seda sayan in rol modelden bahsetmesi

nihilist
gunlerden yarındı ve ben yarının gelmesi icin dua ediyordum. evet sevgili gunluk gecirmis oldugum bir butun gun boyunca rol modelim seda sayan idi ve ben hala seda sayan’ın rol modelden bahetmesini algılayabilecek bir farkındalık duzeyine erisememistim.

gunlerden yarındı ve ben hala rol model nedir bilmezken, seda sayan’ın rol modelden bahsetmesi hususu uzerine kafa patlatıyordum.

gunlerden yarındı ve ben hala onlardan biriydim.

artık mutluyum. dusunmuyorum artık. 24 saatlik bu zaman dilimi yasadıgım 24 yıla bedeldi dogrusu, 24 senede mutlu olmadıgım kadar su son 24 saatte mutlu olmsutum. artık benimde bir rol modelim vardı ve aydınlanma cagının baslagıcı seda sayan gibi birisi olmustu.

orta cagadan cıkmıs serfler gibiydim, senyor gibi hissediyordum kendimi.

kim bilir belki bir kalem bile olur?

ben bir kuklayım artık. rol modelim tarfından oynatılan bir kukla ve seda sayan ile aynı ellerden oynatılmak hosuma gidiyor dogrusu gunluk.

dusunmeden yasamak.

dusunmemekten gelen o hiclik duygusu tum bedenimi kaplarken aniden fark ettim.

gunelrden yarındı ve ben bugunden yarını yasıyan birisiydim.

sonra fark ettimki artık benim icin zamanın bir onemi yoktu.

zaten bu yok olmusluk sayesinde bugunden yarını yasamıyor muydum?

evet ben yoklugun ve genelin ta kendisi olurken oteki denilen sey soluyordu. bu solmusluk icinde kararan seyler golgemi buyutuyordu. artık hep istedigm bir seyi yapabilecektim bende artık golgeme sakalnabielcektim.

hem zaten bir insan kendi golgesinden daha korunaklı bir yer nasıl bulabilirki?

ahh evet unutmusum bu buyuen golge benim golgem degildi bu golge ait oldugum yoklugun golgesiydi ve ben artık asla var olamayısım icinde yok olurken saklanıyorudm bilinmez bir hiclige.

artık seda sayan rol model’den bahsetmsiti ve ben artık yoktum.

artık hersey vardı ama ben yoktum, aynı hersey gibi bende varolamaycaklar arsında yerimi alırken fark ettimki gunlerden yarındı ve yarın benim olum yıldonumumdu. yarın benim ben olmaktan bıktıgım biz oldugum gundu...
nihilist
gunlerden bugundu, elimde sekersiz ve sutsuz bir kahve ile salondaki kanepeye tunemis sigara iciyordum, sabah arsızlıgından olsa gerek televizyon acıktı,

aksamdan gelen sersemlemisligin etkisi ile parmaklarım futursuzca geziniyordu kumandanın ustunde, bırakın sabah saatlerini sanki prime timeda izlenebilcek bir sey varda televizyonda ben kacırıyormusum gibi kanalları tarıyordum, mecazi anlamda bir tarama idi yasadıgım, televizyona olan durusum daha o kadar obsesif bir hal almamıstı zira, salonda gezen bir eskiya degildim, televiyonu tarayacak kadar, icimdeki fırtınaların dısa vurumu daha kabalasmamıstı o gunlerde, yani bugun.

kanalları tararken, ki bunu mecazi anlamda kullandıgımdan daha once bashetmistim sanırım, muzik kanallarından ani bir atlama ile turk ozel televizyon sektorune gecis yaptım, bu gecisin sebepleri arasında crazy adlı sarkının bitmis olması gercegi yatıyordu, zira o klipten sonra 80lerden gelen bir disko muzigi baslamsıtı vh1’da ve ben o anda onu dinlemek istemiyordum. tum bu fırtınalı crazy macerasından sonra iste karsımada ozel televizyonlarımız duruyordu.

ilk once show tv’ye baktım ileride yasanıcak duygusal cokunutuyu bilmeden atv’ye baktım sonrasında, parmaklarım hızlanmıstı gelecek olanı bilir gibi hızlı hızlı ilerliyordum sanki mazoist bir hazzın yasatacagı duygusal patlamayı istiyordum, cunku simdi dusundugumde kanal d’ye o denli hızlı gecisimin baska bir sebebini bulamıyorumdum; ne o an ne de simdi.

gunlerden bugundu ve ben nihayet kanal d’yi acmsıtım. nedendir bilinmez algıma hitap etti o anda kanal d. anlamadan izleyen beynimin tum algıları acılmstı, halbuki kendimi tanırım az biraz; o saate hele de gunlerden bugunse algımın kapalı olması lazımdı. iste yine kendimi sasırtmsıtım ve izledigim seyi algılıyordum, karsımda seda sayan duruyordu.

