mutluluktan ağlamak

sercovi
klasik yeşilçam karesi.
hayal gücü olarak varsaydığımız-ya da "yok artık beah!" diyerek kanal değiştirdiğimiz-bu karelerin soyut anlamda karşılığını düşünmek kesinlikle önem arz eder.
çünkü ağlamak çok yoğun bir his silsilesinin fiziki karşılığıdır. biyoloji bilimini bir kenara bırakırsak his diye adlandırıp anlamlandırmakta hep küçük soru işaretlerine takıldığımız "şey"lerin fiziki karşılıklarının nedenleridir asıl konu.
ağlamak bu anlamda önemlidir mesela.
niye ağlanır?
ilk anda hangimizin aklına "iyi" bir his gelir ki sebep olarak? salya-sümüğün neresi "iyi"dir ki en basitinden?..

mutluluktan ağlamak”ta sözünü etmeye çalıştığım mutluluk ise ani ruhsal değişimlerin verdiği heyecan-şok alaşımı değildir. yani, kim beş yüz milyar istemez ki?
seçtiğin 4 şıktan birinin üstünde bir anda yeşil bir ışığın yanıp sönecek olması senin hayatını değiştirecekse -ve o ışık yanıp söndüyse sonunda- takla falan at ne bileyim, ne ağlıyorsun! öyle bir ağlamak değil benim anlatmaya çalıştığım; öyle bir mutluluk da değil..

basit.
sadece tüylerin diken diken olur -kazağından hissedersin!- ve ardından gözlerin yanarak sulanır. hala dinliyorsundur o’nu -ya da anlatıyorsundur ona- ve engel olabileceğin halde olmazsın, bırakmak istersin gözündeki fazlalığı..
bırakırsın..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol