mutlak kanıt bekleme mantıksızlığı

kukulak
kendinizi bilmek isterseniz , suda veya aynada ki yansımanıza bakarsınız ,
orada gördüğünüz siz değil tersiniz dir , yansıma simetriğiniz de değildir.
karşınızdakine sorsanız , onun sizinle ilgili tarifleri kendi algıları ve algı hızı ile bağlıdır ,
%100 gerçekliğine güvenemezsiniz. hülasa rasyonel olarak kendinizi bilemezsiniz.
tüm bilgi tesadüfidir , %100 tesadüftür , onun için bulmak değil aramak esastır ,
ararken, asla aradığınızı bulamazsınız , ama bu yolda çok fazla başka bilgiye ulaşırsınız.
evrenin dinamiği işte böyle endirektir.
graham bell zavallı sağır anasına çare ararken , önce gramofonu sonra telefonu bulmuş , anasına çare bulamamıştır ,
sağırlığın çaresini bir başka kişi bir başka bilgiyi ararken bulmuştur.
viagra esasen tansiyon düzenleyici bir ilaçtır ama , testler de ereksiyon arttırıcı özelliği keşfedilmiş ve bunun için lisans almıştır.bilinen ilaçların %99 bu şekilde tesadüfen geliştirilmiştir.
gözlem düzneği hassaslaştıkça deney sonuçları değişmektedir , alın size kuantum fiziğinin kısa tanımı ,
aradığın bilgi senden kaçmaktadır özetle.
samimi olarak tanrıyı aramadığınız zaman , onu bulma ihtimaliniz artacaktır.
kendini doğrulayan mantık sinsileleri , ancak kendilerince kontrol edilebilecek sonuçlar üretir ,
kalanı tesadüftür.
tesadüflerin tesadüf olmamaklığının dinamiği "9 kehanet" de anlatılır.

hülasa tanrı arayışınız , size mutlaka ama mutlaka başka bilgilerin kapısını açacaktır.
herkonudafikrimvar
özetlersek 3 konuya değinilmiş,
1- tüm evren bir düzen içerisinde hareket etmektedir. hassas bir saat gibi, evrenin bir ucundaki bir olay diğer bir ucunu etkilemektedir.. bu hassaslığı allah yaratmıştır.
dine inanmayan olarak ben de diyorum ki, hassas ayar argümanına tamamen katılıyorum. tek bir karıncanın bile tüm evrenin bütünüyle ilişkisi olduğunu kabul ediyorum. ancak bunu bizim müslümanlığın allah'ının yarattığı çok saçma değil mi. evreni bir bütün olarak kabul ettikten sonra bizim insanlığımızın ve bizim dinimizin hiç bir önemi kalmıyor. çok daha büyük düşünmeye başlıyorsun. yüz milyar üzeri yüz milyar tane galaxi'de yaratıcının gelip de bizim evlilik düzenimiz, 5 vakit namazımız falan gibi dandik konularla uğraşacağını akıl mantık almıyor.

2- big bang yani büyük patlama kabul edilmiş.. big bang kabul ediliyorsa dünyanın da bilimsel olarak oluştuğunu, hiç de 6 günde yaratılmadığını kabul etmiş olmuyor musun? bing bang'den önce zaman yoktu, zaman bir cismin dünyanın güneş etrafında dönme süresine göre ayarlanmış tamamen insanların göreceli olarak belirlediği bir kavramdır. bir diğer galaxi'deki gezegene göre 1 gün 24 saat değil 16.000 saat olabilir. bir insan 80 yılda ömür tamamlıyor. başka bir galaxi'de 80 yıl 1 güne denk gelebilir. bir kelebeğin 1 gün olan ömrü, zamanın yavaş aktığı bir galaxide 100 yıl gibi hissedilebilir. neye göre 6 gün?

3- ihtimallerin küçüklüğünden bahsedilmiş. bu kadar küçük ihtimallerle bu düzenin oluşması çok zor denilmiş. önümde sonsuz zaman var. bana diyecekler ki, hamlet'i kelimesi kelimesine bilgisayarında yaz. ihtimaller çok düşük değil mi? sonsuz zamanım var, belki ben 100 milyar yıl sonra hamleti yazacağım. bu nedenle sonsuz zaman düşük ihtimaller teorisini yer.

sonuç : bir yaratıcı olma ihtimali var, yok değil ama bu kesinlikle hz muhammed'in bahsettiği allah'ımız değil. bu haberi verdiğim için üzgünüm.
lazaroni
ateistler derki:
allah'ın varlığını bilimsel olarak ispatlayan kanıtınız nedir?
tanrıya inanmıyorum çünkü buna dair ortada bilimsel bir kanıt yoktur!

ateistlere soru:
"birşeyin doğruluğuna ulaşmak için bilimsel kanıt olmalıdır" iddianıza dair bilimsel kanıtınız nedir?

