okeyi çok ciddiye almanın sonucu.
tadı güzel kokusu kötü şey.
bir nevi kıyamet alameti.
abazan duasının kabulü.
vaka-i hayriye.
köpeğin duasının kabulü.
taş çalmanın kolaylaşması yanında, kafa yarıcı etkisi olan bişey.
sıçım sıçım sıçılması durumu.
bir nevi lanet.
çok berbat bir olay.
yapılan her işin boka sarması durumu.
sinemaseverlerin henüz izlemememiş olanları feci ezdiği filmdir. her ne kadar "ben o tarz filmleri sevmem" deseniz de, baba başkadır. baba sevilmez mi huleyn!!!
neyse, ben de izlememiştim. dün arkadaşlar aklıma soktu, izleyeyim dedim.
"e kim oynuyor başrollerde?"
"al pacino, marlon brando"
eh, bunu duyunca da izlemek farz oldu. al pacinoyu çok severim. link falan gönderdi arkadaş, başladım izlemeye.
filmde, 45 dk kadar al pacinonun görünmesini bekleyen benden başka mal var mı merak ediyorum. 1972 de çekilmiş filmde al pacinonun şimdiki haliyle görünmesini beklemek tam benim gibi salakların işi olmalı.
filmin mükemmelliğini benim salaklığım bile bozamadı. gerçekten de, ben o tarz filmlerden hoşlanmam diyenler bile mutlaka izlemeli.
neyse, ben de izlememiştim. dün arkadaşlar aklıma soktu, izleyeyim dedim.
"e kim oynuyor başrollerde?"
"al pacino, marlon brando"
eh, bunu duyunca da izlemek farz oldu. al pacinoyu çok severim. link falan gönderdi arkadaş, başladım izlemeye.
filmde, 45 dk kadar al pacinonun görünmesini bekleyen benden başka mal var mı merak ediyorum. 1972 de çekilmiş filmde al pacinonun şimdiki haliyle görünmesini beklemek tam benim gibi salakların işi olmalı.
filmin mükemmelliğini benim salaklığım bile bozamadı. gerçekten de, ben o tarz filmlerden hoşlanmam diyenler bile mutlaka izlemeli.
bir hava durumu bülteni klişesidir. gelmesi ayrı gelmemesi ayrı bir derttir. bob rossvari bir şekilde düşünürsek, uzak diyarlardan gelen küçük mutlu bir hava dalgasıdır. belki de onunla beraber gelen sevimli ve serin yağmurlar da vardır.
kırklarelinin nesi meşhur sorusunun cevabı olan peynirdir. üstüne üstlük, çok da lezzetlidir.
kırklarelinin peyniri meşhurdur. bunu, daha otogardaki peynir şeklindeki süs havuzundan anlarız. ki, güzel şehrimin her köşesinde bir peynirci bulup bu peynirden satın alabilirsiniz.
kırklareli peyniri, elbetteki en güzel süzülmüş kardeşlerde yapılır. bu kardeşlerin yine kırklareli genelindeki şubelerinde de satılır.
olsa da yesek...
kırklarelinin peyniri meşhurdur. bunu, daha otogardaki peynir şeklindeki süs havuzundan anlarız. ki, güzel şehrimin her köşesinde bir peynirci bulup bu peynirden satın alabilirsiniz.
kırklareli peyniri, elbetteki en güzel süzülmüş kardeşlerde yapılır. bu kardeşlerin yine kırklareli genelindeki şubelerinde de satılır.
olsa da yesek...
kısaca özetlemek gerekirse: "balkanlardan gelen soğuk hava dalgası"nın göt dondurucu etkisinin feci hissedildiği iklimdir. ben böyle şey görmedim.
trakya insanı, sıcakta yaşayamaz. nispeten sıcak memleketlere okumaya gitmiş kızanların "evim de evim" diye ağlamalarının bir sebebi de trakya iklimidir. alışkın değil bünye beyaa... izmirmiş muğlaymış üniversiteye giden kızanların epsiciği "valla ne güzel yere kapaa attın, deniz güneş.." diyenlere "neresi güzel be adaş... ben balkanlardan gelen souk ava dalgasını özledim. bu ne sıcak beyaaa" demişliği mutlaka vardır. ki bahsedilen yerlerde de ayazın sertliğinden dem vurulur ama trakyanın yaz kış esen soğuk rüzgarıyla boy ölçüşemez. çünkü kışın oralarda bir nebze soğuk olsa bile yazın herkes sıcaktan pişer. gece uykunda terden yapış yapış uyanırsın. ağzın kurur, dilin damağına yapışır. misal antalyada saray yavrusu ev hibe etsinler bana, tek şart da ömrüm boyunca antalyada yaşamak olsun kesinlikle kabul etmem. o ne sıcak öle beyau... trakya da yazları sıcak olur. ama akşama dooru bi serin çıkar peeeyyy... ırka almadan baaçede gezemesin. öle fena... ağustos ayında bile sabaa kırağsı olur.
allah beni trakyamdan ayırmasın. razıyım ayazına.
trakya insanı, sıcakta yaşayamaz. nispeten sıcak memleketlere okumaya gitmiş kızanların "evim de evim" diye ağlamalarının bir sebebi de trakya iklimidir. alışkın değil bünye beyaa... izmirmiş muğlaymış üniversiteye giden kızanların epsiciği "valla ne güzel yere kapaa attın, deniz güneş.." diyenlere "neresi güzel be adaş... ben balkanlardan gelen souk ava dalgasını özledim. bu ne sıcak beyaaa" demişliği mutlaka vardır. ki bahsedilen yerlerde de ayazın sertliğinden dem vurulur ama trakyanın yaz kış esen soğuk rüzgarıyla boy ölçüşemez. çünkü kışın oralarda bir nebze soğuk olsa bile yazın herkes sıcaktan pişer. gece uykunda terden yapış yapış uyanırsın. ağzın kurur, dilin damağına yapışır. misal antalyada saray yavrusu ev hibe etsinler bana, tek şart da ömrüm boyunca antalyada yaşamak olsun kesinlikle kabul etmem. o ne sıcak öle beyau... trakya da yazları sıcak olur. ama akşama dooru bi serin çıkar peeeyyy... ırka almadan baaçede gezemesin. öle fena... ağustos ayında bile sabaa kırağsı olur.
allah beni trakyamdan ayırmasın. razıyım ayazına.
şahsi kanaatim odur ki, feci şekilde trip yapası gelen insanların önceden sarfedip de başka insanların çileden çıkmasını önlemeleri gereken elzem bir cümledir.
efenim; nasıl çişim geldi çok önemli ve gerekli bir cümleyse bu cümle de en az o kadar önemli ve değerlidir.
kafa sikmeden önce tribim geldi diyerek insanların önlem almasını sağlamak, bir vatan ve namus borcudur. şüphesiz ki bu cümlede düşünenler ve ibret alanlar için sonsuz hikmetler gizlidir.
efenim; nasıl çişim geldi çok önemli ve gerekli bir cümleyse bu cümle de en az o kadar önemli ve değerlidir.
kafa sikmeden önce tribim geldi diyerek insanların önlem almasını sağlamak, bir vatan ve namus borcudur. şüphesiz ki bu cümlede düşünenler ve ibret alanlar için sonsuz hikmetler gizlidir.
ilker (17:57):
napıyon şekerr
fsg- (17:57):
iyiyim ilkercim senden naber?
ilker (17:59):
demin bi sokak kavgası yaptım eheh
fsg- (18:02):
kimle?
fsg- (18:03):
ulan baba filmini izleyip gaza geldin dimi?
ilker (18:04):
eheheh alemsin
ilker (18:04):
yok be
ilker (18:04):
mahallede camdan cama bağırıian kadınlar var
ilker (18:04):
ben bişi yapmadım ki
ilker (18:04):
ya ne dedim mki kızdılar anlamadım
ilker (18:04):
hanfendi dedim
ilker (18:05):
azıcık orospumusunuz dedim sadece
fsg- (18:05):
ohannesburg
ilker (18:05):
sonra mahalle birbirine girdi
fsg- (18:06):
girer tabii
fsg- (18:06):
olm bak, sana bir kardeş nasihati
fsg- (18:06):
bunu sakın unutma
fsg- (18:06):
orospu bile olsa, bir kadına orospu musunuz diye sorulmaz
fsg- (18:07):
yaşı ve kilosu da sorulmaz. onlar da küfür gibidir ama
fsg- (18:07):
bu çok ağır kaçmış be kuşum
ilker (18:07):
yapma yav
fsg- (18:08):
öyle valla
ilker (18:09):
olsun
ilker (18:09):
ben kurtlar vadisi izliyim şimdi
fsg- (18:09):
eheh, sonra git maaleyi tara
fsg- (18:09):
hadi bakalım
napıyon şekerr
fsg- (17:57):
iyiyim ilkercim senden naber?
ilker (17:59):
demin bi sokak kavgası yaptım eheh
fsg- (18:02):
kimle?
fsg- (18:03):
ulan baba filmini izleyip gaza geldin dimi?
ilker (18:04):
eheheh alemsin
ilker (18:04):
yok be
ilker (18:04):
mahallede camdan cama bağırıian kadınlar var
ilker (18:04):
ben bişi yapmadım ki
ilker (18:04):
ya ne dedim mki kızdılar anlamadım
ilker (18:04):
hanfendi dedim
ilker (18:05):
azıcık orospumusunuz dedim sadece
fsg- (18:05):
ohannesburg
ilker (18:05):
sonra mahalle birbirine girdi
fsg- (18:06):
girer tabii
fsg- (18:06):
olm bak, sana bir kardeş nasihati
fsg- (18:06):
bunu sakın unutma
fsg- (18:06):
orospu bile olsa, bir kadına orospu musunuz diye sorulmaz
fsg- (18:07):
yaşı ve kilosu da sorulmaz. onlar da küfür gibidir ama
fsg- (18:07):
bu çok ağır kaçmış be kuşum
ilker (18:07):
yapma yav
fsg- (18:08):
öyle valla
ilker (18:09):
olsun
ilker (18:09):
ben kurtlar vadisi izliyim şimdi
fsg- (18:09):
eheh, sonra git maaleyi tara
fsg- (18:09):
hadi bakalım
kanımca, bir kızın yapılması zor işler çeklistinde bir numaradır. çok zordur.
her sabah iki ekmek bir gaste aldığın hüseyin amcadan, nasıl "orkid istiyorum, gece için olanından" diyebilirsin ki? veya diyelim ki sürekli bakkaldan alıyorsun. bi sefer gitmedin, süpermarketten aldın. veya eczaneden aldın. bakkal amca dedikodunu çıkarmaz mı "saim efendinin kızı bu ay orkit almadı, ben diyodum zaten o oğlanla sürterse olacağı bu diye" diye?
böyle de boktan bi iş.
her sabah iki ekmek bir gaste aldığın hüseyin amcadan, nasıl "orkid istiyorum, gece için olanından" diyebilirsin ki? veya diyelim ki sürekli bakkaldan alıyorsun. bi sefer gitmedin, süpermarketten aldın. veya eczaneden aldın. bakkal amca dedikodunu çıkarmaz mı "saim efendinin kızı bu ay orkit almadı, ben diyodum zaten o oğlanla sürterse olacağı bu diye" diye?
böyle de boktan bi iş.
efenim, taklitlerinden sakınınız. çünkü, itici olur. bir trakyalı görse insanlar hemen trakya şivesi yapmaya kasar. yapmayın!
her şeyde olduğu gibi, bunda da orjinal güzeldir. mesela şöyle diyaloglar geçer:
5 kişi arabada giderken, kırklareli yollarında 03 plakalı bir araç görürler:
-aga, sıfırüç nerenin plakası beyaa?
-adıyaman?
-yöögg beaa
-ankara?
-amma attın sende
-e neresi peki?
-akkari beaaa, aaaa...
herkes kopar.
her şeyde olduğu gibi, bunda da orjinal güzeldir. mesela şöyle diyaloglar geçer:
5 kişi arabada giderken, kırklareli yollarında 03 plakalı bir araç görürler:
-aga, sıfırüç nerenin plakası beyaa?
-adıyaman?
-yöögg beaa
-ankara?
-amma attın sende
-e neresi peki?
-akkari beaaa, aaaa...
herkes kopar.
efenim, kendileri elflerden de güzeldirler. sempatiktirler, özgür büyümüşlerdir. trakya ailesi anaerkil bir yapıda olduğu için, sözlerinin geçmesine alışıktırlar. bu nedenle başka yer erkekleri bu kızların dilinden anlamaz. şirret derler. halbuse bu düpedüz yalandır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?