tanrının emrettiğini yoksaymanın yolu, eşcinselliği dinsel alanın dışına çıkarmaktır. 1684-1754 yılları arasında yaşayan danimarkalı tarihçi ludbic holberg, "eşcinselliğin bireysel bir konu olduğunu, kilisenin ve devletin bu hususta tarafsız kalması gerektiğini" söyler. fransız montesquieu eşcinselliğin "ulusal bir görenek" olmaktan öte anlamı olmadığını savunur. voltairee göre "nefretlik" bir eylem olmasına karşın suç olmaktan çıkarılmalıdır. öncelikle eşcinsellik dinsel alanın dışına taşınmaya çalışılacaktır, anormal, sapkın ve yapay cinsel davranışlar olarak tezahür eden bir "akıl kusuru" olarak algılanmasını sağlayarak, "günah" olmaktan çıkarmaktır ki, psikologlar, psikiyatristler, araştırmacılar arasında zaten bu hususta tam bir mutabakat vardır.
tanrıdan gelen böylesi bir anomali karşısında kutsal kitap dedikleri incil, eşcinselliğe yol verecek biçimde yorumlanabilecek ayetler de içerir. nitekim, "ben şölenlerinizden nefret ediyorum, ciddi oturumlarınızdan haz almıyorum... adalet sular gibi çağlasın ve dürüstlük devasa bir ırmak gibi aksın" diye de buyurmuştur. buradaki "dürüstlük" ve "adalet" kavramlarının eşcinsellerin lehine kullanılması sağlanmıştır.
eşcinselligin meşrulaştirılması
1960lı yıllar, ırkçılığa, ayırımcılığa, maçoluğa, kapitalizme, vietnam savaşı’na karşı çıkan, hippy yanlısı yıllardırlar ve eşcinsellerin davalarını güdebilmeleri için münbit bir zemin oluştururlar. ilk zafer, 1962’de abd illinois eyaletinin eşcinselliği mahkum eden yasalarının iptali ile gelir. bunu "gay kurtuluş cephesi"nin kuruluşu izler. 70li yıllarda seküler yasalar birer birer lağvedilirken, vatikan ilk uzlaşmacı adımını atar, "eşcinsel duyguların ihtiyari değil fıtri" olmaları nedeniyle günah sayılamayacağı, ancak "eşcinsel eyleme dönüşmeleri halinde" faillerinin cezalandırılmalarının caiz olduğunu açıklar. bundan bir yıl sonra, 1976’da, "katolik piskoposları ulusal konferansı"nda yayınlanan sonuç bildirgesinde "eşcinseller, temel insan haklarını ihlal eden önyargılardan dolayı acı çekmemelidirler. saygı, dostluk ve adalet görmek onların da haklarıdır" denir. 1989’da kanada birleşik kilisesi, isa mesih’in hizmetindeki tüm eşcinsellerin ruhban sınıfına katılabileceklerini duyurur. 1990’da ilk eşcinsel çift evlenmek üzere hawaii evlendirme dairesine başvururlar; başvuruları 1998’de eyalet anayasasında yapılan bir değişiklikle kabul edilir. 2000’de ingiliz silahlı kuvvetleri eşcinsellerin askerlik yapmalarını kabul eder. aynı yıl, avrupa parlamentosu eşcinsel evliliklerin medeni haklarını 265’e karşı 125 oyla teslim eder. 2003’te, ironik bir biçimde libya’nın başkanlık yaptığı bm genel kurulu’nda, insan hakları komisyonu insan hakları evrensel beyannamesi’nin 2. maddesine "eşcinseller"in de eklenmesine ilişkin önergesini sunar. son perde yine 2003’te eşcinselliğin "nefret yasaları"nın koruması altına alınmasıdır. bundan böyle abd, kanada, yeni zelanda ve ingiltere ve isveç’te, eşcinselliği, eşcinsel evlilikleri kınayan, karşı çıkan, muhalefetini belirten yazılı veya sözlü beyanat, "suç" sayılacaktır. hahamlar, "ne o? eşcinselliği lanetlediği için tanrı’yı da mı hapse atacaksınız" diye bağrınadursunlar, isveç’te ake green isimli bir papaz 2004’te incil’den eşcinselliği lanetleyen pasajları okuduğu için mahkum olur. iskoçya parlamentosu "din adamlarının eşcinsellik karşıtı vaazlar" vermelerini yasaklar.
(bkz: alev alatlı)
(bkz: alev alatlı)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?