#702078 lise ogrencisi iken kendi anlatiminin ne derece mukemmel oldugunu merak ettigim sahis (sayet lisede degil ise)
betterthan
suyu kirletip
dibindeki çamurları içinize çekmek gibi birşey benim sessizliğim...
az bulunan bir taşın
denize fırlatılması gibi yada...
kimine göre soğuk,
kimine göre fazla anlamlı...
karşıtını aradığım günlerde fazla ziyankar tutmamdan belkide çığlıklarımı
ses tellerimden ruhuma uzanan tünel sıfırda son buluyor son günlerde
son buluyorum
ilk kez yokluğumu buluyorlar...
nerdeyim,ne yapıyorum,neye isyan ediyorum bilmiyor kimse
ruhumdan çoktan geçmiş sevdiklerim
ölü yada diri bedenimi bulana mükafatları bozuk para...
oysa bilmiyorlar toprak kokusu satıyor kimliksiz kimsesizliğim ,beton yığınlarına
bilmiyorlar...
sessizleştiğimi,
kırıldığımı,
soğuduğumu,
anlamlandığımı....
ak pak günlerim de var elbet hafızamın ihrac edilmemiş yanlarında
küçük bir cocuk var örneğin sahnede
gökyüzüne yeşili sevdirmeye çalışan...
sonrası başına ne geldiğini anlamayacak kadar travma....
ruhum son muayenesinde zatürre teşhisli
kesik öksürüklü cümlelerim vicdanımdan akan son paranoya....
kimine göre akıcı bir hikayeyim ben
kimine göre fazla cinnet sahibi...
aslında yeteneklerim fermanımdan ayrı
avcı rolünde bir kuşum ben
sessiz...
kırık...
soğuk...
anlamdaş...
dibindeki çamurları içinize çekmek gibi birşey benim sessizliğim...
az bulunan bir taşın
denize fırlatılması gibi yada...
kimine göre soğuk,
kimine göre fazla anlamlı...
karşıtını aradığım günlerde fazla ziyankar tutmamdan belkide çığlıklarımı
ses tellerimden ruhuma uzanan tünel sıfırda son buluyor son günlerde
son buluyorum
ilk kez yokluğumu buluyorlar...
nerdeyim,ne yapıyorum,neye isyan ediyorum bilmiyor kimse
ruhumdan çoktan geçmiş sevdiklerim
ölü yada diri bedenimi bulana mükafatları bozuk para...
oysa bilmiyorlar toprak kokusu satıyor kimliksiz kimsesizliğim ,beton yığınlarına
bilmiyorlar...
sessizleştiğimi,
kırıldığımı,
soğuduğumu,
anlamlandığımı....
ak pak günlerim de var elbet hafızamın ihrac edilmemiş yanlarında
küçük bir cocuk var örneğin sahnede
gökyüzüne yeşili sevdirmeye çalışan...
sonrası başına ne geldiğini anlamayacak kadar travma....
ruhum son muayenesinde zatürre teşhisli
kesik öksürüklü cümlelerim vicdanımdan akan son paranoya....
kimine göre akıcı bir hikayeyim ben
kimine göre fazla cinnet sahibi...
aslında yeteneklerim fermanımdan ayrı
avcı rolünde bir kuşum ben
sessiz...
kırık...
soğuk...
anlamdaş...
aynı takıma gönül verdiğimizi öğrendiğim bilgiç.
hepimiz siyah beyazız.
hepimiz siyah beyazız.
vedadir cogu zaman opusmeler demistin,,,,vedadir her seni seviyorum diyisin demistin…
uyuduguna inandin cogu zaman,ya da ellerinin kanli olduguna..cikmazlara gitmenin iyi oldugunu soyledin zaman zaman,anlamadin cikmazlara beni de surukledigini ve anlayamadin cikmazlardan donusumun senin kadar kolay olmadigini,
cocuklugumuzu emanet ettik birbirimize,korkularimdan di belki hep 25 yasinda olmam ve guvenmemden di cocuklugumun sende kalmasi,diyorum ya ben en cok kendimi severim diye benligim sendeyken neydi sence benim en cok sevdigim?
”durustluk”mahlasliydi iliskiler,”bu isleri birak”maya sebepti yasanilanlar,kimi zaman 3-5 dakikalik gecikmelerdi torpulenmelerim,kimi zaman bir mesaj araligindaydi iliskinin boyutlari,
siirler okurduk birbirimize,
”gidersek yikilirmiydi bu kent”gercekten,yoksa sadece sahipsiz ve terkedilmismi kalirdi,kuslar bizimle gelirmiydi yoksa acliktan olurlermiydi…
“bende” olmak yoktu bizim iliskimizde,benlik senlik yoktu,”biz”vardi diyorduk,ancak en ufak bir buyuklukte cikiyordu tirnaklarimiz kalbimizin icinden,ve butun saldirilari birbirimizin kalbine oluyordu,
hep tokalarinda bahsederken,unuttun tekerlegi kirik kamyonumu,hep saclarini birakacagindan bahsederken unuttum yuzu palyoco gibi boyanmisligimizi,bir bardak cay iciyordun kimi zaman arkamdan ya,gormedin caya bakmaktan siseler dolusu zehirler ictigimi.
