ayrıca yarın allah izin verirse içinde bulunacagım ruh hali.
çünkü (bkz: samsung galaxy note 5)
mutluluktan ağlamak
beklenilenin çok üzerinde yaşanan iyilik halinde yaşanır genelde.
bir kez çok duygulanıp gözlerim dolmuştu. umarım sayılıyordur yaşamadım demem :(
bir kez çok duygulanıp gözlerim dolmuştu. umarım sayılıyordur yaşamadım demem :(
lan ölmeden bi kez yaşayayım lütfen dediğim durum.
once bir eliniz ayaginiz titrer. ardindan duydugunuz habere olan sevincini gozleriniz gosterir once. isterseniz sinir bosalmasi deyin bunun adina heyecanli sekilde sarsila sarsila aglarsiniz. bu olayi hayatinizda belki 2 ya da 3 kez yasarsiniz.
ama her halukarda muhtesem bir histir.
ama her halukarda muhtesem bir histir.
ağlamak eyleminin en güzel formudur;bununla birlikte insanoğlunun dünyadayken cennetten yaşadığı sadece birkaç dakikadır mutluluk...
mutluluk ne kadar geçiciyse bu hayatta,ağlamak da aynı oranda kalıcıdır.insanların en hüzünlü ve en anlamlı anlarıdır mutluluktan ağlamak...
mutluluk ne kadar geçiciyse bu hayatta,ağlamak da aynı oranda kalıcıdır.insanların en hüzünlü ve en anlamlı anlarıdır mutluluktan ağlamak...
klasik yeşilçam karesi.
hayal gücü olarak varsaydığımız-ya da "yok artık beah!" diyerek kanal değiştirdiğimiz-bu karelerin soyut anlamda karşılığını düşünmek kesinlikle önem arz eder.
çünkü ağlamak çok yoğun bir his silsilesinin fiziki karşılığıdır. biyoloji bilimini bir kenara bırakırsak his diye adlandırıp anlamlandırmakta hep küçük soru işaretlerine takıldığımız "şey"lerin fiziki karşılıklarının nedenleridir asıl konu.
ağlamak bu anlamda önemlidir mesela.
niye ağlanır?
ilk anda hangimizin aklına "iyi" bir his gelir ki sebep olarak? salya-sümüğün neresi "iyi"dir ki en basitinden?..
”mutluluktan ağlamak”ta sözünü etmeye çalıştığım mutluluk ise ani ruhsal değişimlerin verdiği heyecan-şok alaşımı değildir. yani, kim beş yüz milyar istemez ki?
seçtiğin 4 şıktan birinin üstünde bir anda yeşil bir ışığın yanıp sönecek olması senin hayatını değiştirecekse -ve o ışık yanıp söndüyse sonunda- takla falan at ne bileyim, ne ağlıyorsun! öyle bir ağlamak değil benim anlatmaya çalıştığım; öyle bir mutluluk da değil..
basit.
sadece tüylerin diken diken olur -kazağından hissedersin!- ve ardından gözlerin yanarak sulanır. hala dinliyorsundur o’nu -ya da anlatıyorsundur ona- ve engel olabileceğin halde olmazsın, bırakmak istersin gözündeki fazlalığı..
bırakırsın..
hayal gücü olarak varsaydığımız-ya da "yok artık beah!" diyerek kanal değiştirdiğimiz-bu karelerin soyut anlamda karşılığını düşünmek kesinlikle önem arz eder.
çünkü ağlamak çok yoğun bir his silsilesinin fiziki karşılığıdır. biyoloji bilimini bir kenara bırakırsak his diye adlandırıp anlamlandırmakta hep küçük soru işaretlerine takıldığımız "şey"lerin fiziki karşılıklarının nedenleridir asıl konu.
ağlamak bu anlamda önemlidir mesela.
niye ağlanır?
ilk anda hangimizin aklına "iyi" bir his gelir ki sebep olarak? salya-sümüğün neresi "iyi"dir ki en basitinden?..
”mutluluktan ağlamak”ta sözünü etmeye çalıştığım mutluluk ise ani ruhsal değişimlerin verdiği heyecan-şok alaşımı değildir. yani, kim beş yüz milyar istemez ki?
seçtiğin 4 şıktan birinin üstünde bir anda yeşil bir ışığın yanıp sönecek olması senin hayatını değiştirecekse -ve o ışık yanıp söndüyse sonunda- takla falan at ne bileyim, ne ağlıyorsun! öyle bir ağlamak değil benim anlatmaya çalıştığım; öyle bir mutluluk da değil..
basit.
sadece tüylerin diken diken olur -kazağından hissedersin!- ve ardından gözlerin yanarak sulanır. hala dinliyorsundur o’nu -ya da anlatıyorsundur ona- ve engel olabileceğin halde olmazsın, bırakmak istersin gözündeki fazlalığı..
bırakırsın..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?