önüne seksen tane su kabı koysanız suyunu yine ya banyonun ya da balkonun pis suyundan içer. böyle mal bir hayvandır kendisi.
kedi
sayelerinde çöp konteynırı korkusu vuku buldu bende. tam çöpün yanından geçerken aniden çıkıp ödümü patlatmak suretiyle çöpten atladıkları çok olmuştur.
ulan önceden biz eğlenirdik onlarla, kuyruklarına teneke falan bağlardık, şimdi adamlar kaplan olmuş üstümüzden atlıyo. bir nevi intikam mı alıyorlar nedir? anlamadım. sinsi yaratıklar.
ulan önceden biz eğlenirdik onlarla, kuyruklarına teneke falan bağlardık, şimdi adamlar kaplan olmuş üstümüzden atlıyo. bir nevi intikam mı alıyorlar nedir? anlamadım. sinsi yaratıklar.
sıcak yaz günlerinde bile yatak örtüsünün altına girip uyuyan hayvanlardır. hiç bozmuyor da örtüyü ona şaşırıyorum.
(bkz: kedilerin tercihi)
kediler sevdikleri kişileri ısırırlarmış çünkü sado-mazo bir ilişki kurmak isterlermiş.
yeni öğrendiğim bir durum.çoğu kedi beni ısırır ısırmayanlar da kaçarlar benden demek bu yüzdenmiş.
(bkz: son kararım)
yeni öğrendiğim bir durum.çoğu kedi beni ısırır ısırmayanlar da kaçarlar benden demek bu yüzdenmiş.
(bkz: son kararım)
özgürlük abideleri. kesinlikle istediğinizi yaptırmaya çalışmayın. yapmazlar. onun dışında evde beslenmesi dinen uygun tek hayvan. kafalarını okşadıkça geriye eğilmeli çok güzel.(bkz: her eve lazım)
çağırdığınız zaman gelmez, kafasına esince gelir. çok rahattırlar. geçen gün eve girdim bir kalkıp hoşgeldin bile demedi. salmış şeyini yatıyordu. oysa ki ben bir miyava bile razıydım.
dünyadaki en sinsi hayvanlardan birisi.
bugün beyazıt meydanı’nda başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum:
"hava hafif sisli ve yağmur ha yağdı ha yağacak gibiydi. hattâ ufak ufak değdiriyordu. bir arkadaşımı beklemek için meydanın ortasındaki taşlara oturup bekleyeyim dediydim. tam benim oturmamıynan birlikte bir kedi sezdim on metre kadar ilerimde. kedinin göbek yere yapışmış, ileriye doğru bir kartal bakışı atıyordu. dedim, "yeri mi şaapıyor bu?" yok öyle değilmiş. götünü insanlara dönmüş, dünyayla tüm ilişkilerini kesmiş bir güvercin su içiyordu o sırada. ama güvercin götünü insanlara dönerken kediye de dönmüştü. bunu duyan kedi durur mu? yapıştırır cevabı... yok yanlış oldu bu. bunu gören kedi durur mu? tüm gücünü topladı, topladı, topladı veeee... hızlıca koşup hart diye güvercini ağzına aldı. evet hart diye... evet evet güvercini... o sırada bir cengâver edâsıyla 50-60 yaşlarında, götünü tüm dünyaya vermiş, pardon dönmüş bir amca bir anda dünyada olduğunun farkına vardı ve kediyi kovalamaya başladı. kedinin ağzında da güvercin ve amca kediyi kovalıyor...amca-kedi-güvercin üçgeninin arasında sıkışıp kalmıştım. neden sıkışıp kalmıştım bilmiyorum, olayı sadece izliyordum çünkü. neyse amcanın çabalarıyla kedi güvercini ağzından attı. polisi-jandarması, itfaiyesi, ambulansı hepsi orada hazırdı. bir yanda kediyi sakinleştiren kolluk kuvvetleri, bir yanda ambulansta tedavi altına alınan kanadı yaralı güvercin... neyse olay biraz yatıştı karşıma aldım bunları. kedi dedim, bak benim de senin yaşlarında bir kedim var dedim, bu sene yeni başladı okula... sen de okusan, büyük adam olsan n’olurdu? çalışsan evine ekmek götürsen ne vardı? tabi zamane kedisi... bir kulağından girip götünden çıkıyordu... topallayarak tepemizde sorti atan güvercine iniş talimatı verdim, indi. dedim, bi’ daha sana karışan olursa bana gel, bakarız icâbına...
sonra yolladım ikisini de..."
kıssadan hisse: ne hissesi lan okudun bitti işte.