bu iddia sadece bir varsayımdan ibarettir, bu iddiayı savunmak zorunda değiliz,
eğer her doğruya bilimsel kanıt gerekiyorsa bu iddiaya da bilimsel bir kanıt gerekir.
bir kere allah'ın varlığına gözlemlenebilir bir kanıt olması için allah'ın fiziksel birşey olması lazım.
peki dinlere göre allah fiziki bir varlıkmıdır elbette hayır, kur'an da allah için onun hiç bir benzeri yoktur ifadesi geçer, dinimizin allah'ı görebilirsiniz diye bir iddiası hiçbir zaman olmamıştır, bu durumda gözlemlenebilir bir kanıt aramak zaten mantıksız olur.

deneysel kanıt aramak;
mesela herhangi bir şeyi 1000 defa gözlemlendiniz ve hep aynı sonuç çıktı o zaman artık o bir bilimsel gerçektir, bu birçok şey için geçerli olsa da bir o kadar şey için de uygun olmayan bir yöntemdir.
bir adli tıp uzmanı bu konuda şöyle diyor "olay mahallinde yatan bir ceset gördünüz, nasıl öldüğüne dair elinizde o an bir kanıt yok, böyle bir durumda bunu deneysel bir yöntemle tekrar gerçekleştirelim diyebilirmisiniz?"
böyle birşey elbette söz konusu olamaz, böyle bir durumda olay mahallindeki kanıtlardan ve ceset üzerinde yapılan incelemelerden mantıklı bir açıklama yapabiliriz ölüm hakkında. bu yüzden her konuda iddiaya uygun bir metod geliştirilir.
felsefe, tarih ve adli tıp gibi konularda deneysel yöntem kullanılamaz, bu yüzden uygun bir yönteme başvurulur.
allah deneyler ile tespit edilebilecek birşey değildir.
allah varmıdır sorusu zaten felsefi bir sorudur, felsefi olduğu içinde bu sorunun cevabının felsefi olması gerekir.
felsefe de bilinen mantıksal tümevarım metodu ile allah'ın var olup olmadığı anlaşılabilir.
eğer allah'ın varlığı yokluğundan daha olası veya mantıklı ise allahın varlığı doğrudan bilimsel bir kanıt olmadan da kabül edilebilir.
bir felsefeci şöyle der "tanrı kuvvetlerin işlemesi ile alakalı bir kanun veya kuvvetler topluluğu değildir ki fizikte yada astronomide onun adı geçsin" fizik bilimine bakarak allah'ın varlığı bu yüzden ispatlanamaz.

hassas ayar argümanı:
evrende 3 çeşit hassas ayar argümanı vardır,
1-) fizik yasalarının hassas ayarı,
2-) fizik sabitelerinin hassas ayarı,
3-) evrenin başlangıcındaki hallerinin hassas ayarı
evrende hassas ayarlar olduğu bilim dünyasında kabül edilmiş ve bu konu üzerine binlerce bilimsel makale yayınlanmıştır, evrende hassas ayarların olduğunu kabül eden yüzlerce bilim adamı vardır, bunların birçoğu da ateisttir ve bunların hassas ayarı kabül etmeleri allah'ın varlığını kabül ettikleri anlamına da gelmiyor.

ateist olan martin rees isimli astro fizikçinin sadece 6 rakam isimli kitabına bakarsak, rees evrende sadece yaşamı sağlayabilecek 6 rakamını şöyle ifade ediyor "bu rakamları bir yemek tarifindeki malzemeler olarak da düşünebilir.
eğer bir malzeme eksik veya fazla olursa tarife uygun yiyecek ortaya çıkmazdı, aynı şekilde evreni oluşturan malzemeler de en trilyonda bir miktarda eksiklik veya fazlalık olsaydı yaşam oluşmazdı." der.

yine ateist olan kozmolok jhon d. barrow ve frank j. tipler'in ortaklaşa yazdıkları the anthropic cosmological principle isimli kitapa bakalım ve bu 3 tane olan hassas ayarı ele alalım;
hassas ayar örnekleri:
1-) omega simgesi, omega simgesi evrendeki madde miktarını temsil eder, omega tam olarak 1'e eşittir, jhon big bang den hemen sonra bu değerin 1 den biraz büyük farklı olsaydı evren uzun bir zaman önce çökmesi gerektiğini yaşamın oluşmayacağını, 1 den biraz küçük olsa galaksilerin bile oluşamayacağını söyler.
omeganın hayatın çıkmasını sağlayan değeri 10^15 dir yani 1.000.000.000.000.000, yani omeganın tesedüf eseri ortaya çıkması bu kadar uzun sayıda bir ihtimaldir.
2-) elektromanyetik kuvvetin ayarı çekim kuvvetinin ayarı belli bir orandadır, bu oran "n" harfi ile temsil edilir,
bu oran 10^36 ayarındadır, bu oran biraz daha küçük olsaydı karınca gibi küçük varlıklardan başka birşey oluşamazdı, bu ayar insan gibi varlıkların oluşması için hassas bir orandır,
3-) λ(lambda) sabiti, bu oran evrenin hızlanarak genişlemesini sağlayan kozmolojik sabittir, bu oranın biraz daha büyük veya küçük olması evrenin seyrini değiştirirdi, kozmolojik sabit bilim dünyansının şaşkınlık veren buluşlarından biridir. son olarak keşfedilen bilimsel verilere göre bu oran 10^(-122) dir, yani 122 tane sıfırlı bir rakamda bir ihtimal dir bu oranın yakalanması.
ünlü ateist bir fizikçi bu oran için şöyle demiştir "kozmolojik sabit fizikteki problemlerin anasıdır ve gelmiş geçmiş en kötü tahmindir, bu oran tam olarak bıçak sırtında bir değer sahip, eğer en ufak bir değer değişimi olsaydı ben burada olamazdık, evreni ney yarattıysa ki biz fizikçiler ne yarattı demeyi sevmeyiz, çok hassas bir sabitede yaratmış, bu kadar büyük ihtimal de bir yaratmış"

tüm hassas ayar örneklerini tek tek yazsak ciltlerce kitap olurdu, bu 3 örnek ile yetinelim.


tesadüf açıklamasının mantıksızlığı:
zar atma örneği ile başlayalım hileli olmayan bir kumar zarını elimize alıp attığımız zaten 6 gelme ihtimali 1/6 dır,
iki kere 6 atma olasılığımız 1/6 * 1/6 yani : 0.027778 de bir ihtimaldir,
üç kere altı atma olasılığı 1/6 * 1/6 * 1/6 yani: 0.00463 de bir ihtimal,
dört kere altı atma olasığı 1/6 * 1/6 * 1/6 * 1/6 yani : 0.000772 de bir ihtimal,
beş defa atma olasılımız ve 5 tane zarı aynı anda atıp 6 gelmesi ihtimalimiz kısaca (1/6) ^ 5 dir.
gün sonuna kadar zar atsanız hepsinin altı gelme ihtimali bu dur.

şimdi yukarıda verdiğimiz hassas ayardaki sayıları ele alırsak
10^15 * 10^36 * 10^122 de bir ihtimalle biz buradayız,
"aklı başında hiç bir insan bunun tesadüf olduğuna inanmaz"
yukarıda tırnak işaretleri içine aldığımız cümle 49 harften oluşmakta türk alfabesinde 29 harf olduğuna göre,
cümlenin oluşma ihtimali 4.54^71 dir, benim klavyeden rastgele tuşlara basarak o cümleyi oluşturduğumu düşünemezsiniz herhalde,
ateistlerde bu kadar büyük ihtimal ile burada olmamızı açıklayamazlar, ateistler der ki bu ihtimal uzun bir sürede gerçekleşebilir evren 13.7 milyar yaşında, bunu diyen ateist olsa olsa matematik cahilidir kendini ve sizi kandırmaya çalışıyordur yukarıda verdiğimiz hassas ayarlar evrenin oluşmaya başladığı birinci saniyede vardır, omeganın big bang'in başlangıcında sabit olduğunu bilimsel veriler ortaya koymaktadır.

bu kadar büyük bir ihtimale şaşırmamız gerekmez diyor ateistler, bu ayarlar bu değerde olmasaydı biz zaten oluşmazdık, yani ayarlar bizim için oluşmadı, biz bu ayarlar olduğu için oluştuk.
sadece hassasca ayarlanmış bir evrende canlıların oluşabiliyor olması gerçeğinden "hassas ayarlar olması gerekiyor" sonucu çıkmaz.
1- ben şuan ankaradayım > yani türkiye de
ankarada olan biri otomatikman türkiye de dir den hareketle
2-ben şuan türkiyedeyim > ankara
türkiyede olan biri otomatik olarak ankaradadır sonucu çıkmaz, sonuçtan hareketle geriye gidilemez.

siz idama mahkum biri olsanız karşımıza 1 metre mesafade 100 tane eli tüfekli keskin nişancı koysalar gözünüzü kapatsalar, silahlar ateşlense ve gözleriniz açılsa,
hala hayatta olsanız ne düşünebilirsiniz, hala hayattaysam bunun bir açıklaması olmalı dersiniz değilmi? 100 keskin nişancının sizi vuramaması ihtimali yukarıda verilen değerlerden çok çok daha imkanlıdır,
bu durumu bile tesadüfe bağlayamıyorsak evreni oluşturan değerlerin bir araya gelmesini nasıl tesadüf sayabiliriz.

