ersin karabulut

0 /
duduklu eker
okurken insani gecmise surukleyen.kah gulduren kah dusunduren mucizevi cizer.birgun karsilikli oturup nevizadede icecegimizi umdugum adam.
nuquerna
umarim hic tanismayiz. ve ben benim endiselerimi, korkularimi, mutluluklarimi, hayallerimi ve kabuslarimi cizen birinin benim dostum,arkadasim veya sevgilim olmasi gerekmedigini ve olamayacagini anlamak zorunda kalmam. hep “bir karsilassak ne kadar iyi anlasiriz bea” diye ummaya devam ederim .
deathless
kendi cocuklugundaki o donemlerde hepimizin basina gelmis olaylari , heycanlarimizi mukemmel bi cizgiyle anlatan cizmeye devam etmesi gerektigine inandigim bi cizer.biraz uyusun ki 160. sayiyi tekrarlamasin diye dua ediyorum kendisine.
ithilquessir
ilk baslarda yeralti oykuleri ile taniyip cok seydigim. kenan yarar’in varisi olarak gordugum, daha sonra sandik ici hikayelerinde ’bizi’ anlatmasiyla kendini sevdiren. ancak zamanla kendini asamayip, yinelemeye baslayan. kosesini kendine yapilan elestirilere cevap vermek icin kullanan. ve son olarak "bir gun sandigin kapagini ’tik’ diye kaparsam sizde butun gun al gulum ver gulum sepirilerine ehe ehee diye gulersiniz" diyerek ustularina buyuk hakaret/haksizlik eden, hatta bardagi tasiran guzel sanatlar bolumu ogrencisi.
pinkcat
hassas,duyarli cizer/mizahci.imza gunlerinde nedense pek bir bunalir,ona gore degildir fazla ilgi.ayrica cizdigi kadar yakisikli bi adam da degildi,yani bu yonuyle bizi hayal kirikligina ugratmisti;lakin sanatcinin yakisikliliginin ne onemi vardir ki.o zaten sandik iciyle ruhumuza dokunmustur cook onceleri.ama bi gun onu inci pastanesinde gordum vay,dedim bu adam hakikaten cok hos.o yagmurlu ve souk gunde takip etmek istedim onu ama dur dedim kendime,dur ki buyu bozulmasin.arkasindan bakakaldim sadece.o gitti,sanki istiklal daha da bir yalniz geldi bana...
tamu
yeraltı öykülerini her okuduğumda sonunda "aha bu sefer de döktürmüş" dediğim,sandık içini her okuduğumda " ehehe" yada "doğru lan öyle oluyo hakkaten" diye tepki verdiğim çizer...çizgisi de anlatımı da mükemmel olan çizer
guz
istanbula yolum düşerse bi kutu kestane şekeri eşliğinde ziyaret etmeyi planladığım süper sevimli samimi içten ve yanakları sıkılası çizer...
recall
pek bi severek takip ettiğim yazarlardan biri.antalya’ya söyleşi için geldiklerinde hazzedilmeyen birini beklenmeyen bir şekilde oturtup(ki kendisinden beklenmicek bişey ama tak etti tabi) kendini daha da çok sevdirmiştir.
bitterend
’ersin karabuluthakında bildiğim bazı şeyler var’ diyemiyceğim ama kendimi ona gayet yakın hissettiğimi ve onun ’banane senin hayatından’ tarzı saçmalıkları asla haketmediğini söylemeliyim sanırım.
tombik
3 haziran 1981 yılında istanbul’da dogmuştur.halen mimar sinan üniversitesi güzel sanatlar fakültesi grafik bölümünde okuyan ve uzun yıllar da öğrenci kalacaga benzeyen bir çizerdir.çizerliğini penguen dergisinde devam ettirmektedir.
alchoburn
aslen yeraltı öyküleri ile beni benden alan;
sandık içi öyküleri tek tek ele alındığında özellikle 80’li yıllarda doğanlara kendini anlatıyormuş gibi gelen,fakat kitap olarak ardarda okununca bir alakası olmadığı anlaşılan,
çizgi olarak nedense kenan yarar’a benzettiğim, saç olarak da metüst ve memo tembelçizer abilerini örnek aldığını sandığım çizgili tişörtü ile tanınan çizer kişilik

özellikle köşesi tam bir karikatür veya hikaye olmaktan uzak, bir yazar köşesi gibidir...kendisi de bu durumuma değinmiştir bir yazısında
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol