır, sınırsız silah kullanma yetkisi verilir, bir ağaç dahi yanmaz. askeri bölgelerdeki ağaçların henüz daha hiç yanmamış olması ağaçların beton kaplı olması nedeniyle değil, içeri girmenin vurulma nedeni olması sebebiyledir.
bakın kendime pay çıkartmak için söylemiyorum: İncek tarafında koruluk yandı, gözlemeyi öylece bırakıp aç karnıma hortum taşıdım itfaiye için. Ayvalık'ta hayatımın en güzel zamanarını geçirdim. insanlara sıradan ağaçlar gibi gelse de ben tanıdık birini, bir canı kaybetmiş gibi oluyorum. arasında emniyet şeridi bulunan bir bölge... iki segmentin birden yanması imkansız. belli ki bir el değmiş oraya. bunu yapan kendini katil gibi hissetmiyorsa birinin bunu ona hisettirmesi lazım. bunu yapacak şeyin adına devlet deniyor.
yukarıda da belirttiğim üzere, bu devlet ise yasa çıkartıp, kelime cambazlıklarıyla orman yakanlara teşvik veriyor. daha önceden de kelime oyunuyla orman içine havuzlu villa yapma yasası denediler. maksat güya yangına karşı su depolama havuzu ve pompa istasyon binası yapmak. adını bile yazamadılar ama vardikleri tarif ile villa yapmak da mümkün oluyordu. birkaç duyarlı vatandaş sayesinde çıkmadı o yasa.
memleketin bilmemneresinde oturup, istanbuldaki köprüyle övünen, dahası asla geçmeyeceği köprünün parasını ödediğinin bile farkında olmayan vatandaşa biri anlatmalı. Ayvalık'taki ağaç da senin kardeşim. Tunceli'deki de senin, Gezi parkındaki de. gölgesine oturmasan bile oksijenini tüm hayvanlar ve insanlarla beraber soluyorsun. biri boğazını sıksa nefes almanı engellese çeker vurursun, ama ağaç kesti mi, orman yaktı mı ses etmiyorsun. kızınca kızdı oluyor.
yasa yaparken bir kelimenin bile ne denli önemli olduğuna örnek... "Orman vasfını yitirmiş araziler" yerine "Orman vasfını doğal nedenlerle yitirmiş araziler" yazarsan kimse üzerine tesis yaparım nasıl olsa diye ormanı yakamaz. yangın da doğal sebeplerle çıkabiliyor malum. doğal mı değil mi diye yapılan tahkikati bitene kadar hiç bir surette yanmış sahaya girişi dahi yasaklarsın olur biter. daha ileri gidersen, ormanlık alanlara koruma ve kolluk kuvveti atanır, sınırsız silah kullanma yetkisi verilir, bir ağaç dahi yanmaz. askeri bölgelerdeki ağaçların henüz daha hiç yanmamış olması ağaçların beton kaplı olması nedeniyle değil, içeri girmenin vurulma nedeni olması sebebiyledir.
bakın kendime pay çıkartmak için söylemiyorum: İncek tarafında koruluk yandı, gözlemeyi öylece bırakıp aç karnıma hortum taşıdım itfaiye için. Ayvalık'ta hayatımın en güzel zamanarını geçirdim. insanlara sıradan ağaçlar gibi gelse de ben tanıdık birini, bir canı kaybetmiş gibi oluyorum. arasında emniyet şeridi bulunan bir bölge... iki segmentin birden yanması imkansız. belli ki bir el değmiş oraya. bunu yapan kendini katil gibi hissetmiyorsa birinin bunu ona hisettirmesi lazım. bunu yapacak şeyin adına devlet deniyor.
yukarıda da belirttiğim üzere, bu devlet ise yasa çıkartıp, kelime cambazlıklarıyla orman yakanlara teşvik veriyor. daha önceden de kelime oyunuyla orman içine havuzlu villa yapma yasası denediler. maksat güya yangına karşı su depolama havuzu ve pompa istasyon binası yapmak. adını bile yazamadılar ama vardikleri tarif ile villa yapmak da mümkün oluyordu. birkaç duyarlı vatandaş sayesinde çıkmadı o yasa.
memleketin bilmemneresinde oturup, istanbuldaki köprüyle övünen, dahası asla geçmeyeceği köprünün parasını ödediğinin bile farkında olmayan vatandaşa biri anlatmalı. Ayvalık'taki ağaç da senin kardeşim. Tunceli'deki de senin, Gezi parkındaki de. gölgesine oturmasan bile oksijenini tüm hayvanlar ve insanlarla beraber soluyorsun. biri boğazını sıksa nefes almanı engellese çeker vurursun, ama ağaç kesti mi, orman yaktı mı ses etmiyorsun. kızınca kızdı oluyor.
15 temmuz 2006 televizyon makinasında cıkan yangın icin yardim cagrisi yapılacak hülya avsar ve okan bayulgen buna önayak olacak yerdir.
05/07/2006 tarihinde gerçekle$en yangının ,poyraz yüzünden durdurulamadigi,tüm gece boyunca halkin ve yetkililerin seferber oldugu ;ancak sabah saatlerinde helikopter ve ucak ile yangin söndürme calı$malarinin tamamlandigi gece saat 22:30dan sabah saat 10:30a kadar devam eden yangin sonucunda büyük bir bölümünün yok oldugu, ayvalık ilçesinin en bilinen doğa harikasi yeridir.
dip not: $eytanın ayak izi zabazingosu hala saglam.
dip not: $eytanın ayak izi zabazingosu hala saglam.
piknikçi zihniyetin mahvettiği doğa harikası yer.
(bkz: yandı bitti kül oldu)
(bkz: yandı bitti kül oldu)
ayvalık ın en şahane mekanlarından biri
altınolukta değil ayvalıkta olan mekan. (şeytan sofrası).
bir serbest çağrişim olarak (bkz: kurtlar sofrasi)
altınolukta olmayan yer
sarmisakli yolundan yokus yukari kivrilan yol izlendiginde ulasilabilen tepe.aslinda eski bir lav birikintisi olan bu tepe yuvarlak bir sofraya benzediginden dolyai bu ismi almistir.demir bir kafes icinde seytanin ayak izine benzeyen fakat tahminimce turizm genislemesi amaciyla yapilmis, 12 yasindaki cocugun ayagiyla ayni boyda fakat el gorunumlu iz vardir cimentoda.her seye ragmen en guzeli gunbatisini orda izlemektir.manzaranin sundugu renk cumbusu gorulmeye deger.
muhtesem manzarali bir mekan. altinoluk taraflarindadir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?