ümit yaşar oğuzcan mektuplarından.
"burası büyük şehir, günahkar şehir , o vurdumduymaz, o delidolu şehir. ben bu şehirde sensiz yaşayamam. bir gün kanıma girer şu kalabalık, şu caddeler, şu tıklım tıklım gazinolar. burası şarkılar şehri, resim gibi kadınlar, kadın gibi erkekler şehri. ben bu şehirde sensiz yaşayamam.
yağmur yağıyor, iliklerime kadar üşüyorum. güneş açıyor, utanıyorum yalnızlığımdan. kar yağıyor. ağarıyor çirkin yüzü merhametsiz sokakların. güneş açıyor, utanıyorum yalnızlığımdan. ben bu şehirde sensiz yaşayamam. insan bir vapur olmalı bu şehirde, bir tramvay olmalı, bir otomobil olmalı. en iyisi bir bulut olmalı, gelip evinin üstünde durmalı. madem ki bulut değilim ben bu şehirde sensiz yaşayamam. şehirler de insanlara benzer. gövdeleri, ayakları, dudakları, gözleri vardır, yürekleri vardır, kocaman kocaman elleri vardır. bu şehrin yüreği sende çarpıyor. insan, sana kan taşıyan bir damar olamayacaksa; bu şehirde yaşamamalı. çekip gitmeli.
şehirler de insanlara benzer. duyguları, açlıklarrı, uykuları vardır, kinleri ve nefretleri vardır, aşkları vardır. büyük. insan aşık değilse, bu şehirde yaşamamalı, çekip gitmeli.
şehirler de insanlara benzer, insan bir şehir olamayacaksa, senin içinde yaşadığın; artık yaşamamalı buralarda, çekip gitmeli.
bir gününde dört mevsim var bu şehrin. her sokağında bir dünya var.
bütün sefaletiyle, bütün çirkinliğiyle, bütün orospuluklarıyla bu şehir baştan başa sevgi. bu şehir baştan başa sen.
bu şehirde sevmeyen ya da seni tanımayan yaşadım demesin.
ölüler susmasını bilmeli."
yedinci mektup
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?