bugün beyazıt meydanı’nda başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum:
"hava hafif sisli ve yağmur ha yağdı ha yağacak gibiydi. hattâ ufak ufak değdiriyordu. bir arkadaşımı beklemek için meydanın ortasındaki taşlara oturup bekleyeyim dediydim. tam benim oturmamıynan birlikte bir kedi sezdim on metre kadar ilerimde. kedinin göbek yere yapışmış, ileriye doğru bir kartal bakışı atıyordu. dedim, "yeri mi şaapıyor bu?" yok öyle değilmiş. götünü insanlara dönmüş, dünyayla tüm ilişkilerini kesmiş bir güvercin su içiyordu o sırada. ama güvercin götünü insanlara dönerken kediye de dönmüştü. bunu duyan kedi durur mu? yapıştırır cevabı... yok yanlış oldu bu. bunu gören kedi durur mu? tüm gücünü topladı, topladı, topladı veeee... hızlıca koşup hart diye güvercini ağzına aldı. evet hart diye... evet evet güvercini... o sırada bir cengâver edâsıyla 50-60 yaşlarında, götünü tüm dünyaya vermiş, pardon dönmüş bir amca bir anda dünyada olduğunun farkına vardı ve kediyi kovalamaya başladı. kedinin ağzında da güvercin ve amca kediyi kovalıyor...amca-kedi-güvercin üçgeninin arasında sıkışıp kalmıştım. neden sıkışıp kalmıştım bilmiyorum, olayı sadece izliyordum çünkü. neyse amcanın çabalarıyla kedi güvercini ağzından attı. polisi-jandarması, itfaiyesi, ambulansı hepsi orada hazırdı. bir yanda kediyi sakinleştiren kolluk kuvvetleri, bir yanda ambulansta tedavi altına alınan kanadı yaralı güvercin... neyse olay biraz yatıştı karşıma aldım bunları. kedi dedim, bak benim de senin yaşlarında bir kedim var dedim, bu sene yeni başladı okula... sen de okusan, büyük adam olsan n’olurdu? çalışsan evine ekmek götürsen ne vardı? tabi zamane kedisi... bir kulağından girip götünden çıkıyordu... topallayarak tepemizde sorti atan güvercine iniş talimatı verdim, indi. dedim, bi’ daha sana karışan olursa bana gel, bakarız icâbına...
sonra yolladım ikisini de..."
kıssadan hisse: ne hissesi lan okudun bitti işte.
bir anı da ben anlatayım kedi hayvanıyla ilgili.
efendim allahın soğuk, hırçın rüzgarlı memleketinde öğrenciykene, aileden kilometrelerce uzakta olmak bi yana, bi de soba nöbeti bende, o husumeti yakmak ayrı koyuyor insana...
sobanın mükellef yanması için soba kovasını boşaltmak lazım gelir önce. dışarıda bi rüzgar, pir rüzgar. dedim ki kendi kendime "boşu boşuna çöp konteynırına gitmek saçma. nasılsa bu rüzgar, uçuracak tüm külü havaya. iyisi mi balkondan boca edeyim." sonra çevreci kimliğim izin vermedi bu duruma. etik bulmadım yani. kül havaya karışacaksa da çöp konteynırının üstünden karışsın. hem kovanın dibinde yarı yanmamış kömürler de mevcut. bereket versin zehirlenmiyorduk.
yürüdüm çöpe. kovayı bi ters çevirdim; tam o sıra küller havaya uçuştu, eş zamanlı olarak sert bi cisim değdi kulağıma, göz gözü görmüyor, bi toz, bi duman...
ortalık sakinleşince baktım bi şey yok. ama emindim bi cisim bana temas ederek geçti. öyle mi hissetmiştim yoksa. rüzgar mıydı tüm bunları hissettiren bana.
sonra eve geldim, yaktım sobayı. hiç uğraştırmadı bu defa, hemen yandı. ama o cisim neydi? sonra kafama dank etti, bi çığlık attım. on dk. öncesinden atmam gereken çığlıktı bu. gecikmeli atmıştım sadece. kediydi o kedi. allahtan kül perdesi görüş açımı engellemişti de kedi olduğunu anlamamıştım. yoksa oracıkta kalbim durabilirdi.
(bkz: kedidir o kedi)
efendim allahın soğuk, hırçın rüzgarlı memleketinde öğrenciykene, aileden kilometrelerce uzakta olmak bi yana, bi de soba nöbeti bende, o husumeti yakmak ayrı koyuyor insana...
sobanın mükellef yanması için soba kovasını boşaltmak lazım gelir önce. dışarıda bi rüzgar, pir rüzgar. dedim ki kendi kendime "boşu boşuna çöp konteynırına gitmek saçma. nasılsa bu rüzgar, uçuracak tüm külü havaya. iyisi mi balkondan boca edeyim." sonra çevreci kimliğim izin vermedi bu duruma. etik bulmadım yani. kül havaya karışacaksa da çöp konteynırının üstünden karışsın. hem kovanın dibinde yarı yanmamış kömürler de mevcut. bereket versin zehirlenmiyorduk.
yürüdüm çöpe. kovayı bi ters çevirdim; tam o sıra küller havaya uçuştu, eş zamanlı olarak sert bi cisim değdi kulağıma, göz gözü görmüyor, bi toz, bi duman...
ortalık sakinleşince baktım bi şey yok. ama emindim bi cisim bana temas ederek geçti. öyle mi hissetmiştim yoksa. rüzgar mıydı tüm bunları hissettiren bana.
sonra eve geldim, yaktım sobayı. hiç uğraştırmadı bu defa, hemen yandı. ama o cisim neydi? sonra kafama dank etti, bi çığlık attım. on dk. öncesinden atmam gereken çığlıktı bu. gecikmeli atmıştım sadece. kediydi o kedi. allahtan kül perdesi görüş açımı engellemişti de kedi olduğunu anlamamıştım. yoksa oracıkta kalbim durabilirdi.
(bkz: kedidir o kedi)
evde birden fazla barındırmadığım zaman rahat edemediğim dört ayaklı gövdesinde fermuar varmış da kedi kılığı çıkınca içinden minik cinler çıkacakmış sanki imajı veren ısırılası koparılası heyvan.
evde birden fazla barındırıyorum. lakin pi sayısını 3,1415926535897932384626433832795028841971693993751058209749445923... almamaları biraz canımı sıkıyor.
köpeklerle sürekli olarak kıyaslamaya tutulan hayvancagız.yok nankördür,yok özgür havaları var,yok sadık değil,yok köpek gibi dost olmaz,yok şu yok bu...ya bi kere insanın dostu olmak zorunda değil.bırakın hayvancagızı özgür kalsın.
tuvalet kültürüne sahip insancıl, kişilikli tabiat canlısı.
rakibi ve çok iyi sezgileri ile insanoğlunun nankörleştirdiği canlı.
rakibi ve çok iyi sezgileri ile insanoğlunun nankörleştirdiği canlı.
kedilerin de sübyancıları vardır.nitekim geçen sabah bizim kapının önündeki çöpün oralarda takılan garfield ı gördüm, minicik kediyi yakala sen boynundan,yatır...
olaya derhal müdahale ettim çünkü zorlama vardı sezinledim.
olaya derhal müdahale ettim çünkü zorlama vardı sezinledim.
genellikle her zaman dört ayak üstüne düştükleri söylenir fakat 2. kattan aşağıya evire çevire, takla attırarak attığınız zaman amı götü kaybettiği görülebilir.
havada değişik manevralar yapabilen hayvan. suya düşmeme özelliği de var.
taciz edilmekten hoşlanıyorlar sanırım.
http://tinyurl.com/yh5lab6
http://tinyurl.com/yh5lab6
cinsleri:
* abyssinian
* american bobtail
* american keuda
* american wirehair
* ankara kedisi (angora)
* australian mist
* bengal
* birman
* bombay
* british shorthair
* burmese
* burmilla (silver burmese)
* californian spangled
* cornish rex
* cymric
* devon rex
* european shorthair
* exotic shorthair
* havana brown
* himalayan
* iran kedisi (persian)
* japon bobtail
* javanese
* kashmir (keşmir)
* korat
* laperm
* maine coon
* mavi rus
* mojave spotted (mojave çöl kedisi)
* nebelung
* norwegian forest
* ocicat
* pixie bob
* ragamuffin
* ragdoll
* savannah
* scottish fold
* selkirk rex
* siyam kedisi
* snowshoe (karayak)
* somali
* tekir
* tiffanie
* tiffany / chantilly
* tonkinese
* van kedisi
* york chocolate
* abyssinian
* american bobtail
* american keuda
* american wirehair
* ankara kedisi (angora)
* australian mist
* bengal
* birman
* bombay
* british shorthair
* burmese
* burmilla (silver burmese)
* californian spangled
* cornish rex
* cymric
* devon rex
* european shorthair
* exotic shorthair
* havana brown
* himalayan
* iran kedisi (persian)
* japon bobtail
* javanese
* kashmir (keşmir)
* korat
* laperm
* maine coon
* mavi rus
* mojave spotted (mojave çöl kedisi)
* nebelung
* norwegian forest
* ocicat
* pixie bob
* ragamuffin
* ragdoll
* savannah
* scottish fold
* selkirk rex
* siyam kedisi
* snowshoe (karayak)
* somali
* tekir
* tiffanie
* tiffany / chantilly
* tonkinese
* van kedisi
* york chocolate
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?