(gelmeyenlere ve bekleyenlere.. naçizane.)
-yeti$miyor sana sesim-
bağırıyorum aralıksız. aramızda birbiri ardına yavrudağlar, yavrukentler, aradenizler, araa$klar var. niteliksiz bir bağlanı$a kurban etmi$im de sanki kendimi, ağzım burnum siyanür, bileklerim kan. pinpon topu gibi almı$ sesimi iki dağ birbirine vuruyor, sır çıkmıyor aralarından, su sızmıyor, evcille$tirilmi$ iki yavrufok gibi oynuyorlar benle. yeti$miyor sana sesim!
-bekliyorum gelmiyorsun-
çayı koydum, annem yolluk kurabiye yapmı$, birazdan film de ba$layacak. "e hadi gel artık diyorum" içimden; kapı vurulsun, kapı kur$unlanarak vurulsun, ringin ortasına yığılan boksör gibi yarım kalsın aramızda bahar! sen bilmezsin buralarda orman var, buralarda uçurtmalar var vurulmamı$, hem bak kurabiye de var! e gel artık!! bekliyorum gelmiyorsun!
-yıllar geçti mevsim mevsim-
cemre dü$tü.. cemre senin için yollara dü$tü. o gün sana yazdığım $iirin sayfası sarardı, dipdiri servilere kom$u papatyalar sarardı, dünya sarardı. ayakizlerimin silindiği yollarda bir tek, ardımdan döktüğün su kaldı, buralarda hidrojen oksijenden ayrıldı, su yalnız kaldı. anla, çok oldu bebeğim! yıllar gecti mevsim mevsim!
-dağlar yüce beller uzun-
farz-ı misal ağlasam $imdi, en rüzgarlı tepeye çıksam, en rüzgarlı tepeye daha çabuk dü$er yağmur desem eğer; ses’sem, sersem bir heceysem ; oturup biraz $iir yazsam, biraz annemden bahsetsem dağlara, küfür etsem mütemadiyen.. şefkatle sarar mı beni kutsal kitabım hüzün ? bilmiyorsun, hiç sorma! daglar yuce beller uzun !
-günler aylar yıllar uzun-
"zaman" derdi bana tanıdığım ilk filozofabim! yer ile gök arasında evlat edindiğim bu pürtela$ yağmura zıt buralarda zaman! yolcu bekleyen tren vagonları gibi birbirini takip eden saniyeler arasında sıkı$ıp kaldım, baka’kaldım fotoğraflara flu ; her birinde bir gülümseme eksik çıktı. senden sonra, kan asansörle beynim çıktı. anla dedim anne anla, melankolik oldu oğlun! gunler aylar yıllar uzun!
-bu kadar mı yollar uzun-
bir $ehir insanı nasıl çağırır, bir insan bir $ehri neden sever? dizkapaklarının kanadığı $ehre uzaklığın 784 km’den daha uzun gelir de ondan. ağaçlara salıncak kuran iki afacan çocuk gibi, acıdan elektroliz edilmi$ iki saf element gibi, melengiç’in dalındaki iki saksağan gibi. bitti. uçup giden hatıralardan bana yarabantları kaldı. onları da kalbime tentürdiyot ile sürdüm ! - konu$ma, kırıcı oluyorsun.. - bu kadar mi yollar uzun ? ./..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?