dün algı kapıları adlı kitabını hediye aldığım harikulade yazar. cennet ve cenehhemin kapılarına hoş geldim!
aldous huxley
eğer mutluluğunuz, bir başkasının yaptıklarına bağlıysa, çok ciddi bir sorununuz var demektir.
pek çok bilim adamı ve sanatçı yetiştirmiş olan köklü ingiliz ailesi huxley’in en tanınmış bireylerinden birisi olan ingiliz yazar ve filozof. brave new world (cesur yeni dünya), maymun ve öz ve algının kapıları adlı eserleri ile türk okurlar tarafından da tanınmaktadır.
aldous leonard huxley, 26 temmuz 1894 tarihinde, surrey, ingiltere’de dünyaya geldi. pek çok bilim adamı ve sanatçı yetiştirmiş olan köklü ingiliz ailesi huxley’e mensup olan aldous huxley’in babası okul müdürü ve yazar olan leonard huxley, annesi ise priors field school adlı okulun kurucusu olan julia arnold’dı.
hillside adını taşıyan, annesinin öğretmeni olduğu bir okulda eğitim hayatına başlayan huxley, annesinin hastalığı yüzünden öğretmenlik mesleğine devam edememesi yüzünden okulunu değiştirerek elton college’a yazıldı. 1908 yılında annesini kaybeden huxley, 1911 yılında, gözünde oluşan bir rahatsızlık yüzünden okulunu yarıda bırakmak zorunda kaldı. kendisini neredeyse tamamen kör eden ve üç yıl süren bu rahatsızlık sebebiyle, i. dünya savaşı’nda askere alınmadı. gözündeki hastalığın iyileşmesinin ardından girdiği balliol college’de ingiliz edebiyatı eğitimi alan huxley, 1916 yılında başarıyla mezun oldu.
1919 yılında, belçika’lı bir epidemiyolojist olan maria nys ile evlenen huxley, bu evliliği karısının 1955 yılıdaki vefatına kadar sürdürdü..çiftin 1920 yılında, matthew adlı bir çocukları dünyaya geldi. 1920’li yılların bir kısmında, karısı ve çocuğu ile beraber italya’da ikamet eden huxley, 1937 yılında, vefatına kadar kalacağı kaliforniya’ya yerleşti. ii. dünya savaşı’nın sona ermesinden sonra amerikan vatandaşlığına defalarca başvuru yapsa da, savaş durumunda silah altına girmeyeceğini söylemesi nedeniyle bu başvuruları kabul edilmedi.
yazarın ilk yayınlanan romanı krom sarısı, 1921 tarihini taşıyordu ve dünya savaşına doğru giden bir yolun haritasını çizmiş olan viktorya çağı dünyasına yapılan yoğun bir eleştiriydi. 1932 tarihini taşıyan brave new world (cesur yeni dünya) ve 1962 tarihini taşıyan island (ada), kar peşinde koşan sistemin ve kapitasit düzen içinde eriyen bireyin bir eleştirisi olmakla beraber, yevgeni zamyatin’in biz’i ve george orwell’ın 1984’ü ile beraber ilk anti ütopya örnekleri arasında yer alıyordu.
1948 tarihini taşıyan ape and essence (maymun ve öz), hayali bir üçüncü dünya savaşının yüz yıl sonrasında geçen başka bir kara ütopya örneğiydi. yazarın en popüler eserlerinden birisi olan the doors of perception (algının kapıları) ise, doktor kontrolünde yapılan, mescaline ve lysergic asit adlı uyuşturucu maddelerin kullanımından sonra insan algılarınn nasıl değiştiğine ve dış dünyanın kavranışının ne yöne saptığına dair bir deneyin sonucu olarak ortaya çıktı. ilk yayınlandığı zamanlarda yoğun eleştiri alan eser, adını william blake’in cennet ve cehenemin evliliği adlı eserinde geçen bir cümleden alıyordu; “eğer algının kapıları temizlenebilseydi, her şey insana olduğu gibi gözükürdü; sonsuz”. kitap 60’lı ylların hippi komünleri tarafından kısa sürede benimsendi ve ünlü rock grubu the doors’a isim kaynağı oldu.
1955 yılında, karısı maria’yı göğüs kanserinden kaybedeb huxley, 1956 yılında, kendisi gibi bir yazar olan laura archera ile evlendi. 1960 yılında kendisi de kansere yakalanan huxley, 22 kasım 1963 tarihinde, kanser nedeniyle hayatını kaybetti. 1939 yılından ölümüne kadar vedanta adlı hint felsefesi akımıyla iç içe olan huxley, ayrıca vefatından bir süre öncesine kadar yoğun dozlarda lsd ve uyuşturucu madde kullanımında bulunuyordu.
eserleri
roman; crome yellow (1921), antic hay (1923), those barren leaves (1925), point counter point (1928), brave new world (1932), eyeless in gaza (1936), after many a summer dies the swan (1939), time must have a stop (1944), ape and essence (1948), the genius and the goddess (1955), island (1962).
kısa hikaye; limbo (1920), mortal coils (1922), little mexican (1924), two or three graces (1926), brief candles (1930), jacobs hands: a fable (1930s), collected short stories (1957)
şiir; oxford poetry (editor) (1916), the burning wheel (1916), jonah (1917), the defeat of youth and other poems (1918), leda (1920), selected poems (1925), arabia infelix and other poems (1929), the cicadas and other poems (1931), first philosophers song, collected poems (1971)
aldous leonard huxley, 26 temmuz 1894 tarihinde, surrey, ingiltere’de dünyaya geldi. pek çok bilim adamı ve sanatçı yetiştirmiş olan köklü ingiliz ailesi huxley’e mensup olan aldous huxley’in babası okul müdürü ve yazar olan leonard huxley, annesi ise priors field school adlı okulun kurucusu olan julia arnold’dı.
hillside adını taşıyan, annesinin öğretmeni olduğu bir okulda eğitim hayatına başlayan huxley, annesinin hastalığı yüzünden öğretmenlik mesleğine devam edememesi yüzünden okulunu değiştirerek elton college’a yazıldı. 1908 yılında annesini kaybeden huxley, 1911 yılında, gözünde oluşan bir rahatsızlık yüzünden okulunu yarıda bırakmak zorunda kaldı. kendisini neredeyse tamamen kör eden ve üç yıl süren bu rahatsızlık sebebiyle, i. dünya savaşı’nda askere alınmadı. gözündeki hastalığın iyileşmesinin ardından girdiği balliol college’de ingiliz edebiyatı eğitimi alan huxley, 1916 yılında başarıyla mezun oldu.
1919 yılında, belçika’lı bir epidemiyolojist olan maria nys ile evlenen huxley, bu evliliği karısının 1955 yılıdaki vefatına kadar sürdürdü..çiftin 1920 yılında, matthew adlı bir çocukları dünyaya geldi. 1920’li yılların bir kısmında, karısı ve çocuğu ile beraber italya’da ikamet eden huxley, 1937 yılında, vefatına kadar kalacağı kaliforniya’ya yerleşti. ii. dünya savaşı’nın sona ermesinden sonra amerikan vatandaşlığına defalarca başvuru yapsa da, savaş durumunda silah altına girmeyeceğini söylemesi nedeniyle bu başvuruları kabul edilmedi.
yazarın ilk yayınlanan romanı krom sarısı, 1921 tarihini taşıyordu ve dünya savaşına doğru giden bir yolun haritasını çizmiş olan viktorya çağı dünyasına yapılan yoğun bir eleştiriydi. 1932 tarihini taşıyan brave new world (cesur yeni dünya) ve 1962 tarihini taşıyan island (ada), kar peşinde koşan sistemin ve kapitasit düzen içinde eriyen bireyin bir eleştirisi olmakla beraber, yevgeni zamyatin’in biz’i ve george orwell’ın 1984’ü ile beraber ilk anti ütopya örnekleri arasında yer alıyordu.
1948 tarihini taşıyan ape and essence (maymun ve öz), hayali bir üçüncü dünya savaşının yüz yıl sonrasında geçen başka bir kara ütopya örneğiydi. yazarın en popüler eserlerinden birisi olan the doors of perception (algının kapıları) ise, doktor kontrolünde yapılan, mescaline ve lysergic asit adlı uyuşturucu maddelerin kullanımından sonra insan algılarınn nasıl değiştiğine ve dış dünyanın kavranışının ne yöne saptığına dair bir deneyin sonucu olarak ortaya çıktı. ilk yayınlandığı zamanlarda yoğun eleştiri alan eser, adını william blake’in cennet ve cehenemin evliliği adlı eserinde geçen bir cümleden alıyordu; “eğer algının kapıları temizlenebilseydi, her şey insana olduğu gibi gözükürdü; sonsuz”. kitap 60’lı ylların hippi komünleri tarafından kısa sürede benimsendi ve ünlü rock grubu the doors’a isim kaynağı oldu.
1955 yılında, karısı maria’yı göğüs kanserinden kaybedeb huxley, 1956 yılında, kendisi gibi bir yazar olan laura archera ile evlendi. 1960 yılında kendisi de kansere yakalanan huxley, 22 kasım 1963 tarihinde, kanser nedeniyle hayatını kaybetti. 1939 yılından ölümüne kadar vedanta adlı hint felsefesi akımıyla iç içe olan huxley, ayrıca vefatından bir süre öncesine kadar yoğun dozlarda lsd ve uyuşturucu madde kullanımında bulunuyordu.
eserleri
roman; crome yellow (1921), antic hay (1923), those barren leaves (1925), point counter point (1928), brave new world (1932), eyeless in gaza (1936), after many a summer dies the swan (1939), time must have a stop (1944), ape and essence (1948), the genius and the goddess (1955), island (1962).
kısa hikaye; limbo (1920), mortal coils (1922), little mexican (1924), two or three graces (1926), brief candles (1930), jacobs hands: a fable (1930s), collected short stories (1957)
şiir; oxford poetry (editor) (1916), the burning wheel (1916), jonah (1917), the defeat of youth and other poems (1918), leda (1920), selected poems (1925), arabia infelix and other poems (1929), the cicadas and other poems (1931), first philosophers song, collected poems (1971)
brave new world kitabıyla klasikler arasına girmeyi başarmış yazardır.
"algının kapıları" diye bir kitabı vardır kendisinin ki jim morrison bu kitaptan etkilenerek grubun adını "the doors" koymuştur.
aldous huxley’in , onu çağdaşlarından ayıran çok önemli bir özelliği var; ‘kahin’ sıfatını hak ettiren ileri görüşlülüğü. yazdıklarının günümüz dünyasıyla uyumu o kadar şaşırtıcı ki, ‘kahin’ sıfatı hiç de abartılı değil. birinci dünya savaşı’nda, amerika müdahalesi sırasında huxley uyarmıştı; tüm bunların sonucunda, amerika’nın dünyadaki hakimiyetinin hızla artmasından korkuyorum. avrupa, artık avrupa olmayacak. bugün, huxley’in haklılığı kanıtlanmış olsa da, artık bir şeyler yapmak için çok geç.
huxley’in bir tiranlığı tanımladığı ünlü romanı “cesur yeni dünya ”, george orwell ‘in george stalin terörünü konu alan eseri ‘bin dokuz yüz seksen dört’ ten daha keskin bir tahmin aslında. huxley’in test tüplerinde yetiştirilen bebekler ve gerçekliğe meydan okuyan ‘feelie’lerden oluşan distopyası, orwell ‘in insanlığın suratına sonsuza dek yapışan çizme fikrinden ciddi biçimde ayrılıyor. onun kurbanları kendi köleliklerini olumlayarak, bugünün eğlence dünyasının mantığını haber veriyorlar. ‘bin dokuz yüz seksen dört’ hiç gerçekleşmedi, “cesur yeni dünya ” ise her yerde bizimle.
tüm bunlara rağmen huxley, 1963teki ölümünden sonra popülaritesini kaybetti.huxley, j. f. kennedy’nin suikaste uğradığı gün ölmüştü. bu nedenle ölümü psikopat bir eylemin gölgesinde kaldı. rastgele yapılan bu delice eylem, birden tüm dünyayı tehlikeye sokmuş ve huxley‘in akla dayanan, sağlam tiranlık fikrini çürütüvermişti.huxleyin çöküşünün bir diğer nedeni ise, bloomsbury grubuyla kurduğu yakın ilişkiydi. fakat nicholas murray’ın, yazarın biyografisinde belirttiği gibi, huxley kısa zamanda bu gruptan uzaklaşmış ve victoria çağı’na uzanan köklerinden beslenmeyi sürdürmüştü. huxley pek çok açıdan viktorya çağı’nın son büyük romancısı olarak kabul edilebilir. ‘darwin’in bulldog’u’ lakaplı biyolog t. h. huxley’in torunu aldous 1894te dünyaya geldi. matthew arnold büyük amcası, romancı humphry ward ise teyzesiydi. on altı yaşında, geçirdiği bir rahatsızlık sonucu bir yıl kör kalması, huxley’in iç dünyasını keşfetmesine olanak verdi. oxford’da okuması ona ileride kendine seçeceği konu için geniş bir bakış açısı kazandırdı. o kadar uzun boyluydu ki, christopher isherwood boyundan dolayı, onunla aramda ciddi bir zoolojik farklılık olduğunu hissediyorum demişti. huxley erkek eşcinselliğinden nefret etmesine rağmen, ishervrood’un da aralarında bulunduğu pek çok eşcinsel arkadaşı vardı. genç huxley, virginia woolf, lytton strachey, clive bell ve d. h. lawrance ile aynı ortamlarda bulunmuştu, hatta lawrence, yıllar sonra fransa’da huxley’in karısının kollarında ölecekti. son dakikasında, maria huxley’e kendisini kurtarması için yalvaran lawrance, kocasının gözleri önünde, maria’nın kollarında huzur içinde öldü.huxley, garsington’da tanıştığı, belçika göçmeni maria ile, 1919da evlendi. murray, maria’nın aktif bir biseksüel olmasına rağmen çok mutlu bir evlilikleri olduğunu söylüyor. uzun süreli ilişkilerin sıkıcılığını azaltan bir yaşam tarzları olan huxley çifti, aynı kadınlarla birlikte olurmuş. maria, güzel ve çekici kadınları huxley ile tanıştırır ve bir ilişki için ortam hazırlatmış. hepimiz için az ya da çok sorunlara yol açan kıskançlık ve sahiplenme duygulan, huxley’in yakınından bile geçmemiş görünüyor. huxley’in duygusal yaşamındaki bu boşluğu, romanlarında da hissetmek mümkün. maria, 1930ların sonlarına doğru, huxley çifti los angeles’a taşındığında, marlene dietrich ve greta garbo gibi hollywood yıldızlarının da üyeliği ile ünlü ’sewing circle’ adlı lezbiyen kadın kulübünün üyesi oldu. ilk romanı ‘crome yellow’ (krom şansı) ile büyük başarı yakalayan huxley, yayımcısıyla, murray’ın ‘anıtsal’ olarak nitelediği bir anlaşma imzaladı. bu anlaşmaya göre huxley, her yıl, biri uzun roman formatında olmak üzere iki yeni eser verecek ve karşılığında beş yüz sterlin alacaktı. fakat, ‘cesur yeni dünya’nın satış rakamlarına rağmen, huxley hiçbir zaman zengin olamadı.huxley, aslında ufak tefek seyahatler dışında hiçbir zaman terk etmediği amerika’ya geri döndüğünde, gerçek evini bulduğunu hissetmişti. ilk zamanlar, ülkeyi deştirmiş, püritanizm ve hedonizmin yan yana duruşundan duyduğu rahatsızlığı her fırsatta dile getirmişti. ona göre 20. yüzyılın machiavelli’si bir reklamcı, ‘prens’i ise, insanları her zaman kandırmayı amaçlayan sanatsal ve bilimsel bir metin olurdu. huxley, o dönemde yalnızca california’nın sunabildiği iki şeyden fazlasıyla yararlandı; biri, film endüstrisinden kazanılan para ve dinlerin ve raftan indirilmeyi bekleyen aydınlanmanın baş döndürücülüğü.huxley, film endüstrisine dahil olmayı züppece reddeden başarılı bir senaryo yazarı oldu. ‘aşk ve gurur’ ve jane eyre’in senaryolarını yazan yazarın asıl ilgi alanı ise farklıydı. huxley, insan bilincinin gizi ve modern farmakolojinin insan zihnini sınırlayan kapılan zorlayan gücünün izini sürdü.
insanların, zihinlerinin tüm gücünü kullanabilmek için kimyasal uyarıcılara muhtaç olduğuna inanan huxley, ölüm döşeğindeyken lsd almıştı. huxley bu durumdayken bile, kendi ölümünün ilaçlar tarafından neye dönüştürüldüğünü anlamaya çalışmış ve devamlı sorgulayan zekâsı öldüğü ana kadar keskinliğini korumuştu.
huxley’in bir tiranlığı tanımladığı ünlü romanı “cesur yeni dünya ”, george orwell ‘in george stalin terörünü konu alan eseri ‘bin dokuz yüz seksen dört’ ten daha keskin bir tahmin aslında. huxley’in test tüplerinde yetiştirilen bebekler ve gerçekliğe meydan okuyan ‘feelie’lerden oluşan distopyası, orwell ‘in insanlığın suratına sonsuza dek yapışan çizme fikrinden ciddi biçimde ayrılıyor. onun kurbanları kendi köleliklerini olumlayarak, bugünün eğlence dünyasının mantığını haber veriyorlar. ‘bin dokuz yüz seksen dört’ hiç gerçekleşmedi, “cesur yeni dünya ” ise her yerde bizimle.
tüm bunlara rağmen huxley, 1963teki ölümünden sonra popülaritesini kaybetti.huxley, j. f. kennedy’nin suikaste uğradığı gün ölmüştü. bu nedenle ölümü psikopat bir eylemin gölgesinde kaldı. rastgele yapılan bu delice eylem, birden tüm dünyayı tehlikeye sokmuş ve huxley‘in akla dayanan, sağlam tiranlık fikrini çürütüvermişti.huxleyin çöküşünün bir diğer nedeni ise, bloomsbury grubuyla kurduğu yakın ilişkiydi. fakat nicholas murray’ın, yazarın biyografisinde belirttiği gibi, huxley kısa zamanda bu gruptan uzaklaşmış ve victoria çağı’na uzanan köklerinden beslenmeyi sürdürmüştü. huxley pek çok açıdan viktorya çağı’nın son büyük romancısı olarak kabul edilebilir. ‘darwin’in bulldog’u’ lakaplı biyolog t. h. huxley’in torunu aldous 1894te dünyaya geldi. matthew arnold büyük amcası, romancı humphry ward ise teyzesiydi. on altı yaşında, geçirdiği bir rahatsızlık sonucu bir yıl kör kalması, huxley’in iç dünyasını keşfetmesine olanak verdi. oxford’da okuması ona ileride kendine seçeceği konu için geniş bir bakış açısı kazandırdı. o kadar uzun boyluydu ki, christopher isherwood boyundan dolayı, onunla aramda ciddi bir zoolojik farklılık olduğunu hissediyorum demişti. huxley erkek eşcinselliğinden nefret etmesine rağmen, ishervrood’un da aralarında bulunduğu pek çok eşcinsel arkadaşı vardı. genç huxley, virginia woolf, lytton strachey, clive bell ve d. h. lawrance ile aynı ortamlarda bulunmuştu, hatta lawrence, yıllar sonra fransa’da huxley’in karısının kollarında ölecekti. son dakikasında, maria huxley’e kendisini kurtarması için yalvaran lawrance, kocasının gözleri önünde, maria’nın kollarında huzur içinde öldü.huxley, garsington’da tanıştığı, belçika göçmeni maria ile, 1919da evlendi. murray, maria’nın aktif bir biseksüel olmasına rağmen çok mutlu bir evlilikleri olduğunu söylüyor. uzun süreli ilişkilerin sıkıcılığını azaltan bir yaşam tarzları olan huxley çifti, aynı kadınlarla birlikte olurmuş. maria, güzel ve çekici kadınları huxley ile tanıştırır ve bir ilişki için ortam hazırlatmış. hepimiz için az ya da çok sorunlara yol açan kıskançlık ve sahiplenme duygulan, huxley’in yakınından bile geçmemiş görünüyor. huxley’in duygusal yaşamındaki bu boşluğu, romanlarında da hissetmek mümkün. maria, 1930ların sonlarına doğru, huxley çifti los angeles’a taşındığında, marlene dietrich ve greta garbo gibi hollywood yıldızlarının da üyeliği ile ünlü ’sewing circle’ adlı lezbiyen kadın kulübünün üyesi oldu. ilk romanı ‘crome yellow’ (krom şansı) ile büyük başarı yakalayan huxley, yayımcısıyla, murray’ın ‘anıtsal’ olarak nitelediği bir anlaşma imzaladı. bu anlaşmaya göre huxley, her yıl, biri uzun roman formatında olmak üzere iki yeni eser verecek ve karşılığında beş yüz sterlin alacaktı. fakat, ‘cesur yeni dünya’nın satış rakamlarına rağmen, huxley hiçbir zaman zengin olamadı.huxley, aslında ufak tefek seyahatler dışında hiçbir zaman terk etmediği amerika’ya geri döndüğünde, gerçek evini bulduğunu hissetmişti. ilk zamanlar, ülkeyi deştirmiş, püritanizm ve hedonizmin yan yana duruşundan duyduğu rahatsızlığı her fırsatta dile getirmişti. ona göre 20. yüzyılın machiavelli’si bir reklamcı, ‘prens’i ise, insanları her zaman kandırmayı amaçlayan sanatsal ve bilimsel bir metin olurdu. huxley, o dönemde yalnızca california’nın sunabildiği iki şeyden fazlasıyla yararlandı; biri, film endüstrisinden kazanılan para ve dinlerin ve raftan indirilmeyi bekleyen aydınlanmanın baş döndürücülüğü.huxley, film endüstrisine dahil olmayı züppece reddeden başarılı bir senaryo yazarı oldu. ‘aşk ve gurur’ ve jane eyre’in senaryolarını yazan yazarın asıl ilgi alanı ise farklıydı. huxley, insan bilincinin gizi ve modern farmakolojinin insan zihnini sınırlayan kapılan zorlayan gücünün izini sürdü.
insanların, zihinlerinin tüm gücünü kullanabilmek için kimyasal uyarıcılara muhtaç olduğuna inanan huxley, ölüm döşeğindeyken lsd almıştı. huxley bu durumdayken bile, kendi ölümünün ilaçlar tarafından neye dönüştürüldüğünü anlamaya çalışmış ve devamlı sorgulayan zekâsı öldüğü ana kadar keskinliğini korumuştu.
’cesur yeni dünya’ adlı kitabı bir kara ütoyadır ama ne ütopya..okunması tafsiye olunur tarafımdan.
romanci aldous huxley,bu yuzyilin baslarinda yasamis ingiliz liberteleri arasinda cesaretiyle goze carpar.1894 te t.h.huxley in torunu olarak dunyaya geldi.oxford da egitim gordukten sonra 1937 de california ya yerlesti.huxley kendisini her turlu merkeziyetcilige karsi cikan biri olarak tanimadi,ancak iktidar ve otorite cozumlemesi,savasa duydugu nefret ve ozgur toplum anlayisi,hic kuskusuz anarsit idi.antiutopyaci romani brave new world deki kolektivizm ve pasiflige kosullanmis insan embriyolariyla bati biliminin ve toplumun gelisim yonunu anlatti.
"evrende geliştirebileceğinizden emin olabileceğiniz tek bir nokta vardır ; kendiniz."
şaheserinin sahibidir.
şaheserinin sahibidir.
"trajedilerin bir parçasıyızdır. komedilerde ise sadece seyreden.’ diyen ve tüm yazdıklarının ve hatta yaptıklarının yanısıra karısını feci biçimde öldürmüş olduğu iddiaları da oldukça ilginçtir.
aldous leonard huxley,amerika birleşik devletlerine göç etmiş ingiliz yazar.
26 temmuz 1894’te ingiltere’nin sussex bölgesindeki godalming’de doğdu. birçok ünlü bilim adamı ve sanatçı yetiştirmiş olan huxley ailesinden geliyordu. oxford’daki eton college’da okuduğu sıralar gözlerindeki bir rahatsızlık yüzünden kör olma tehlikesiyle karşılaşınca öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. sonradan balliol college’ı bitirdi.
romanları ve denemeleriyle tanınmış olmasına karşın kısa hikayeler, şiir, gezi yazıları, film hikayeleri ve senaryaları ile de uğraşmıştır. roman ve denemelerinde sosyal norm ve idealleri, bilimin insan yaşamında yanlış kullanılımını eleştirmiştir. parapsikoloji ve mistik temelli felsefelerle ilgilenmiş ve bu konularda yazılar kaleme almıştır. özellikle türkçe’ye "kalıcı felsefe" adıyla tercüme edilen "perennial philosophy" adlı eseri perennial felsefeyi çeşitli çevrelerde yeniden gündeme taşımıştır. huxley, 22 kasım 1963’te los angeles’te öldü.
yayınlar
krom sarısı, 1921, isbn 975690292-2
cesur yeni dünya, 1932, isbn 975-6902167
maymun ve öz, 1948, isbn 975860740-5
ses sese karşı, isbn 975470176-8
algı kapıları, 1954, isbn 975-5331050
cennet ve cehennem, 1956, isbn 975-5331050
ada, 1962, isbn 975-539267x
mona lisa tebessümü, isbn 975-0705521
cesur yeni dünyayı ziyaret, 1958, isbn 975-6902310
denemeler
edebiyat ve bilim
ekoloji politikası
kalıcı felsefe, 1946, isbn 975-574-151-8
"http://tr.wikipedia.org/wiki/aldous_huxley"
26 temmuz 1894’te ingiltere’nin sussex bölgesindeki godalming’de doğdu. birçok ünlü bilim adamı ve sanatçı yetiştirmiş olan huxley ailesinden geliyordu. oxford’daki eton college’da okuduğu sıralar gözlerindeki bir rahatsızlık yüzünden kör olma tehlikesiyle karşılaşınca öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. sonradan balliol college’ı bitirdi.
romanları ve denemeleriyle tanınmış olmasına karşın kısa hikayeler, şiir, gezi yazıları, film hikayeleri ve senaryaları ile de uğraşmıştır. roman ve denemelerinde sosyal norm ve idealleri, bilimin insan yaşamında yanlış kullanılımını eleştirmiştir. parapsikoloji ve mistik temelli felsefelerle ilgilenmiş ve bu konularda yazılar kaleme almıştır. özellikle türkçe’ye "kalıcı felsefe" adıyla tercüme edilen "perennial philosophy" adlı eseri perennial felsefeyi çeşitli çevrelerde yeniden gündeme taşımıştır. huxley, 22 kasım 1963’te los angeles’te öldü.
yayınlar
krom sarısı, 1921, isbn 975690292-2
cesur yeni dünya, 1932, isbn 975-6902167
maymun ve öz, 1948, isbn 975860740-5
ses sese karşı, isbn 975470176-8
algı kapıları, 1954, isbn 975-5331050
cennet ve cehennem, 1956, isbn 975-5331050
ada, 1962, isbn 975-539267x
mona lisa tebessümü, isbn 975-0705521
cesur yeni dünyayı ziyaret, 1958, isbn 975-6902310
denemeler
edebiyat ve bilim
ekoloji politikası
kalıcı felsefe, 1946, isbn 975-574-151-8
"http://tr.wikipedia.org/wiki/aldous_huxley"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?