bir cocuk biraktim sana benden hatira ve bir es biraktim.. dunyanin bir yerinde,30 yil sonrasindan mektuplar yazacak sana….
coktan secmeli oluyordu bazen hayat…tek fark “hepsi” sikki yerine “hicbiri” sikkini koyuyorlardi,evet yine calismadigim yerden cikmisti sorular..
sonuc....
sadece kirikliklardan sizan kan…
her şeyi geçtim
aslında o kadar çok ki
sayfalarca yazacak sebebim
sevmek bir varoluşmuş
bir doğum
içinden çıkardın beni
evet…
imkansız deme beni sen doğurdun
tekmeleyerek yüreğini
birazda ağlayarak
ellerin, ellerine kavuştum
şimdi vucudumda bir doğum lekesidir umut
ve sen ne kadar uzağa gidersen git
ben yıkılmayacak bir sevdayla mayısa kilitlendim
mayıs işte
gül kurusu renkteyken yaşam
mayısta yine gel olur mu?
saçlarımı örüp, tırnaklarımı keseceğim
ve iliştirip kalbimin kösesine
tebessümü mü
dost yüzümle yine
seni seveceğim...
kendine iyi bak
birde unutma gözden geçirmeyi
takvimleri
ara sırada boşluğa takılsın gözlerin
hiçbir yerde olmasamda
boşluğunda emeklerim
gel..yine gel olur mu?
yüreğimin luna parkında
çocukluğumla karşılayayım seni...
----
uyuduguna inandin cogu zaman,ya da ellerinin kanli olduguna..cikmazlara gitmenin iyi oldugunu soyledin zaman zaman,anlamadin cikmazlara beni de surukledigini ve anlayamadin cikmazlardan donusumun senin kadar kolay olmadigini,
cocuklugumuzu emanet ettik birbirimize,korkularimdan di belki hep 25 yasinda olmam ve guvenmemden di cocuklugumun sende kalmasi,diyorum ya ben en cok kendimi severim diye benligim sendeyken neydi sence benim en cok sevdigim?
”durustluk”mahlasliydi iliskiler,”bu isleri birak”maya sebepti yasanilanlar,kimi zaman 3-5 dakikalik gecikmelerdi torpulenmelerim,kimi zaman bir mesaj araligindaydi iliskinin boyutlari,
siirler okurduk birbirimize,
”gidersek yikilirmiydi bu kent”gercekten,yoksa sadece sahipsiz ve terkedilmismi kalirdi,kuslar bizimle gelirmiydi yoksa acliktan olurlermiydi…
“bende” olmak yoktu bizim iliskimizde,benlik senlik yoktu,”biz”vardi diyorduk,ancak en ufak bir buyuklukte cikiyordu tirnaklarimiz kalbimizin icinden,ve butun saldirilari birbirimizin kalbine oluyordu,
hep tokalarinda bahsederken,unuttun tekerlegi kirik kamyonumu,hep saclarini birakacagindan bahsederken unuttum yuzu palyoco gibi boyanmisligimizi,bir bardak cay iciyordun kimi zaman arkamdan ya,gormedin caya bakmaktan siseler dolusu zehirler ictigimi.
bir cocuk biraktim sana benden hatira ve bir es biraktim.. dunyanin bir yerinde,30 yil sonrasindan mektuplar yazacak sana….
coktan secmeli oluyordu bazen hayat…tek fark “hepsi” sikki yerine “hicbiri” sikkini koyuyorlardi,evet yine calismadigim yerden cikmisti sorular..
sonuc....
sadece kirikliklardan sizan kan…
her şeyi geçtim
aslında o kadar çok ki
sayfalarca yazacak sebebim
sevmek bir varoluşmuş
bir doğum
içinden çıkardın beni
evet…
imkansız deme beni sen doğurdun
tekmeleyerek yüreğini
birazda ağlayarak
ellerin, ellerine kavuştum
şimdi vucudumda bir doğum lekesidir umut
ve sen ne kadar uzağa gidersen git
ben yıkılmayacak bir sevdayla mayısa kilitlendim
mayıs işte
gül kurusu renkteyken yaşam
mayısta yine gel olur mu?
saçlarımı örüp, tırnaklarımı keseceğim
ve iliştirip kalbimin kösesine
tebessümü mü
dost yüzümle yine
seni seveceğim...
kendine iyi bak
birde unutma gözden geçirmeyi
takvimleri
ara sırada boşluğa takılsın gözlerin
hiçbir yerde olmasamda
boşluğunda emeklerim
gel..yine gel olur mu?
yüreğimin luna parkında
çocukluğumla karşılayayım seni...
----
yeniden burada. ho$gelmi$tir.
eski yazarların çogu bir bir dönüyor, ne gzel.
eski yazarların çogu bir bir dönüyor, ne gzel.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?