düşük olasılıklı şeyler zaten her zaman gerçekleşebilir diyen ateistler, çoklu evren teorisini ortaya atmışlardır,
buna göre milyarlar çarpı milyartane evren var ve biz bu milyarlarca evrenin birindeyiz. bu kadar evrende bu kadar büyük olasılıkla bizim olmamızda mümkündür.
çoklu evren sözü bu kadar hassas bir ayarın olma ihtimalini ortadan kaldıran sihirli bir cümle değildir ve bu bir mantık hatasıdır, çok yüksek sayıda evrenin olması hassas ayarlara sahip bir evreni kesinleştirmiyor sadece hassas ayarlara sahip bir evrenin olasılığını yükseltiyor,
bunu diyorsa mutlaka bir evren çıkacaktır deme yerine, öyle bir evrenin çıkma olasılığı yüksektir demeleri gerekir di.
zaten bilim kanıt gerekiyorsa, bu kadar çok evrenin olduğuna dair ellerinde bir kanıt da yoktur, kendi kendilerini reddetmeleri gerekir.
evrenimizdeki düzeni açıklamak için bir tanrı yerine, trilyon kere trilyon evren olduğunu varsaymak saçmalığın zirvesidir.
bir evrenin varlığını açıklama gerekiyorsa birden fazla evrenin varlığı çok daha büyük bir açıklama gerektirir, bu durum sorunu daha da büyütmektedir.
ateizmin inandığı bilime göre bu evrenin oluşma ihtimali çok çok çok düşüktür.

eğer yukarıda yer alan argümanlar tümevarımsal olduğu için kabül edilmeyecekse bilimin kendisine de itibar etmememiz gerekir çünkü tüme varım bir bilim yöntemidir.
tümevarım sonulu sayıda bir gözlem önermesinden genel bir prensip çıkarma işlemidir, tüme varıma güvenmiyorsanız mesela ters yüklü parçacıkların birbilerini çektiğiniz gözlemliyorsak ve "ters yüklü parçacıklar birbirini çeker" ilkesine varıyorsak bu bir tümevarımdır.


evrendeki düzensizlikler hassas ayarın olmadığını gösteriyor diyen ateistler, eğer hassas olsaydı deprem tsunami gibi şeyler olmazdı diyor.
peki bu durum siz o olayları tam olarak açıklayamadığınız için size düzensiz görünüyor olmasın.

temel hata şu dur; dini islam allah'in varligina kanit aramakla uğraşmaz allah birdir samettir doğmamıştır doğrulmamıştır bu ihlas suresinde geçer, iman eden kişi kanıt aramaz.
orn: evlisiniz aradan 30 yıl geçti ve size şunu sordular "karınız sizi hiç aldatti mı" cevaben hayır dediniz.
30 yıl×365gün×24saat boyunca karıniz ile berabermiydiniz tabi ki hayır öyleyse neden hayır dediniz? çünki karınizin sizi aldatmayacağina inaniyorsunuz, ben dersem karınız sizi aldatti o zaman aldatmayi ispatlamak bana aittir, aldatmadığini ispat etmekle yükümlu degilsiniz müddei iddiasini ispat etmekle yükümlüdür.
o halde allah'in olmadığına dair kanıt getirin, getiremezsiniz, deneysel ve ölcumlenen x formülü ile açiklayin hadi o zaman.

bu başlik altina yazilacak ateist yorumlarinin hepsi varsayimdan ibaret olacaktir, ihtimallerin yüzmilyarlaca yıl icinde denk gelecegini soyleyecekler fakat çok inandiklari fizik ve matematikle bunu ispat edemeyecekler, size hikayeci derler birde.

biz allah'a iman edenler eger size gore mantiksiz ve hatali konuşuyorsak ölçüp bicme işi siz bilimci ateistlere ait hatamızı matematik ile açiklayin, kur'an-i kerimde bir tane mantık hatası bulun, bulamazsınız! (bunu yaparken bize hatali veya eksik tercumeler uzerinden konusmayin.)

felanca neden den dolayi allah'in varligina inanmiyorum demek sadece sizi baglar, bu bir bilimsel kanit da degildir.

allah varsa bile h.z muhammmed'in bahsettigi allah olamaz demek ile iş bitmiyor, ispatla!. bana sen ispatla da diyemezsin, ispat ve kanit senin işin benim değil.

biz hicbir zaman evren sonsuzdur demedik, kuran kıyameti haber veriyor, bilimsel veriler de bu evrenin mutlaka birgün sonunun geleceğini ortaya koydu. biz demiyoruz ki kuran bilimsel bir kitaptir, hayir kuran fizik kitapi degildir, fizik ile açiklanan şeyler kuran'a tezat değildir.
kuran da alemlerin 6 evrede yaratildigi yazar, neye gore kime gore, bu izafiyettir, ünlü fizikçi einstein da izafiligi açiklamıştir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol