insan büyüdükçe yok olan şeyler

0 /
muque
- oyuncaklar,
- baba kucağı,
- 5 ta$,
- mahalle parkındaki salıncak,
- ko$ulsuz güven,
- kar$ılıksız sevgi,
- hayaller,
- ilkokul öğretmeni,
- "çocuktur ne yapsa yeridir" haklılığı,
- köpek yavrusu bakı$ları,
- çi$ini tutma zorunluluğu olmaması,
- beyaz ciğerler,
- hazırlanmı$ yemek,
- gök gürültüsünde yalnız uyumamak.

(bkz: böyle gider bu)
adrenokortikotropik
birilerine tutunmadan yaşayamazmışsın hissi..yerini ben özgürüm hahayt, kendime yeterim gibi aptal bir his alıyor ki özgürlüğün yalnızlık veya sevgisizlik olmadığını anlamakta ne kadar gecikirsen o kadar acıyor canın, tutunacak dallar aramakta buluveriyorsun kendini kaybettiğin çaresizin ardından..

sonra herkes herkesi sevebilir, hem severse ne de güzel olur, başka engel mi var ki hissi kalkıveriyor ortadan. insanın yaradılıştan gelen engellerinin, gururuydu, güvensizliğiydi, hırsıydı, aldatma hissiydi bokuydu püsürüydü, bünyeyi zaten yeterince yorduğu ve mücadele etmeye halinin kalmadığını anlıyor, akışına bırakmayı tercih eder hale geliyorsun da sular hep bulanık, akıntı ters yöne oluyor..

iyi niyetlerin sonra, sana sevgiyle baktığını sandığın gözlerin gün gelip de fesatla, hasetle baktığını görebiliyorsun..sonra sana bakan her gözü kötü görüyorsun ya, kimsenin gözüne bakasın gelmiyor, bırak iyiyi kötüyü, niyetlenesin gelmiyor insanlara..

insanlaştığını sandıkça, insanlığını kaybediyorsun özünde, güzelleştim sandıkça da çirkinliğini salıveriyorsun ortaya, büyümenin ardına sığınarak büyümeyi kaybediyorsun en sonunda.
hepimizhiciz
yüzdeki o masum ifade, gülümseme, parlayan gözler, gerçekle hayali ayırt edememe, acıyı kavramama, yitmenin ne demek olduğunu bilmeme, sırtında tonlarca yükle dolaşmama özgürlüğü, her söylediğine ılımlı yaklaşan insanlar....

hepsi, herşey yok oldu.... elde avuçta ne varsa mutluluğa dair, hakmış gibi aldılar.... oyuncak kırıldı... bir yenisi de avutmaz oldu...

insan büyüdükçe yok olan şey sadece insanlık
pinhan
bosa vakit gecirebilme yetisi. o kadar aceleye geliyor ki her sey, yillarin su gibi akip gittigini ve artik bosa vakit gecirmemesi gerektigini dusunuyor insan. ancak zaman ona aldirmadan ayni hizla yoluna devam ediyor.
pelagehatun
şaşırma güdüsü gitgide azalır bu da soru sorma ihtiyacının dolayısıyla "öğrenme"nin azalmasına sebep olur.

sofi nin dünyası adlı kitapta bunu şöyle açıklar: (cümleleri tam hatırlayamadığımdan ufak değişikler olacak)

-çocuklar şaşırma kabiliyeti en üst düzeyde olanlardır. annesi elektrik süpürgesi kullanırken ne kadar şaşırıyorsa yemek masasında babası çorbasını yudumlarken yavaş yavaş havalansa tavana yükselse yine o kadar şaşıracaktır, çünkü ikisini de ilk kez görüyodur onun için bu ikisi arasında bir fark yoktur. yani çocukların öğrenme istekleri yüksek olduğundan şaşırma duyuları da son derece yüksektir.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol