orhan pamuk'u ve daha nicelerini derinden etkilemis, turkce edebiyatin gelmis gecmis en buyuk yazarlarindandir. bu ulkedeki her lise mezununun, olmadi her universite mezununun butun eserlerini okumasi, zor kullanilarak bile olsa, saglanmalidir.
ahmet hamdi tanpınar
mezar taşında ''ne ıçındeyım zamanın ne de büsbütün dışında'' yazan şaırımız
"vücutlarımız, birbirimize en kolay vereceğimiz şeydir; asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır..."
(bkz: huzur)
(bkz: huzur)
hocası yahya kemalin şiirde yarattığı etkiyi edebiyat tarihinde yaşatmıştır.
facebookta tesadüfi olarak birilerinin profiline girdiğimde hiç tanımadığım birinin duvarında bu şiir vardı dikkatimi çekti ve okudum çokda beğendim daha önceden hiç okumamıştım bu şiiri gayette güzelmiş.
bir adın kalmalı
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere öü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
bir adın kalmalı
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere öü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
ahmet hamdi tanpınar, yazın dili ile türk edebiyatının gelişmesini sağlamış şair ve roman yazarıdır.
ahmet hamdi tanpınar, 23 haziran 1901de istanbulda doğdu. kadılık yapan babasıyla birlikte anadolunun çeşitli şehir ve kasabalarını dolaştı. 1914 yılında henüz 13 yaşındayken annesini kaybetti. 2 yıl sonra babasının tayini çıkması üzerine antalyaya yerleştiler. liseyi antalyada bitirdikten sonra 1919 yılında istanbula gelerek istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde eğitimine devam etti. etkilendiği hocası yahya kemal beyatlı ile birlikte geniş bir edebiyat çevresi edindi. 1923 yılında şeyhînin husrev-ü şirin mesnevisi üzerine hazırladığı tez ile istanbul üniversitesinden mezun oldu.
1921 yılında yahya kemal ve çevresindekilerinin çıkardığı "dergah" adlı dergide ilk şiirleri yayımlandı. mezun olduktan sonra 1923-1924 yılları arasında erzurum lisesinde, 1925-1927 yılları arasında ise konya lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptı. ardından 1927 yılında ankara lisesi, 1930-1932 yılları arası gazi terbiye enstitüsü, 1932 yılında ise istanbul kadıköy lisesinde edebiyat öğretmenliğine devam etti. 1933 yılında ahmet haşimin ölümüyle güzel sanatlar akedemisinde boşalan sanat tarihi öğretmenliği görevine getirildi. aynı dönem amerikan kolejinde türk edebiyatı dersleri verdi. ertesi yıl estetik ve mitoloji dersleri de vermeye başladı.
15 kasım 1939 tarihinde tanzimat fermanının yüzüncü yılı dolasıyla istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi türk dili ve edebiyatı bölümünde açılan kürsüye yeni türk edebiyatı profesörü olarak geçti. 3 yıl sonra 1942de politikaya atılarak maraş milletvekili olarak meclise girdi. 1946 yılına kadar bir süre milli eğitim bakanlığı müfettişliği ve güzel sanatlar akademisinde estetik öğretmenliği yaptı. milletvekilliği süresi dolduktan sonra 1949da istanbul üniversitesine döndü.
1953te fransa, belçika, hollanda, ingiltere, ispanya ve italyayı kapsayan altı aylık bir avrupa gezisi yaptıktan sonra 1955te filmoloji kongresi üyesi olarak üç hafta için parise gitti. 1957de münihte yapılan 14. müsteşrikler kongresine bir bildiri sundu. ardından 1959da fransa, ingiltere, isviçre ve portekizde bir süre kaldı. 24 ocak 1962de istanbulda kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
ahmet hamdi tanpınar, yahya kemal ve mustafa şekip gibi şairlerin etkisinde kaldığı dönemlerde düşünsel alanda bergsonculuğu, yazın alanında ise saf edebiyat anlayışını benimsemiştir. dergah, milli mecmua, hayat, oluş ve görüş dergilerinde şiirleri yayımlanmıştır. olgunluk döneminde şiirlerinde hayatından ve kendisinden parçalar sunmaya başlamıştır.
şiirlerinin yanı sıra öyküleri ve romanları ile de dikkati çekmiş, özellikle doğu-batı çatışmasını anlatan denemeleri ile düşün yazılarıyla da etkili olmuş bir yazardır.
eserleri:
tevfik fikret: hayatı, şahsiyeti, şiir ve eserlerinden parçalar (1937), namık kemal antolojisi (1942), abdullah efendinin rüyaları (hikaye, 1942), beş şehir (deneme, 1945), 19. asır türk edebiyatı tarihi (1949), huzur (roman, 1949), yaz yağmuru (hikaye, 1956), şiirler (1961), saatleri ayarlama enstitüsü (roman, 1961), yahya kemal (monografi, 1962), sahnenin dışındakiler (roman 1973, tefrika 1950), mahur beste (roman 1975, tefrika 1944), aydaki kadın (roman, 1987), iki ateş arasında (senaryo), mücevherlerin sırrı (deneme-söyleşi), edebiyat dersleri (ders notları).
ahmet hamdi tanpınar, 23 haziran 1901de istanbulda doğdu. kadılık yapan babasıyla birlikte anadolunun çeşitli şehir ve kasabalarını dolaştı. 1914 yılında henüz 13 yaşındayken annesini kaybetti. 2 yıl sonra babasının tayini çıkması üzerine antalyaya yerleştiler. liseyi antalyada bitirdikten sonra 1919 yılında istanbula gelerek istanbul üniversitesi edebiyat fakültesinde eğitimine devam etti. etkilendiği hocası yahya kemal beyatlı ile birlikte geniş bir edebiyat çevresi edindi. 1923 yılında şeyhînin husrev-ü şirin mesnevisi üzerine hazırladığı tez ile istanbul üniversitesinden mezun oldu.
1921 yılında yahya kemal ve çevresindekilerinin çıkardığı "dergah" adlı dergide ilk şiirleri yayımlandı. mezun olduktan sonra 1923-1924 yılları arasında erzurum lisesinde, 1925-1927 yılları arasında ise konya lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptı. ardından 1927 yılında ankara lisesi, 1930-1932 yılları arası gazi terbiye enstitüsü, 1932 yılında ise istanbul kadıköy lisesinde edebiyat öğretmenliğine devam etti. 1933 yılında ahmet haşimin ölümüyle güzel sanatlar akedemisinde boşalan sanat tarihi öğretmenliği görevine getirildi. aynı dönem amerikan kolejinde türk edebiyatı dersleri verdi. ertesi yıl estetik ve mitoloji dersleri de vermeye başladı.
15 kasım 1939 tarihinde tanzimat fermanının yüzüncü yılı dolasıyla istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi türk dili ve edebiyatı bölümünde açılan kürsüye yeni türk edebiyatı profesörü olarak geçti. 3 yıl sonra 1942de politikaya atılarak maraş milletvekili olarak meclise girdi. 1946 yılına kadar bir süre milli eğitim bakanlığı müfettişliği ve güzel sanatlar akademisinde estetik öğretmenliği yaptı. milletvekilliği süresi dolduktan sonra 1949da istanbul üniversitesine döndü.
1953te fransa, belçika, hollanda, ingiltere, ispanya ve italyayı kapsayan altı aylık bir avrupa gezisi yaptıktan sonra 1955te filmoloji kongresi üyesi olarak üç hafta için parise gitti. 1957de münihte yapılan 14. müsteşrikler kongresine bir bildiri sundu. ardından 1959da fransa, ingiltere, isviçre ve portekizde bir süre kaldı. 24 ocak 1962de istanbulda kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
ahmet hamdi tanpınar, yahya kemal ve mustafa şekip gibi şairlerin etkisinde kaldığı dönemlerde düşünsel alanda bergsonculuğu, yazın alanında ise saf edebiyat anlayışını benimsemiştir. dergah, milli mecmua, hayat, oluş ve görüş dergilerinde şiirleri yayımlanmıştır. olgunluk döneminde şiirlerinde hayatından ve kendisinden parçalar sunmaya başlamıştır.
şiirlerinin yanı sıra öyküleri ve romanları ile de dikkati çekmiş, özellikle doğu-batı çatışmasını anlatan denemeleri ile düşün yazılarıyla da etkili olmuş bir yazardır.
eserleri:
tevfik fikret: hayatı, şahsiyeti, şiir ve eserlerinden parçalar (1937), namık kemal antolojisi (1942), abdullah efendinin rüyaları (hikaye, 1942), beş şehir (deneme, 1945), 19. asır türk edebiyatı tarihi (1949), huzur (roman, 1949), yaz yağmuru (hikaye, 1956), şiirler (1961), saatleri ayarlama enstitüsü (roman, 1961), yahya kemal (monografi, 1962), sahnenin dışındakiler (roman 1973, tefrika 1950), mahur beste (roman 1975, tefrika 1944), aydaki kadın (roman, 1987), iki ateş arasında (senaryo), mücevherlerin sırrı (deneme-söyleşi), edebiyat dersleri (ders notları).
"fikirler arkalarında kendi kalabalığını isterler. onu bulamazsa konuşan hür olmaz."
(bkz: sahnenin dışındakiler)
(bkz: sahnenin dışındakiler)
geçtiğimiz aylarda zeynep kerman ve inci enginün tarafından günlükleri yayımlanan türk edebiyatının önemli yazarı. günlükler darma dağın. hep karamsar bir hali var. dengesizlik gösteriyor. sürekli birilerinden nefret ediyor. borçlarını kapayamamaktan, üniversitede ders vermek zorunda olmaktan, eserlerine vakit ayıramamaktan yakınıyor. valery, mallarme, yahya kemal, hasan ali yücel, mehmet kaplan ve daha nicelerinin adı geçiyor sürekli. çoğu sayfa da günlükten ziyade akla bir fikir geldikçe alınan kısa notlar gibi aslında.
(bkz: bir adin kalmali geriye)
okuyunca insanı huzursuz eden huzur adlı romanın yazarı.
"19.yy türk edebiyatı tarihi" diye bir kitabı vardır. türk dili ve edebiyatı okuyan öğrencilere genelde ilk senelerinde kaynak kitap olarak verilir. daha bölüme yeni başlamış, osmanlıca kelimelerden nasibini almamış öğrenci için oldukça ağır bir kitaptır bu. lakin zaman geçip öğrenci, osmanlıca kelimelere aşina olunca "ben bunu mu okuyup anlayamamıştım" der. tanpınar, bu araştırma kitabında sanatçı yönünü ortaya çıkaran tanımlar ve yorumlar yapar. bu kitaba ayrı bir güzellik katar. zira tanpınar edebiyat araştırması olduğu kadar sanatçıdır da. bursayı çok seven bir sanatçı. "bursada zaman" şiirini edebiyat derslerinde en azından bursada her öğrenci okumuştur. bursada mahfele gelip otururmuş. ne yazık ki onun dönemindeki mahfel artık madonun elinde tabii. "beş şehir" adlı kitabında anlattığı şehirlerden biri de bursadır zaten. adına her sene edebiyatın çeşitli alanlarında ödüller verilir.
(bkz: saatleri ayarlama enstitusu)
bu yıl "tanpınar ödülleri"nin roman dalında verilecek olması sebebiyle, kazanan isimlere büyük onur yaşatacak olan edebiyatçımız.
son dönem osmanlı ve erken dönem cumhuriyet tarihinin en büyük aydınalarından birisidir. asıl farkı, bir estet olarak eşyayı,insanı ve medeniyeti algılamadaki ısrarıdır.bu estet bakışı bütün eserlerine ve herşeyden önce bizatihih kişisel hayatına yansımıştır.önce uzun süre sağcıların ama 1980 sonrası solcuların da sahiplenmeye başladığı eşsiz şair.
hayatta çürümeyen bir taraf var diyen yazar...
ne içindeyim zamanın şiiri ile bizi bizden almıştır.
"ne içindeyim zamanın
ne de büsbütün dışında"
"ne içindeyim zamanın
ne de büsbütün dışında"
(bkz: yağmur)
(bkz: hatırlama)
son yüzyılın en büyük türk romancısı. başta huzur olmak üzere, romanlarıyla türk dilinin tüm inceliklerini ve yoğunluğu okuyucuya yaşatmaştır. öyle bir yazardır ki, hiçbir eserinde okuyucu kaygısı gütmeden ya da okuyucu sıkılır-sıkılmaz diye düşünmeden; edebiyatın en derinlerine kadar inmiştir. örnek verilecek olursa, huzurda bunu öylesine bir boyutta başarmıştır ki, bu romanın yavaş yavaş; sindirilerek okunması okuyuculara tavsiye edilir. romanlarında o dönemde diğer yazarların da yaptığı gibi doğu-batı arasında bazı gözlemler arasında durup toplumsal hayatı, kişiliklerin içine yansımasıyla nasıl şekil bulduğunu açıklamıştır.
<bkz ne içindeyim zamanın>
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?