evliligin kötü olduğunu sanan yurdum gençligi

bazı gerçeklerden bi haber gençliktir. zanneder ki 80 yaşına da gelse kadınlar ona tapacak, altına yatacaktır. halbu ki yoktur öyle bir şey kaldı ki altına yatsalar bile o yaştan sonra kuş ötmez. belli bir yaştan sonra bünye sürekli farklı bireyleri kaldıramaz hayatında, yerleşik bir hayatı olsun ister ki evlilik olmadan da çok zordur. bu ve benzer sebeplerden yanlış düşüncelerde olan genç modelidir. ve genellikle ilk evlenen genç modelidir.

evliliklerin son yıllarda kötü sonuçlanmasının sebebi,kadının maddi özgürlüğüyle birlikte gelen özgüvendir.bu tabi ki kötü bişey değildir,ama kadınlar artık evliliği şart görmemektedir ve çabuk bitmesinin önemsizliği bundandır.gençlerde evliliklerin kötü gittiği ve kötü sonuçlandığı düşüncesiyle evliliğe uzak bakmaktadır,haklıyız da.

belki de günümüzdeki tüm evlilikler "olmazsa ayrılırım" mantığında başladığı için evliliği kötü sanmaktadırlar. günümüzde ne kadınlar ne de erkekler evliliği yürütebilmek için ellerinden geleni yapmamaktadır. e hal böyle olunca da etrafımız evlenip boşanmış insanlarla dolmaktadır. bunu gören zavallı gençler de evliliği kötü sanmaktadır işte...

sanmak değil de sandırılmaktan kaynaklı,evliliğe karşı önyargılı türk gencini kapsayan kümedir."ay evlenince bisürü dert aman çekilecek çile de değil valla.hayır yaani erkeklerin de derdi bitmiyor ki,hem zenginini bulamıcaksan hiç evlenme daha iyi.zengin koca lazım kızım bu zamandaa,zeen gin.hooş zengini de ayrı dert,pek kaprisli oluyor bıdı da bik bik.." diyen teyzeler ve "oğlum ne evlenicen manyak mısın?takıl işte hayatını yaşa bi gün esmerle bi gün sarışınla ohh,baak filinta gibi delikanlısın aah be sana kız mı yok,hem ben senin yaşında olucaktım ki.bak halimize kadın dırdırı çekip duruyoruz,karına yetiştir kızına yetiştir cep delik cepken delik..aman diyim haa.." diyen amcalar olduğu sürece evliliğe sıcak bakmak mümkün olamayabiliyor.hayır onların söyledikleri bir yana,bir gün o teyzeler gibi cümleler sarfetme riskini göze alamayabiliyor insan.
bir de çocuğuna evini arabasını bokunu püsürünü son model ütü yapan çamaşır makinasını ıdısını bıdısını alan aileler,genç insanlarımıza birbirine tutunarak elde edecek bir şey bulma şansı bırakmadığından da önce aşkı,sonra sevgiyi ve en sonunda saygıyı da tüketip,tükettirip evlilikleri bitirmek sonucunu doğal getiri saydırabiliyor.
tutunduğun dalın olmayınca eşin,bırakıp gitmesi de kolay oluyor haliyle..
tüm bunları bile bile evliliğe önyargısız yaklaşabilmek ya körlerin işi olur ya da körkütük aşıkların..

kaynana semrayı televizyonda izlemek zorunda kalan kızlardır. düşünceleri doğrudur.

avrupa halkı’nın içerisinde bulunduğu durumu zamanla belgeleyecek olan anlayışın mahsulu olan gençliktir.
zira, bunun en büyük örneği almanya iken, karı koca gibi yaşayıp da, daha sonraları çocukları doğduktan sonra, ya da çocuk olmaksızın birbirlerinden ayrılan ebeveynlerin bulunduğu almanya günümüzde, kültürel açıdan dahi yok olma tehlikesinin altına girmiştir.
işte, evlenmeyi salaklık sanan gençliğin üstüne, annesi babası olmayan ve de zamanla anne ve babasının aynı düşüncesini muhafaza edecek geleceğin gençlerine bir de, üzerine doğu’dan biçimsiz göçler alması, ve de bu göçü gerçekleştiren ailelerin büyük çoğunluğunun bilmem kaçar tane çocuğa sahip olması, gelecekte türkiye’deki aile müessesesiyle birlikte, kültürel harsı ve de mozaiği derinden etkileyebilecek, ve de kapanmaz yaralar açacak, büyük sorunlar biridir. nitekim, günümüz gençleri de, anne baba parası yemekten öteye gidip de, işte çalışanları da, günlük yevmiyesini, sigara, saç, baş, b.k püsür paralarına verdiği için, bu kafayla teskere zor alınacaktır gibi görünmektedir.

evlilik aşkı öldürür mantığıyla hareket eden erkeklerdir.oysa ki sabah kahvaltıda karşılıklı laflayabilecek bir insanın her zaman hayatında olması, beraber bir çocuğu yetiştirmenin hazzının yaşanması ne kadar da güzel şeylerdir.

(bkz: bir nesil bu yalanla büyüdü)