islamiyetteki çelişkiler

allah’ ın tekliğine inanan herkes cennete girer.
örnek olarak dinden bihaber olan ormanda doğup orman da yaşayan bi yerli bile düşünerek allah’ın tekliğini inanıyorsa, düşünerek bulduysa, cennete girer. islamı inkar etmeyen fakat hala kendi dinine inanan ve allah’ın tekliğine inanan insan da cezasını çektikten sonra cennete girer.
tabi çok konuşmamak gerek bu şekilde lakin kimin nereye gideceğine allah karar verir. lakin biraz daha bu şekilde konuşursam bu entrylerin öbür tarafta götüme gireceğinden korkmaktayım.

her dinin kendi pazar payını koruma içgüdüsünden dolayı ortada olan,bunları bir müslümana söylediğinizde "sus bre kafir" tepkisi alacağınız şeylerdir.halbuki her din birer şirkettir.din mensupları da birer müşteridir.amaç,toplum içerisinden mümkün olduğunca yüksek bir yüzdeyi ele geçirmektir.

(bkz: pazar payı)
(bkz: finans piyasaları)
(bkz: kız olsam veririm)

(bkz: he içinde içinde)

kişiler var oldukları dönemdeki dinden sorumludur.islamiyeti gerçekten öğrenmek isteyen kulaktan dolma şeylerle konuşmak yerine kuran-ı kerimi açsın ve çelişki arasın.

inanmayabilirsiniz, hata da arayabilirsiniz, çok normal ve allah da buna bişey demez, herkesi inanıp inanmama noktasına serbest bırakmıştır o, ama yapılmaması gereken, islam’da çelişki aramaktır. islamda tutarsızlık yoktur, allah hiç olmasa ve bunların hepsi biz insanlar tarafından uydurulmuş olsa bile, feci bir şekilde tutarlı ve açık vermeyen bir sistemdir islam. bu sebeple dini meseleler fazla kurcalanmamalı, efendim şu yalandır şu dolandır denilmemelidir. inanılır yahut inanılmaz, inanan inanmayana karışmaz/mamalı, inanmayan da inanana karışmaz/mamalı.

şimdi bir mekanda bir tartışma açılmıştı, sanırım burada örneklemek harika olacak.

gerçekten iyi niyetli olan fakat kur’anın anlamını kavrayamamış birisi enfal suresinin 1 ve 41nci ayetlerini delil göstererek sordu, "bu ayetlerde bedir savaşından sonra ganimetlerin nasıl iç edildiği yazmıyor mu?"

evet, gerçekten de ayetlerde ganimet paylaşımından söz ediliyordu. böyle matah, münasebetsiz gibi görülen bir olay neden kuran’da zikredilmişti?

biz yani inananlar bilirler ki, kuran’ın her asra bakn vecihleri vardır. kuran öyle hikaye gibi okunan bir metin değildir. o olay neden kuran’da geçer? bizlere örnek olsun diye. ki olmuştur da. tüm islam devletleri [osmanlı, selçuklular, hepsi] savaş ganimetlerinin pay edilmesinde bu ayetlerden faydalandılar.

şimdi bir de belirtiyorlar, "allah istese gökten altın indirmez mi ki? neden olay olmuş?" evet efendim, indirir. ama o zaman bu insanlara nasıl örnek olacak? her kıçımız sıkıştığında allah gökten altın mı indirecek? nerede kaldı imtihan sırrı? allah gökten indirsin inananlara altın gümüş o zaman. kim inanmaz ki?

hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ayetini aklıma getiren söz öbeği.

erkek egemenliğini korumak adına icad edilen tanrı kavramıyla alakası olmayan islamın çelişme durumu.

(bkz: bakmak)
(bkz: görmek)

bazi öküzlerin hala bilmeden konustuklari dinmis islam. bunu bana gösteren basliktir.

cuzi irade ve kulli irade denen bir sey var. alin yazisi ile kaderi karistiriyorsun haberin yok. senin kader dedigin, islam’da olmayan alin yazisi yine haberin yok... haksizsin... farkli olmayi bagirma sevdasindan vazgeçseniz çok daha iyi olur. farkli olmak olmayanlara karsi biraz asagidan bakmaya gerektirmez.

zorla inan diyen yok ki... inanani rencide edecek sekilde, bilmeden konusmayin...

"sorguluyorum uhehahah yaşasın" deyip görmek istediği sonuca varacak bir düşünce biçimi geliştirenlerin görebildiği çelişkilerdir bunlar nedense.en büyük günahları da işlesek,yapmadığımız şerefsizlik de kalmasa da,iman etmek ayrı bir şeydir.yanlış iş yapsan da yanlış olduğunu kabul etmek bir erdemdir.kendi yaptığını meşrulaştırmak için bir dine,bir öğretiye,bir düşünceye bok atmak oldukça yersiz.şüphe imanın önündeki bir engeldir.

anlasana senin çelişki dediğin şeyler onun iman ettiği gerçeklerdir.

din zaten "niye" leri kabul etmez.niye niye niye diye bir yere kadar sorabilirsin.bir noktada varlığın başlangıcı "o" çıkar karşına.o’na "niye" diyemezsin.

ve inanmamak sana milyonların kutsalı hakkında "bunun burası yanlıştır,şu şöyledir" deyip sözde gerçekleri gösterme artisliği yapma hakkını vermez.

bu sadece islam için değil,bütün dinler için geçerlidir.allah herkese gerçekleri görebilecek hidayeti nasip etsin.

islamda çelişki yoktur, insanda çelişki vardır. boyle olmasaydı tek bir cümleden her insan kendine göre bir sonuç çıkartmazdı.

(bkz: allah benim içimi biliyor zaten)

islamiyette hiç bir çelişki yoktur, bu çelişkiyi yaratanlar yobazlardır..allah’ın bizden istediği sadece ona inanmamız ve dediklerini elimizden geldiğince yerine getirebilmemizdir..
ve bu çok haklı da bir istektir, ona en yakın gördüğüm varlık anne olduğu için bazen kıyaslarım ve, annemin de bana zarar verebilecek şeylerden sakınmamı istediğini, yaptığımda kızdığını, yasaklar koyduğunu gördüğümde farkedebilirim ki bana can veren annem bile bunları benden istiyor ise eğer, beni yaratan nasıl istemeyebilir?
o bize kıyamaz sadece ve bizim için iyi olanı ister, bazı yollar çıkarır önümüze birisini seçin diye, cevap kolaydır ve biz bilerek ve isteyerek yanlışı seçtiğimizde haklı olarak bize kızar..

aslında büyük dinlerin hiçbirinde büyük çelişkiler yoktur. büyük çelişkileri olmuş olsaydı şu an dünya üzerinde bir çok insan dinsiz olurdu, diye düşündürüyor insanı. islamiyetin çelişme noktaları uygulanış biçimi, yanlış yorumlanması, sömürülüp siyasetin içine sokulması ve yanlış insanların elinde olması diye yorumlanabilir. özü sağlam olmasına rağmen kullanışı sakıncalı olabilir.

kur’an’da "ibrahim peygamber’in babasının adı "azer" olarak geçiyor; oysa yanlıştır: azer değil, terah tır.

kur’an’da haman ile karun, mısır firavunu’nun vezirleri olarak tanımlanmışlardır; oysa yanlıştır, çünkü ne haman ve ne de karun firavun’un vezirleri olmamışlardır. haman, firavun’un değil, başka bir dönemde yaşamış olan acem krallarından ahaşveroş’un veziridir. karun ise musa toplumundan olup zenginliği ile şımarmış ve bu yüzden kendi toplumunun husumetine maruz kalmış bir kimsedir.

kur’an’da isa’nın, kendisinden sonra "ahmed" adında bir "peygamber" geleceğini müjdelediği ve bunu incil’de dile getirdiği yazılıdır.

kur’an, müslümanlar için bir tarih başlangıcı saptamamaktan başka, "arabi takvim sistemi" gibi bilimsellikten uzak ve yanlış bir sisteme olanak yaratmıştır.

tevrat’ta geçen ve farklı dönemlere ait bulunan hikayeler, sanki aynı dönemde oluşmuş gibi gösterilerek kur’an’a alınmıştır; alınırken de "talut", "calut", "saul", "gideon" ve "davud" gibi adlar birbirleriyle karıştırılmıştır.

yağmuru pek kıt olan mısır, kur’an’da yağmuru bol ülke olarak gösterilir.

kur’an, üzeyr (ezra) adındaki kişinin yahudiler tarafından tanrı’nın oğlu olarak kabul edildiğini bildirmekte; oysa yahudiler böyle bir inanca sahip olmamışlardır.

kur’an’da yahudilerle hıristiyanların birbirleriyle dost oldukları bildirilmekte; oysa yanlıştır, çünkü isa’nın öldürülüşü nedeniyle hıristiyanlar yahudileri kendilerine düşman bilirler.

1700 yıl arayla yaşadıkları kabul edilen iki ayrı "meryem" (isa’nın anası "meryem" ile musa’nın ve harun’un kız kardeşleri olan "meryem") kur’an’da birbirleriyle karıştırılmış olarak tanımlanmıştır.


(bkz: www.turandursun.com)

islamiyette ki çelişkiler, bu din hakkında sallamak ve yalan yanlış şeyler söylemek için uydurulmuş misyoner tezgahı anlamına da gelmektedir.
bir hıristiyanın bu gibi başlık açarak islamiyetin çelişkilerden ibaret olduğunu ima ederek böyle bir din olamıyacağına kadar varan söylemlerde bulunarak sallantıda olan kişilerin aklını çelerek kendince misyoner faaliyette bulunma olasılığıdır.
ancak şunu belirtmekte fayda vardır. lailahe illallah muhammedurrasulullah(allah’tan başka ilah yoktur,muhammed onun rasulu peygamberidir) lafzını kalben demeyen ve buna inanmayıp inkar eden her kim olursa olsun cennete giremeyecektir.bunda kesinlikle hiçbir çelişki ve şüphe yoktur.bunun tersi yönünde yapılan yorumların ciddiyeti harbiyesi olmamakla birlikte kafaları karıştırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
insanları yanlış yönlendirmeden, doğru bilgiler sunmak insani bir görev olmakla birlikte allah’ın da müslüman kullarına emr-i bil mağruf ve nehyi anil münker diye emrettiği(iyiliği emretmek,kötülükten nehyetmek) bir görev vardır.
diğer bir konu da müslüman olmayanların cennete girecekleri söylenmiş bu konuda da şunları söyleyebiliriz:
1- biz bir allah’a inanırız. onlar üç ilaha inanırlar. hz. isa’ya tanrının oğlu ve tanrı diyorlar. onlar melekleri kız gibi görüyorlar, biz ise, meleklerde erkeklik dişilik olmadığını biliyoruz. kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(allah ile birlikte başka ilah edinen cehenneme atılır. rabbiniz oğulları size ayırdı da kendisi için kız olarak melekleri mi edindi? elbette vebali çok büyük söz ediyorsunuz.) [isra 39, 40]

2- onlar tanrı gökte derler, biz allah’ı mekandan münezzeh biliriz.

3- biz semavi kitapların hepsine inanırız, onlar, kur’ana inanmazlar.

4- biz bütün peygamberlere inanırız, onlar, muhammed aleyhisselama inanmazlar. hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(bana iman etmeyen yahudi ve hıristiyan, mutlaka cehenneme girecektir.) [hakim]

5- biz hayrın ve şerrin allah’tan olduğuna inanırız, onlar, (tanrı kötülükleri takdir etmez) derler.
amentüye inanmayan cennete gider mi? yazar, allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmış diyerek gavurlara da ahirette rahmet edileceğini söylüyor. rahman, dünyadaki her mahluka acıyan, rahim, ahirette yalnız müminlere acıyan demektir. allahü teâlânın rahmeti, şefkati dünyada müminlere ve kâfirlere, herkese birlikte yetiştiği halde, ahirette kâfirlere merhametin zerresi bile yoktur. işte üç âyet meali:
(kâfirlerin cami yapmaları ve diğer bütün [iyi] işleri, boşa gidecek, cehennemde sonsuz kalacaklar.) [tevbe 17](bunlara ahirette yalnız cehennem vardır. emekleri ahirette boşa gider.) [hud 15, 16]
(kâfirlerin dünyada yaptıkları iyi işler, çölde görünen seraba benzer.) [nur 39]
işte bunlardan ötürü cennete girecek olanlar allah’a ve rasulune iman eden müslümanlar olacaktır. günahkar olan müslümanlar cehennemde cezalarını çektikten sonra cennete girecekleri söyleniyor.inanmayan ve iman etmeyenler içinse ebedi cehennem olacağı belirtiliyor.
yani, islamiyet’te bir çelişki yoktur,insanların yaşantısında çelişkiler vardır cümlesini akla getiren bir başlık...

aynen suna benziyor sadece örnek veriyorum yanlis anlasilmasin;

bir müslüman buraya çeliski yazanlarin, çeliski yazdigini zannedenlerin serefsiz oldugunu yazarsa bu bir çeliskidir.

çunkü müslümanlar, o kisiler serefsiz olsalar dahi bunlari yüzlerine vurmamalidir, dinlerine göre kötü söz etmemelidir.

iste bunu yaparlarsa müslümanlar çelisir islam’la. ama islam da çeliski olmaz. müslümanlarda olur.

sonuç: gayet boktan bir entry oldu sanirim. olsun mesaj alinmistir umarim.

#70803
(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)

(bkz: efendim durduramıyoruz götlerinden anlıyorlar)

kişilerin genel olarak yaşadığı sorunlardan birisi de bu çelişkidir, insanlar dine ve allaha inansalarda bu dinin bazı getirilerini günümüze uyarlamakta güçlük çekebilirler ya da dinin bazı getirilerine inanıp bazılarına inanmıyor olabilirler. eğer namaz kılmayı saçma buluyorlarsa dinden çıktıkları anlamına mı gelir? allaha tüm kalbimle inanmama rağmen, örtünmeyi saçma bulmam dinden mi çıkarır beni? çoğumuzun kafasında bu sorular vardır. tam olarak cevaplanamayan sorulardır bunlar. çelişkilerden en büyüğü islamiyette ki en küçük bir şeye inanmadığımızda kafir sayılmamızdır bence. herşeye körü körüne bağlanmak saçmadır ve şu çağda yapılmaması gereken birşeydir. din konusu hep çelişkili olduğu için inanın çok düşünmeyin derler, e bu bağnazlık olur nerde kaldı modernlik?