zaman makinesi olsa ilk gidilecek zamanlar

tas devri.

elime bir çakmak, bir at arabasi tekerlegi ve 100 gram esrar alir giderdim. karsima cikan ilk insana da "al karşim bu çakmak, cak bunu yansin bununla isin yemeklerini pisir, bu tekerlek buna da tahtadan bisiler yap uzerinde yuk tasi ya da ata bagla ailenle bin uzerine, bu da esrar aksamlari kafa yaparsin, eglenmek senin de hakkin" derdim. tabi hangi lisanla soyleyecegim bunlari hic bilmiyorum.

boylelikle teknoloji muhtemelen binlerce yil erken gelisirdi ve uyusturucunun ne bok bir sey oldugu ta o zamanlardan anlasilir, bugune kadar uyusturucu sorunu gelmez ya da genetigimiz uyusturucunun etkileri ile basedecek bir bagisiklik gelistirmis olurdu.

hazir gitmisken tum petrol yataklarinin uzerine sondaj calismasi yapar, petrolun bosa akmasini saglardim ki gunumuze kadar petrol zikkimi gelmesin, alternatif enerjiler uretilsin, kuveyt ya da ırak sırf bu sebeple isgal edilmesin, amerika saga sola demokrasi goturmesin.

kesinlikle 1600ler hollandası.
bilime sanata bu kadar değer verilen başka bir yer ne gördüm ne duydum. diğer ülkelerde ezilen aydınlara kapılarını açan yemeyip yediren giymeyip giydiren bir ülke. sonrasında yoğun bir köle ticareti başlatmışlar. o dönem orada olup kölelik kötüdür diyebilsem bilimin sanatın kıta kıta yayılmasında büyük bir katkım olabilirdi.

'69 woodstock

hiç tereddütsüz 1990 yılına 17 yaşıma