en son 10 sene once izlemistim belki bu sabah programını ve bir 10 sene sonra gunlerden bugunken yine izliyordum, 10 sene buyuk bir zamandı kimileri icin mesela benim icin, o 10 senede yasadıklarımın kısa bir ozeti bile aklıma gelemiyordu, yasanmıslık vardı, belki bir geriye gidis belkide bir gelismislik vardı 10 sene onceki ben ve simdiki ben arasında. fark ne olursa olsun o zman olmayan ve simdi olan bir sey vardı bende. tum bu dusuncelerde nerden cıktı diye sorarken kendime, ki kendimle fazla konusan biri degilimdir, iste yine olmus ve kendimi sasırtmıstım, fark ettimki tum bu sorular kafamda olsuyordu cunku 10 sene once izledigim seda sayan ve yine aynı gun o 10 sence onceki gun izledigim sabah programı ile bugunku arasında bir fark yoktu.

normalde olsa sıkıcı olacak bir sey gibi gelirdi bir insan evladına, normalde olsa kahveden bir yudum daha icilir sigaradan bir fırt daha cekilirken kanal degistirilirdi, ama aksi gibi o gun yani bugun her sey ters gidiyordu ve ben tum olması gerekenleri bir tarafa bırakarak izlemeye basladım.

konu neydi diye dusunmeme gerek yoktu, 10 senelik bir sure zarfında gelismeyen bir program son 1 saat icinde gelisemezdi nasıl olsa, evet tahminim bu sefer dogruydu zira algımın kısıtılı oldugu bir anda bile anlamsıtım konuyu ilk 15 saniye icerisinde.

gunlerden bugundu ve seda sayan konusuyordu, konustugu sey kendine konu ettigi sey bilmem kac sene once yitip giden kaynana programlarıydı, bilirkisi olarak bilimsel mutaala vermek saiki, ile getirilmis iki hanım teyzemiz daha oturuyordu seda sayın’ın yanında. normalde olsa ucune de bakar neden insan sevmedigimi dusunup kanal degistirebilridim ama gunlerden bugundu ve bugun hic bir sey normal degildi, kendimi sasırttım ve bırakın kanal degistirmeyi bu uclu arasındaki konusmaya kulak misafiri oldum.

kulak misafiri olmayı seven bri degilimdir. diyalogun taraflarından biri ben degil isem diyaloguda merak etmem cogu zaman, televizyon programlarıda bir nevi dikiz gibi gelir bu yuzden bana, gunumuzun sapıklıgı gibi gelir birazda sırf bu nedenlerden dolayı.

tum bu hissyatımı bırakmıs dinliyodum ve anlıyordum; bahstsız ben hakimdi zaten olaya zira daha oncede soyledigim gibi 10 senedir gelismeyen birseyin su anda da gelismesi dusunulemezdi bundan da daha once bashetmsitim sanırım. konusma aktı gitti; harcadıgım zamana acıyan biri degildimdir normalde yaptıgım onca salaklıgı goz ardı ederek ama o anda ben, benim harcadıgım zmana kızdı sanki, kulaklarımı kapattım bu azara cunku o anda bir diyaloga sahit oluyordum, ve hic bir saniyesini kacırmak istemiyordumi, sebebini bilmesemde.

diyalogu acan kisi ev sahibesi durumunda olan seda sayan’dı maruz kalanlar ise ben ve diger izleyiciler, konsumanın diger tarafı ise gecmis zaman olurki tadında bir kaynana idi, ve seda sayan tum bu yasanmıslıga virgul koyan manifestosunu yayınladı;

"o programa katılmıs biri olarak, oradaki gelin adaylarına ve burdan yola cıkarak tum turkiye’ye ornek bir rol model oldugunuzu dusunuyor musunuz?"

cumleyi algılamam uzun surdu zira meshur biri olarak seda sayan kendini bir rol model olarak goruyordu ve rol model kelimesini yeni ogrenmisti cumlede kullanması gerekiyordu, o cumleyi turkucu sevgilsinden mi ogrendi acaba diye dusunurken fark ettim acı gercegimi,

neden rol modelim seda sayan olmasın?


evet kararımı vermistim, gunlerden bugundu ve kararımı vermistim. benim rol modelim seda sayan olacaktı, seda sayan olmak isteyen nicelerine bende katılmsıtım artık.

algımın acıklıgı nirvanaya ulasmıs hissiyatı veriyordu bana ve ruhumun kabugu bedenime. insan olan ben insanca bir haz almıstım, parmak uclarıma kadar uyusmustum sanki. ilk sigara icisim geldi aklıma ama hemen o anımı gerilerde bıraktım, zira artık rol modelim seda sayandı ve ben sigara gibi saglıksız bir seyi dusunemezdim artık, evet bundan sonra olamazdı boyle bir sey.

tum bu kulturel soktan sonra kendimi banyoda buldum. seda sayan’ı rol model aldıktan sonra bedenime dusen karanlık banyo kapısının onunde aydınlıga kavusmustu, hemen calgonitimi aradım zira seda sayanın yaptıgı gibi camsarılarımı yıkayacaktım, gunlerden bugundu ve ben artık onlardan biriydim...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol