akp li başkanın atatürk fıkrası

istanbul’da belediye başkanı cuma bozgeyik kişisinin ne kadar komik!, gülmekten yerlere yatıracak!, sen neymişsin böyle fıkralar anlat içinde atatürk de olsun diyebileceğimiz fıkrası..buyrun bakın linkten yarılın!! o değil de şeker sensin kahve..neyse buyrun okuyun.


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6052035.asp?yazarid=5&gid=61

daha dün youtube a ataturk’e hakaret içeren bir video yuzunden erisim durduruldu. ama bu baskan beyefendi kahvehane agzı ile anlattıgı fıkrada ataturk’u yerin dibine sokmus. o video’yu yapan bir yabancı, bunu istemesi, yapması o kadar sorun değil. ama biz kendimiz bunu yaparsak o zaman hiç sesimiz cıkmasın. erisim filan da durmasın hiç bir goruse. kendimiz bizi kurtaran adama saygımızı boyle gostereceksek eger yıkılsın bu toplum, yıkılsın ki yerine yeni birsey cıksın.

(bkz: içimizdeki yunanlılar)

(bkz: bunlara da erişim yasağı gelsin kampanyası)

ancak kafasına başkanlık edebilecek tiplerin ülke yönetiminde olmasının utanç verici yanları.

(bkz: telekom akp ye de bir çözüm bul lan allahsız)

(bkz: cuma bozgeyik )

eyvah şimdi bu mevzu gündeme düşerse bu başkanların başı olan bushabakan tutuşmuş organıyla soluğu amerika da alıp akıl hocaları fetoş a danışır.icazet icabı bir özürle geçiştirilir kanımca ve halkımız yine uyumaya devam eder.sen rahat uyu atam senin sayende biz de o kadar rahat uyuyoruz ki gözümüzün önündeki düşmanlarımızı görmüyoruz.

akp cepesinden gelecek cevabı merakla beklemekteyim.

yediği kaba sıçmak deyimini doğrulayan fıkradır.."bu fıkrayı sırıtarak anlatışı,tiniyetsizliğinin en iyi göstergesi" dedirten olay

10 günlük izin almıştır kendisi. herşeyden önce fıkra çok alakasız ayrıca atatürk ün olması ayrı bir safsatalık. bir başkan böyle olmamalı iyi yetişmiyor türkiye nin yöneticileri yok hayır siyasi görüş bakımından değil ahlak bakımından.

bir de neyzen tevfik ne demiş bakalım konuyla ilgili:

’’yatıp kalkıp atatürk’e dua et..
senin gibi dürzülerin yüzünden,
dininden de soğuyacak bu millet.
işgaldeki hali sakın unutma,
atatürke dil uzatma edepsiz
sen anandan yine çıkardın ama
baban kimdi bilemezdin şerefsiz. ’’

güzide söz kendisine kapak olsun atatürke dil uzatma şerefsiz sen yine doğardın ama babanın kim olduğu bilinmezdi şüphesiz ulan böyle adamlar hala yavşak yavşak bu ülkede yaşayıp belediye başkanı oluyolar aslında tüm kabahat böle şerefsizleri seçende başbakanı böyle olan bir şerefsizin belediye başkanıda bukadar olur keşke bu satırlrı okuyabilsede o yavşak agzını atatürke dil uzatmadan önce bir kaç kere düşünse it.

(bkz: seni sectim pikachu)

sonucunda fıkrayı anlatan kişi ak partiden ihraç edilmiştir.

yine neyzen tevfik’ten bir dörtlükle konuyu özetlemek gerekirse:

kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus dediler.
künyeni almak için, partiye ettim telefon:
bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler!

"be hey durzu
ne ararsin tanri ile aramda!...
sen kimsin ki orucumu sorarsin?
hakikaten gozun yoksa haramda
basi aciga niye turban sorarsin?
raki, sarap iciyorsam sana ne.
yoksa sana bir zararim, icerim.
ikimiz de gelsek kildan kopruye,
ben durustsem sarhosken de gecerim
esir iken mumkun mudur ibadet?
yatip kalkip ataturk’e dua et.
senin gibi durzulerin yuzunden,
dininden de soguyacak bu millet
isgaldeki hali sakin unutma.
ataturk’e dil uzatma sebepsiz.
sen anandan yine cikardin amma
baban kimdi bilemezdin serefsiz."

soyadına yaraşır geyiklikte ve akp’li birinden beklenecek seviyede bir fıkra.
atamızın adını böylesi çirkin üsluplarda kullandırtanlara yuh olsun.

- başkan: "kaymakam bey, kuşadası’nda kaymakamlık yaptı. orada bir efe var, müthiş fetoş hayranı. fetoş deyince adam hemen ayağa zıplıyor, selam duruyor. şöyle oluyor böyle oluyor filan. şimdi gün oluyor harman oluyor, fetoş’un yolu aydın’a düşüyor. kuşadası’na. şimdi efe de, istasyon meydanında çayhanesi var. fetoş deyince adamın aklına böyle iriyarı, böyle palabıyıklı, ne bileyim üniforması filan, her şeyi ile böyle dev gibi bir adam hayal ediyor. süslüyor dükkánını. istasyona iner inmez ona çay kahve ikram edecek. bekliyorlar. şimdi tren geliyor, yavaş yavaş yanaşıyor. bizim efe her şeyi ile hazır vaziyette. trenden inecek o güçlü, heybetli, cüsseli adamı bekliyor şimdi. iniyor kısa boylu bir adam. bıyık mıyık da yok.

- dinleyenler: ha ha haaa... (gülüyorlar.)

- başkan: efe yıkılıyor bir kere şimdi. olsun diyor, yüreği büyüktür bizim fetoş’un diyor. sesi mesi gürdür şimdi filan. tabii o zamanlarda televizyon melevizyon yok. sesini filan bilmiyorlar. konuşuyor. sesi cılız bir adam. eyvah, efe bir daha gidiyor.

- dinleyenler: ha ha haaaa... (gülüyorlar.)

- başkan: bütün hayaller suya düşüyor yavaş yavaş. olsun diyor, yüreği şeydir, büyüktür diyor. geliyor şimdi. ne içersiniz sayın fetoşum? kahve diyor. nasıl olsun? şekerli olsun diyor. yapma be paşam diyor. böyle yığılıyor herif.

- dinleyenler: (gülüşüyorlar...)

- başkan: ha ha haaa... bunu da mı yapacaktın bana diyor. ha ha haaa... efendim özür dilerim, o yörede şekerli kahveyi ibneler içermiş... ve bizim adam orada düşüp bayılıyor... ha ha haa... hi hi hiiii..."

"atatürk hava limanı’nda deve kesen develerin mizah anlayışı bu kadar olur işte.