poko ve gece bahçesiyle birlikte son dönemde, okul öncesi çocukların sevgilisi olmuş bir çizgi film. gilbert adında bir kedisi ve tekerleme gibi bir başlangıç müziği var.
eskiden çizgi film dedin mi hangi türü olursa olsun, çocuk 3 yaşında başlardı izlemeye ve ergenliğe kadar izlerdi. ergenlikten sonra da izleyen olurdu tabi. 5 yaş altı, 10 yaş altı diye ayrılmazdı. 4-5 yaşında samuraili, aşk meşk konulu ve bir bölümünü kaçırdığında hikayenin tamamına vakıf olamayacağın japon çizgi filmleri izlerdik.
şimdilerde her yaş grubuna uygun çizgi filmler bulmak mümkün. şu teletubileri, gece bahçesi karakterlerini falan görünce "hiç ilgi çekici bi yanları yok, mal mal ortada dolaşıyor" diye düşünüyordum. hiç konuşmuyorlar bile karakterler ama çocuklar resmen duyargaçlarıyla bağlanmış gibi televizyona kilitlenmiş bir halde izliyorlar bunları. ben olsam sıkılırdım kesin diye düşünüyorum. bizim dönemin çocukları her şeyi hardcore seviyor galiba. nerde jumarular, g i joelar. doğru olanı şu anki çeşitlilik ve gelişim dönemine gösterilen özen tabiki.
caillou
hastalık gibi bir çizgi film. hayır 10 çocuktan 10 tanesine sorsan sevmeyeni bulamazsın. ben görmedim daha sevmeyeni. hayır yaşam çizgi filmdeki ailenin yaşam tarzı hiç de bizimkilere benzemiyor. e ne oluyor, çocuk orda gördüğünün aynısını istiyor, misal sağdan soldan duyduklarım ile söylüyorum, çocuk tutturuyormuş, baba kayunun babası bahçeye kuş evi yapıyor biz neden yapmıyoruz ? kayunun babası camları silip, yaprakları topluyor biz neden yapmıyoruz. vs. vs. ulan apartmanda oturan adamlar ne yapsın ? ilgin. bir çizgi film. gerçekten kilitliyor çocukları ekrana. ayrıca yakında türk versiyonunun çıkacağı da söyleniyor.
(bkz: kaya bebek)
(bkz: kaya bebek)
manyağı olunan çizgi film karakteri.
geçenlerde araçtayız. kırmızı yandı durduk. o sırada birden 3 yaşındaki yiğenim başladı pür heyecan anlatmaya: "kliyooo oydaa celberet jedii dinozoo kliyooo kluooo hav havv" "abla bu çocuk neyce konuşuyo, ne diyo? " dedim. ablam da şaşkın "bilmiyorum ki" dedi. bizimki nefes almadan devam ediyo tabi. pencereden dışarıya odaklanmış ha bire bi şeyler anlatmaya çalışıyor. seçip anladığım tek kelime de kliyuuu. "ulan" diyorum, "clio araba markası ama baktığı yerde araç yok." ne gördü ki bu çocuk ne anlatıyor. daha fazla dayanamadık, ışıkları geçince sağa çektik arabayı, "hadi bize göster onu" dedik.
tabii doğruca üzerinde caillou resmi olan halıya yapıştı. her şey aydınlandı. yahu bu nasıl bir algıda seçiciliktir. esnafta ne kurnaz anam. her neyse sonuç olarak göt kadar halıya dünya kadar para ödeyip çıktık mağazadan.
ne caillouymuş arkadaş!
geçenlerde araçtayız. kırmızı yandı durduk. o sırada birden 3 yaşındaki yiğenim başladı pür heyecan anlatmaya: "kliyooo oydaa celberet jedii dinozoo kliyooo kluooo hav havv" "abla bu çocuk neyce konuşuyo, ne diyo? " dedim. ablam da şaşkın "bilmiyorum ki" dedi. bizimki nefes almadan devam ediyo tabi. pencereden dışarıya odaklanmış ha bire bi şeyler anlatmaya çalışıyor. seçip anladığım tek kelime de kliyuuu. "ulan" diyorum, "clio araba markası ama baktığı yerde araç yok." ne gördü ki bu çocuk ne anlatıyor. daha fazla dayanamadık, ışıkları geçince sağa çektik arabayı, "hadi bize göster onu" dedik.
tabii doğruca üzerinde caillou resmi olan halıya yapıştı. her şey aydınlandı. yahu bu nasıl bir algıda seçiciliktir. esnafta ne kurnaz anam. her neyse sonuç olarak göt kadar halıya dünya kadar para ödeyip çıktık mağazadan.
ne caillouymuş arkadaş!
herkesin dediği gibi sevmeyen çocuk yok gerçekten. enteresan olan anneninde babanında çalışmaması. oh ne güzel hayat.
çocukların yeni kahramanı. salgın gibi bişey şu sıralar. anne, babası ve kardeşi var. annesi sürekli aynı bluzu giyiyor, babasının ayakkabıları hep kırmızı ve kardeşi çok güzel ağlıyor. caillou ise korkak, saçsız ve sevimsiz.ama mum gibi söz dinliyor. bütün çocuklar böyle olsa üç değil otuz üç tane yapılır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?